Bir insan için söylenebilecek en zor iki kelime nedir sizce? “İncitmedi” ve “incinmedi” kelimeleri olsa gerektir. İncitmemek ve incinmemek deyince aklımıza Bandırmalı Tatlıcı Ali Efendi diye anılan bir zat-ı muhterem geliyor. Ali Abi gibi iz bırakan insanlar ne kadar güzel bir eğitimden geçmişler, nasıl bir terbiye almışlar ki böylesine zengin bir gönle sahip olmuşlar? Diline olan hakimiyeti gönlünü sevgi bahçesine çevirmiş.
Onun gönlünde nefret yer bulamamış, hatta onun kapısından bile geçememiş. Affetmeyi öyle bir ahlak haline getirmiş ki “haset etmek” ve “kin tutmak” onun yanına yaklaşamamış. Tabii bu tip insanları en iyi aileleri, yakınları, eşi ve çocukları tanır. Veyahut da onunla benzer hassasiyetleri taşıyanlar onu daha iyi anlarlar. Bizim maksadımız bir insanı yüceltmek, büyütmek değil onların örnek alınmasına vesile olmaktır.
Ziyaret ettik
Merhum Ali Abi’yi Bandırma’daki malikanesinde ziyaret etme imkanımız olmuştu. Kendisiyle bir defa görüşmek nasip oldu ama gerçekten de gönlümüzde iz bıraktı. Necip Fazıl, Mehmed Akif ve Neyzen Teyfik gibi tanınmış kişilerle olan hatırlarını anlatmıştı. Bizim gibi onu ziyaret edenler çoktu. Ülkemizde üst kademede görev yapan insanların da birçokları muhteremi ziyaret etmişler.
Birçok sarhoşun yola gelmesine Allah onu vesile kılmış. Kötü yola düşen kadınlara ramazanda pasta göndermiş ve onların da ıslah olmasına vesile olmuş. Merhamet dolu yüreği ile dokunmadığı garip gureba kalmamış. Onu tanıyan bilen herkes ondan çok etkilenmiş. Neticede hayat bitmiş, onun mezar taşına “incitmedi incinmedi” yazmışlar.
Mezar taşındaki bu yazıdan etkilenerek ben de incitmemek ve incinmemek üzerine düşünmeye başladım ve bu yazıyı yazıyorum. İncitmemek büyük hassasiyet ister. Dikenli tarlalarda yürüyen insan misali her an ayaklarınıza bakarak dikenlerden korunduğunuz gibi sözlerinizi seçe seçe konuşmanız gerekir. Sonra kimseyi incitmemek için olabildiğince davranışlarınıza dikkat etmelisiniz. Bir cerrah misali, hem yarayı saracaksınız hem de hastayı incitmeyeceksiniz.
İkisi de zor
Sanki ne kadar kolay söylüyoruz bunu değil mi? Bu davranış yazıldığı veya söylenildiği gibi kolay değil elbette. Kimseyi incitmeden bir iş yerinden ayrılmak neredeyse imkansız bir şey. Evinizde, ailenizde, iş yerinizde sürekli beraber olduğunuz, birlikte çalıştığınız insanlarla incitmeden günün akşamını yapabilmek ne büyük başarıdır. Hele ki bunu bir insan her gün yapabiliyorsa artık o bir gönül insanı olmuştur. Ömür boyu birlikte çalıştığınız insanlara veda ederken, işinizden emekli olurken görülen mutluluk, böylesi bir halin sonucudur.
Kimisi bunu tam başarmış, kimisi gücünün yettiği kadar başarmış ama neticede Ali Abi gibi bunu bu dünyada başaranlar olmuştur. Bu davranış zor olduğu kadar güzelliklerle de doludur. Nasıl mı? İncitmeyen bir insanın bir çok güzel özelliği vardır. Mesela insanlara karşı son derece nazik olmaya çalışır. İnsanların halini hatırını sorar, onların gönüllerini almaya gayret eder. İnsanların makamlarına mevkilerine göre değil de sadece insan oldukları için onlara değer verir.
İncitmemek zordur dedik, fakat ondan daha zoru da var, o da incinmemektir. Bir insan bunu başarabilirse çok güzel duygulara kavuşur. Bu yazıyı okuyan kardeşlerim, sizler de kendinizde bu davranışı deneyin. Yapabildiğiniz kadar yapmaya çalışın. “İncinmeme hassasiyetine alışabilir miyim?” diye bir gayret içine girin. İnanın bu davranış size çok güzellikler kazandıracak. İlk etapta kırıldığınız bir çok insana karşı merhamet damarlarınızın açıldığına şahit olacaksınız ve gün içerisinde ne kadar çok insana karşı incindiğinizin farkında olacaksınız.
Ne yapmak lazım?
İş yerinde, ailenizde, çevrenizde olan insanların, eşinizin, arkadaşlarınızın, komşularınızın hatalarını görmeyince, onlardan incinmemeye çalışınca, onlardaki bir çok cevheri, güzellikleri fark edeceksiniz. Peki, incinmeme hassasiyetine kavuşmak için neler yapmalıyız? İncinmemek için öncelikle bize karşı yapılan olumsuzlukları her zaman hüsn-ü zanla karşılamamız lazım. Gün boyu hoşumuza gitmeyen olaylara, olumsuzluklara değil de hayatın hep artı yönlerine, pozitif yönlerine bakmamız lazım.
Bu güzel erdeme ulaşmak için ben nasıl karar verebilirim? Mesela; “Bu günden sonra hiç kimseye incinmeyeceğim” diye bir niyetin içerisinde olabilirim. Umreye, Hacca giderken, bulunduğum zaman süresince hiç kimseyi incitmeyeceğim, hiçbir insandan incinmeyeceğim diye kendi kendime söz verebilirim. Herhangi bir seyahate giderken bu niyetle evimizden çıkarsak inanıyorum ki çok başarılı oluruz. Veya “Bugün kimseyi incitmeyeceğim” diye günlük alıştırmalarla da bu işe başlayabiliriz.
Hasılı kelam, incitmeyen ve incinmeyen insanlar, hep güler yüzlü, merhametli olurlar, onlar bambaşka bir hayat yaşarlar. Allah Teâlâ, Şuara Suresi 89. ayette o gün mallarımızın ve evlatlarımızın fayda vermeyeceğini, yalnızca kalb-i selimin fayda vereceğini bildiriyor. Alimlerimizin bazıları “kalb-i selim” kelimesini anlatırken incitmeyen ve incinmeyen diye açıklıyorlar. Allah’tan dileğim, bize de o güzel kullarınınki gibi zengin bir gönül versin. Amin.
Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.
- Beyefendi bir şair Bahattin Karakoç…
- Bir mektup bıraktık okunur mu bilmem…
- Dişçi Mehmet Efendi benimle ilgilendi…
- İtikadi bir mesele olarak laiklik…
- İrfan ehlini nasıl tanırız?
Maşallah kaleminize kuvvet geulani hocam. Cenabı mevlâm en azından incinsekde incitmeyen insanlar olmamızı lutfeylesin.