Eğitimde ne anlattığımız, kadar nasıl anlattığımızda önemlidir. Elbette insanlara ve özellikle çocuklarımıza iyi, güzel ve faydalı şeyler öğretmeliyiz. Aynı şekilde bu faydalı ve güzel şeyleri güzel metotlarla anlatmalı ve öğretmeliyiz.
Öğretmeni sevmeyen öğrencinin dersi de sevmediği bilinmektedir. İyi bir eğitimci, kendini sevdirmeyi bilmelidir. Çocuklarla ilgilenmeli, onları sevmeli, güler yüzlü olmalı pozitif düşünmeli, kısaca kendisini mesleğine ve öğrencilerine adamalıdır.
Allah Resulü sallellahü aleyhi ve sellem kendini görevine adamıştır. Bir eğitimcide bulunması gereken nitelikler O’nda fazlasıyla vardır.
Psikologlar, sözün söyleniş biçiminin sözün özünden önemli olduğunu ifade ediyorlar. Yapılan araştırmalara göre, insanlar arası iletişimde; % 7 oranında kelimeler, % 38 oranında ses tonu ve % 55 oranında jest, mimik ve vücut dili rol oynuyor.(1)
Dilimizi, vücut dili yalanlarsa sözün etkisi kalmaz. Bu sebeple uygun vücut dilini kullanmak, sözlerimizin karşımızdakinde istenilen etkiyi meydana getirebilmesi için uygun ve etkili metotları seçmek zorundayız. Kalpten çıkan söz kalbe gider. Dudaktan dökülen söz kulağı aşamaz. Göze bakıp kalbe hitap etmek zorundayız.
Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem bütün zamanların en güzel ve en etkili hatibidir. O gönüllere giden yolu biliyordu. Bu sebeple kalplerin Sevgilisi oldu. Önce kendini sevdirdi, sonra da konuşmalarında insanları etkileyen, düşündüren bir üslup kullandı.
Allah Resulü sallellahu aleyhi ve sellem’in farklı ve etkili metotlar kullandığını biliyoruz. Bunların belli başlılarını şöyle sıralayabiliriz.
1. İnandırdı, ümit ve müjde verdi.
İslamiyet, iman ve ümit dinidir. İnsan, yapmayı düşündüğü şeyin iyi, güzel ve yapılabilir olduğuna inanmazsa teşebbüse geçmez. İnsanı harekete geçiren en önemli güç, inançtır. Zaten İslam’da en önemli husus, imandır.
Sevgili Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem, insanlara devamlı ümit ve müjde vermiştir. İslam’ın müminlere cenneti kazandıracağını, onları cehennemden kurtaracağını ve daha önemlisi Allah’ın rahmetine kavuşturacağını anlatmıştır. En çetin dönemlerde müminlere ümit ve müjde vermiştir.
“İran, Şam ve Yemen Fethedilecek”
Hendek Savaşı sırasında, şehir 10 bin düşman askeri tarafından kuşatılmıştı, müminler az idiler ve varlık yokluk mücadelesi veriyorlardı. Sahabeler hendek kazarken kırılması zor bir kaya ile karşılaştılar ve Peygamberimiz sallellahu aelyhi ve sellem’den yardım istediler. Allah Resulü sallellahu aleyhi ve sellem, elindeki balyozu kayaya vurdu, bir parçasını kırdı ve şu müjdeyi verdi:
– Bana Şam’ın anahtarları verildi!
Bir daha vurdu ve bir parça daha kopardı, şöyle bir müjde verdi:
– Bana İran’ın anahtarları verildi!
Tekrar vurdu ve büyük bir parça daha kopardı ve şöyle müjdeledi:
– Bana Yemen’in anahtarları verildi!(2)
2. Olumlu davranışları ödüllendirdi ve takdir etti.
“Beğenilmek ve takdir edilmek” insanların çok önemsediği bir davranıştır. Sosyal bir varlık olan insan, başkalarına kendini beğendirmek, saygın olmak ve saygı görmek ister. Bu duygu, çocuklarda daha önemlidir. Çocuklar, büyükler tarafından beğenildiklerinde memnun olurlar. Neyi doğru, neyi yanlış yaptıklarını büyüklerin beğenisine bakarak tayin ederler.
İbn Abbas radıyellahü anh anlatıyor:
“Bir gün Nebi sallellahü aleyhi ve sellem tuvalete gitti. Ben de abdest alması için bir kaba su hazırladım. Daha sonra Sevgili Peygamberimiz sallellahü aleyhi ve sellem su dolu kabı görünce kimin hazırlayıp koyduğunu sordu. Benim hazırladığımı öğrenince: ‘Allah’ım, onun dindeki anlayışını artır.’ diyerek bana dua etti.”
Peygamberimiz sallelahu aleyhi ve sellem, İbn Abbas’a dua ederek onu duayla ödüllendirmiştir.
3. Soru sorarak ilgi uyandırdı.
Anlatacağı konuya dikkat çekmek, merak ve ilgi uyandırmak için soru sorardı.
Bir gün ashabına: “Müslüman kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu.
Onlar da: “Allah ve Resulü daha iyi bilir!” dediler.
Yeterince dikkat uyandırdıktan sonra: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” buyurdu.
Sonra: “Mümin kimdir?” diye sordu. Ashap yine:
“Allah ve Resulü daha iyi bilir” dediler. Bunun üzerine şunları söyledi:
“Müminlerin canları ve malları hususunda kendisinden emin olduğu kimsedir.”(3)
Allah Resulü sallellahü aleyhi ve sellem soru sorarak ilgi ve merak uyandırıyor, dinleyenleri motive ediyor, ondan sonra anlatacaklarını anlatıyor.
İnsan ilgisizce dinlediği şeyi öğrenmez, hele uzun zaman aklında hiç tutmaz. Onun için eğiticilerin sorular sorarak, dinleyenleri motive etmesi çok önemlidir.
4. Anlatacaklarını zamana yaydı, tedriç kanununa riayet etti.
Kainatta tedricîlik kuralı vardır. Her şey zaman içinde olgunlaşır. Bir fidan zaman içinde büyür, ağaç olur, meyve verir.
Dış dünyadaki bu gelişmeler, insanın iç dünyası ve karakter oluşumu için de geçerlidir. Zihin ve ruh eğitiminde de zamana ihtiyacımız vardır.
Mesela İslam’ın ilk yıllarında namaz, sabah ve akşam olmak üzere iki vakit olarak emredildi.(4)
Cenab-ı Hak, Müslümanları buna alıştırdıktan ve ruhen onları hazırladıktan sonra beş vakit namaz farz kılınmıştır.(5)
İçki yasaklanırken de zamana yayma metodu kullanılmıştır. Önce içkinin zararının faydasından çok olduğu anlatılmış, sarhoşken namaz kılınmaması istenmiştir. Böylece namaz vakitlerinde içki içilmemesi emredilmiş, daha sonra da içki bütünüyle yasaklanmıştır.
5. Örnekler vererek anlattı.
Örnekleme, en iyi eğitim metotlarından biridir. Hikâyeler ve örnekler, çocukların aklında daha iyi kalır. Bu sebeple Aziz Nebi sallellahu aleyhi ve sellem mesela namazın önemini güzel bir örnekle anlatmıştır:
“Ne dersiniz, birinizin kapısı önünde bir akarsu olsa sahibi orada günde beş defa yıkansa kirinden bir şey bırakır mı?”
Orada bulunanlar: “Hayır, kir diye bir şey bırakmaz.” dediler.
Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz sallellahü aleyhi ve sellem:
“Beş vakit namaz da işte böyledir. Onlarla Allah Teâlâ günahları siler, buyurdu.”(6)
6. Öğretmek için hikâyelerden faydalandı.
Sevgili Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem, geçmiş dönemlerde olan hadiseleri de hikaye etmiş ve bu suretle sahabe-i kirama ders vermiştir.
Ebû Hüreyre radıyellahu anh şu hadisi nakleder:
“Bir köpek, susuzluktan neredeyse ölecek durumda, bir kuyunun etrafında dolaşıp duruyormuş. İsrailoğullarından günahkar bir kadın onu görünce hemen mestini çıkarıp başörtüsüne bağlamış ve bununla su çekip hayvanı sulamış. Bu sebeple günahları affedilmiştir.” (Müslim, Tevbe 155/2245)
“Bir kadın, bağlayarak ölüme terk ettiği bir hayvan sebebiyle cehenneme girmiştir. Onu hapsettiğinde ne bir şey yedirmiş, ne su vermiş, ne de yerlerdeki haşerelerden yemesine izin vermiş.”(7)
Hikaye ederek anlatılan bilgi, akılda daha kolay kalır ve geç unutulur. Çocuklarımıza dinî hikayeleri okumalı, tarihî olayları anlatmalı ve anlatmak istediğimiz birçok konuyu hikaye yoluyla vermeyi tercih etmeliyiz.
7. Çocukları Camiye ve İlim Meclislerine Götürdü
Yaparak ve yaşayarak öğrenme, en etkili öğrenme biçimidir. İnsan duyduğunu unutur, gördüğünü hatırlar, ama yaptığını öğrenir…
Peygamber Efendimiz sallellahü aleyhi ve sellem, çocukları sık sık camiye götürürdü. Orada gördüğü başka çocuklarla da ilgilenirdi. Küçük torunu Ümame’yi omzuna alır, camiye gelirdi. Camideki cemaate namaz kıldırır, Ümame orada beklerdi.(8)
Namaz vakitlerinin yanı sıra cuma ve bayram namazlarında dahi Hazreti Hasan ve Hüseyin camiye gelir, Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem’i arar bulurlardı. Allah Resulü sallellahu aleyhi ve sellem onlara hoşgörülü davranırdı.
Kimi zaman da Peygamberimiz sallellalhu aleyhi ve sellem torunlarını bizzat camiye getirirdi.
İbn Abbas radıyellahü anh, Peygamberimizle birlikte bayram namazına gittiğini, orada namaz kıldığını ve Sevgili Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in okuduğu hutbeyi dinlediğini anlatır.(9)
Peygamberimiz sallellahü aleyhi ve sellem, Abdullah bin Ömer, Ebû Said el-Hudrî gibi çocukları zamanın okulu olan Suffa’ya götürdüğü ve onların eğitim almasını sağladığı bilinmektedir. Suffa çocuk eğitimine cevap vermeyince Medine’nin çeşitli mahallerinde hazırlık okulu diyebileceğimiz okullar yaptırdı.
8. Çocuklara sabırlı olmayı öğretti.
Hayatta hepimiz başarılı ve mutlu olmak isteriz. Ancak zaferler, sabır neticesi elde edilir. Çalışmadan başarıya ulaşmak mümkün değildir. Üstelik dünya, imtihan dünyasıdır, rahat ve mutluluk yeri değildir. İmtihan sırasında insan mutluluk aramaz, ancak sınavı kazanırsa sevinir.
Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak bize sabrı tavsiye eder ve sabır karşılığı cennete girileceğini müjdeler. “Sabırlarına karşılık cennet ve (giyecek olarak) ipek ihsan eder.” (İnsan, 76/12)
Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem, “Sabreden zafere ulaşır.” buyurur.
9. Çocukları işe alıştırdı.
Çocukları hayata hazırlamalı, onlara para kazanabilecekleri bir meslek ve bir sanat öğretmeliyiz.
Sevgili Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem Medine‘ye geldiğinde aşağı yukarı on yaşlarında olan Hazreti Enes’i yanına aldı. Onunla on yıl boyunca ilgilendi. Bu zaman içerisinde yapabileceği birtakım işleri ona gördürdü. Bunu yaparken de onu hiç azarlamadı. Hep güler yüzle işleri yapmasını sağladı.(10)
Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem çocuklara göre iş verirdi. Onlara yapabilecekleri şeyler söyler, ağır işleri onlara yaptırmazdı. Hayber Kalesi’nin fethi sırasında yol boyunca Enes radıyellahu anh, Peygamberimize yardımcı oldu. Yolda konakladıkları vakit ufak tefek işlerde Enes radıyellahu anh, Peygamberimize yardım etti.(11)
Bu şekilde iş yapmayı öğrenen çocuklar, hem kendi becerilerini geliştirir, hem başkalarına yardım etmeye alışır. Çocuklara fırsat vermek, yeteneklerini geliştirmelerine imkan tanımak gerekir. Yetenekleri gelişmiş olarak hayata hazırlanan çocuklar, ileride kendi başlarına hayatlarını sürdürebilirler. Önemli olan, bu beceriyi kazanmalarıdır.
10. Yumuşak ve hoşgörülü davrandı.
Çocuk terbiyesinin temeli sevgi, şefkat ve hoşgörüdür. Çocukların yanlış yapması gayet doğaldır. Büyükler bile hata yapmaktadır.
Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem hiçbir çocuğu dövmediği gibi, dayak ve şiddeti hiçbir şekilde eğitim metodu olarak tavsiye etmemiştir.
Dayak ve şiddet, başarıyı artırmadığı gibi, aksine çocuğun şiddet uygulayan öğretmen, anne ve babadan uzaklaşmasına yol açmaktadır. Şiddet uygulayan eğitimci sevilmemekte ve çocuklar üzerindeki etkisi azalmaktadır. Öğrenciler, dayak atan öğretmenden nefret etmektedirler.
Eğitimci sevdirmek, nefret ettirmemek, kolaylaştırmak zorundadır. Peygamberimiz sallellahü aleyhi ve sellem, bize sevdirmeyi ve kolaylaştırmayı tavsiye etmektedir.
Camiyi Kirleten Bedeviye Hoşgörü
Ebû Hüreyre radıyellahü anh anlatıyor:
Bedevînin biri, Peygamberimiz aleyhis selatu ve selam’ın mescidinin içinde küçük abdestini bozdu. Mescitte bulunanlar kızdılar, bağrıştılar, yerlerinden kalkıp adamın üzerine yürümeye başladılar. Nerdeyse adamı döveceklerdi… Bunun üzerine Peygamber Efendimiz sallellahü aleyhi ve sellem onlara şu emri verdi:
“Onu bırakın. İdrarını yaptığı yere bir kova su dökün ve temizleyin. Sizler kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz, zorlaştırıcı olarak değil…”(12)
Hazreti Aişe radıyellahü anha, Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini nakleder:
“Şüphesiz ki Allah çok hoşgörülü ve yumuşaktır, her işte yumuşaklığı sever.”
11. Anlattıklarının zihinlere yerleşmesi için sözlerini tekrarladı.
Eğitimde önemli konuların altını çizmek ve tekrarlamak, önemli bir öğretim metodudur. Çocuk, tekrarlanan şeylerin önemli olduğunu sezer. Bilgileri zihne yerleştirmek için sıkça tekrar ederiz. Tekrar sayesinde bilgiler kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya aktarılır ve zihne iyice yerleşir.
Bu sebeple Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem ashaba yeni bilgiler öğretirken üç defa tekrarlamış ve önemli hususların zihinlere yerleşmesi için çalışmıştır. Ayrıca dinleyicilerin anlama kapasitesine göre de zaman zaman tekrar yapmak gerekir. Bazı dinleyici, anlatılanı bir kere dinleyince anlar, bazıları için, tekrarlamak gerekir
Enes radıyellahü anh der ki: “Allah’ın Elçisi sallellahü aleyhi ve sellem bir cümle söylediği zaman, anlaşılıncaya kadar onu bazen üç defa tekrarlardı. Bir topluluğa uğradığı zaman onlara selâm verirdi. Konuştuğu zaman ne az ne de çok konuşurdu. Konuşurken ara yere lüzumsuz kelime koyarak sözü uzatmaz, daha iyi konuşma külfetine girmekten hoşlanmazdı.(13)
12. İnsanların anlayabileceği şekilde konuştu.
Sevgili Peygamberimiz sallellahü aleyhi ve sellem, peygamberlerin konuşma tarzını şöyle anlatmıştır:
“Biz peygamberler, insanlara akıllarına göre konuşmakla emir olunduk.”(14)
Başka bir hadis-i şerifte şöyle bir tavsiyede bulunur:
“İnsanlara anlayabilecekleri şekilde konuşunuz.”
Hazreti Ali radıyellahu anh, “Sevgili Peygamberimiz sallellahü aleyhi ve sellem çabuk konuşmazdı; her işitenin anlayacağı şekilde teker teker konuşurdu” der. (Tirmizî, Menakıb 19/3642).
13. Çocuklara öncelik verdi.
Zaman zaman Peygamberimizi sallellahu aleyhi ve sellem ziyaret etmek isteyen gruplar çoğalır, kalabalıklaşırdı. Allah Resulü sallellahu aleyhi ve sellem’e ulaşmak ve onunla görüşmek için sıraya girmek gerekirdi. Böyle durumlarda Aziz Nebi sallellahu aleyhi ve sellem çocuklara öncelik verirdi. Görüşmeyi düzenleyenlere şöyle emir verirdi:
“Çocuklar gelirse sakın onları bekletmeyin, hemen içeri alın!”(15)
Çocukluk döneminde hafıza, beyin, kişilik ve kimlik gelişimi hızlı cereyan etmektedir. Bu sürede çocuklarla ilgilenmek ve bu gelişime yardımcı olmak gerekir. Çocukların yetenekleri engellenmemeli, daha sen çocuksun, aklın ermez, otur, dinle gibi, pedagojik olmayan sözler ve davranışlarla çocukların zihinsel ve ruhî gelişimi durdurulmamalıdır.
Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem çocuklarla ilgilendi, onları sevdi, onlara öncelik verdi ve onları geleceğe hazırladı. Çocuklarla ilgilenmek, onlara öncelik vermek, ruhî ve zihinsel gelişimlerine yardımcı olmak gerekir. İyi eğitimci, çocukları sınırlamak yerine onların gelişimine yardımcı olur.
14. İnsanı değil, davranışı eleştirirdi.
Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmişti; hep güzel sözler söyler, güzel işler yapardı. Çirkin ve kötü kelimelerin gönülleri çirkinleştirdiğini, bulandırdığını bilirdi. Bu sebeple ömrü boyunca dost veya düşman kimseye çirkin bir söz söylememiştir.
Allah Resulü sallellahü aleyhi ve sellem kırıcı konuşmazdı. Kendisine kötü davranıldığı zaman bunu kişiselleştirmez, genelleme yapar ve düzeltirdi. Kendisine bir şikayet ulaşsa veya hatalı bir davranış görse yapanın yüzüne vurmazdı.
“İnsanlara ne oluyor, niçin şöyle söylerler veya böyle yaparlar!” diye konuşur, davranışın kötü olduğunu hissettirir, insanı kötülemez ve insana ağır gelecek söz söylemezdi.(16)
15. Çocuklara yalan vaatlerde bulunmayı yasakladı.
Aldatılmak ve kandırılmak hiç kimsenin hoşuna gitmez. Peygamberimiz sallelahu aleyhi ve sellem, “Aldatan bizden değildir” buyurur. Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem, çocukların aldatılmasını istemez, onlara doğruyu söylerdi.
Medine’de bir caddede yürürken bir kadının çocuğunu çağırdığını, fakat çocuğun annesini dinlemediğini gördü. Kadın, çocuğun eve gelmesini temin etmek için, “Eğer gelirsen sana şunları alacağım, bunları alacağım.” diyordu.
Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem, kadına yaklaştı:
“Gerçekten çocuğa vaat ettiklerini alabilecek misin?”
“Hayır, alamam” dedi kadıncağız.
Efendimiz sallellahü aleyhi ve sellem, kadını uyardı:
“Bilesin ki bu, yalan olarak yazılır!”
16. Çocuklarla birlikte oynadı.
Efendimiz sallellahü aleyhi ve sellem, torunları Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin ile ilgilenir ve onlarla oyun oynardı. Bir gün melek torunlar, dedelerinden kendilerine deve almasını istediler. Efendimizin deve alacak imkanı yoktu. Kendisi eğildi ve onlara şöyle dedi:
“Haydi binin! Bundan iyi deve mi olur?”(17)
Oyun, çocuğun en tabiî ihtiyacıdır. Oyun sayesinde çocuk, arkadaş edinmeyi, onlarla geçinmeyi öğrenir. Oyun oynarken birçok yeteneğini geliştirir. Kelime hazinesi zenginleşir. Birçok şeyi arkadaşlarından öğrenir, onlara öğrendiklerini öğretir.
17. Çocukların hakkına riayet etti.
Kur’an, adaletli olmayı emreder. Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem insanlara adaletli davrandı. Çocukların hakkına riayet etti. Çocuktur, anlamaz, demedi.
Ashaptan Numan bin Beşir anlatıyor: Babam beni alıp Allah’ın Elçisi’ne getirdi ve şöyle dedi:
– “Ya Resulallah, ben bu oğluma bir bağışta bulundum. Bana ait bir köleyi ona verdim.”
– Bundan başka çocuğun var mı?
– Evet.
– Hepsine buna bağışladığının bir benzerini bağışladın mı?
– Hayır.
– O hâlde beni şahit tutma, çünkü ben haksızlığa şahitlik yapamam.
Sonra da şunu sordu:
– Ya Beşir, çocukların hepsinin sana iyilikte bulunması, saygı göstermesi, eşit seviyede olmaları seni sevindirir mi?
– Evet, sevindirir!”
– O takdirde birine verip diğerini neden mahrum bırakıyorsun?
Efendimiz:
– Geri çevir. buyurdu.(18)
Ayrıca Aziz Nebi sallellahu aleyhi ve sellem, Beşir’e:
“Allah’tan korkunuz ve çocuklarınız arasında adalet ediniz.” buyurdu.(19)
Böylece Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem, çocukları arasında adaletsiz davranan babayı uyardı ve onu evlatları arasında eşit davranması için ikna etti.
Hatta çocuklar arasında sevgiyi paylaşmada eşitliğe bile önem verdi.
Bir adam, Peygamberimiz sallellahü aleyhi ve sellem’le beraber oturuyordu. Derken adamın küçük oğlu geldi, adam onu öptü ve kucağına oturttu. Sonra adamın küçük kızı geldi, onu da alarak yanına oturttu.
Bunun üzerine Peygamberimiz sallellahü aleyhi ve sellem adamı uyardı:
“Sen kız çocuğu ile oğlan arasında adaleti gözetmedin!”(20)
18. Çocuklara temizliği öğretti.
İslam dini, temizliğe önem verir. Peygamberimiz sallella, “Temizlik imandandır.” buyurur.
Bir başka hadislerinde ise “Temizlik, imanın yarısıdır.” buyurur.(21) “Namazın anahtarı temizliktir.”(22)
Güzel şeyler çocuklara küçük yaşlarda öğretilirse, onlarda davranışa dönüşür ve alışkanlık hâline gelir. Bu sebeple Aziz Nebi sallellahu aleyhi ve sellem, çocuklara küçük yaşta temizliği öğretti ve alışkanlık hâline getirmelerini sağladı.
Sevgili Peygamberimiz sallellahü aleyhi ve sellem, “Sizden cumaya gelen yıkansın” buyurmuş, büyüklere de yıkanmayı tavsiye etmiştir. Tırnak kesmeyi, koltuk altı ve etek kıllarını temizlemeyi tavsiye etmiştir. Çocuklarının saçlarını tıraş etmiş ve tıraş etmeyi tavsiye buyurmuştur.
Ağız ve diş temizliğine önem vermiş ve şöyle demiştir: “Misvak kullanın; çünkü o, ağzı temizler, Âlemlerin Rabbi’nin rızasını kazandırır. Cebrail her gelişinde bana misvak kullanmayı tavsiye etti, o kadar ki bana ümmetime farz kılınacak diye korktum!”(23)
19. Öğrettiklerini yazdırdı.
Peygamberimiz sallellahü aleyhi ve sellem, öğrettiklerini yazdırdı. Hem nazil olan Kur’an ayetlerini yazdırdı -ki on beş tane vahiy katibi vardı- hem de söylediği hadislerin yazılmasını teşvik etti.
Abdullah bin Amr bin El-As, konuyla ilgili bir hatırasını şöyle anlatır:
Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem duyduğum her şeyi ezberlemek için yazıyordum. Kureyş, beni bundan menetti. Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem, kızgınlık ve sükûnet hâlinde konuşan birisi. Sen ondan işittiğin her şeyi yazıyor musun, dediler. Bunun üzerine yazmayı bıraktım. Daha sonra durumu Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem’e arz ettim. Eliyle ağzını işaret ederek şöyle buyurdu:
“Yaz, nefsim kudret elinde olan Allah’a ant olsun ki buradan haktan başka bir şey çıkmaz.”(24)
Yazarak öğrenme, en iyi öğrenme şekillerinden biridir. Yazarken hem konuya dikkat toplanır, hem de daha sonra tekrarlanmak istenince elde metin bulunur.
20. Yabancı dil öğrenmeyi tavsiye etti.
Beyin, karşılaştırarak öğrenir. Bir dili bilen, ikinci dili daha kolay öğrenir. Yabancı dil bilmek insanlar arası iletişimi kolaylaştırır. Yabancılarla anlaşmamızı, onlara kendi din, dil ve kültürümüzü anlatmamızı kolaylaştırır. Onlardan yeni şeyler öğrenmemizi sağlar. Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem tebliğ yapmak için yabancı dili kullanmıştır.
Şefkat Peygamberi sallellahu aleyhi ve sellem bir gün Zeyd b. Sabit radıyellahüu anh’a, Yahudilere güvenmediğini, yazışmalar için onların dilini öğrenmeyi tavsiye etti. O da kısa sürede İbranice öğrendi ve yazışmalarda Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in hizmetinde bulundu.(25)
21. Şekil çizerek, benzetmeler yaparak ve beden diliyle anlattı.
Şekil ve resimlerle anlatılan bilgiler akılda daha iyi kalır. Sağ beyin yarım küresi, resim ve şekilleri fotografik hafızaya kaydeder ve kolay kolay unutmaz. Bu sebeple resim ve şekillerle, göstererek anlatmak, konuların daha iyi anlaşılmasını ve öğrenilmesini sağlar.
Sevgili Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem , Hazreti Cabir ile birlikte otururken toprağa şekil çizerek ona Allah’ın ve şeytanın yolunu anlattı. Cabir radıyellahu anh, olayı şöyle anlatır:
Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in yanında otururken önüne bir çizgi çizdi ve “İşte böyle; bu, Yüce Allah’ın yoludur.” buyurdu. Sonra bu çizginin sağına iki çizgi, soluna iki çizgi çizdi ve “Bunlar da şeytanın yollarıdır.” buyurdu. Ardından elini ortadaki çizginin üzerine koydu ve şu ayeti okudu:
“Dosdoğru yoluma uyun. Sizi Allah yolundan ayrı düşürecek yollara sapmayın. Allah, size bunları, sakınasınız diye tavsiye etmektedir.” (Enam, 6)
22. Anlattıklarını uyguladı, yaşayarak öğretti.
En verimli öğretme metotlarından biri de “uygulamalı anlatım”dır. Yaparak ve yaşayarak öğrenileni insan kolay kolay unutmaz. Uygulamalı eğitim, en verimli öğretme biçimidir.
Bir gün Sevgili Peygamberimiz sallellahü aleyhi ve sellem, koyun yüzen bir delikanlıya rastladı. Ona:
– “Bak, sana öğreteyim.” dedi. Elini deri ile et arasına sokup koltuk altına kadar vardırdı. Sonra da şöyle dedi:
– “Delikanlı, işte böyle yüz!”(26)
Sevgili Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem, abdestin nasıl alınacağını soran bir kimseye, bizzat abdest alarak gösterdi. Hatta bazı rivayetler, bunu üç defa yaptığını nakleder.(27)
Yaparak öğretme, hem göze hem de kulağa hitap eder; bu sebeple, öğretilenin akılda kalıcı olmasını sağlar. Peygamberimiz sallellahü aleyhi ve sellem, bu metodu sıkça kullanmıştır.
Not: Bu yazı Ali Erkan Kavaklı’nın En Sevilen Öğretmen Hazreti Muhammed kitabından iktibas edilmiştir.
Ali Erkan Kavaklı/ İrfanDunyamiz.com
DİPNOTLAR
1. Hafıza Gücünüzü Keşfedin, s. 191.
2. Peygamberimizin Hayatı, c. 2, s. 103.
3. Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed ve Öğretim Metotları, s. 81.
4. Hud, 114; Taha, 12.
5. Bakara 238; Kurtûbî, el-Camiü’l-Ahkami’l-Kur’an, 3. cilt, s. 210.
6. Buharî, Mevakit, 6; Tirmizî, Edep, 80.
7. Müslim, Birr, 151/2242.
8. Buharî, Salât, 156.
9. Buharî, İdeyn, 16; Peygamber Efendimizin Çocuklara Davranışları, s. 122.
10. Buharî, Nikah, 17; Peygamber Efendimizin Çocuklara Davranışları, s. 129.
11. Buharî, Cihat, 74; Peygamber Efendimizin Çocuklara Davranışları, s. 130.
12. Sahih-i Buharî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi, 1/165; Müslim, Taharet, 100; Buharî, Vudü 58.
13. İslam’da Aile Eğitimi, s. 482-483.
14. İslam’da Aile Eğitimi, s. 482-483.
15. Model İnsan Peygamber, s. 30.
16. Ebû Davud, Edep, 6; Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, s. 277.
17. Model İnsan Peygamber, s. 50.
18. Buharî, Hibe 2/11, Şehâdât 9; Müslim, Hibât 9/1623.
19. Sahih-i Buharî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi, 8/1133; Müslim, Hibat, 18.
20. Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Terbiyesi, s. 333.
21. Müslim, Taharet, 3.
22. Tirmizî, Taharet, 3.
23 İbn Mâce, Taharet, 7.
24. Ebû Davud, İlim 3/3646.
25. A.g.e., s. 166.
26. Davud, Taharet, 73; İbn Mâce, Zabaih, 6.
27. İbn Mâce, Taharet, 48.
Çocuk Eğitimi ↗
Çocuk eğitimini batılı pedagojiyi esas almadan işleyen yazılar okumak için tıklayın.
Aile Okulu ↗
Mutlu evlilik ve huzurlu aile konusunu ele alan seçme yazılar okumak için tıklayın.