Ankara günlerim başladı…

Hayalimde resmi bir kurumda öğretmen olmak vardı. Derken gün geldi öğretmenlik sınav tarihi belli oldu. Sınav zamanı gelince rahat bir ortamda sınava girdiğim için heyecansız şekilde soruları cevapladım. Bir süre sonra ev adresime bir zarf geldi zarfı açtığımda şöyle bir şey yazıyordu: “Sayın Rüstem Kılıç girdiğiniz öğretmenlik sınavını şu puanla kazandığınızdan, Ankara ili Çankaya ilçesi Namık Kemal Ortaokulu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliğine atamanız gerçekleşmiş olup, şu tarihe kadar göreve başlamanız gerekmektedir.”

Bana kalsa İstanbul’da oturduğumuzdan öğretmenlik atamamın da İstanbul’da olmasını isterdim. Fakat bayrağımızın dalgalandığı ülkemin her karış toprağı bize ait olduğundan artık yapacak bir şey yoktu. Bir an önce gidip Ankara’daki okulumu öğrenip göreve başlamam gerektiğine karar verdim.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı rustem-kilic-kimdir-kac-yasindadir-nerrlidir-biyografisi.jpg

Okul yolunda

Ankara’daki yeni görev yerimi öğrenmek için çocuklarımı bir süreliğine İstanbul’da bırakıp trenle Ankara’ya hareket ettim. Sabah Ankara Garı’nda trenden indikten sonra Çankaya’ya giden belediye otobüsüne bindim. Çankaya Köşkü’nün arkasında otobüs boşaldı bir tek ben kaldım. Şoför beyefendi bana; “Kardeş sen nereye gidiyordun?” diye sordu. Namık Kemal Ortaokulu’nu aradığımı söyleyince Şoför Bey; “Kardeşim sen yanlış gelmişsin senin okulun aşağıda, bakanlıkların ortasında Kızılay’da” dedi.

Şoför ring yapıyormuş. Beraber devam ettik Kızılay’a geldikten sonra bana; “Bak burada iniyorsun şurada Kumrular sokak var devam edersen sokağın sonunda senin aradığın okul “dedi. Bunu da ibret olsun diye anlatmak istedim. Allah Teâlâ seni bir yere ulaştırmak isterse yanlış otobüse bile binsen oraya gidersin.

Günlerden cumartesiydi. Baktım okulun bahçesinde bir kişi var, yanına gidip selam verdim. Meğer okulun bekçisi Mehmet Efendi’ymiş. Ondan okul hakkında bilgi aldım. Çok da şirin güzel bir okul olduğunu gördükten sonra, böyle merkezde bir okula tayin olduğum için Allah Teâlâ’ya bir kez daha şükrettim. Tabii yatacak yerim olmadığından hemen öğretmen evinin adresini öğrendim. Beşevler’e koşup kendime bir yatak ayarlamak üzere müracaat ettim ve bir hafta kalmak üzere rezervasyon yaptırdım.

Eskiden öyleydi

Okulum Şükrü Saraçoğlu Mahallesi’nde devlet lojmanlarının tam ortasında bakanlıklara en yakın okul idi. Şükrü Saraçoğlu CHP’nin son başbakanıydı. Mahallenin adından da anlaşılacağı üzere, devlet memurlarının, bürokratların oturduğu lojmanların, tam ortasında onların çocuklarının eğitim görmesi için yapılmış bir ilkokul ve karşısında da benim atandığım ortaokul vardı.

Okul merkezde ve eğitim sistemi çok kaliteli olduğundan yaklaşık her yıl ortalama 4000 kişi okula kayıt yaptırmak için müracaatta bulunuyormuş. Ancak onda biri kadar yani 400 kişi kayıt yaptırabiliyormuş. Okul Aile Birliği’ne kim en çok bağışta bulunursa ancak o kişinin çocuğu okula kayıt olabiliyormuş. Ya da belki hatırlı tanıdıkları olanlar da çocuğunu kaydettirebiliyormuş.

Okulda görevime başladım. Öğrencilerle ve öğretmenlerle yavaş yavaş tanışıyordum. Okulda yanlış değilsem yüzü geçkin öğretmen vardı. Çoğunluğu bayan, 15 kadarı da erkek öğretmendi. Niye bu kadar çok bayan öğretmen olduğunu merak ettim. Bir gün erkek arkadaşlarla otururken onlara bunu sordum. Arkadaşın biri şöyle sevap verdi: “Arkadaşım bunlar üst kademe memur hanımlar oldukları için, çok az ders saatleri var 3- 5 saat derse girip maaşlarını alırlar, onun için de bu kadar kalabalıklar.” Hayret etmiştim doğrusu.

Büyük yerden

Bir gün öğretmenler odasında erkek arkadaşlarla oturup çay içerken, karşı masadan bayanlar bana; “Genç arkadaş gel bakalım, sen bu okula nasıl tayinini yaptırdın bize bir anlat” diye sordular. Ben de bayan öğretmenlerin masasına geçtim. Bana bir tanesi dedi ki: “Bu okula öğretmen olarak atanmak için, İlçe Milli Eğitim’de kayıt yaptırmış sıra bekleyen onlarca belki yüzlerce öğretmen var. Sen yeni mezun birisi olarak buraya nasıl atama yaptırdın” dedi.

Bir diğeri de şöyle dedi: “Sen fakülteden yeni mezun olup bu okula tayin olan okul tarihindeki ilk kişisin. Yani başka okulda görev yapmadan ilk defa burada görev yapmaya başlayan tek kişisin. Söyle bakalım kimden torpillisin?” Ben de onlara dedim ki: “Vallahi en büyük yerden işimi hallettim.” Ben tabi ki Cenab-ı Allah’ı kastetmiştim fakat onlar anlamadılar. Çankaya’da cumhurbaşkanı olarak Kenan Evren Paşa oturuyordu. Onlar iç çekerek; “Zaten anlamıştık, büyük yerden torpilli olduğunuzu. Yoksa başka türlü buraya tayinin yapılamazdı” dediler.

Kendi aralarında diğer öğretmenlere de anlatmışlar bunu. Hatta aralarında; “Sakın bu yeni atanan din kültürü öğretmenine bulaşmayın, en yüksek yerden torpilli. Sonra yanlış bir şey yaparsanız, yanarsınız” diye konuşmuşlar. Hâlbuki ben bileğimin hakkıyla, öğretmen yeterlilik sınavına girip, sınavı hakkımla kazanıp ve okula kimseden torpil talep etmeden hak ederek tayin olmuştum. Benim gibi gariban bir kulunu, Allah Teâlâ öyle güzel bir okulda koruyup kollamak için, karşıdaki öğretmen hanımlara böyle bir intiba vermiş.

Okulda biri bayan benimle birlikte dört tane din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni mevcuttu ve ben stajyer öğretmendim. Kurallara göre stajyer öğretmenler bir yıl boyunca rehber öğretmen gözetiminde gözlemlenir, derslerine girerler, konuşmasına, giyim kuşamına, okuldaki uyumuna bakılır, yılsonunda rehber öğretmen tarafından İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve okul müdürlüğüne rapor edilerek öğretmenlik yapabilir ya da yapamaz denirdi. Maaşımı aldıktan sonra seçkin bir giyim mağazasına gidip kendime bir takım elbise, gömlek, kravat, yaka mendili, yaka iğnesi ve ayakkabı aldım.

Okulumuzun üst katında bir oda boştu. O odaya milli eğitim müfettişleri bakanlıktan her gün düzenli gelip, çalışmalarını orada sürdürür, sonra da hangi okula teftişe gideceklerse görevlerine oradan dağılırlardı. Temsil ettiğim din kültürü ve ahlak bilgisi dersine layık davranışlar sergileyerek her şeyime dikkat edip yılsonunda stajyer öğretmenliğimi başarıyla tamamlayıp, normal derslere girmeye hak kazandım hamd olsun.

Rüstem Kılıç/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

İz bırakan mal müdürü Neşet Özerdem

Bir mal müdürü düşünün, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görev yapmış ve her gittiği yerde iz bırakmış. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.