Bir dua seferberliği başlatmalı…

Bir dua seferberliği başlatmalıyız; ama nereden nasıl başlanacağını bilmiyorum. Dua etmeyi öğrenmeli ve öğretmeliyiz. İşin suistimale, duyguları kullanmaya dönük bir vechesinden korkmasam dua buuşmaları yapılsın isterim. Aslında yağmur duası tam da böyle değil mi? Her ihtiyacımızda salonları, statları, parkları dolduralım isterim. Tabi en önce camileri elbette…

Namazı, orucu öğrendiğimiz gibi duayı da öğrenmeliyiz, öğretmeliyiz evlatlarımıza. Dua en büyük ibadetlerden biri. Allah’a teslimiyetin göstergesi. Kulluğun maksadı. Rabbimizin bizden istediği. “Sen Rabimsin, ben kulunum” demenin hali… Namaz gibi, oruç gibi bir ibadet. Acziyetimizi hatırlattığı için de diğer ibadetlerin anlamını artıran bir ibadet.

Dua ile kendimiz için isteriz, eşimiz-dostumuz için isteriz, tanımadığımız Müslümanlar için isteriz, insanlık için isteriz, tüm mahlukat için isteriz. İsterken tekrar tekrar; “Ente Rabbi, ene abduk” deriz. Her isteyişimiz bunun ifşası.

Hem Rabbimizin her şeyi yönettiğini ilan ederiz. Her daim yarattığına, her an gözettiğine, her an müdahale ettiğine ikna oluruz. Olduranın O, oldurmayanın da O olduğuna şahitlik ederiz. Kendimizi O’na ispat eder, O’nun kudret ve azametine kendimizi ikna ederiz.

Meleklerini hatırlarız. Melekleri ile bize de yardım göndermesini arzularız. Sağımızdan, solumuzdan, önümüzden, arkamızdan, , üstümüzden, altımızdan kuşatıldığımızı hatırlar, ona göre adım atarız. Bizi koruyanı, amelimizi yazanını, haberimizi ulaştıranını hatırlarız.

Bedir’i düşünür, “Üç bin melekle kulunu o gün yalnız bırakmayan Allah celle celaluh bugün neden yalnız bıraksın ki biz kullarını” deriz. Meleklerine iman ederiz.

Dua ayetlerini okur, tekrar tekrar Allah Teala’nın esması ile O’na yakarırız. Ona yakarırken peygamberlerini, mücadelelerini, Allah’ın kudretini ve yardımını tekrar hatırlarız. “Ya Rab, şunu şunu diyen peygamberini kurtardın, biz de diyoruz işte, aynı şekilde, biz de senden istiyoruz, aynı şekilde, bizi de kurtar” deriz.

O’ndan başka peygamberlerine bile yardım edecek kimsenin olmadığını okuruz. İnsan aynı insan, Kur’an aynı Kur’an, “Kulluk edin, dua edin, isteyin, icabet edeyim” nidası aynı nida… Kur’an’a iman ederiz, inşirah duyarız.

Hem peygamberlerini hatırlarız. Çektikleri sıkıntıları ve dua ile sıkıntılarından sıyrılışlarını. Yaralarını, berelerini, yakarışlarını, kurtuluşlarını. Peygamberlere iman ederiz…

Ahiret gününü hatırlarız. Hem dünyada olsun deriz, hem ahirette olsun deriz. Elhamdülillah ahiret var deriz. Burada olmasa da Rabbim ahirette kat be kat verir deriz. Hesabı kolay isteriz, sırat-ı seri isteriz, cenneti isteriz, Cemalullah’ı isteriz. Ahirete iman ederiz….

Her gelen O’ndandır deriz. Derdi o verdi, yine O’na dönüp, dermanı da O’ndan isteriz. Hayrı verir, şerri verir, biz bilmeyiz O verir. Dilediğince, dilediği zaman, dilediği kadar verir deriz. O diler, her şeyi O diler, sonra “ol” der, olmasını diler… Hayır da O’ndandır, şer de O’ndandır deriz… Biz aciz kuluz, O kudret ve kuvvet sahibi Allah’tır.

Kibir yok, riya yok, gösteriş yok. Gizli olur, gözyaşı karışır, kalp titrer. Dua rabıtadır, Allah Teâlâ’nın ipinin ucunu sıkı sıkı tutmaktır, kul olduğunu hatırlamaktır.

Duasız günümüz olmasın… Rabbimiz’in “Kullarımın arasına girin” dediği kullardan olmak duası ile…

Doç. Dr. Mehmet Ağırman/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Konya günlerim böyle başladı…

Konya’nın meşhur hafızlarından Hayra Hizmet Vakfı kurucusu merhum Hasan Hüseyin Varol hocamızın hatıralarını rahmete ve …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.