Diyanet İşleri Başkanlığı 2014 yılında, 20 sene bir yerde görev yapanları rotasyona tabi tutmuştu. Bu fırtınaya yakalanmamak için yine Fatih Müftülüğümüze bağlı Arakiyeci Mehmet Ağa Camii din görevlisi ile becayiş yapmak zorunda kaldık. Çok sancılı bir değişiklikle yıllardır emek verdiğim Şeyh Raşid Camimizi bırakıp, bu camimizde görev yapmaya başladım.
Şeyh Raşid Camii’nde yaptığımız hizmetlerin aynını orada da yapmaya gayret sarf ettim. Yazları Kur’an talebelerini hediyelerle teşvik ederek dersler veriyor, akşamları yaşlı cemaatimizle gece kursu yapıyorduk. Müftülüğümüzün bilgisi dâhilinde yedi cami ile her hafta bir camide programlar yaparak mahallemize manevi canlılık getirmeye çalışıyorduk.
Muhtarla koordineli mahalle sakinlerinden ihtiyaç sahiplerine aynî ve nakdî yardımlar da bulunuyor, Fatih Müftülüğümüzün öncülüğünde kahvehanelere Müftü Bey ve hoca arkadaşlarla sohbet etmeye gidiyorduk. Bu ve benzeri çalışmalarımız çevre halkı tarafından takdirle karşılanıyor ve bizzat gelerek memnuniyetlerini izhar ediyorlardı.
İşte bu güzelliklere şahit olan, senelerce madde bağımlılığından köprü altlarında yatan bir kardeşimiz bir cuma günü bana durumunu anlattı. Ben de sabır ve metanetle dinledim, bu illetten kurtulmak istediğini ve Rabbine karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirmek istediğini söyledi.
Bir kaç gün sohbet ve muhabbetten sonra bu güzel kardeşimiz beş vakit namaza başladı ve akşam Kur’an kursu derslerimize büyük bir iştahla katıldı. Gündüzleri dahi derse devam ederek Kur’an-ı Kerim i yüzünden okumayı öğrendi. O kadar hevesle dersleri okuyordu ki… Hatta camimizde ara sıra müezzinlik yapmaya başladı.
Artık eski o sefil hayatı çöplüğe atmış, hayata hayat katan Hayat Kitabımız Kur’an’a kendini adamıştı. O camide görevli iken ikinci kez iki yıllık yurtdışı görevim çıkmıştı. O güzel kardeşim ağladı ve “Beni bırakıp nereye gidiyorsun hocam, bana şimdi kim sahip çıkacak?” dedi. Yapacak bir şey yoktu, helalleştik ve ayrıldık.
Ertesi gün sabah uçağı ile Almanya’ya uçacaktım. Hava alanında valizimi teslim ettim, vakti bekliyordum ki birde ne göreyim? O güzel kardeşimiz arkamda… Birimize sarıldık çok duygu dolu anlar yaşadık. “Kardeşim! Sen niye geldin, bir sürü zahmet çekmişsin” deyince o mütebessim çehresi ile; “Sen benim babam gibisin insan babasını uğramaya gelmez mi? Zaten bu gece de uyuyamadım” dedi. Bir daha bir birimize sarıldık ve helalleşip ayrıldık. Almanya’dayken de canı sıkıldığı zaman arıyor anında görüntü yapıyorduk.
Kafasını ne kurcalıyorsa anında görüntülü arıyor, dakikalarca o sorulara verdiğim cevabı dinliyordu. Muhabbetimiz böylece devam ediyordu. Beni sevindiren durum ise artık bu kardeşimizin cemaate namaz kıldıracak seviyeye gelmiş olmasıydı.
Azmin elinden hiç bir şey kurtulmaz. Biz yeter ki görevimizi azimle ve sevgi ile yapalım Rabbim neticesini verir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: “Allah’a yemin ederim ki, senin sayende Allah’ın bir tek kişiye hidayet vermesi senin için, kırmızı develerin olmasından daha hayırlıdır.” (Buhari 7/3468, Müslim 2406/34) İmam Rabbani’nin de buyurduğu gibi; “En hayırlı hizmet, Allah’ın dinini insanlara yaymaktır.”
Osman Gülşen/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.