Millî Görüş neferi Hasan Damar ağabey

Avrupa Milli Görüş’ün bir Hasan Damar Abisi vardı ki teşkilatlarda olup da onu tanımayan, bilmeyen yoktur. Ömrünü mücadelelerle ve hizmetlerle geçirmiştir. Avrupa’nın birçok yerinde kurulan teşkilatlarda ve yaptırılan camilerde onun emeği vardır. İnsanları bir araya getirmiş, motive etmiş ve onları hayırlı hizmetler yapmaya sevk etmiştir. Bunları yaparken de heyecanını hiç yitirmemiştir.

1940 Hayrabolu doğumlu olan Hasan Abi 1960’lı yıllarda Trakya’dan Almanya’ya gitmiş ve işçi olarak çalışmaya başlamış. Kısa zaman sonra Avrupa Milli Görüş teşkilatlarının kurulması için beş arkadaşıyla yola çıkmışlar. Şimdi kurulmasına vesile olduğu bu teşkilat Amerika’dan Japonya’ya Avrupa‘dan Avustralya’ya kadar yayıldı. Kendisinin Avrupa’da Milli Görüş Hareketi’ne dair eserleri de bulunuyor.

Tarihi sorumluluk

Ülkemizdeki 2023 seçimleri dolayısıyla Hasan Abinin ismi daha çok konuşulur olmuştu. 50 yıllık siyasi tecrübelerini çeşitli vesilelerle her zaman insanlara aktarmaya devam ediyordu. Son zamanlarda onun konuşmalarını birçok kardeşimiz izledi ve çeşitli sosyal mecralarda, whatsapp gruplarında paylaştılar.

Hasan Damar Abi son yaptığı konuşmalarında ülkemizin bekasının her şeyden daha önemli olduğunu vurguluyor ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan‘ı desteklememiz gerektiğini ifade ediyordu. Fakat Hasan Abinin bu konuşmalarını beğenenler olduğu gibi beğenmeyenler de vardı. Hatta bu süreçte kendisi de biraz üzülmüş. Son videosunda şöyle diyordu Hasan Abi:

“Yıllarca birlikte çalıştığımız dava arkadaşlarımız beni acımasızca eleştirdi. Hatta bazıları o kadar ileriye gitti ki; ‘Aklın yerinde değildir’ dediler. Allah’a hamdolsun 50 senedir bu davanın içindeyim hiç kimse beni kullanamadı, kullanamaz da. Benim gayem Allah’ın rızasıdır. Türkiye’de bütün kardeşlerimden mevcut Cumhurbaşkanımıza destek vermelerini rica ediyorum. Devlet elimizden giderse bir daha bizim devlet kurma şansımız olmayabilir. Bunun endişesini taşıdığım için bunları ifade ediyorum.”

Değerli kardeşlerim, elli yıllık hizmeti olan böyle bir büyüğümüzü elbette ki birkaç sözüyle değerlendirmek doğru olmaz. Onun şimdiye kadar siyasi binlerce açıklaması veya konuşması olmuştur. Her şeyden önce Hasan Damar Abi bu davanın çilesini çekenlerdendir. Hapislerde yatmış, hücrelerde kalmış ama davasından taviz vermemiştir. Bunu iyi anlamak lazım. Onun bu samimi ikazlarına da bu zaviyeden yaklaşmak lazım.

Onunla tanışmam

Bendeniz onun samimiyetine bizzat şahidim. Onunla 36 yıllık bir dostluğumuz oldu. Tanışmamız ise şöyle olmuştu. 1980’li yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı’nda koruma polisiyken bir arkadaş bana; “Siz İslami faaliyetleri çok seviyorsunuz. Yıllarca Almanya’da İslami faaliyetlerde bulunan sayısız caminin açılmasına vesile olan, Milli Görüş Teşkilatı’nın kurulmasında önemli rolleri olan Hasan Damar Abi var. Kendisi şu an hapishanede yatıyor, onu tanıyor musunuz?” diye sordu.

Ben onu o zamanlar tanımıyordum, bu camianın bir neferi olarak kimmiş Hasan Damar Abi diye doğrusu merak ettim. Bir gün Allah nasip etti kendisini Ulucanlar Cezaevi’nde ziyarete gittim. Benim gibi başkaları da ziyaretine gelmişti. Camiada tanınan biri olduğu için sevenleri, arayanları soranları çoktu.

Hiç unutmuyorum ziyarete gelenlerden birisi çıkardı 500 mark para uzattı ona. Hani hapiste olduğu için belki ihtiyacı vardır diye düşünüp harçlık vermek istedi. Hasan Abi parayı elinin tersiyle ittiği gibi şunları söyledi: “Biz yaptığımızı Allah için yaptık, bedelini de ödemeye hazırız. Biz kimsenin parasını almayız, paranızı fakirlere verin.”

Ben onun bu net ve mert tavrından çok etkilendim. Bu sözlerini de çok takdir ettiğim için o günden sonra Hasan Abiyi sürekli ziyaret ettim. Hatta Hasan Abi Haymana Cezaevi‘nde mahkum olduğu zamanlarda ziyaretine otobüs dolusu insan ile giderdik. Görüş açıkta olurdu. Hasan Abimin bir saatlik sohbeti ziyarete gelen nice insanlara bir ömür yeterdi.

Çok aktifti

Hapishanede işkencelere maruz kaldı. Çektiği işkenceler yüzünden kulakları duyma özelliğinin bir kısmını kaybetmişti. Sorgudaki günlerdeyken yüzünü görenler onu tanıyamayacak haldeymiş. Ama o yine de yılmadı, usanmadı, yorulmadı hapishaneyi Medrese-i Yusufiye’ye çevirdi. Bu gibi insanlar nerede olursa olsun boş durmazlar. O zor yıllara rağmen hapishanede iki mescid açılmasına vesile oldu. Daha sonra Haymana Cezaevi’ne gitti orada da mescid açtı. Sayısız insanın namaz kılmasına, Kur’an öğrenmesine vesile oldu.

Ülkemiz o yıllarda bugünkü gibi değildi, çok sıkıntılı günler geçiriyorduk. Ülkemizin çeşitli illerindeki hapishanelerde İslami meseleler yüzünden yatan birçok insanımız vardı. Ülkemizin tüm hapishanelerinde şeriat davasından yani 163. maddeden mahkûm olanların listesi Hasan Abinin cebindeydi. Mahkûmların mağdur olan ailelerine çeşitli yardımların yapılmasına vesile oluyordu.

Biz bir grup arkadaş fakir, muhtaç mahkûmların adreslerini tespit ediyor onlara para gönderiyorduk. Kimisine kitap gönderiyorduk, kimisinin çocuklarına burs buluyorduk. Tüm bu çalışmalarımıza Hasan Damar Abi yön verdi. Bir gün Ramazan yaklaşırken ziyaretine gitmiştim. Yanındaki bir arkadaş ile bizi tanıştırdı. 9 aylık evliyken mahkum olmuş, 10 yıl hüküm giymiş. Eşi fakir kalmış, eşinin ailesi zenginmiş fakat o şahıs ile evlendiği için kızıp yardım etmiyorlarmış. Öyle olunca da genç yaşta kadıncağız perişan olmuş.

Bakkal Akif Abi ile mağdur kadının adresine gittik. Kadın götürdüğümüz yardımları kabul etmedi. Çok uzun iknalar sonucunda istemeyerek kabul etti. Çünkü kadın varlıktan darlığa düşmüştü, yardım almaya alışkın birisi değildi. Elimizdeki gıdaları alırken ağladı. Yanımdaki Akif de dayanamadı ondan daha çok ağladı. Ben kendimi sıktım cebimdeki zarfı verdim. Hemen aracımıza bindik ayrıldık. Artık ben de daha fazla tutamadım kendimi, yol boyunca bir yakınımız ölmüş gibi ağladık durduk.

İftira atarlardı

Bir gün emniyetteki arkadaşlara onu anlatıyordum. İçlerinden biri; “Bırak şu sahtekarı sözde İslam’ı anlatıyor, hanımı mini etek ile geziyor” dedi. O yıllarda İslami mücadelede aktif olan kimseler için müfteriler haince iftiralar yayardı. Rahmetli Erbakan Hocamız için de; “İçki içiyor her gittiği yerde cuma namazı kılıyor” gibi saçma sapan laflar yayarlardı.

Bu iftirayı atanları susturabilmek için hafta sonunu iple çektim. Erkenden Haymana Cezaevi’ne gittim. Orada o zamanın Konya Belediye Başkanı Halil Ürün ve Urfa Belediye Başkanı İbrahim Halil Çelik de vardı. Uzunca sohbet ettik. Ayrılırken Hasan Abi’ye; “Ailece bir resminiz var mı?” deyince, zeki insandı, hemen meseleyi anladı; “Ne o yoksa münafıklar ailem için bir şeyler mi söylediler?” dedi.

Hemen göğsünde taşıdığı resimlerin içerisinden bir resim çıkardı bana verdi. Kendisi, eşi ve 4 çocuğunun resmî vardı. Yengemiz tepeden tırnağa tesettürlü bir kıyafette idi. Ertesi gün polis arkadaşlar topluca bir yerdeyken resmî çıkardım; “Bilmediğiniz şeyleri niçin yayıyorsunuz” diyerek malum şahsa ağzıma geleni söyledim.

Meğerki Hasan Abi’nin mahkum olduğu yerde 17 tane 141. maddeden mahkum olan kominist varmış. Hasan Abi 163. maddeden yani şeriattan dolayı yatıyor, geleni gideni sohbeti ile etkiliyor, İslam’a çekiyormuş da onun için onun hakkında böyle bir yalan uydurmuşlar. Maalesef bizim saf insanlarımız da böyle yalana kanmaya hazırlar.

Bakkal amca

Hasan Abi bana derdi ki; “Bu koministlerin çocukları babalarını ziyarete geldiğinde, onlara hediye veriyorum. Onun için benim adımı bakkal amca koydular.” Biz de ziyaretine gittiğimizde koliler dolusu, defter, kalemle çocuklara vermesi için hediyeler ile giderdik. Bir defasında çocuklar etrafını sardılar. “Bakkal amca” diyerek Hasan Abi’ye sarıldılar.

Onlara; “Çocuklar bu abileriniz size çok güzel hediyeler getirmişler. Sıraya girin hepinize bu hediyeleri dağıtacağım. Yalnız buradan babalarınızın yanına varıncaya kadar; ‘Baba ben şeriatçı oldum’ diye bağıracaksınız. Hapishanenin içerisinde açık havada koministlerin çocukları; ‘Ben şeriatçı oldum” diye bağırdıklarında bizim arkadaşlar korkmaya başladılar. Arkadaşlara dedim ki: “Eee Hasan Damar olmak kolay değil. Siz evinizdeki çocuğunuza sahip olmaktan acizlenirken hapishanede çocukların gönlüne girmek başka bir maharettir.”

Hasan Abi hapishaneden çıktığında o zaman ben Milli Savunma Bakanı’nın korumasıydım. Hasan Abi’yi ve Mehmet Oğuz Abi’yi mahallemizdeki MGV’ye getirmiştim. Hasan Abi yıllarca hapishanede kaldığı için hitabet yapmayı özlemişti. O eski coşkulu haliyle MGV’de başladı konuşmaya…. Yollardan geçen araçlar, dolmuşlar duruyor; “Bu adam ne bağırıyor” diye bakıyorlardı. Evet Hasan abi konuşurken bağırırdı çünkü adamın yüreği yanıyordu. Hasan Abi sadece ağzıyla konuşmuyordu, tüm vücuduyla konuşuyordu. Hasan Abi’nin konuşmaları nice yolundan çıkmış insanları hizaya getiriyordu.

Vefa borcu

Gün geçtikçe kendisi ile abi kardeş gibi olduk. Gerçekten de kendisiyle güzel bir dostluğumuz oldu. 2000 yılında emekli olduktan sonra bir vesileyle Almanya’ya gitmiştim. Bizi o zaman Hasan Abi misafir etti. Bana; “Hannover’de hemşerilerin var, seni onların yanına göndereyim” dedi. Sağ olsun Hannover’deki Davut Toklu kardeşim başta olmak üzere orada bizimle ilgilenen çok dostlarımız oldu.

Orada ufak tefek sohbetler yapmaya başlamıştım. Birkaç gün sonra Hasan Abi beni aradı; “Ya kardeşim sen polis misin, hoca mısın? Bu insanlar seni hatip olarak istiyorlar. Seni Ramazan boyunca Hannover’e hatip olarak veriyorum. Git oralarda sohbet et” dedi. İşte benim Avrupa’daki sohbetlerim böyle başladı. İşte onun için her zaman söylerim; Hasan Abiye vefa borcum var diye… Bu benim için hayal edemeyeceğim bir nimetti. Allah Teâlâ bizi neredeyse bütün Avrupa’yı diyar diyar gezdirdi. Hatta Avusturalya’ya bile gittik.

Hasan Abi dertli insandı. Yaptıklarını Allah için yapan, Allah rızasının dışında bir şey beklemeyen değerli bir abimizdi. Bir gün Köln‘den İstanbul’a gidecektim, bana dedi ki: “İstanbul’a değil de Ankara’ya biletini değiştir. Bayram geliyor yetimlere bayramlık göndereceğim.” Ben o sahneleri hakikaten anlatırken çok duygulanıyorum, yetimleri güldürmek yoksulları sevindirmek herkesin işi değil. Gerçekten de Hasan Abi bir değerdir.

Son ziyaret

2023 yılında Hasan Abi hastalanmıştı, evinde ziyaret ettim. Artık yaşlılığın ve hastalığın tesiri ile o eski Hasan Abi yoktu. Tabi daha durgun ve sakindi. Ama yine de ülkemizi ilgilendiren meselelerle ilgilenmeye devam ediyordu. Bu görüşmemizden bir müddet sonra 1 Haziran 2023 tarihinde Hasan Abi emaneti Rabbimize teslim etti. Rabbim rahmet eylesin. Hastalığı süresince çektiği sıkıntılarını günahlarına kefaret etsin.

Hasan Abi’yi Eyüpsultan Hazretlerinin yanına komşu olarak gönderdik. Cenaze başında damadı değerli Mehmet Dal Hocam kısa ve öz bir konuşma yaptı. Daha sonra Avrupa Milli Görüş Teşkilatları Genel Başkanı Kemal Ergün Hocamız güzel bir hitapla insanlara duygulandırdı. Kemal Hocam konuşurken ben sağıma soluma baktım insanlar ağlıyordu,

Kemal Hocam ve arkadaşlarında Hasan Abimizin hakkı çoktur. Hatta o cenazeye katılanların birçoğunda şahsım da dahil Hasan Abinin çok hakkı vardır. Kemal Hocam; “Hakkınızı helal eder misiniz?” derken “helal olsun” sedaları yükseldi. Hele ki Kemal Hocam; “Hasan Abinin müslim, mücahid, muvahhid biri olduğuna şahitlik eder misiniz?” dediği zaman orada olmanızı isterdim. Evet yürekten helallik almak herhalde böyle bir şeydir.

Hasan Abinin cenazesine katılan çok değerli insanlar vardı. Siyasi partilerin genel başkanlarından, çeşitli milletvekillerine, emekli hocalardan halen görev yapan hocalara, çeşitli kurumlarda görev yapanlardan çeşitli STK temsilcilerine kadar birçok insan oradaydı. Çünkü Hasan Abi ömrü boyunca hak davanın hizmetkârı oldu. 85 yaşına kadar haklının, hak davanın, mazlumun yanında oldu.

Cihad damarı

Hasan abi çok fedakardı. Gece gündüz demeden gücünün çok üstünde çalışmalara imza attı. Hayatı boyunca ölüm ve rızık endişesi taşımadı. Mahkum oldu ama hürriyetini kimseye teslim etmedi. Çünkü onda ölüm korkusu ve rızık korkusu da yoktu. Tabir yerindeyse hür oğlu hürdü. Onun soyadı Damar’dı, damarındaki kanında cihad ruhu vardı. Gayreti, hizmeti, cihadı ölünceye kadar devam etti. Özü doğru, sözü doğru, istikameti doğru olarak yaşadı ve öyle vefat etti.

Böyle kısacık yazılarla Hasan Abi’nin hizmetleri anlatılmaz. Avrupa’daki hizmetleri bir destandır, sayfalara sığmaz ki yazalım. Onun kurucusu olduğu İGMG teşkilatının şu anda 680 cami var. Kurulmasına öncülük ettiği eğitim merkezlerinde 2000 tane çocuk hafızlık yapıyor. Eğitim merkezleri, hafızlık kurumları, dünya fakirlerine yapılan yardımlar, on binlerce yaptırılan su kuyuları, hastaneler, seyyar fırınlar, daha neler neler… Nerede deprem olsa, nerede yangın olsa, nerede afet olsa bu kuruluşlar oradalar.

Bir işçi olarak Avrupa’ya gideceksiniz, profesörlerin bile yapamayacağı işlere Allah sizi vesile kılacak. Allah nelere kadir! O hiçbir şeyi kendinden bilmiyordu, bunların Allah’ın bir lütfu olduğunu biliyordu. Onun başı bir tek Allah’ın karşısında eğiliyordu. Allah da ona dünyada izzet ve şeref verdi. İnanıyor ve dua ediyoruz ki ahirette de Resulullah’ın sancağı altında olur,

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir yorum

  1. Allah rahmet eylesin cennette buluştursun hepimizi
    Kalemine sağlık Sevgili Hocam

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.