Medine-i Münevvere’deki ziyaret yerleri

Peygamber Efendimiz sallelahu aleyhi ve sellem’in gezdiği toprakları beraber gezmeye ne dersiniz. Medine-i Münevvere’deki ziyaret yerlerini sizler için derledik. İşte o mübarek mekanlar…

Medine, İki Cihan Güneşi Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in ve ashabının hicret ettiği, İslam davetinin ve devletinin merkezi olan mübarek şehirdir. Peygamber Efendimiz Hicretten sonra burada yaşamış ve burada vefat etmiştir. Mübarek kabirleri buradadır. Adım başı onun hatıralarıyla dolu olan bu güzel şehir onun gül kokusuyla adeta özdeşleşmiştir.

Şehir halkının çoğunluğunu meydana getiren Hazrec ve Evs kabileleri arasında Müslümanlık süratle yayılmış ve böylece Hicrete zemin hazırlanmıştır. Şehir herhangi bir savaş sonucunda değil adeta Kur’an’ın nurlarıyla fethedilmiştir. Önceki adı Yesrip iken, Sevgili Peygamberimiz tarafından “El Medine” olarak adlandırılmıştır. “Tâbe, Taybe” yani hoş ve güzel dendiği gibi Peygamberin Şehri anlamında “Medinetü’n Nebi” gibi adları da vardır. Şehirdeki bazı ziyaret yerleri şunlardır:

MESCİD-İ NEBEVİ

İki Cihan Güneşi Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in Hicretten sonra Medine’deki ilk icraatı, Mescid-i Nebevi‘yi yaptırmak olmuştur. Mescidin etrafına yaptırdığı “suffe” adı verilen odalarla cami ve mektep birlikteliğini sağlamış ve böylece İslamî eğitim modelini ortaya koymuştur. Mescid-i Mebevi aynı zamanda Müslümanların sosyal işlerini görüştükleri ve istişare ettikleri bir şuurlanma merkezi olmuştur.

Mescid-i Nebevi Müslümanlar için mübarek kabul edilen üç mescidden birisidir. Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem; “Mescid-i Haram, benim şu mescidim ve Mescid-i Aksa‘dan başka hiçbir mescid için (ibadet etmek maksadıyla) yolculuk yapmak uygun olmaz.” (Buhâri, Savm, 67) buyurarak buranın ziyaret edilmesini teşvik etmiştir.

Ayrıca Habib-i Ekrem Efendimiz; “İbrahim Peygamberin Mekke’yi harem yaptığı gibi ben de Medine‘yi harem yaptım” hadisiyle Medine’yi (saygın, dokunulmaz) ilan etmiştir. (Bkz. Buhârî, Büyû, 53, Cihad, 71, 74; Müslim, Ḥac, 454) Yine; “Benim mescidimde kılınan bir vakit namaz, Mescid-i Haram dışındaki diğer mescidlerde kılınan bin vakit namaza denktir” (Nesâî, Mesaccid, 4) buyurarak burada yapılan ibadetin kıymetini açıklamıştır.

Bundan dolayıdır ki ümmet-i Muhammed orayı tarihin hiçbir döneminde boş bırakmamıştır. Sizler de oraya gittiğiniz zaman Mescid-i Nebevi’de çocukların oynadığını göreceksiniz. Kadınların evlatlarıyla cemaatle namaza dahil olduğuna şahitlik yapacaksınız. Bu durum İki Cihan Güneşi Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem döneminden itibaren böyle gelmiştir günümüze kadar.

RAVZA-İ MUTAHHARA

Peygamber Efendimizin sallellahu aleyhi ve sellem’in vefat ettiği ve kabrinin bulunduğu yer Medine-i Münevvere’de Ravza-i Mutahhara‘dadır. Peygamberimizle birlikte Hazreti Ebubekir radıyellahu anh ve Hazreti Ömer radıyellahu anh’ın kabirleri de yeşil kubbenin altındadır. Rasûlullah Efendimiz “Kim Hac ve yapar da ölümünden sonra kabrimi ziyaret ederse, beni hayatımda ziyaret etmiş gibi olur” (Beyhakî,. 403) buyurmuştur.

Memlükler zamanında Hücre-i Saâdet‘in üzeri ahşap bir kubbe ile kapatılmıştır. Bu kubbe Osmanlı Padişahı 2. Mahmut zamanında taştan yapılan kubbe ile değiştirilmiştir ve üzeri kurşunla kapatılarak yeşile boyanmıştır. Renginden dolayı “El Kubbetü’l Hadra” (Yeşil Kubbe) adıyla anılmaya başlanmış ve Mescid-i Nebevi‘nin simgelerinden birisi olmuştur.

Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: “Evimle minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberimde (Kevser) havuzumun üzerindedir.” (Buhâri, Mescid-ü Mekke 2, 57) Medine’de ziyarete gelen misafirler, yeryüzünün en değerli yerlerinden biri olan bu bölümde namaz kılmaya özen gösterirler.

CENNETÜ’L BAKİ

Mescid-i Nebevi‘nin yanında yer alan mezarlığa Baki Mezarlığı denir. Bu mezarlıkta bazı annelerimiz, Peygamberimizin torunları, Ehl-i Beyt, binlerce sahabe medfundur. Yüzyıllardır Medine-i Münevvere‘de vefat edenler buraya defnedilmiştir.

Daha önce çalılıklarla kaplı olan mezarlığın yeri Habib-i Ekrem Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem tarafından belirlenmiştir. Sevgili Peygamberimizin oğlu İbrahim, kızları Rukıyye, Zeynep, Fatıma, torunu Hasan, amcası Abbas, halası Safiyye binti Abdülmuttalip buraya defnedildiği gibi sahabenin büyüklerinden Hazreti Osman, Abdurrahman bin Avf, Sa’d İbn Ebi Vakkas ve Ebû Hüreyre (radıyellahu anhüm) gibi sahabelerin kabirleri de buradadır.

GAMAME MESCİDİ

Rasulullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz bayram namazlarını ve yağmur duası için bu mekanı kullanmıştır. Yağmur duası yaptırdığı esnada bir bulut gelip Peygamberimizi gölgelediği için buraya bulut manasına gelen Gamâme denilmiştir.

Osmanlı Padişahımız I. Abdülmecit tarafından yeniden yaptırılan irili ufaklı 10 kubbeli bu mescid, uzaktan bakıldığında bulut görüntüsünü andırmaktadır. 2. Abdulhamit zamanında ve son olarak 1990 yılında kapsamlı bir onarımdan geçirilmiştir.

Ebû Hureyre radıyellahu anh’tan rivayet edildiğine göre Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem bir seferden döndüğünde bu yere uğrar, kıbleye dönerek dua ederdi. Yine Peygamberimiz Uhud’a giderken ordusunu burada toplamış ve Uhud’a hareket etmiştir. Bu alanda Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer ve Hazreti Ali (radıyellahu anh) tarafından yağmur ve bayram namazı kılındığı için onların namaz kıldırdıkları yerlere de kendi isimlerinin verildiği birer mescit yapılmıştır.

KUBA MESCİDİ

Peygamberimiz hicret ettiğinde Medine’ye 5 km mesafede olan Kuba mevkiine bu mescidi inşa etitrmiş ve mescidin inşasında kendisi bizzat çalışmıştır. Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “…İlk günden takvâ üzere kurulan mescid, elbette içinde namaza durmana daha uygundur. Orada temizlenmeyi seven kimseler vardır. Allah temizlenenleri sever.” (Tevbe, 108) Alimlerin bildirdiğine göre ayette zikredilen mescid Kuba Mescidi‘dir.

Rasulullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in Medine’ye yerleştikten sonra da genellikle cumartesi günleri bu mescide gelerek namaz kıldığı rivayet edilmiştir. İki Cihan Serveri Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Her kim güzelce abdest aldıktan sonra Kuba Mescidi’nde iki rekat namaz kılarsa umre yapmış gibi sevap kazanır” (İbn Mace, İkame, 196) Bu mescid aynı zamanda İslam’ın ilk mescididir.

CUMA MESCİDİ

İki Cihan Güneşi Peygamber Efendiimiz sallellahu aleyhi ve sellem Hicret esnasında, Kuba‘dan Medine-i Münevvere‘ye doğru giderken Ranuna Vadisi denilen yere geldiklerinde, ilk Cuma namazını burada kıldırdı ve bir hutbe okudu. Halife Ömer bin Abdulaziz tarafından buraya Cuma Mescidi yaptırılmıştır.

Mescid-i Âtike (Vâdî) adıyla da anılan bu cami Kubâ caddesinde Mescid-i Kuba’ya 350 m uzaklıktadır. Osmanlı padişahlarından II. Beyazid tarafından yeniden imar edilmiştir. Mihrabının yakınında Sevgili Peygamberimizin namaz kıldığı yer belirgin hale getirilmiştir.

Rauna bölgesi Beni Salim Yurdu olarak da bilinmektedir. Peygamber Efendimizin Hicret esnasında bu kabilenin misafiri olmuş ve Hazreti Ali radıyellahu anh ve diğer muhacirleri burada beklemiştir. Hicretten sonra da Kuba’ya geldiğinde bu kabileyi ziyaret etmiştir. Resul-i Ekrem’in en büyük destekçileri arasında yer Salimoğulları katıldıkları gazve ve seriyyelerde önemli görevler üstlenmişlerdir.

KIBLETEYN MESCİDİ

Medine’nin kuzeybatısındaki Vebere harresinde ve Mescid-i Nebevî’nin 5 km. uzağındadır. İlk adı, içinde bulunduğu kabile bölgesinden dolayı Benî Selime Mescidi iken Resûl-i Ekrem’in burada öğle veya ikindi namazını kıldırdığı sırada nâzil olan Bakara Sûresi’nin “… Seni elbette, hoşnut olacağın kıbleye döndüreceğiz. Namazda yüzünü Mescid-i Harama (Kâbe’ye) doğru çevir. (Ey Müminler) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) oraya doğru dönün…” (144) âyeti uyarınca kıblesini Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’dan Kâbe’ye çevirmesi üzerine “iki kıbleli mescid” anlamına gelen bugünkü adını almıştır. (İslam Ansiklopedisi)

Bu mescidi de Ömer Bin Abdulaziz yenilemiştir. Osmanlı padişahımız Kanuni Sultan Süleyman zamanında da bir kez daha yenilenmiştir. Medine’deki ziyaret merkezlerinden biri olan camide Osmanlı hat sanatının örnekleri bulunmaktadır.

YEDİ MESCİDLER

Hendek Savaşı olmadan önce Alemlere Rahmet Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem ashabıyla yaptığı istişare sonucunda, Selman-ı Farisi‘nin önerisiyle kısa sürede 5,5 km uzunluğunda, 9 metre genişliğinde ve 4,5 metre derinliğinde bir hendek kazdırdı. On bin kişilik büyük bir orduyla Medine‘ye gelen Mekkeli müşrikler 27 gün uğraşmalarına rağmen hendekleri geçemediler. Çıkan kum fırtınası sonrası telef olma korkusuyla geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu olay Ahzap Suresi’nin 9-12. ayetlerinde zkredilmştir.

İki Cihan Güneşi Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem Hendek Savaşı esnasında farklı yerlerde namaz kılmış ve dua etmiştir. Buralara daha sonra küçük mescidler yapılmıştır. Bu bölgedeki mescidler Mesacid-i Seb’a yani Yedi Mescidler olarak bilinir.

UHUD ŞEHİDLİĞİ:

625 yılında yapılan Uhud Savaşı, Medine’nin kuzeyinde bulunan Uhud Dağı eteklerinde yapılmıştır. Uhud Dağğı Medine’ye 5 km uzaklıkta yer almaktadır. Uhud’ta Mekkeli müşrikler üç bin kişilik, Müslümanlar ise bin kişilik bir ordu ile savaştılar. Savaşın ilk zamanında Müslümanlar savaşı kazanma durumunda iken Ayneyn Tepesi‘ndeki bazı okçuların yerlerini terk etmesi üzerine savaşın seyri değişti. Bu savaşta aralarında Hazreti Hamza ve Musab bin Umeyr’in de bulunduğu 70 sahabi vefat etti.

Rivayete göre şu ayet Uhud şehidleri hakkında nazil olmuştur: “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Hayır, onlar diridirler. Rab’leri katında rızıklanmaktadırlar.” (Ali İmran, 169) Uhud Savaşı esnasında Sevgili Peygamberimizin mübarek dişi kırılmıştır.

MEDİNE TREN İSTASYONU

Sultan 2. Abdülhamid‘in talimatıyla 1 Eylül 1900’de başlanan Hicaz Demiryolu 1 Eylül 1908 de tamamlanmış ve açılışı yapılmıştır. 1913’e kadar bir milyon civarında yolcu taşımış ve ayrıca bu yoldan Medine-i Münevvere‘ye kömür, hayvan ve su nakliyatı da yapılmıştır. İstasyonun hemen karşısına 1908 yılında yine 2. Abdulhamid tarafından bir mecid yaptırılmıştır. Hamidiye ismiyle bilinen bu mescid Amberiye bölgesinde yer aldığı için Amberiye Mescidi olarak meşhurdur.

Hamidiye Hicaz Demiryolu Medine istasyonunda günümüzde iki katlı bir müze bulunmakta ve oraya Mescid- Nebevi’den yürüyerek yirmi dakikada ulaşılmaktadır. Bizler Osmanlıların torunları olarak özellikle ecdadımızın bu mübarek beldede yaptıkları binaları ziyaret etmeli ve ecdadımızı hayırla ve dualarla yad etmeliyiz.

ZÜLHULEYFE (MİKAT) MESCİDİ

Medine yönünde umre ve hac yapanların mikat yani ihrama girme yeri Zülhureyfe’dir. Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hac ve Umre için yola çıktığında, Zülhuleyfe’de ihrama girip namaz kılmıştır. Zülhuleyfe’de Peygamber Efendimizin namaz kıldırdığı Semüre ağacının yerine Ömer bin Abdülazîz, Medine valiliği esnasında Mescidü’ş Şecere adında bir mescid yaptırmıştır. Buraya Mescid-i Zülhuleyfe, Mescidü’l Mîkāt da denilmektedir.

İslam Ansiklopedisinde şu bilgilere yer verilmiştir: Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem Medine’den çıkarken Tarîkuşşecere yolundan gider, Medine’ye ise bu yoldan daha aşağıda bulunan ve şehre daha yakın olan Tarîkulmuarres yoluyla dönerdi (Buhârî, “Ḥac”, 15). Resûl-i Ekrem, Medine çevresinden Mekke’ye gidenlerin Medine’de veya en geç Zülhuleyfe’de ihrama girmeleri gerektiğini söylemiştir (Buhârî, “Ḥac”, 7, 9-12; Müslim, “Ḥac”, 11-12). Zülhuleyfe, Mekke’ye en uzak mîkāt yeridir, dolayısıyla burada ihrama girmek daha faziletlidir (İbn Hacer, III, 453)

Abdulkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com

  • Medine-i Münevvere’de dikkat etmemiz gereken hususlar
  • Daima abdestli olmaya gayret edelim.
  • Çokça salevat okuyalım. Yolda giderken, otururken, uyuyacağımızda…
  • Beş vakit namazımızı Mescid-i Nebevi’de kılmaya çalışalım.
  • Fırsat buldukça Efendimiz’in kabrini ziyaret edelim.
  • Mescid-i Nebevi’ de çok vakit geçirelim. Kur’an’ı Kerim okuyarak, nafile namaz veya kaza namazı kılarak, dualar ederek…
  • Medine sokaklarında yürürken Resulullah’ın ayak bastığı bu mübarek topraklarda yürümenin bile heyecanı farklı olduğunu kalbimizle hissedelim.
  • Uhud, Hendek, Kuba Mescidi vb. ziyaret yerlerinde, geçmişe bir yolculuk yapıp her zaman kendimize; “Buradan kendime hangi dersi almalıyım?” diye soralım.
  • Bol bol tefekkür edelim. Yeşil Kubbe’nin karşısında düşünelim. Efendimiz’in dönemine gidelim! Resulullah burada sahabilerini yetiştirdi. Ashab-ı Suffe burada yetişti. Buradan bizim almamız gereken dersler nelerdir. Bir tefekkür, temaşa, muhasebe ikliminde bunları düşünelim.

İrfanDunyamiz.com

Sünnet Yolumuz ↗

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’e dair yazılar okumak için tıklayın.

Hayat Kitabımız ↗

Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’e dair ilmi ve seviyeli yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Kur’an’da insanın eşeğe benzetildiği üç durum

Bakalım size de ilginç gelecek mi… Kur’an’da bazı insanların durum ve tavırları üç noktada “eşek” …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.