Vaiz Ahmet Efendi beni sandalyede görünce

Tuğut Kardeşler Camimiz vardır Sivas’ta. İmam Hatipte okurken o caminin büyüklüğü ve büyüleyici atmosferi sık sık o camiye misafir olmama vesile olurdu. Bir Cuma günü, herkesten önce başımı döndüren bu muhteşem camiye Cuma namazı kılmak üzere gitmiştim. Köşede bir sandalye vardı. Üzerine oturup camiyi hayran gözlerle süzüyordum.

Erzurumlu Vaiz Ahmet Efendi o dönem, Tuğut Kardeşler Cami’nde Cuma vaazlarına geliyormuş. Uzaktan tanıyordum ama yakından görmek ve hitabına muhatap olmak nasip olmamıştı. Ben cami ile ilgilenirken Ahmet Efendi’yi gördüm. Vaaz kürsüsüne doğru gidiyordu.

Ben gençliğin verdiği hamlıkla; “Hocaefendi beni neden muhatap alsın ki… Vaaza gidiyor” deyip caminin o gün bana çok ihtişamlı gelen yapısını incelemeye devam ettim. Tabi edeben onu görünce ayağa kalkmıştım.

Ben caminin tezyinatına dalınca Vaiz Ahmet Efendi, uzak bir köşede olmama rağmen yanıma kadar gelmiş… Ben fark etmedim. Bir anda sarıklı, cübbeli, memleketin koskoca âlimini karşımda görünce şaşırdım. “Acaba bir hatam mı oldu?” diye panikledim.

Ahmet Efendi; “Oğul, bir hastalığın mı var?” dedi. “Yok hocam” dedim. “Bu sandalyede neden oturuyorsun o zaman? Sandalyede namaz olmaz oğul! Namaz ciddi bir ameldir. Hastalığın varsa oturarak, olmadı sırt üstü yatarak, daha olmadı yan yatarak namazını kıl. Ama sandalyede namaz olmaz” dedi.

“Hocam, camiye bakıyordum. Onun için sandalyeye oturdum” dedim. “Oğul, camide oturmanın da bir adabı var. Kıbleye karşı otur. Vaaz varsa ona kulak ver. Vaaz yoksa ve kerahet vakti değilse namaz kıl. Tevbe ve istiğfar ile meşgul ol. Kıbleye doğru otur” dedi ve vaaz kürsüsüne geçerek Cuma vaazını yaptı.

Dr. Fatih Çınar/ İrfanDunyamiz.com

Yayın Yönetmeni Notu: Dr. Fatih Çınar Hocamızın anlatmış olduğu bu müstesna hatıra, bize geçmiş ulemamızın hassasiyetleri hakkında fikir veriyor. Bendenizin de çocukluğumda Sivas’ta bir çok kere gördüğüm merhum Vaiz Ahmet Efendi sarığı ve cübbesi ile; en fazla da ciddiyeti ve heybeti ile bize bir alim görmenin heyecanını ve hazzını fazlasıyla yaşatıyordu. Bırakın böyle zatların talebesi olmayı, onların sohbetine katılmayı, onları sadece görmek bile çok güzel bir nasiptir. Rabbimize duamız odur ki bizden sonraki nesiller de kisvesiyle, asaletiyle ilmi temsil eden böylesi ciddi hocalara erişsinler. Rabbim yağmura hasret kalmış çorak topraklar gibi, bu ümmeti ilmiyle amil hocalardan, alimlerden mahrum eylemesin. Bu hatıradan yola çıkarak merhum Vaiz Ahmet Efendi’nin asaletine bir kez daha dikkat çekmek istiyorum. Bu hatıranın beni en çok etkileyen yanı yaşlı bir alimin camide sandalyede oturan genç birisinin yanına kadar gitmesi ve ona cami adabını hatırlatmasıdır. İnşâallah bu hatırayı okuduktan sonra bizler de cami adabı konusundaki eksiklerimizi giderir ve o mekana yakışan bir edeple davranırız. Orası bizim secdeye vardığımız, Rabbimizle buluştuğumuz yer. Orası camidir, biz de turist değiliz. Dualar, zikirler, namazlar ile; kulluk şuuruyla o mekanın hakkını vermeyi hatırlatıyor bu güzel hatıra bize…

SİVAS ÇEVRESİ İRFAN DÜNYAMIZ

Hatıra Arşivi ↗

Alimler, arifler, hocalar ve önemli şahsiyetlerin hatıralarını okumak için tıklayın.

İyi Haberler ↗

İyiliklere, erdemlere, örnek davranışlara dair beyaz haberler okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.