Bir vakittir Türkiye’de tuhaf, değişik bir hal var İmam Matüridi ile ilgili. Sanki İmam Matüridi bir mezhep imamı, büyük bir kelâmcı, şahane bir müfessir, mühim bir düşünür değilmiş de sadece bir “ideolojik önder” imiş gibi ele alınıyor kimi isimler ve çevreler tarafından.
Bu ele alınışta anahtar kelimeler “akıl ve akılcılık” oluyor. Tamam, elbette akla alan açma bakımından en cömert anlayış Matüridi anlayıştır, ona şüphe yok. Ancak İmam Matüridi “nakil” konusunda da tavizsizdir. Hele şer’î meselelerde “sıfır tolerans” biridir. Şeriatçıdır yani. Ne nakli küçük görür ne fıkhı aşağılar ne de toplumsal düzen konusunda İslâm’dan ayrı bir hayal kurar.
Dolayısıyla “efendim İmam Matüridi akılcıydı, bu nakilcilik berbat bir şeydir zaten” gibi tartışma konuları açmak isteyen birileri aziz İmamımız üzerinden bir tür dolap çevirmektedirler.
Yaptığım okumalardan şu kadarına aklım eriyor. Hem akılcı hem de nakilci yaklaşımın içinde barındırdığı tehlikeleri “mıntıka temizliği” yaparak bertaraf etmiş bir isim İmam Matüridi.
Sert nakilciliği ne derece eleştiriyorsa sert akılcılığı da o derece eleştiriyor. Dehriye’ye de, Mutezile’ye de, Hariciyye’ye de ayar üstüne ayar veriyor.
O sebeple, bugün Kur’ân İslâm’ı, Türk-İslâm sentezi, modernist akım falan gibi bir takım oluşumların İmam Matüridi’yi bir “ideolojik önder” gibi kodlayıp İmam’ı kendi çarpıklıklarına alet etmeye çalışmaları aslında bu çevrelerin bizim zihinsel DNA’mızla oynama çabalarından başka bir şey değildir.
Hele hele Reisicumhur’un Matüridi türbesi önünde verdiği fotoğrafın altına “Türklerin bin yıllık Eşari devlet geleneği yıkıldı” yavesini iliştiren adamlar İmam Maturidi üzerinden yeni bir asabiyet denemeye kalkmaktadırlar ki bu sadece Sünni, Hanefi ve Maturidi bir tavır olmaması bakımından “Maturidiliği inkâr” anlamına gelir, başka bir şey değil.
Yeri gelmişken tekrarda fayda var. Bir şeyin değerini araştırmak, künhüne vakıf olmaya çabalamak çok iyi bir şeydir. Ancak bir şeyin değerini araştırırken bir başka şeyi değersizleştirmeye çalışmak, hele bunu bir operasyona döndürme çabası ise kötü niyet değilse ahmaklıktır.
Yeni Şafak Gazetesi’nde yayınlanan bu yazının tamamını okumak için buyurunuz.
Ebubekir Sifil’in konuyla ilgili yazısını okumak için buyurunuz.
İsmail Kılıçarslan’ın konuyla ilgili yazısı için buyurunuz.
Dr. Mehmet Sürmeli’nin konuyla ilgili yazısı için buyurunuz.
Ömer Faruk Akkaya’nın konuyla ilgili yazısı için buyurunuz.
Aydın Başar’ın konuyla ilgili yazısı için buyurunuz.
Prof. Dr. Orhan Çeker’in konuyla ilgili yazısı için buyurunuz.
İsmail Kılıçarslan/ İrfanDunyamiz.com
BENZER YAZILAR