Allah Teâlâ; “Batıl yollardan hareketle mallarınızı yemeyin…”(Bakara 2/188) ayetiyle bizleri haramlara karşı uyarmıştır. Benzeri bir uyarıyı da şöyle yapmıştır: “Ey iman edenler! Arınızda gerçekleştirip razı olduğunuz meşru ticaretin dışında (hareket ederek) batıl sebeplerle birbirinizin mallarını yemeyin…” (Nisa 4/29.)
Yüce Allah’ın belirlediği meşru ticaret ve diğer kazanç yollarından ayrılmamakla emir olunan Müslümanlar, kazanç konusunda çok titiz davranmak zorundadırlar.
Helal kazanç
Değil haram yemek, şüpheli şeylere karşı bile ilkeli yaklaşmamızı emreden Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem: “Kim şüpheli olan (yiyecek-içecek) maddeleri terk ederse dinini ve ırzını korumuş olur” (Müslim, 22, Müsakat, 20, Had.no: 1599) buyurmuştur.
“İnsanlar öyle bir zamanla karşılaşacaklar ki kişi kazancının helalden mi haramdan mı olduğuna aldırış bile etmeyecektir” (Darimi, Büyu,Had.no:12,c.I,s.645) değerlendirmesini ve tespitini yapan Resulullah sallellahü aleyhi ve sellem, kazanç konusundaki bilinç sapmasına işaret etmiştir.
Rabbani ulema
Maide Suresi’nin 63. ayetine göre haram kazanç yollarını tanıtarak insanları koruma görevi ise rabbani ulemaya verilmiştir. Allah Teâlâ, âlimlerin yerine getirmeleri zorunlu olan bu görevi şöyle açıklamıştır:
“Rabbani âlimler ve bilginler onları günah söz söylemekten ve haram yemekten menetselerdi ya! Yaptıkları şey gerçekten kötüdür!”
Âlimlerin bu konularda titiz çalışmalar yapmaları ve bu çalışmaları güncellemeleri asli görevleridir.
Bu sayede Müslümanlar haramdan korundukları gibi çok uluslu şirketlere sömürülmekten de korunurlar. Eğer insan, yeme ve içme hususunda Allah’ın celle celalüh’ün belirlediği ölçülere uymayacak olursa, Allah Teâlâ ile olan iletişimini kesmiş olur.
Dualarına bile icabet edilmez.
Eğer titiz bir şekilde hududullah’a riayet ederse bu iletişim en yüksek seviyede gerçekleşir.
Yiyecekler perdedir
Allah Teâlâ, kulunun meşru isteklerine anında cevap verir. Konuyla ilgili olarak Hazreti Sad bin Ebî Vakkas’a (ö: 54/674) Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem şöyle tavsiyede bulunmuştur: “Helalinden ye ki duası kabul edilen kimselerden olasın”
Bunun üzerine Sad bin Ebî Vakkas radıyellahu anh: “Nereden geldiğini, nereden çıktığını bilmediğim tek lokmayı ağzıma götürmedim” (İbn Receb el-Hanbelî, Câmi’u-l Ulum ve’l-Hikem, c. I, s. 275) itirafında bulunmuştur.
Bu rivayetten de anlaşıldığı üzere haram yiyecekler Allah celle celaluh ile insan arasında perdelerdir. İnsaniyette terakkiye ve neticesinde vuslata engeldir.
Bu perdeler helal gıda ile yok edilebilir.
Vuslatı gerçekleştiren birçok İslam âlimi ve veli, elini şüpheli yiyeceklere uzatacak olsalar damarlarında şişme vb. alerjik rahatsızlıklar olmuştur.
Günümüzde haramların insan hayatındaki çokluğu, onlara karşı bağışıklık sağlamıştır.
Yenilen şüpheli ve haram yiyecekler kimsede alerji yapmıyor.
Geride tek bir yol kalıyor; haram kazanç yollarını ve haramları tek tek ümmete tanıtıp onları haramlardan uzaklaştırmaktır.
Bu bile kökten çözüm değildir…
Bize İbrahimler gerek
Hayatın bütün yönlerinin vahye göre anlamlandırıldığı, insanların bireysel ümmet/İbrahim olabildiği ve ümmet olmanın liyakati ile kendi Medinelerine kavuştuklarında bu konu kökten çözüme kavuşabilir.
Finans kurumlarının bir parçası olan bankamatikler ceplerimizi şişirdiği oranda çözümden uzağız…
Çok hoşumuza gitmese de gerçek budur.
Sünnetullahda, Müslüman olduklarını iddia etmelerine rağmen Müslüman gibi yaşamayanlara hâkimiyet verilmemiştir.
Çocuklar ve ev hanımları çok masum insanlardır.
Dışarıda çalışan babanın veya velilerinin ellerine bakmaktadırlar.
Selef-i salihinin yani ilk dönem müslümanlarının hanımları eskiden kocalarına; “Sakın bize haram kazanç getirme” diye ricada bulunmuşlardır.
Eğer onlar kazançlarının kaynaklarına bakmayacak olurlarsa hane halkını da ifsat ederler.
Aile reisleri bilmeli ki haramla beslenen çocuklar ilerde salih evlat olmazlar.
Faize dikkat!
Onları başta faiz olmak üzere tüm haram kazanç yollarından korumak gerekir. Resulullah’ın bilmeden sadaka malından bir hurmayı ağzına alan Hazreti Hasan’ın ağzından hurmayı çekip alması hem şüphelilere hem de kamu mallarına karşı duyarlılıkla alakalı önemli bir misaldir.
Bütün bu nedenlerden dolayı Peygamber Efendimiz; “Çocuğun baba üzerindeki haklarından biri de babanın onu helal rızıkla büyütmesidir.” (İbni Hamza, Esbab-ı vürud’i-l hadis, c. II, s. 279) buyurmuştur.
Çocukları helal gıdalarla besleyip büyütmek ne kadar önemli ise onları her türlü zararlı gıdalardan ve genetiği değiştirilmiş yiyecek ve içeceklerden korumak da o kadar önemlidir.
Nesil, insanın ve insanlığın geleceği olması münasebetiyle sağlığa zararlı gıdaları çok geniş kapsamlı çalışmak ve insanları bilgilendirmek aynı zamanda devlet politikası olmalıdır.
İnsanların sağlıkları ve nesil emniyeti kapitalizmin çarklarını döndürmeye feda edilmemelidir.
Dr. Mehmet Sürmeli/ İrfanDunyamiz.com
Çocuk Eğitimi ↗
Çocuk eğitimini batılı pedagojiyi esas almadan işleyen yazılar okumak için tıklayın.
Aile Okulu ↗
Mutlu evlilik ve huzurlu aile konusunu ele alan seçme yazılar okumak için tıklayın.