Cenab-ı Allah diğer salih amellerle birlikte bizden sözün güzel olanını söylememizi istemektedir. Ayeti kerimede şöyle buyurulur: “Bir zamanlar biz İsrâiloğulları’ndan; ‘Yalnız Allah’a kulluk edeceksiniz; ana babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin’ diyerek söz almıştık. Sonra, içinizden küçük bir kesim dışında, sözünüzden döndünüz; hâlâ da sırt çevirmektesiniz.” (Bakara; 83)
Ayet-i kerimede geçen kavl-i hasen tabiri, insanlara söylenmesi istenen güzel söz için kullanılmış bir kavramdır. Ayette Rabbimiz bir misaktan bahsediyor ve o misakın içerisine, insanlarla konuşurken, muhatap olurken “güzel sözle” konuşmamız gerektiğini ifade etmektedir. Yine bir başka ayette şöyle buyurulur: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş.” (Fussilet; 34)
Güzel söz
Özü güzel insanlar, güzel sözler söylemeye gayret ederler. Hadis-i şerifte bildirildiği üzere güzel söz sadakadır. (Buharî, Edeb, 34.) Hatta bazen sadakadan daha da hayırlıdır: Cenab-ı Hak buyurur ki: “Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, halimdir.” (Bakara, 263.)
Cenâb-ı Hak, en güzel şekilde yarattığı kullarından istediği şey; yaratılışa uygun ve en güzel şekilde işlerini yapmalarıdır. Tebliğ görevimizi yaparken de en güzel sözleri en güzel şekilde kullanmamız gerektiği açıktır. Nitekim tebliğin, İslâm’a davetin usulünü âyet-i kerime şöyle ifade etmiştir: “(Rasûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet et ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!” (Nahl, 125)
Konuşurken yumuşak bir üslup ile doğru ve gönül alıcı güzel sözler söylemeye gayret göstermeliyiz. (Taha 44, Bakara 83, En’am 152, İsra 23, 53, Ahzap 73) Dili günah olan gıybet, yalan, iftira vb. Her türlü günahlardan korumak gerekir. Dilimizi Rabbimizin zikrine, Kur’an’ı Kerim okumaya, meşru ve hoş sohbetlerde kullanmalıyız. Bir kimseyle konuşurken muhatabımız sözünü kesmemek ve onu iyi dinlemek de insani ilişkilerimizde önemli bir edep kuralıdır.
Tatlı dilli ol
Tatlı dilli olmak insana yakışan bir tavırdır. Atalarımız “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” diyerek bu hakikati ortaya koymuşlardır. Tatlı dille sorunlar daha çabuk hallolur. Güzel söz acıyı bal eyler, bir tatlı sözün hatırına nice kusur gizlenmiş olur. Kaba sözler ise nefasaniyeti körükler, kin, inat ve nefret gibi kötü duyguları besler.
Güzel söz toplumun huzuru için elzemdir. Şairin dediği gibi; “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı.” Ailede mutluluğun sırrı da güzel sözdür. Aile fertleri güzel söze dikkat ederse o yuva bir cennet yuvası olur. Ailede huzursuzlukların en önemli sebeplerinden birisi de kaba sözdür. Nitekim ayet-i kerimede şöyle buyurulur: “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler; yoksa şeytan aralarına girer. Kuşkusuz şeytan insanların apaçık düşmanıdır.” (İsra, 53)
Kötü üslup, kötü üslubu davet eder. Kabalık kabalığı çeker. Üslubunuz sivrildikçe karşınızdaki de daha fazla savunmaya geçer. Neticede iyi niyetle başlayan bir sohbet beklenmedik tatsızlıklarla yol açabilir. Ya da muhatabınız ile iletişimin tamamen kopmasına sebebiyet verebilir. Onun için Cenab-ı Allah Peygamberine Firavun’a giderken bile ona yumuşak söz söylenmesini emretmiştir. (Bkz. Taha, 44)
Konuşurken mümkün mertebe tartışmaya girmekten de kaçınmak gerekir. Allah azze ve celle şöyle buyuruyor: “Allah’ın has kulları o kimselerdir ki, yeryüzünde sükûnetle yürürler ve cahiller kendilerine laf attığı zaman, ‘Selâmetle’ deyip geçerler.” (Furkân, 63) Bu ayetten Müslüman’ın vakarlı, tevazulu ve lüzumsuz tartışmalardan sakınması gerektiğini anlıyoruz.
Konuşma ile ilgili bir diğer adab-ı muaşeret kuralı da bağırmadan konuşmaktır. Maalesef birçok kardeşlerimiz toplu taşımada, sokakta, evde, balkonda bağırarak konuşarak insanları rahatsız ediyor. Ayet-i kerimede bildirildiğine göre Hazreti Lokman oğluna şu öğüdü vermiştir: “Konuşurken sesini ayarla, bağırarak konuşma! Unutma ki seslerin en çirkini, avazı çıktığınca bağıran eşeklerin sesidir.” (Lokman, 19)
Gülümsemek sünnetir
Tebessüm etmek bir sünnet olduğu gibi dinimizde sadaka olarak da değerlendirilmiştir. Tebessüm iletişimde muhatabın gönlünü yumuşatır ve iletişimdeki pürüzleri ortadan kaldırır. Şair ne güzel demiştir: “Sevdiklerinize gül verin. Gülünüz yoksa gülüverin!..” Peygamber Efendimizin iletişimde gülümsemeye çok önem verdiği bilinmektedir. Bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: “Din kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibâret bile olsa, hiçbir iyiliği küçümseme.” (Müslim, Birr, 144)
Sahabeden Cerîr bin Abdullah şöyle demiştir: “Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem Müslüman olduğum günden beri beni huzûruna girmekten alıkoymaz ve her gördüğünde gülümserdi.” (Buhârî, Edeb, 68) Abdullah bin Hâris radıyellahu anh ise: “Allah Resûlü’nden daha çok tebessüm eden bir kimse görmedim.” (Tirmizî, Menâkıb, 10) diyerek Peygamberimizin bu sünnetine dikkat çekmiştir.
Resûlullah Efendimiz’in gülmesine varıncaya kadar her davranışı ölçülüydü. Yüzünden tebessüm hiç eksik olmadığı, hatta bir sahâbînin dediği gibi insanların en çok tebessüm edeni olduğu halde gülmesi de ölçülüydü. (Tirmizî, Menâkıb 10) Peygamberimiz kahkaha ile değil tebessüm ederek gülerdi. Hazreti Aişe radiyellahu anha rivayet ediyor: “Rasûlullah’ın küçük dili görünecek şekilde kahkahayla güldüğünü hiç görmedim. O sadece tebessüm ederdi. (Buhârî, Tefsîru sûre 46/ 2, Edeb 68; Müslim, İstiskâ 16)
Rasûlullah Efendimiz devamlı ciddi duran bir kimse değil tebessüm eden, birisi seslendiğinde ona doğru tamamen yönelip dinleyen, kimsenin sözünü kesmeyen, muhatabına değer veren ve yeri geldiğinde şaka yapan bir kimseydi. Fakat şakayla da olsa yalan söylemezdi. Rasûlullah sallellâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular: “Şakadan bile olsa, yalan söylemeyen kimseye cennetin ortasında bir köşk verileceğine kefilim. Ahlakını güzelleştiren kişiye de cennetin en üstünde bir köşk verileceğine kefilim.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 7/4800; Tirmizî, Birr, 58/1993; İbn-i Mâce, Mukaddime, 7)
Abdulkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com
- Öğrendiklerimiz:
- Tatlı dille konuşmaya gayret etmeliyiz.
- Bağırarak konuşmak hoş değildir.
- Günah olan konuşmalardan sakınmalı ve dilimizi helal ve meşru konuşmalarda kullanmalıyız.
- Kahkaha ile değil de tebessümle gülmek gerekir.
- İnsanları rahatsız edecek şekilde sesli konuşmaktan ve gülmekten sakınmalıdır.
- Müslüman yeri gelince şaka da yapmalı. Ama insanları rencide edici, dini değerlerle alay edici ve yalanlarla şaka yapmaktan sakınmalıdır.
Adab-ı Muaşeret↗
Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazılar okumak için tıklayın.
Şahsiyet Gelişimi↗
Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.