Kadir Topbaş gök kubbede hoş bir sadâ, rahmet ve mağfiret duaları, sevenlerin gönüllerine çöken hüzün ile bu dünyamızdan ayrıldı, inşallah “bir düğün gecesi” ile asıl vatanına, sevdiklerine kavuştu.
İstanbul İmam-Hatip Okulu’nda öğrencim olmuştu, o gün bugün irtibatımız hiç kopmadı, hangi makama ve imkâna kavuşursa kavuşsun büyüklenmedi, değişmedi, ivazsız garazsız dostlarını, hocalarını, büyüklerini unutmadı.
Benim bilmeye çalıştığım ilim dalı olan fıkıhla ilgili sorularını bana sorardı, ben de cevap verirdim; Allah’a olan saygısı dışında bir baskı yok iken de şeriat çizgisinden çıkmamaya çalışırdı.
Her sabah namazdan sonra vird haline getirdiği Kur’ân okumayı ömrü boyunca sürdürdü.
Bir yumurta vermek için bin kere gıdaklayan tavuk misali davranış sergileyen bazı siyasetçilerden ve idarecilerden olmadı, oldukça sessiz ama oldukça verimli hizmetlerde bulundu.
Kul kusursuz olmaz, Allah Teâlâ iman, amel-i sâlih ve samimi tevbe ile veya lütfundan kulun kusurlarını bağışlayacağını bildiriyor; bunca güzel işler ve hizmetler içinden bazı kimselerin haklı veya haksız tenkitlerine bakarak “ağaca takılıp ormanı görmemek” doğru olmaz.
İmam-Hatiplilik ruhunu hiç kaybetmedi, İmam-Hatip camiası ile ilgisini hiç kesmedi, davaya hizmet ve katkı söz konusu olduğunda elinden geleni hiç esirgemedi.
Yol arkadaşının takdiri ve tensibi ile görevden ayrıldığında elbette üzüldü, ancak üzüntüsünü kalbine gömdü, davaya zarar verecek hiçbir davranışta bulunmadı.
İşte böyle bir Kadir Topbaş’ı kaybettik. Onun dünyadan, ümmetin de ondan nasibi bu kadarmış. İlâhî takdire boyun eğmek kulluk vazifemizin gereğidir.
Allah Teâlâ ebedî âlemde mutluluk lütfeylesin!
Telefonla aradığım halde ulaşamadığım ailesine de baş sağlığı ve kulca sabır diliyorum.
Not: Hayrettin Karaman Hoca’nın 21.02.2021 tarihli Yeni Şafak Gazetesi’ndeki makalesinden kısmen iktibas edilmiştir.
Prof. Dr. Hayreddin Karaman/ İrfanDunyamiz.com
Yayın Yönetmeni Notu: Kadir Topbaş Bey’in siyaset tarzında kavgacılık ve çekişme yoktu. İstanbul Belediye başkanlığı gibi büyük bir görevi yürütmesine rağmen, siyasette oy için o kutuplaştıran çirkin dili kullanmadı. Bendeniz kendisini bir sefer Eyüp Sultan Camii’nin arkasındaki Mihrişah valide Sultan türbesinin önünde gördüm ve çaya davet ettim. Çok nazik ve samimi bir şekilde karşıladı. İleride memnuniyetle olabileceğini söyledi. Onda kesinlikle makamdan kaynaklanan bir kibri hissetmedim. Tam tersine güler yüzü ile insanları rahatlatan bir hali vardı. O gün onlarca kişi onunla fotoğraf çektirmek istedi. İstisnasız hepsini güler yüzle karşıladı ve kimseyi kırmadı. Korumalar ve yetkililer, gidilecek yere geç kalındığını bir kaç sefer hatırlattılar ve tedirgin oldular. Fakat o kimseyi kırmadı. Hiç acelesi varmış gibi de davranmıyordu. Kuşkusuz ki bu güzel ve örnek bir iletişimdi.