İnsan olmak ya da insan doğmak elimizde değildir. Yaratan isteseydi bizleri başka bir varlık olarak da yaratırdı. Diğer varlıklardan üstün olan aklımız, konuşma özelliğimiz ve sosyal yönümüz bizdeki değerleri öne çıkartır.
Televizyon evlere girdi, sosyal medya hayatımıza girdi, sosyal yönümüz yok olmaya başladı.
En önemli mekanlarımız camilerde bile kimse kimseye selam vermez hale geldi.
Artık dayanamadım
Bir kaç yıl önce ülkemizin güzel bir ilçesinde on gün misafir kalmıştım. Sürekli aynı camiye gidiyordum. Hiçbir insan; “Siz kimsiniz, misafir misiniz, nereden geldiniz, nereye gidersiniz” gibi bir soru sormadı.
Son gün artık dayanamadım güzel sesleri ile görev yapan, görevli kardeşlerime bir sitem ettim. Aramızda şöyle bir konuşma geçti.
“- Bizi bu camide hiç gördünüz mü?”
“- Evet abi bir haftadan beri her vakitte görüyoruz.”
“- Maşaallah güzel… Görmeseydiniz bir şey söylemeyecektim. Ey benim güzel kardeşlerim, bir hoş geldin deseydiniz kontörünüz mü biterdi. Eğer ben yoksulsam, yatacak yerim, yiyecek ekmeğim yoksa siz sorumlu olmaz mısınız?”
“- Abi özür dileriz çok haklısınız.”
“- Haklıysam hakkımı ödeyin bakalım.”
“- Abi buyur ne istersen yapalım. Lokantaya gidelim, karnınızı doyuralım.”
“- Öyle olmaz sizin özel bir yeriniz varsa çayı demleyin kahvaltıyı beraber yapalım, bunca yıllık tecrübelerimde size bir kaç hediye vereyim.”
Dediğimiz gibi yaptılar. Bir saat gibi bir müddet beraber sohbet ettik, hoş bir ortam oluştu. Ne de olsa Kur’an terbiyesi almışlar çok güzel kaynaştık.
Abi kardeş olduk. Hocalarım ile sohbet ederken şık giyimli birisi pür dikkat dinliyor arada bir gereksiz gülücükler yapıyordu. Bizim dikkatimizi çekince hocalar dedi ki:
“- Abi bu bizim delimiz.”
“- Aman hocam sabah namazına gelene deli denir mi? Lütfen, bu kardeşim olsa olsa veli olur” derken hemen o söze katıldı;
“- Doğru Abi ben deliyim deli… Sana bir şey anlatayım mı?”
“- Buyurun anlatın.”
“- Abi ben namaz kılarken sağa sola bakarım. Geçen yaşlı biri namaz sonrası bana kızdı; ‘Git yeniden namazını kıl ne sağa sola bakıp duruyorsun’ dedi. Ben de ona ben deliyim ondan bakıyorum sen aklıysan bana niye baktın dedim kaçtım.”
Aman Ya Rabbi kim deli kim akıllı. O sabah ortam çok güzeldi, hocalarım ile güzel muhabbetimiz oldu. Aradan yıllar geçti hala görüşüyoruz.
Hal hatır yok mu?
Gelelim bu yazının vesilesine. Bu yazıya bugün sabah namazı sonrası tanıştığım Sinoplu Ahmet vesile oldu. Ahmet’le misafir olarak geldiğim Bağcılar’daki bir camide tanıştım. Aramızdaki diyalog şöyle oldu:
“- Nasılsın? Ne iş yapıyorsun? Koruma görevini iyi yapıyor musun?”
“- Abi ne koruması?”
“- Senin, kendini, eşini, çocuklarını, evini koruma görevin var. Yoksa bir kaç yıl sonra ellerini başına koyar kafanı duvara vurursun.”
Ahmet’in sözlerim hoşuna gitti ve şöyle dedi;
“- Ne olur bana misafir olmaz mısın? Vallahi yıllardır bu camiye geliyorum ilk defa beni insan yerine koyan hal hatır eden birisi ile karşılaştım. Hem sizin bu söylediklerinize çok ihtiyacımız var. Ben de böyle bir abi arıyordum.”
“- Ee arayan bulur” dedim ve evden çıkarken hediye etmek için aldığım kitabı Ahmet’e verdim. Telefon numaralarımızı aldık. Vicdanım rahat bir şekilde eve geldim.
Bu olay beni çok etkiledi, kim bilir, değer verilmeyen, hali hatırı sorulmayan, belki de insan yerine koyulmayan nice kardeşlerim vardır diye düşündüm ve bu satırları karalamayı bir görev saydım.
Şöyle bir hatırlatma ile yazımı bitirmek istiyorum. Camide, işyerinde, mahallede, yolculukta hülasa her nerede olursanız olun gördüğünüz insanlar ile selamlaşın, tanışın korkmayın, kontörünüz bitmez. Yeni bir dost kazanmış olursunuz, Bir gönül yapmış olursunuz, Kim bilir nice günahlarınıza kefaret olacak güzellikleri kazanmış olursunuz.
Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com
ALLAH razı olsun hocam.
Çok güzel