Hocalar da Cumhurbaşkanımız da bizimdir

Cumhurbaşkanımızın kadınlar günü münasebetiyle yaptığı konuşma dolayısıyla oluşturulmak istenilen kasıtlı saptırmalara ve yanlış anlamalara müsaade etmeden, nerede durmamız gerektiğini lütfen idrak edelim. Netice de herkes cumhurbaşkanımızın nasıl bir gelenekten geldiğini bilmektedir. Dinde reformizmi savunan birisi olmadığı malumdur.

Bu konuşmadan siyasi çıkar elde etmek isteyenler, hemen kendilerine vazife çıkardılar ve konuya müdahil oldular. Bu durum ne kadar da çirkin. Bir müslümanın hata etmesini istemek, hatasına ve günahına sevinmek tam bir cehalet örneğidir. Üzülmüş numarası altında, aradığı fırsatı bekleyen bu tür kişilerin bizim ahlak anlayışımız ile ilişkisi hiç de sahih değildir. Böylelerinden uzağız.

Çünkü müslümanların hatasını murat etmek ve hatası üzerine siyaset bina etmeye kalkışmak, İslam’da yeri olmayan bir ruh halidir. Hastalıktır. “Bakın biz söyledik sizlere bu adam bizim gibi değil ve sizi aldattı” diyerek kendinin doğru olduğu asılsız iddiasını, başkasının hata etmesine bağlayanlar, hakikatçi değil fırsatçı kimselerdir. Onlar da biliyorlar Cumhurbaşkanımızın dinde reformu kastetmediğini. Siyasi duruşları gereği bunu gizliyorlar.

Cumhurbaşkanımızın maksadı

Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından maksadı, ayet-i kerimelerin ve hadis-i şeriflerin, sahabe icmaının ve bunların ortaya koyduğu illeti muayyen hususların güncellenmesi değil; bilakis müçtehitlerin sebr-i taksim usulü içtihat ettiği konuların tekrar illet tespitinin yapılarak içtihat ehli tarafından Kur’an ve Sünnet’e aykırı olmayacak şekilde içtihadının güncellenmesidir. Şu dönemde tahayyül ettiğimiz gibi bir müçtehid vardır yoktur bunu tartışabiliriz, eyvallah.

Zaten kendisi de konuşmada açıkça belirtiyor ve kürsüye vura vura; “Asıl olan kitabımıza zıt olmamasıdır” diyor. Konuşma hak içtihatları korumak amaçlı yapılmış bir çıkıştır. İnsaflı dinlersek veya ilim erbabı olarak bakarsak bunu görmemiz mümkündür. Böyle bile olsa “Bu durum dahi kürsüde konuşulmaması gerekir” diyebilir bazı kardeşlerimiz. Burada Cumhurbaşkanının samimi gayretini görmek gerekir. Ümmet-i Muhammedîn içine girmiş ur gibi yayılan hocalar savaşına bir dur deme, içtihatlara karşı menfi bakışları olan “Bize Kur’an yeter içtihada gerek yok” diyen mealcilere karşı mücadele ve bir mümin olarak dini sorumluluğunu yerine getirme gayretidir.

İçtihat ve mezhep kabul etmeyenlere “Kur’an’a muhalif değilse içtihat tabiki olmalı” anlamında bir çıkıştır ve feryattır. Bu samimi duruşu da görelim. Zaten normal zamanda “siyasetin hatası olsa da halk bize yönelse” diyenlerin ve hemen durumdan vazife çıkaranların ne kadar sevindiğini tahmin edebiliyoruz. Maksatlarının da ne olduğu gayet açıktır. Onların dertleri başka; “Başkasının hatasından kendisinin doğru olduğunu ispat emek.”

Hele bazı siyasi mensubiyeti olan ilim adamları altından kalkamayacakları konuşmalar içindedir. İlgili konuşmayı doğrudan Vatikana bağlayanlar bile var. Biraz insaf.

Ümmetin yükü üzerinde

Şurasını unutmayalım, mazlum ümmetin yükü; şahite gerek olmayacak mahiyette görüldüğü üzere Cumhurbaşkanımızın sırtındadır. Bu koşuşturma esnasında samimi niyetinden kaynaklanan yanlış kullanılan cümleler yoğun temposu arasında olmuştur. Ancak bunları yürekten gelen feryadın yansıması olarak görmek gerekir.

Ve Cumhurbaşkanımız için bir kardeşimizin ifadesi ile biz diyoruz ki: “Kur’an-ı Kerim de Hadis-i Şerif te Sahabe-i Kiram da Evliyaullah da Hocalarımız da ve CUMHURBAŞKANIMIZ da bizimdir.”

“Derdin derdimizdir. Seni Allah için seviyoruz hamiu’l-mazlumin.”

Şunu da unutmayalım. İnsafsız çıkış yapmamak için en eslem yol fıkıh ıstılahları ile meseleye yaklaşmaktır. Konuyla ilgili ıstılahlar ve benzeri alakalı kavramlar anlaşılmadan konuyu tahlil mümkün olmaz. Gündemdeki bu konunun sünnet inkarcısı mealcilerin ve dinle bağı zayıf halkın önünde içtihada menut (bağlı) konular için de olsa gündeme getirilmesi teknik bir hatadır. Geliniz insaf ile bakalım ve inananlar için elde edilen tarihi bir fırsatı gereksiz tartışmalar ile heba etmeyelim. Maksadı doğru anlayalım.

Bir mü’min ve ümmet derdi olan ilim talebesi kardeşiniz olarak bildiğim kadarı ile hakkı söylemeye gayret ettim.

Ömer Faruk Müderisoğlu\ İrfanDunyamiz.com

ÖMER FARUK MÜDERRİSOĞLU HOCANIN DİĞER YAZILARI

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.