Bire yedi yüz kazanmak ister misiniz?

Herkes zengin olmak ister, bu uğurda çabalar durur. Zengin olmak isteyenlere çeşitli tavsiyelerde bulunulur ve yöntemler önerilir. Bu yazıda da zengin olmak isteyenlere farklı bir yöntem önerilecektir. Bir liranızın yedi yüz lira olmasını istemez misiniz? Bire yedi yüz kazanmak! Müthiş bir kazanç değil mi? Peki nasıl olacak bu?

Faize yatırarak mı? Hayır! Dünyada bire yedi yüz faiz veren de yoktur zaten. Aslında faiz kazandırır görünse de kaybettirir, malın bereketini de öldürür, fakat çoğu kişi bunun farkına varamaz. Bu sebeple faizin haramlığını inkâr eder, parasını kazanç getirecek işlerde değil, faizde değerlendirmeye çalışır. Zaten toplumsal ve kişisel olarak bir türlü düzlüğe çıkamamamızın sebeplerinden biri de bu, yani kazanmak için parayı faize yatırmak.

Faiz arttırmaz

Öncelikle faizin parayı çoğalttığı düşüncesinin bir aldanış ve yanlış algı olduğunu, aslında verdiğimizin fazlasını geri alarak değil, “karşılıksız vererek kazanacağımızı” fark etmemiz gerekir. Nitekim Allah “İnsanların malları içinde faiz olarak artması için verdikleriniz, Allah katında artmaz. Allah’ın rızasını kazanmak için zekât olarak verdikleriniz ise işte bu şekilde mallarını verenler (mallarını) kat kat arttıranlardır” (Rûm, 39) buyurur.

Başka bir âyette de “Allah faizi mahveder, sadakaları ise çoğaltır (sadakalara bereket verir, verilenden daha fazlasını geri verir). Allah (haramı helâl tanımakta) ısrarcı olan kâfiri ve günahkârı sevmez” (Bakara, 276) buyrulur Allah’a inanan kişi malını artırmak isterse fâize yatırmak yerine sırf Allah için zekât ve sadaka vermeye çalışmalıdır. Görecektir ki malı da bereketi de kat kat artacaktır.

İnsanlara bir hediye vereyim, o bana daha fazlasını hediye verir düşüncesiyle karşılığını insanlardan bekleyerek vermek de malı ve bereketi artırmaz. Verilenden daha fazlasının geri verilmesi baştan şart koşulmadıkça bu niyetle birine bir şey vermek, haram olan faiz kapsamında sayılmaz, fakat bu niyetle verilenlerin de malı ve bereketi artırmayacağına yukarıda zikrettiğimiz Rûm sûresindeki âyette işaret edilmiştir.

Bire yedi yüz

Peki, bu bire yedi yüz kat kazanç nereden çıkıyor diye merak ediyorsunuz ya, şimdi ona geldik: Yüce Allah, mallarını Allah yolunda harcayanlara bire yedi yüz vereceğini bize bir tohum örneğiyle açıklayıp haber verir: “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz dâne yetişen bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Bakara, 261)

Onun için malını kat kat bereketlendirmek isteyenler ve tabii ki büyük sevaplara erişmek isteyenler mallarını Allah yolunda harcamaya gayret etsinler. Nasıl ki çiftçiler çuvallarca tohumu onlarca kat fazla ürün elde etmek umuduyla toprağa atıp feda ediyorlarsa malının kat kat bereketlenmesini isteyenler de onları Allah yolunda harcayıp feda etmeliler.

Merak etmeyin, tohumları toprağa atıp feda ettiğiniz zaman da onların kat kat fazlasını verecek veya vermeyecek olan da Allah’tır. Normal şartlardaki yatırım ve ürün elde etme döngüsü sizi aldatmasın. Allah dilerse dilediğine ektiğinin ve yatırımının fazlasını kat kat verir, dilerse bir âfet veya başka bir problem ile hiçbir şey vermez, elindekini avucundakini de alır, her şey Allah’ın elindedir.

Onun için sadaka vermek veya Allah yolunda harcamak için zengin olmayı beklemeyin, madden ve manen zenginleşmek için Allah yolunca harcayın; velev ki o uğurda harcayabileceğiniz sadece bir liranız olsun, o bir lirayı harcamaktan çekinmeyin!

Vaadi haktır

Allah Teâlâ vadettiğini mutlaka gerçekleştirir, isteyen O’na inanıp güvenir, bol bol zekât ve sadaka vererek madden ve manen bire yedi yüz kazanır, isteyen de şeytana ve şeytanlaşmış insanlara kulak verir, onların propagandalarına kanar, zekât ve sadaka verince malının azalacağını ve fakirleşeceğini zanneder, o yüzden vermekten kaçınır. Çünkü şeytan da propaganda yapıp insanı “Zekât/ sadaka verirsen fakirleşirsin diye korkutur, çirkin olanı (cimrilik yapmayı) emreder. Allah ise kendisinin büyük bir mağfiret ve lütuf (bolluk) vereceğini vadeder. Allah’ın (lütfu) geniştir ve o (her şeyi) bilir.” (Bakara, 268)

Yukarıdan beri söylediklerimizden hemen götürün bütün malınızı zekât ve sadaka olarak verin, Allah yolunda harcayın dediğimiz anlaşılmasın. Kişi bütün malını zekât ve sadaka olarak verse veya Allah yolunda harcasa şüphesiz Allah onun verdiklerinin kat kat fazlasını ona verir, fakat Allah bu karşılığı hemen vermeyebilir, verene kadar kul sabredemeyebilir. Ticarî yatırımlar da böyledir, meyvesi hemen alınmaz, sabretmek gerekir.

Allah her zekâtın veya sadakanın karşılığını maddî olarak hemen verse herkes zekât ve sadaka verir, o zaman imtihan gerçekleşmez. Onun için insan olarak zaafımızı ve haddimizi bilmeliyiz, ölçüye dikkat etmeliyiz. Allah’ın malımızı ne zaman ve nasıl artırıp bereketlendireceğini bilemediğimizden onlarla bir taraftan da maddî yatırımlar ve ticaret yapmaya çalışmalıyız. Yüce Allah’ın orta yolu tutmamızı öğütleyen “Eli sıkı (cimri) olma, büsbütün eli açık da olma (elindeki her şeyi verip bitirme), sonra kınanmış ve (elinden gidenlerin) hasretini çeker bir şekilde oturur kalırsın.” (İsrâ, 29) buyruğunu da unutmamalıyız.

Ver kazan

İlginçtir ki yukarıdan beri sözünü ettiğimiz vererek kazanma bağlamında meşhur Zengin Baba Fakir Baba kitabının yazarı Kiyosaki de kitabının en önemli tavsiyesini tek cümle ile şöyle özetler: “Size bir tek fikir aşılamam gerekse bu fikri seçerdim: Ne zaman bir şeyin eksikliğini hissetseniz, bir şeye ihtiyaç duysanız, önce istediğiniz neyse onu verin, aynısı çoğalarak size geri gelecektir (…) Para istiyorsam para veririm ve para çoğalarak yeniden elime gelir.” (s. 323)

Son olarak şunu da belirtmeliyim: İnsan ölmeden önce neye pişman olacak biliyor musunuz? Malını mülkünü götüremeyeceğini, dünyanın geçiciliğini ve âhiretin yanında değersizliğini anladığında insan o zamana kadar sadaka vermediğine ve kazandıklarından Allah yolunda harcamadığına pişman olacak. 

Allah Teâlâ bunu şöyle haber verir: “Öyleyse size rızk olarak verdiklerimizden sizden birine ölüm gelip ‘Rabbim, beni (ölümümü) azıcık geciktirsen de bol bol sadaka versem de iyilerden olsam’ diyerek (pişman olmadan) önce (Allah yolunda) harcayınız.” (Münâfikûn, 10) Zekât, sadaka ve Allah yolunda harcamanın maddî bereketini ve getireceği zenginliği umarken meselenin bu yönünü de düşünmek gerek.

Mübarek Ramazan-ı şerif ayına hazırlanırken ve ülkemizde muhtaçların arttığı şu günlerde bundan sonra daha fazla maddî ve manevî kazançlar elde etmek için daha fazla zekât ve sadaka vermeye, Allah yolunda daha çok harcamaya çalışalım. Allah Ramazan-ı şerif ayınızı mübarek kılsın, onu rızasına uygun şekilde ihya etmeyi nasip etsin; oruçlarınızı, hayırlarınızı ve diğer ibadetlerinizi kabul etsin.

Prof. Dr. Mehmet Ali Yargı/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

İlk Japon Müslüman kimdi?

Japonya’nın en eski ve en büyük İslamî kuruluşu olan Japonya İslam Merkezi Başkanı Dr. Salih …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.