Ben seni hiç unutmuyorum ki Hafız İzzetullah

1979‘da Sovyetler‘in Afganistan‘ı işgali sonrası önce Pakistan‘a hicret etmiş, sonra da Türkiye‘ye getirilerek vatandaşlık verilmiş Özbek Türklerindendi.

Bir süre Şanlıurfa’nın Birecik ilçesine bağlı Evrenpaşa Köyü’nde yaşadı. Zeytinburnu’nda, Ankara‘da yıllarca çalıştı, alın teriyle ekmek parası kazanmaya çalıştı. Son yıllarını akrabalarının bulunduğu Hatay‘da geçiriyordu.

Onunla 1988 yılında Ankara GATA’da askerlik vazifelerimizi yaparken tanıştık. O uzun dönem askerdi, ben ise kısa dönemdim. Ben 5-6 yaş büyüktüm ondan. Ağabey kardeş güzel günler geçirdik GATA’da…

Ondan Sovyetler’in Afganistan’ı işgal ettiği günlere dair bilgi ve yorumlar almıştım. İşgalin ilk günleriyle ilgili şaşırtıcı detaylar anlatıyordu. Çocuk hafızasında sağlam kayıtlar vardı. Onun anlattıklarından bir kısmını düzenleyip İslam Mecmuası’nda yayınladım.

Askerlik sonrası hiç ayrılmadık. Zira birbirimizi Allah için çok sevdik. Telefonla aradığında selamını alır sonra da “Buyur İzzetullah” derdim. Telefonla sık sık konuşmadığımız için benim onu sesinden hemen tanımama her seferinde şaşırır, “Nasıl tanıyorsun Recep Ağabey” derdi. Benim cevabım ise hazırdı; “Ben seni hiç unutmuyorum ki!”

Koronavirüs illetiyle bir süredir hastanede yatıyordu. Oğlu İsmail durumu haber vermiş, dua talep etmişti. Her daim duam onunlaydı. “Tedbir takdire kâr etmezmiş.” Birkaç gün önce sevgili kardeşim İzzetullah ebedi aleme göçtü.

O dürüst, samimi, güzel bir mümin ve hafızdı. Kendisine rahmet, bütün aile fertlerine sabırlar diliyorum. Onun cennette yüksek makamlarda olacağına inanıyorum. Rabbimden cennete bizi buluşturmasını diliyorum.

(Sol yanında oğlu İsmail, sağ yanında diğer oğlu İlyas.)

Recep Koçak/ İrfanDunyamiz.com

Şunlara Gözat

İz bırakan mal müdürü Neşet Özerdem

Bir mal müdürü düşünün, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görev yapmış ve her gittiği yerde iz bırakmış. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.