Kıyametin küçük alametleri nelerdir?

Kıyâmet Alâmetleri Cebrâîl aleyhis selam Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’e gelip iman, İslâm ve ihsanın ne olduğunu sormasının ardından, kıyâmetin ne zaman kopacağını sorunca Peygamber Efendimiz; “Bu konuda kendisine sorulan (Peygamber), sorandan (Cebrâîl’den) daha bilgili değildir” (Buhârî, “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”, 1; Ebû Dâvûd, “Sünnet”, 15.) buyurmuştur.

Böylece her ikisi de kıyâmetin kopma zamanını bilmediklerini ortaya koymuştur. Ancak Cebrâîl aleyhi selam’ın kıyâmetin alâmetleri sorusuna Peygamber Eendimiz sallellahu aleyhi ve sellem cevap olarak bazı alâmetlerinden bahsetmiştir.

 Kur’ân-ı Kerîm’in de kıyâmet alâmetlerini bildirdiğini görüyoruz: “Onlar (yola gelmek için) kıyâmet vaktinin ansızın gelivermesini mi bekliyorlar? Hâlbuki onun alâmetleri gelmiştir (ama öğüt almıyorlar). O (kıyamet kendilerine) gelip çatınca öğüt almalarının kendilerine ne faydası olur ki?” (Muhammed sûresi (47), 18.)

 Bu âyet-i kerîmede geçen alâmetlerden birisi, Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem’in peygamber olarak gönderilmiş olmasıdır. Sehl bin Sa’d radıyellahu anh’ın rivayetine göre Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem iki parmağını (şehâdet parmağı ile orta parmağı) uzatıp işaret ederek: “Kıyâmet günü ile ben şu ikisi gibi gönderildim” buyurdu. (Buhârî, “Rikâk”, 39, “Talak”, 25; Müslim, “Cuma”, 43, “Fiten”, 132; İbn Mâce, “Mukaddime”; 8, “Fiten”, 25; Dârimî, “Rikâk”, 46; Ahmed b. Hanbel, IV, 309, V, 92, 103, 108.)

Kıyâmetin alâmetleri hakkında Kur’ân-ı Kerîm’de işareten, hadîs-i şerîflerde ise sarahaten haber verilen küçük ve büyük alâmetler vardır. Küçük alâmetler, insan iradesi ve fiileri ile alakalıdır ve onlar büyük alâmetlerden önce olacaktır. Küçük alâmetler, neticesi bakımından aslında küçük değil büyüktürler. Mesela emanet hissinin kalkması, şuursuzca işlenen cinayetlerin çoğalması gibi.

  1. Kıyâmetin Küçük Alâmetleri

Hadîs-i Şerîflere Göre Küçük Alâmetler

1) Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem’in Peygamberliği

Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem’in peygamber olarak gönderilmesi ve peygamberliğin kendisiyle son bulması. Bu konuda Ebû Hüreyre radıyellahu anh’ın rivayetine göre Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem iki parmağına işaretle, kıyâmetin kopmasının yakın olduğunu belirtmiş ve şöyle buyurmuştur: “Ben ve kıyâmet, şu iki parmak gibi biribirine yakın olarak gönderildim.” (Buhârî, “Rikâk”, 39, “Talak”, 25, “Tefsîru sûre 79”; Müslim, “Cuma”, 43, “Fiten”, 132; Tirmizî, “Fiten”, 39.)

2) Fitnelerin Çoğalması

İlmin azalması, cehaletin ortaya çıkması, zinanın yaygınlaşması, içki tüketilmesi, elli kadının yalnız bir bakanı olacak derecede kadınların çoğalmasıdır. Bu hususta Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuştur: “İlmin azalması, cehaletin ortaya çıkması, zinanın belirgin hâle gelmesi, elli kadının yalnız bir bakanı olacak derecede kadınların çoğalıp erkeklerin azalması, kıyâmet alametlerindendir.” (Buhârî, “İlim”, 22; Müslim, “İlim”, 9; Tirmizî, “Fiten”, 34; İbn Mâce, “Fiten”, 25.)

İnsanların hedefi, dünya ve dünyalık olunca, dünya ve âhiret saadetini kazandıracak ilme yönelme de azalacaktır. Gerçek çare bilinmeyince İslâm’a yönelme de azalacaktır.

Enes bin Mâlik radıyellahu anh’tan rivayet edildiğine göre Rasûlullah şöyle buyurmuştur: “Kıyâmete yakın, karanlık gecenin parçaları gibi fitneler olacaktır. Bu fitneler içinde kişi mü’min olarak sabahlayıp kâfir olarak akşamlayacak ve mü’min olarak akşam edip kâfir olarak sabahlayacaktır. Bazı topluluklar, dünya metaı karşılığında dinlerini satacaklardır.” (Tirmizî, “Fiten”, 30; Müslim, “Îmân”, 186.)

İnsanın değişimi, etkili (müessir) kimse olamadığındandır. Müessir olamayan elbette müteessir olur. Müessir Müslüman, davası, ahlâkı, başarısı, eseri, iyiliği ve Allah’ın lütfu ile gâlip olan kimsedir. Bu Müslüman, ölçü sahibi olduğundan, Allah’ın yardımıyla gâlip olduğundan dolayı Hak üzere sebat eder. Onu mağlup etmek isteyen mağlup olur, aşağı görmek isteyen, kendi aşağılığını görür, öldürmek isteyen onda dirilir.

3) Yüksek Binalar Yapma Yarışı

Cibrîl hadîsi adıyla bilinen meşhur hadîs-i şerîfte bildirildiğine göre Cebrâîl aleyhis selam yakışıklı bir delikanlı suretinde gelir; iman, islâm ve ihsan nedir, diye sorular sorar Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem onun Cebrâîl olduğunu bilir, sorulan sorulara tek tek cevap verir. Sonunda “kıyâmet ne zaman?” sorusuna şu cevabı verir: “Bu konuda sorulan sorandan daha bilgili değildir. (Ancak) sana alametlerini haber vereceğim. Ne zaman ki satılmış cariye, sahibini (efendisini) doğurur, deve çobanları yüksek binalar yapmada birbirleriyle yarışa çıkarsa (kıyâmet alametleri görülmüş olur. Kıyâmetin kopma vakti) Allah’tan başka kimsenin bilmediği beş şeyden biridir.” (Buhârî, “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”, 1.)

4) Emanetin Zayi Edilip Ehil Olmayanlara Verilmesi

Ebû Hüreyre radıyellahu anh şöyle demiştir: Meclisin birinde Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem huzurunda bulunanlara konuşurken ansızın bir bedevî gelip “Kıyâmet ne zamandır?” diye sordu. Raûlullah sözünü bitirince; “O kıyâmeti soran nerede?” diye sordu. Bedevî: “O benim yâ Rasûlullah” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah: “Emanet zayi edildiği vakit kıyâmeti bekle” buyurdu. Yine bedevî: “Emaneti zayi etmek nasıl olur?” diye tekrar sorunca, Rasûlullah: “İş, ehli olmayana bırakıldığı zaman kıyâmeti bekle” buyurdu. (Buhârî, “İlim”, 2, “Rikâk”, 35; Ahmed b. Hanbel, II, 361.)

5) Adam Öldürme İşinin Çoğalması

Abdullah bin Mes’ûd ve Ebû Mûsâ El Eş’arî’nin rivayetlerine göre Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kıyâmetin kopmasının önünde öyle birtakım günler vardır ki onlarda (o günlerde) yeryüzünde cahillik inip yayılır, ilim kaldırılır, herc çoğalır; herc öldürmektir.” (Buhârî, “Fiten”, 5.)

Ebû Hüreyre’nin rivayetine göre Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Herc çoğalmadıkça kıyâmet kopmayacaktır.” Ashab: “Herc nedir ya Rasûlallah?” diye sorunca, Rasûlullah: ”Katildir, katildir” buyurmuştur. (Müslim, “Fiten”, 18.)

Başka bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurmuştur: “Nefsimi elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, insanlara öyle bir zaman gelecek, kâtil ne için öldürdüğünü bilmeyecek, maktûl de neden dolayı öldürüldüğünü bilmeyecektir.” (Müslim, “Fiten”, 55-56.)

Bunun anlamı; kâtil, âhiretteki hesabı düşünmediği için, adamı öldürme işinin ne kadar büyük bir iş olduğunu bilmediği için basit bir sebeple adam öldürecek, öldürülen de niçin öldürüldüğünü bilmeden öldürülecek. Her ikisi de bulunduğu safın müslümanlara mı yoksa kâfirlere mi ait olduğunu bilmeden öldürecek ve öldürülecektir. Bu bilinçsizlik; İslâm’ın hakikatinin bilinmemesi, hesap düşüncesinin hayata hükmetmemesi; dostun ve düşmanın gerçek mânada tanınmaması, dışarıdaki düşmanın içerideki ajanı durumunda olan nefsi tanıyacak ilim ve basîretin olmamasıdır.

6) Davaları Aynı Olan İki Topluluğun Savaşması

Bu hususta Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Davaları bir olduğu halde iki büyük topluluk birbirleriyle savaşmadıkça kıyâmet kopmayacaktır.” (Müslim, “Fiten”, 17; Buhârî, “İstitâbetü’l-Mürteddîn”, 7.) Bu iki büyük topluluktan kastın, Hazreti Ali ile Hazreti Muaviye’nin askerleri olması muhtemeldir. Bu hâdise ilk asırda ortaya çıkmış, ikisi de haklı olduğunu iddia etmiştir. Diğer bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: ”Nefisimi elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki imamınızı (devlet başkanı) öldürmedikçe, kılıçlarınızı birbirinize karşı kullanmadıkça, dünyanıza şerlileriniz vâris olmadıkça (zorla elkoyarak idareye geçmedikçe) kıyâmet kopmaz.” (Tirmizî, “Fiten”, 9 (2171); İbn Mâce, “Fiten”, 25.) Bu hadîs, hasendir.

7) Allah’ın Elçisi Olduğunu İddia Eden Otuz Kadar Deccâl’in Ortaya Çıkması

Ebû Hüreyre radıyellahu anh’tan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Her biri Allah’ın elçisi olduğunu iddia eden otuza yakın yalancı Deccâl gönderilmedikçe kıyâmet kopmayacaktır.” (Buhârî, “Fiten”, 26, “Menâkıb”, 25; Müslim, “Fiten”, 84.)

Bu hadîs-i şerîften anlaşılan açık sonuç, deccalların uzun zaman diliminde gelmeleri ve çok olmalarıdır. İslâm’ın ilk yıllarında peygamberlik iddiasıyla çıkanlar ortadan kaldırılmıştır. Şüphesiz o dönemlerde İslâm gâlip idi. Şimdi ise Müslümanlar gâlip değil, mağlupturlar. Çünkü Müslümanların nefislerine esir olmaları neticesinde idare gâliplerin ellerine geçmiştir. Bugün İslâm ülkelerinde deccalların hâkimiyetleri sürmektedir. İslâm’ın ilk yıllarında deccallar peygamber olduklarını söylemişlerken, şimdiki deccallar, Allah’ın ve Rasulü’nün ortaya koyduğu helal ve haramları reddederek, bir bakıma şeriat vaz’etme pozisyonunda olmaktadırlar. Namazda da fitnesinden ve şerrinden sığınılması emredilen Mesîh-i Deccâl (Müslim, “Mesâcid”, 128-130, “Cennet”, 67.) kıyâmetin büyük alâmetlerinden olan Deccal’ın çıkması, sonradır. Bu Mesîh-i Deccâl’ı, Hazreti Îsâ aleyhis selam’ı öldürecektir. (Müslim, “Fiten”, 34, 116.)

8) Dünya Malının Çoğalıp Zekât Verilecek Fakirin Bulunmaması

Ebû Hüreyre radıyellahu anh’tan rivayete göre Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Sizin aranızda mal çoğalmadıkça kıyâmet kopmayacaktır. Mal kapıdan taşacak; o derecede ki, mal sahibi acaba bunu benden sadaka olarak kim kabul edecek? diye endişeye düşecek. Bir kimse sadaka almak için çağırılacak da o kişi, benim ona ihtiyacım yok, diyecektir.” (Müslim, “Zekât”, 61; Buhârî, “Fiten”, 26.)

Not: Bunlar Kıyametin Küçük Alametlerinin bazılarıdır. Tamamını okumak için İbrahim Cücük Hoca’nın Delileriyle Ehl-i Sünnet Akaidi adlı eserine müracaat edin.

Hazreti İsa tekrar dünyaya gelecek mi yazısını okumak için buyurunuz.

İbrahim Cücük/ İrfanDunyamiz.com

Şunlara Gözat

İz bırakan mal müdürü Neşet Özerdem

Bir mal müdürü düşünün, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görev yapmış ve her gittiği yerde iz bırakmış. …

Bir yorum

  1. Çok teşekkür ederim. Güzel yazıydı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.