Allah nimetini üzerimizde görmek ister

Genellikle zenginlerin ikamet ettiği bir mahalle camisinde cenaze namazı kılmıştık. Maddi yönden zengin olanların da manevî yönden zengin olanların da cenazeleri çok kalabalık oluyor. Yani herkesin kendine göre seveni geliyor cenazesine. Maddeyi seven de, manayı seven de kendine göre birilerini her zaman her yerde buluyor.

Ama hiçbir şeyi sevmeyenlerin kendileri de pek sevilmiyor. Hani demişler ya; “Ne aradığını bilmeyenler, bulduklarının kıymetini bilmezler.” Yani şöyle veya böyle insanın hedefi olmalıdır ama bu hedef eğer Allah’ı memnun etmekse işte o zaman o işin tadına doyum olmaz.

Fakir sandık

Yanımızda namaz kılan insanlardan bir tanesinin elbiseleri çok eski ve biraz da kirliydi. Yanımdaki Ahmet Ağabey cebinden biraz para çıkardı ve gizlice o insanın cebine koymaya çalışırken Amca sert bir üslupla: “Ne yapıyorsun? Ben dilenci değilim! Onu git bir fakire ver” dedi. Ahmet Ağabey şaşırmıştı; “Siz fakir değil misiniz?” deyince amca; “Hayır, ben fakir değilim. Evim var, dükkânım var, arabam var. Hiçbir şeye ihtiyacım yok” dedi.

Doğrusu hepimiz şaşırmıştık. Bu sayılanları düşünüp, bir de bu amcanın giydiği kıyafetlere bakınca şaşırmamak elde değildi. Ahmet Ağabey özür diledi: “Kusura bakmayın ben yanlış anladım ama siz de insanların yanlış anlamalarına sebebiyet vermemek için lütfen Allah Teâlâ’nın size verdiklerinden bir kısmını üzerinizde gösterirseniz çok iyi olur” dedi.

Amcanın: “Bırak şu kılığı kıyafeti oğlum, sen gönüllerle uğraş” demesi üzerine ben de birkaç cümle konuşmak zorunluluğu hissettim: “Amca lütfen dikkat edin, dilinde, kıyafetinde, halinde hareketinde zarafet olmayanın gönlü ne olursa olsun, o insanların İslâm’a zararı vardır. Siz yine de düşünün, Allah celle celaluh’un size verdiğini elbisenizde, evinizde gösterin.”

İstismar etmeyin

İslam’a zarar verir derken tabi ki İslam Allah’ın dinidir, ona kimse zarar veremez elbette. Böyle derken şunu kastettim: Bazı kimseler pejmürde giyimli bir Müslüman’a bakıp da; “Müslümanlar böyle miymiş?” derlerse, Allah korusun farkında olmadan o kimseleri İslam’dan uzaklaştırmış olurlar. Bu açıklamalarımdan amca rahatsız olmadı. Netice de amca da biz de memnun olmuş bir şekilde oradan ayrıldık.

Kur’an-ı Kerim’in şu ayeti ne kadar da hikmetlidir: “Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar.” {A‘râf, 26}

Konuyla ilgili bir hadis-i şerifte de şöyle buyuruluyor: “Yiyiniz, içiniz, sadaka veriniz ve giyininiz. Ancak kibirlenmeyin ve israf etmeyin. Şüphesiz Allah celle celaluh nimetinin eserini  (görüntüsünü) kulunun üzerinde görmek ister.” (Buhari, Libas 1; İbnu Mace, Libas 23.)

Yalnız burada bir hatırlatma yapmak istiyorum kardeşlerim. “Allah nimetini kulunun üzerinde görmek ister” hadisine sığınarak israfa ve gösterişe kaçanlar da olabiliyor. İmkanı olanlar temiz ve güzel giyinerek diğer insanlara örnek olmalıdır. Aşırıya kaçmak, giyim kuşamda gösterişe ve lükse kaçmak doğru değildir. Peygamber Efendimizin sünneti bu konuda bizim için en güzel örnektir.

Elbiseyle kibirlenme

Zengin bir insanın düşkün kıyafetleri ile gezmesi nasıl yanlışsa insanın üzerindeki elbise ile kibirlenmesi de o kadar yanlıştır. Bununla ilgili şöyle bir hadis nakledilir. Bir gün Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem, sahabeden bazılarıyla otururken, fakir bir insan gelmiş, zengin bir sahabenin yanına oturmuş. Fakirin yanındaki insan elbisesini toplamış ve yanına gelen insanın elbisesine dokunmaması için oturduğu yerden biraz kenara doğru çekilmiş.

Bunun üzerine İki Cihan Güneşi Efendimiz: “O fakirin fakirliği sana mı geçti veya senin zenginliğin ona mı geçti? Yoksa onun elbisesinin kiri senin elbisene mi geçti?” deyince zengin sahâbi çok mahcup olmuş ve özür dilemiş. Özür dilemekle de kalmamış; “Ya Rasulallâh, ben malımın yarısını bu kardeşime hibe ediyorum (yani ona veriyorum)” demiş.

Oradaki diğer insanlar fakir insana demişler ki: “Artık zengin oldun. Bu adam çok zengin, malının yarısı öyle zannettiğin kadar az değil.” Fakir olan insan ise: “Ben onun malını almam” diyerek bunu kabul etmemiş. Neden almadığını sorduklarında da: “Olur ki ben de onun gibi fakirler yanıma gelince kenara çekilirim, elbisemi toplarım. Onun için ben onun malını almam” cevabını vermiş. Evet, biz Müslümanlar için ibretlik bir tablo oluşmuş.

İşte kardeşlerim fakir yanına oturdu diye elbisesini toplayan ve sonradan hatasından dönen yüce gönüllü bir sahabe ve onun hatasını en güzel şekilde düzelten Allah’ın Resulü… Aslında biz ne kadar da zenginiz; böyle bir nimete sahibiz. Hazreti İbrahim aleyhis selam ve Hazreti İsmail aleyhis ne güzel dua etmişlerdi: “Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın. Şüphesiz, sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.” {Bakara, 129}

Geylani Akan/ İrfanDunaymiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.