Seyyid Kutub ve Hasan El Benna okumayalım mı?

Bir furyadır gidiyor. Neymiş; “Seyyid Kutub, Hasan El Bennâ okuyup okutarak duygusal İslamcı olduk. Artık Râzî, Cüveynî, Gazzâlî okuyup akılcı; dili ve usulü sağlam olacağım” diyor. Birincisi, Seyyid Kutub ve diğer mütefekkirler Râzî, Gazzâlî ve diğer ulemanın alternatifi değiller ki, sen bu vakte kadar okumayıp, hamasetle iş yapıp kendine yazık ettiysen Seyyid Kutub’tan aldığın iman ve fikre rağmen ona -afedersiniz- küfrederek “Bizi siyasal İslamcı yaptı” ithamında bulunamazsın.

Ayrıca Seyyid Kutup okuman Râzî, Gazzâlî okumana mani olmamasına rağmen sen popülist hareket etmişsin, neyi nasıl okuyacağını tanzim edememişsin, çıkmış eksikliğini, hatanı “ömrünü İslâm’a verip nasıl duruş sahibi olacağını göstermek için hayatını veren Seyyid Kutub ve diğer mütefekkirlere” isnat ediyorsun.

Sen okuma!

Sen bu kafayla bence “Râzî, Gazzâlî de okuma. Çünkü yarın rüzgar tersine döndüğünde “Bizi Mutezile gibi akılcı yaptılar. Halbuki bize tasavvuf, irfan lazımdı. Artık Kuşeyrî, Bursevî’ye yöneliyorum” demeyeceğini garanti eden, bu şekilde yarın Râzî ve Gazzâlî’yi tahkir etmene mani olan ne? Yarın böyle demeyeceğin ne malum!

Bizim mahallenin oldum olası vizyonsuzluğunu, rüzgara göre yelken açışını, sürekli karşı cenahın tavrına göre pozisyon alışını zaten anlamak mümkün değil, oldum olası da garip ve eziklik hissine kapılmış kompleksliler olarak görmüşümdür. Biri -haklı veya haksız- bir şey dediğinde “nass-ayet/ hadis” gibi görüp ona göre tavır belirleyen bir kesimden hak ve hakikat namına ne beklenebilir ki!

Yahu zaten; “Artık bu zamanda bunlar mı okunur!” diye dün burun kıvırdıklarınız değil miydi Râzîler, Gazzâlîler, Cüveynîler? Siz ihmal ederken birileri; ”Yapmayın, ayıptır, yarın bu ulemanın dediklerini mumla ararsınız, hakka girmeyin, çizginizi değiştirmeyin, ulemayı tahkir edip mevzinizi terk etmeyin” diyen hocaları siz dışlamadınız mı?

“Ama üslubu da çok itici!” diyerek “öcü bellemediniz” mi? Hoşunuza gitmeyen ama diskalifiye de edemediğiniz hocaları “Üslup sopasıyla” buruşturulmuş kağıt gibi kenara atıp bozuk para gibi harcamadınız mı? Üstelik o kimseler, Seyyid Kutub okurken bir yandan Teftezânî’yi, Râzî’yi, Gazzâlî’yi de okumaktaydılar.!

Ayrıca son yirmi küsur senedir ilim- irfan, amel- aksiyon ve hareket namına mesela ne yapabildi bu Seyyid Kutub okuduğu için -sözümona- Râzî ve Gazzâlî’den mahrum olanlar! Bir müfredat mı yapabildi! Değişime karşı bir çözüm ve refleks mi geliştirebildi? Ya da Seyyid Kutub ve diğerlerini okuduğu için intihar bombacısı mı oldu?

El insaf

Özellikle maddi imkan sahibi olanlar, bu sürede toprağa hafriyata servet gömenler İslamî gençlik adına da iki tuğla koyabildi mi? Daha küfrün karşısında nasıl duracağını, izzet ve onurun ne olduğunu, İslâm’ın izzet ve ihtişamını nasıl koruyacağını, nasıl temsil edeceğini kendilerinden öğrendiği kimseleri, birkaç ibare, iki satır “Mevâkıf, İhyâ, Mefâtih” okuyan kişiler, -artık kendini nasıl bir dev aynasında görüyorsa- kapıldığı kibirle “Şunu okuduğum için şundan geri kaldım” diyebiliyor, bunun da reklamını yapabiliyor.

Kimse eksikliğini ve hatasını kadim ulemaya, ömrünü İslâm’a vermiş şühedaya, iman, fikir ve aksiyonu kendilerinden öğrendiği mütefekkirlere isnat etmemeli. Ya adam gibi bir şeyi nasıl ve ne zaman okuyacağına karar vermeli ya da pişmanlığını, ihmal ettiklerini telafi etmeye çalışırken ilmî ve fikrî olarak mevcudiyetini kendilerine borçlu olduğu ulemayı tahkir ederek gidermemeli.

Büyükler; “Ulemanın eti zehirlidir.” demiştir. Yarın hakkına girip hazer etmeden etini yediği, hakkına girdiği ve atıp tuttuğu ulemanın, şühedanın, ömrünü İslam düşmanlarına vermiş samimi insanların “âhı, manevi mirası” o kişiyi zehirler, gayretullâha dokunur, iş işten geçtiğinde telafisi de olmaz. Bu ilim ahlakına da Müslüman oluş, duruş ve onuruna da yakışmaz.

Allah Teâlâ hakkaniyetten ve insaftan mahrum bırakmasın. Allah Teâlâ bizleri, kendileriyle akide ve iman farkı olan kimselerin dümen suyuna girmekten muhafaza buyursun. Allah Teâlâ kadim ulemanın iman, ilim, irfan, fikir hassasiyetine sahip olmayı, vefadan ayrılmamayı, izzetli duruştan taviz vermemeyi cümlemize en az kadim ulemanınki kadar nasip etsin vesselam. Amin.

Mehmet Büyükmutu/ İrfanDunyamiz.com

BENZER YAZILAR

Abide Şahsiyetler ↗

İslam’ın çilesini çekmiş öncü şahsiyetlere dair yazılar okumak için tıklayın.

İslam Alimleri ↗

Kıymetli İslam alimlerini tanıtan birbirinden güzel yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Yüz yüze iletişimde on altın kural…

Yüz yüze iletişim; doğrudan, aracısız bir iletişimdir. Bu iletişim iki kişi arasında olabileceği gibi, bir …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.