Etkili vaaz ve sohbet nasıl yapılır?

Toplumların ayakta kalması “Emri bil maruf nehyi anil münker” yani “İyiliği emretmek ve kötülükten menetmek” düsturuna bağlıdır. Hem camilerde hem de birebir tebliğ ve davet çalışmalarında kullanılan üslup ve sohbet yöntemi bu noktada çok önem arz eder. Etkili bir vaaz ve sohbet için bazı hususlara dikkat etmek gerekir. Hasbelkader yıllardır camilerde ve diğer sohbet ortamlarında vaaz veren ve cemaate hitap eden bir kardeşiniz olarak “Etkili bir vaaz nasıl yapılır” sorusuna cevap aramak istiyorum.

Öncelikle söylediklerimizi yaşamaya gayret gösterirsek, bu şuurunda olup azimle çalışmaya devam edersek ve vaazımızın tesir ve bereketi için dua etmeyi de ihmâl etmezsek inşallah başarıya ulaşırız diye inanıyorum.

  • Hazırlık yapmadan kürsüye çıkan bir vaiz antrenman yapmadan maça çıkan futbolcu gibidir. Başta kendimize ve cemaatimize saygının gereği olarak vaaza hazırlanmadan kürsüye çıkmamalıyız.
  • Vaaz esnasında her aklımıza geleni anlatıp konuyu dağıtmamamız lazım. Vaaz konusu önceden belirlenmeli, konunun dışına çıkmamaya gayret edilmelidir.
  • Zaman dikkatli kullanılmalı. Camideysek ezanla birlikte vaaz bitirilmelidir. Camide değilsek de yine fazla uzatmadan sohbet yapılmalıdır.
  • “Daha anlatacaklarım vardı” gibi cümleler kullanmamız, bizim zamanı verimli ve planlı kullanamadığımızı gösterir. Bu tür cümleler da zaittir.
  • Vaaza başlarken besmele, salvele ve hamdele ile birlikte dualar ile başlamalıyız. Vaaza başlama ve bitiş dualarını ezberlemeliyiz. (Kitap Tavsiyesi: Dini Hitabet ve Vaaz Rehberi Muzaffer Dereli/ Din Görevlisi Rehberi DİB Yayınları)
  • Bir vaazda işlenen konu ayet ve hadislerle iyice beslenmeli, mevzunun içi ilmi bir şekilde doldurulmalıdır.
  • Ayet ve Hadis metinlerini mümkün olduğu kadar ezberden okumaya gayret göstermeliyiz.
  • Ayetleri kendimize göre değil de tefsirlerden çalışarak anlatmalıyız. Hadislerin ise mevzu olup olmadığına dikkat etmeliyiz.
  • İslam’ın ahkamını anlatırken uygun ve dikkatli bir dil kullanmalıyız. Takdir beklemeksizin ve tenkitten de korkmaksızın Allah için bu görevi yerine getirmeliyiz. Birilerinden çekinerek ilmi gizlemek doğru olmadığı gibi hakkı ve hakikati yanlış bir üslup ve metotla anlatmak da doğru değildir.
  • Vaazda kıssalar çok dikkat çeker. Ama camii adabına uygun olmayan hikayelerden sakınmak gerekir. Kur’an kıssaları, Efendimiz’in anlattığı kıssalar ve Sahabi hayatlarına öncelik verilmelidir.
  • Vaaz verirken ses tonunu zaman zaman yükseltip alçaltmak gerekir. Devamlı aynı ses tonuyla anlatmak dikkatlerin dağılmasına sebep olabilir. Diksiyon dersi almamız çok faydalı olacaktır.
  • Aynı kelimeleri çok kullanmamaya çalışmalıyız. Mesela, “Değerli Müminler”, “yani” vb. kelimeleri defalarca tekrar ettiğimizde bu cemaatin de dikkatini çeker ve vaazın akıcılığı bozulur. Bununla ilgili sohbetimizi ses kaydına alıp dikkatle dinleyerek eksikliklerimizi görebiliriz.
  • Her zaman aynı şeyleri anlatmak da doğru değildir. İlmimizi çoğaltarak güncellemeler yapmalıyız.
  • Çok kitap okuyarak, çok vaazlar dinleyerek ve camide az cemaat de olsa çok pratik yaparak kendimizi yetiştirmenin gayreti içinde olmalıyız.
  • Edebiyatçılarımızdan istifade etmeliyiz. (Mehmet Akif’ten Necip Fazıl Kısakürek’e, Sezai Karakoç’tan Mustafa Kutlu’ya varıncaya kadar şair ve edebiyatçıların eserlerinden okumalar yapmalıyız.)
  • Vaazda ilim, hikmet ve tefekkür olmalıdır. Sosyoloji ve psikoloji gibi farklı okumalar yapmak, vaazlarımıza iyi yönde katlı sağlayacaktır.
  • Vaaz verdiğimiz toplumu tanımalı ve seviyelerine uygun anlatımlar yapmalıyız.
  • Kürsü, mihrap ve minber birer emanettir. Şahsi konularımızı buraya taşımak doğru değildir.
  • Siyasi konuları ima etmek, cemaatin huzurunu kaçırabilir, bu hususa dikkat etmek gerekir.
  • Devamlı tenkit dili kullanmak doğru değildir. Müjde, ümit ve kolaylaştırıcı kuşatıcı yaklaşım daha öncelikli olmalıdır.
  • Sanki kendimiz bir dağda, cemaatimiz başka bir dağda kendimiz kurtuluşa ermiş bir eda ile “Siz şöylesiniz böylesiniz” gibi yaftalayıcı ve yaralayıcı ifadeler yerine, “Biz” üslubunu daha çok kullanmalıyız. Mesela; “Günahkarsınız tövbe edin” yerine; “Günahlarımıza gelin hep beraber tövbe edelim” diyerek kendimizi de dahil etmeliyiz.
  • Vaazları kısa tatlı bir dua ile bitirmeliyiz. Cemaate takdim edilmediysek, vaazın sonunda cemaate kısaca kendimizi tanıtmayı unutmamalıyız.

Abdülkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com

Şahsiyet Gelişimi

Müslümanca şahsiyet gelişimi yazıları okumak için tıklayın.

Adab-ı Muaşeret ↗

Görgü kuralları ve edeplere dair yazılar okumak için tıklayın.

Gayret bizden, Tevfik Allah’tandır.

(Abdulkerim Temizcan Konya / 20.02.2022)

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.