Tartışma adabı…

Kur’an-ı Kerim’i doğru anlamak için yapılan tartışmalar yasaklanmamıştır. Nitekim ashab-ı kiram da bu konuda birbiriyle tartışmıştır. Demek oluyor ki cidal herhangi bir esasa ve bilgiye dayanmayan körü körüne tartışmadır. Buna cedel de denmektedir.

Esasen cedeli iyi cedel ve kötü cedel olmak üzere ikiye ayırmak uygun olur. Hakikati bulmak için yapılan cedel dinimizde yasaklanmadığı gibi bu tartışma yöntemi İslam alimleri tarafından bir ilim sayılmış ve bu konuda çeşitli kitaplar yazılmıştır. (Mehmet Yaşar Kandemir, Kitabüs Sünne Tercümesi Hadislerle İman İlkeleri s.34)

Caiz değildir

Cedel, Hakka ve doğruya ulaşmak için değil de karşısındakini susturmak için olduğunda caiz olmaz. Bu türden bir cedelci yanlışı savunduğunun farkına varmış olsa bile hırçınlık göstermeye devam eder. Burada Allah’ın rızası olmadığı için cedelleşmek doğru değildir.

Rasülullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: “Kardeşinle tartışmaya girme, onunla kırıcı şekilde şakalaşma ve yerine getirmeyeceğin sözü ona verme.” (Tirmizi, Birr, 58)

Münazara ise kişilerin doğru bildikleri konuları belli kaide ve usuller çerçevesinde karşılıklı konuşmalarına münazara denir. Burada dikkat edilmesi gereken konu, Müslümanlar arasında birçok kere iyi niyetle başlanan münazaralar maalesef cebelleşmeye dönüşüp, karşılıklı hakaret ve tekfirlere kadar gitmiştir.

Usul bilmeli

Usulü iyi bilmek ve doğru bildiklerimizi söyledikten sonra karşıdaki kişi uzatmaya çalışsa bile artık sükût edip, konuyu kapatmak Efendimizin ahlakına daha uygundur. Çünkü delilleriyle hak bilinenler anlatıldıktan sonra karşı taraf lüzumsuz şekilde sözü uzatıyor ve işi cedelleşmeye (halk arasında cebelleşme de deniyor) götürüyorsa o tartışmadan hayır çıkmaz.

Bu sadece dini konularda değil, dünyevi meseleler için de geçerlidir. Haklı olduğunuz bir konuda karşı taraf ısrar ediyorsa sizin doğruları söyleyip sükût etmeniz daha etkili bir yoldur. Belki sinirlenen kardeşiniz sizin sükût etmenizden sonra kendine gelip pişman olabilir.

Günümüzde lüzumlu lüzumsuz tartışmaya çok hevesli kardeşlerimiz oluyor. İmam Azam Ebû Hanife rahmetullahi aleyh’in nasihatlerine kulak verelim; “Cedelcilerin kalpleri katı, ruhları kaba, nasslara muhalefetten çekinmeyen, vera ve takvadan uzak kimseler olduklarını gördüm.”

Kendisine niçin tartışmadan uzak duralım diye sual eden talebesi Ebû Yusuf’a “Biz doğruyu bulmak için münazara yapardık, görüyorum ki şimdi tartışanlar birbirlerini tekfir ediyorlar ve kendilerini üstün çıkarma çabası içerisindeler” Ve tekfir konusunda ayrıca şöyle diyor: “Arkadaşını tekfir etmek isteyen, ondan önce küfre düşer.” (İbnü’l Bezzâz, Menâkıbu Ebi Hanife. 1/111)

Seleften bazıları şöyle demiştir : “Allah bir kul için hayır murat ederse ona amel kapısını açar ve cedel kapısını kapatır. Allah bir kul için şer murad ederse ona amel kapısını kapatır ve cedel kapısını açar” (Ebu Nuaym, Hilye, 8/361, Maruf el Kerhi)

Ömer Bin Hattâb der ki: “Üç şey için ilim öğrenilmez; Münakaşa, övünmek ve riya için ilim öğrenilmez.” (Zebiti, ithaf, 7/471)

Sahabelerin (Allah onlardan razı olsun) ahlakları ne güzeldi. İki sahabi bir hususta anlaşamadıklarında Efendimize giderken her ikisinin kalbinden; “İnşallah kardeşim haklıdır” temennisi geçiyordu.

Hakkın ortaya çıkması için değil de büyüklük taslamak ve cedelleşmek için tartışanlar bilmeliler ki, bu hâl ile kendi gönül dünyalarına zarar veriyorlar ve zamanlarını boşa harcamanın vebalini yükleniyorlar.

Abdülkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com

  • Öğrendiklerimiz:
  • Müslüman cebelleşmez ama yeri geldiğinde münazara yapabilir.
  • Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in yüce ahlakında cedelleşme ve tartışmayı gereksiz yere uzatmak yoktur.
  • Eğer bir tartışmanın sonu fayda vermeyecekse uzatmamak gerekir.
  • Tartışmayı adet haline getirmek gönül dünyamıza zarar verir.
  • Her hangi bir konuda tartışırken karşı tarafa hakaret etmekten, iftira atmaktan, yalan söylemekten, tekfirden, küfretmekten ve küçük düşürücü sözler sarf etmekten sakınmak gerekir.

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazılar okumak için tıklayın.

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.