Şimdi uzaklardan bakan el olmuş…

Babası vefat ettikten sonra zavallı annesi biricik oğluyla beraber hayatını sürdürmeye devam etmiş. Akrabalar annesine birkaç kez, “Gençsin, evlen,” demişler; fakat o, yavrusuna kıyamamış: “Üvey baba oğluma bir şeyler derse ben nasıl dayanırım?” diyerek bütün çileleri bağrına basmış ve evlenmemiş. Tek amacı oğlunu güzel bir şekilde büyütmekmiş. Allah’ın da yardımıyla anne, gözü gibi sevdiği yavrusunu okutmuş.

Oğlu üniversite bitirmiş, devletin üst kademelerinde görev almış, daha sonra siyasete girmiş ve belki de hayal bile edemeyeceği makamlara gelmiş. Bir zaman sonra oğlu evlenmeye karar vermiş. Evlilikte denklik çok önemli olmasına rağmen bu hususa dikkat edilmemiş. Lüks bir hayatta büyümüş, hayatta hiç çile çekmemiş, kendine göre dünyası olan bir kız ile evlenmiş.

Anneyi postalamış

Onun için eşinin annesi önemli birisi değilmiş, hatta evde olduğu zaman onu fazlalık gibi görüyormuş. Yaşlı kadın artık o evde kalmanın bir manası olmadığını anlayarak oğlundan kendisine bir ev bulmasını istemiş, oğlu da zaten durumun farkında olduğu için hiç itiraz etmemiş.

Nihayet yaşlı anneye zemin katta bir ev bulunmuş ve anne oraya taşınmış. “Gözden uzak olan gönülden de uzak olur” derler ya, oğlu hanımının da etkisinde kalarak ilk zamanlar zavallı annesini 15- 20 günde bir, daha sonraları da ayda bir ziyaret etmeye başlamış.

Annesi geleceği günü öğrenince kendi yörelerine uygun yemekler hazırlıyor, unutulmuş olan eski günleri tekrar yaşamak istiyormuş.
Fakat gelin görün ki, oğlu eski oğlu değilmiş ve zavallı annesinin yanında en fazla 15 dakika kalıyormuş. Günlerce hasretini çektiği oğlunu bu kadar kısa süre görmek anneye çok az geliyormuş, ama yapılacak bir şey de yokmuş.

Torununu göstermemiş

Oğlu ayrılmak için müsaade isterken, o nur yüzlü kadın yaşlı gözlerle oğluna tek isteğini iletiyormuş: “Oğlum bir dahaki gelişinde torunumu da getir de göreyim, çok özledim onu.” Ne garip bir dünya ki gelin torununu görmesine müsaade etmiyormuş. Dünyada bir tane yavrunuz olacak, bütün ömrünüzü babasız kalan o yavrunuzun büyümesi için harcayacaksınız; ama zaman gelecek oğlunuza hasret yaşayacaksınız, hatta torununuzu görmek istediğinizde buna izin verilmeyecek.

Bu yazdıklarım bir hayal ürünü değil, yaşanmış bir aile dramıdır ve gücümün yettiği kadar bu dramı aktarmaya çalıştım. Bu benim gördüğüm bir dram ve belki bunun gibi binlercesi yaşanıyor. “Bu ve buna benzer olaylardan alınacak dersler nelerdir?” diye kafa yormalı ve çareler aramalıyız. Âcizane benim çıkardığım ders yine İslam’a göre hayatın olmayışıdır.

Evlenmeye karar verildiği zaman İslam’ın emrettiği şartlar dikkate alınmış olsaydı, belki bu olaylar yaşanmamış olurdu. Gençler evlenirken genelde güzelliğe, mala, soya dikkat ediyorlar; hâlbuki dindar ve ahlaklı kişilerin eş olarak seçilmesi gerektiğini Peygamberimiz özelikle vurgulayarak bizleri ikaz etmiş.

Bu ölçülere dikkat edilmeyince gözümün nuru dediğiniz yavrunuzu gönlünüze batan diken olarak görürsünüz. İslam’ın temellerine göre kurulmayan nice aile, günümüz kaosunda büyük boşluk içerisinde heder olmaktadır.

Mahkemelerdeki dosyaların çoğunun boşanma ve icra dosyaları olması, asrın getirdiği musibetlerin açık bir örneğidir. İlahi nizama göre kurulan aileler kolay kolay dağılmamakta ve günümüzde ailelerin yaşadığı birçok sorun bu ailelerde görülmemektedir.

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.