Cenazesiyle ders veren genç…

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem ashabına; “Bugün bir cenazeye katıldınız mı, bir hasta ziyaretinde bulundunuz mu?” diye hatırlatmalarda bulunurmuş. Cenazelerde ve hasta ziyaretlerinde insanlar için büyük ibret ve dersler vardır. Köyde kasabada biri öldüğünde insanlar eskiden çok müteessir olurlardı. Günümüzde insanlar nüfusu çok olan yerlerde ikamet ettiklerinden her gün görülen cenazelerden yeteri kadar ders almak günden güne zorlaşıyor.

Kemal Amca diye bir tanıdığım başından geçen bir olayı şöyle anlatıyor: “Kardeşim genç yaşta vefat etmişti, evimize gelen komşulardan bir tanesine şöyle dedim: ‘Üzülecek yerde ders almaya çalışın.’ Komşumuz; ‘Ölüden nasıl ders alınır?’ deyince şöyle dedim: ‘Musallada yatanın kendin olduğunu düşün. Artık geriye dönüşü olmayan yola çıkıyorsun, senin namazını kılanlar arkandan senin için ne diyecekler? Allah celle celaluh kimleri sever, kimleri sevmez? Sendeki huylar Allah celle celaluh’un sevdikleri huylar mı, yoksa sevmedikleri mi?’”

Ahlak diyeti

Bunu duyunca aklıma takıldı. Gece yarısı uykudan uyandım; “Allah kimleri sevmez?” diye Google’a yazdım, karşıma çıkan manzara çok korkutucu idi. İnanın Yaratan’ın sevmediği kötü hallerin birçoğu bende vardı. Kendime program yaptım, “Her ay kötü bir huyumu nasıl terk ederim?” diye düşündüm. Hiç kimseye bir şey söylemeden çok önemli ve bir o kadar da zor olan bu işe başlamış oldum.

Yapacağım ilk iş az konuşmak olmalıydı. Aman Allah’ım ne zormuş az konuşmak! Yıllarca alışmışım ölçüsüz ve düzensiz konuşmaya… Tam bir yıl uğraştım, tam olmasa da kısmen başarılı oldum. 8 yıldır bu programı uygulamaya çalışıyorum. Her ay kötü bir huyumu terk etmek için mücadele ediyorum, son nefesime kadar da devam etmeye karar kıldım.

Siz de yapmaya çalışın, “iyi huylar ve kötü huylar” diye Google’a yazın, kendinizi şöyle bir sorgulayın ve musallaya çıkmadan, kefene girmeden ve “Eyvah ömrüm boşa geçti!” demeden mutlaka ahlâk diyetine başlayın. Cenazeler bize ömrümüzün nasıl çabucak geçtiğini, bizim bir gün öleceğimizi hatırlatmıyorsa bize hiçbir şey ölümü hatırlatmaz. Bundan dolayı gücümün yettiği kadar cenazelere ve hasta ziyaretlerine katılmaya gayret ederim. Siz de gayret edin.  

Acı bir haber

Bir salı günü sabah namazından sonra Samsun’dan acı bir haber aldım. Çok sevdiğim Kenan Pala kardeşimin gönül meyvesi Hakan Hakk’a yürümüştü. Hemen çantamı aldım, yola revan oldum. Çok yorucu bir yolculuktan sonra Köse’ye vardım. Köse’ye her gidişimde içimde bir sevinç oluşurdu, bu sefer ise hüzünlüydüm, yediden yetmişe herkeste bir hüzün vardı.

Kenan Pala benim ortaokul arkadaşımdı, askere beraber gitmiştik ve aynı zamanda da meslektaşımdı. Ben Kenan kardeşimin hiçbir insanı incittiğini görmemiştim. Hayatı böyle güzel yaşayan bir insanın evladı nasıl olurdu? Bağ ne ise mahsul de öyledir… Meğer Hakan yavrumuz babasını birkaç adım geçmiş.

Dünyadan gidenlerin arkasından genelde meth-ü sena ederler. Benim böyle bir gayem yok, ben sadece bir gerçeğe parmak basmak istiyorum. Hakan musalla taşında yatarken gözyaşlarımı tutamadım. Kendi kendime dedim ki, “Senin de böyle bir günün olacak, senin arkanda namaz kılanlar acaba neler söyleyecekler?”

Bu tür düşünceler içinde iken sanki Hakan benim ile konuşuyor ve bana “Sen niye ağlıyorsun Abiciğim” diyordu. “Hakan’ım! Ölümünden çok gideceğin mekânı, yani kabrini düşündüm. Bu genç yaşta dünyaya elveda ettin. İnşaallah gittiğin yerde rahat edenlerden olursun.”

Benim bu sözlerime karşılık sanki tabuttaki yiğit de bana: “Abiciğim ben de çok üzgünüm, ancak benim üzüntüm dünyadan gittiğim için değil, bundan sonra artık ibadet yapamayacağım, tövbekar olamayacağım için… İbadet yapma ve tövbe etme zevki ve hazzını bir daha alamayacağımdan dolayı üzüntülüyüm” diyordu.

Ona şöyle mukabele ettim: “Üzülme Kemalim! Allah Ğafurdur, bütün günahları affeder; Mevlâmız Şekûr’dur, küçük amelleri büyütür de büyütür. Allah kulunun zannı üzeredir buyuruluyor bir hadiste…”

Çok kalabalıktı

Hakan’ın cemaati gibi kalabalık bir topluluğu ben ilçemizde hiç görmemiştim. Cemaatin yarısı tanımadığım simalardan oluşuyordu. İki otobüs insan Samsun ve Ankara’dan gelmişti. Bu gelenlerin birçoğu gençti. Meğer gelenler yavrumuzun beraber çalıştığı kurumdan arkadaşlarıymış. Onlarla birlikte Genel Müdürleri de gelmiş.

Bu ne sevgiymiş, bu ne güzel hayatmış! Biraz araştırdım, sordum ve Hakan’ın, asrın sahabeleri gibi yaşadığını öğrendim. Beş vakit namazını her zaman ve her yerde öne almış. Çalıştığı kurumda onun dürüstlüğüne hayran olmayan yokmuş, kimse ona rüşvet teklif edemezmiş.

Hakan, 6 yaşındaki yavrusunu Kur’an sevdalısı yapmış. Küçük gönle büyük sevda koymak için gönül paresi kızını ödüllendirme sistemi ile Kur’an’a göndermiş. Babasının kaza yaptığını duyan o yaştaki yavrucağız; “Ben babama hatim ettiğimi söyleyip ödülümü alacaktım, şimdi benim ödülümü kim verecek?” dediğini duyduğumda gözyaşlarıma hâkim olamadım. Uzun sözün kıssası ben yavrumuz Hakan’ın tabutundan, cemaatinden ders aldım. İnsana şeref veren et-kemik değil, yaratılış gayesine göre yaşamaktır.

“Hakan yavrum! Seni uğurlayan insan seli herkese nasip olmaz, makamın cennet olsun! Sen ömründe bir defa bile babana ters konuşmamışsın. İşinden geç vakitlerde evine gelsen bile, ertesi gün yine mesaine zamanında gidecek kadar vicdanına hesap verebilecek bir hayat yaşamış, Kur’an bülbülü bir yavrucağın babası olmuşsun.

Ben hüsn-ü zan ediyorum; inşallah Rabbim sana şehadet elbisesi giydirecektir; çünkü Berat gecesinde kaza yapmış ve Ramazan ayının arefesinde asıl yurduna gitmişsin. Yazdıklarım duyduklarımın sadece özeti… Senin vesilen ile bu yazıyı okuyan insanlardan bir ricam olacak: “Ne olur gönül kırmayın… Namazsız, Kur’an’sız yaşamayın… Sizi el bebek gül bebek büyüten anne-babanızı üzmeyin… Nerede olursanız olun Allah’a hesap vereceğiniz günü unutmayın ve son gün olan ölüme her an hazır olun…”

Bu vesile ile Hakan yavruma bir kez daha Rabbimden rahmet, Kenan kardeşim ve tüm sevenlerine sabr-ı cemil diliyorum. Hakan’ım, ben senin tabutundan ders aldım; ne mutlu sana, git güle güle!” Ruhu için bir Fatiha okumayı unutmayalım.

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Bize nasıl kıydınız?

Bir otobüs yolculuğundayım, yolcuların birçoğu uyuyor. Önlerindeki ekranlardan akan pislikleri izleyerek günah bataklığına batanlar da …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.