Sözünde durmayı Eğinli Hafız’dan öğrenin!

Şeyhu’l-kurrâ Eğinli Hacı Hâfız Hasan Hoca verdiği sözde ne pahasına olursa olsun duran bir insandı.

Bir keresinde bir Kur’an merasimine davet olunmuş. Bir genç hafızın “Aşere takrib” icazeti merasimiymiş. Hocaefendi, Şeyhu’l-kurrâ olarak merasimi idare edecek, duasını yapacak… Geleceğine dair söz vermiş.

O gece sabaha karşı, Hocaefendinin altı yaşındaki küçük oğlu vefât etmiş. İcâzet merasimi öğleden önce yapılacak. Hoca, hanımına:

“Çocuğun üzerini örtün, ben gelirim, inşâallah” diyerek evden çıkmış. Ailesi, tabip getirecek, cenazeyi yıkamak üzere gassal getirecek, sanmışlar.

Hoca, merasimin yapılacağı eve gider. Duasını yaptıktan sonra müsaade ister. Ev sahibi:

“Efendim, yemek yenilecek” deyince:

“Allah razı olsun, Allah kabul etsin, ben dua için söz vermiştim; yemeğe vaadim yoktu. Sözümü icra ettim, dua bitti. Şimdi kıraat icâzetini tebrik ettiğimiz gibi, inşâallah âlimiyyet icazetini de tebrik ederiz… Benim acele işim var, eve gitmem lâzım” cevabını verir.

Israr ederler. Onun üzerine açıklamak zorunda kalır:

“Bizim küçük mahdum, sizlere ömür, Allah’a emanet ettik, vefât etti…”

“Hocam, cenazeyi bırakıp mı geldiniz?

“Cenaze benim oğlumdur. Bekler. Bir kişidir. Ama burada, diriler bekliyor… Bunca sene Medine-i Münevvere’de, Peygamber-i zîşanın komşuluğunu yapmış Eğinli Hâfız da sözünde durmazsa, kimler durur sözünde? Öyle olsa: Eyvah âhir zaman geldi, kimseye güven kalmadı demez misiniz? Şimdi gider, çocuğa ne gerekiyorsa yaparım…”

Bunu duyan cemaat de hazır olan yemeği hemen acele yiyip Hoca’nın arkasından koşup gelirler. Cenazeye bütün mahalle halkı katılır.

İşte hoca böyle mert, böyle sözünün eri bir adamdı.

Kaynak: M. Ertuğrul Düzdağ, Üstad Ali Ulvi Kurucu Hatıralar, II, 387-388; Genç Dergisi, Adem Ergül, Adamlık Nişanı Söze Sadakat Makalesi

Ali Ulvi Kurucu /İrfanDunyamiz.com

Yayın Yönetmeni Notu: Eğinli Hacı Hafız Hasan Efendi Osmanlının son dönemi ile cumhuriyetin ilk dönemlerinde yaşamış, İstanbul Fatih Camii’nde ikinci imamlık yaptıktan sonra Medine’ye göç etmiş alim ve faziletli bir zattır. Ali Ulvi Kurucu’nun müdürlük yaptığı Medine’deki kütüphanenin bir önceki müdürüdür. Bu kütüphane hakkında Ergün Yıldırım’ın bir yazısı bulunmaktadır. Bu güzel hafızımız da diğer Osmanlı bakiyesi hocalarımız gibi hocalığın nasıl büyük bir sorumluluk olduğunu iyi idrak edenlerdendir. Bir hoca olarak topluma daima örnek olması gerektiğinin bilincinde olduğu için sözünde durmak gibi erdemlere çok önem vermiştir. Öyle ki evladının öldüğü gün bile sözünü yerine getirmek için icazet merasimine katılmayı uygun görmüştür. Günümüz insanının böyle bir hassasiyeti bugün algılaması epey zor görünüyor. Merhum Eğinli Hacı Hafız Hasan hocamıza ve tüm geçmişlerimize rahmet olsun.

KONYA ÇEVRESİ İRFAN DÜNYAMIZ

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.