Peygamberimizin hüküm koyma yetkisi…

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’e hüküm olmayan konularda hüküm koyma yetkisi verilmiştir. Din dilinde hüküm koymaya “teşrî’” denilmektedir. Teşri kavramının kökü olan “şer’”, açıklama, ortaya çıkarma anlamlarına gelir. Şeriat da dinde takip edilen apaçık yoldur. Allah’ın koymuş olduğu emir ve yasaklar için istiare olarak kullanılır.1

Teşri kavramı, hüküm olmayan konularda hüküm koyma ve kapalılığı giderme; çözümün olmadığı yerlerde çözüm bulmadır. İslam hayatın hiçbir alanında boşluk bırakmamıştır. Eğer İslâm, Kur’an-ı Kerim ve peygamberi aracılığıyla bireysel ve toplumsal konulara çözüm bulmasaydı Müslümanlık kısa bir sürede bu kadar yayılmazdı. İslâm’ın kısa sürede yayılmasının ve kabul görmesinin hikmetlerinden biri de meydana gelen olaylara anında çözüm bulmasıdır.

Hüküm koyar

Peygamber Efendimiz vahyi sadece tebliğ eden bir “elçi” değildir. Resulullah’a “Kutsal postacı” mantığıyla bakmak müsteşrik yaklaşımıdır. Kur’an’dan uzak bir yaklaşımdır. Onun görevleri arasında tebliğle beraber, kapalı hükümleri açıklamak, hüküm olmayan konularda hüküm koymak da vardır. Kur’an Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem’in, Allah’ın izniyle hüküm koymada yetkili olduğunu bildirir.2

Peygamber Efedimiz’in hüküm koyması, dini ilimlerin metodolojisini (usulünü) bilmeyen ama yine de iyi niyetli olduğunu zannettiğimiz bazı kimseler tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Tavsiyemiz, bu kimselerin evvela kendilerini İslâmî ilimlerin usulünde geliştirmeleridir. Allah Teâlâ, Peygamberine hüküm olmayan konularda hüküm koyma yetkisini açıktan vermişken bağlamından ve ilmi olmaktan uzak yorumlarla demagoji yapılmaktadır.

Bazı hususlar

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in hüküm koymasında şu hususların iyi bilinmesi gerekir:

1- Peygamber Efendimiz, hüküm korken Allah Teâlâ’nın izniyle hareket etmiştir. O’nun izni olmadan Allah’a rağmen hüküm koyamaz ve koymamıştır. Çünkü Peygamber bir din kurucusu değildir.3

2- Koyduğu hükümler asla Kur’an’a aykırı olamaz. Zaten böyle bir örnek de mevcut değildir. Kur’an her zaman müheymindir.

3- Konulan hüküm Allah’ın haram kıldığı bir şeyi helal yapamaz; helal kıldığını da haram yapamaz.

4- Konulan hüküm sayesinde hayatta boşluk kalmaz ve hayatın anlamlandırılmasında Peygamber Efendimiz vasıtasıyla din devreye girmiş olur.

5- Peygamber Efendimiz’in koymuş olduğu hüküm mutlaka Allah Teâlâ’nın denetiminden geçer. Rabbimiz böyle bir hükmü istemezse reddeder. Resulullah’ın yanılgısını düzeltir. Bunun onlarca örnekleri vardır. Bedir esirlerine yapılacak muamele, bazı savaşlarda münafıklara izin verilmesi, hanımlarıyla ilgili bazı kararlar bu örnekler cümlesindendir. Ortaya çıkan Nebevi hüküm ilahi denetimden geçtiğine göre aslında tartışılacak bir şey de kalmamaktadır.

6- Peygamber Efendimiz’in koyduğu hükümlerin bir kısmı onun içtihatlarıdır. Eğer içtihat kapısı çeşitli gerekçelerle tamamen devre dışı bırakılırsa din çözüm üretemez. Hayatın boşlukları bu durumda ideolojilerle doldurulmaya başlar ki o zamanda şirk ortaya çıkmış olur. Çünkü hayatın akışı içerisinde sorunlar sınırsız, naslar ise sınırlıdır. Bu durumda içtihada başvurmak zorunluluk arz etmektedir.

İtaat gerekir

Peygamber Efendimiz’in koymuş olduğu hükümlere razı olmakla ona itaat etmek arasında bir ilgi vardır. Bu manaya göre Kur’an-ı Kerim, Peygambere itaati emretmiştir.4 Resulullah da, dinî bir hüküm koyduğunda insanların almalarını istemiş5 ve elçi olması münasebetiyle, elçiye isyanın onu gönderene isyan olduğunu şu hadisiyle vurgulamıştır: “Kim bana itaat ederse Allah’a itaat etmiş, kim de bana isyan ederse Allah’a isyan etmiş olur.”6

Sünnetten dayanağı olmayan işlerin geçerli olmadığını ifade eden Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem, bu konuda şu uyarıyı yapmıştır: “Sizden biriniz koltuğuna kurulmuş bir vaziyetteyken kendilerine bir sözüm ulaştığında veya bir emrim ya da yasağım geldiğinde “Biz Allah’ın Kitabında bulduğumuzdan başkasını almayız; o neyi helal kıldıysa alırız, neyi haram kıldıysa almayız.” dediklerini duymayayım. Dikkat edin! Allah’ın Resulünün haram kıldığı da Allah’ın haram kıldığı gibidir.”7

Bu rivayet üzerinde iyi düşünülecek olursa Sünnet’in hayatın ibadet, ahlak, iktisat, hukuk, eğitim ve öğretim alanlarındaki olmazsa olmazlığı daha iyi fark edilmiş olur. Bu sahih rivayetler karşısında kişinin laf üretip din konusunda Peygamberden daha endişeli olduğunu iddia etmenin savunulur bir tarafı yoktur.

Gıda çalışmaları

Temiz ve fıtrata uygun olanların helal; zararlı, pis ve sağlığı bozan şeylerin de haramlığını beyan etmek veya yeni durumlarda Allah Teâlâ’nın denetiminde hükümler koymak Resulullah sallellahu aleyhi ve sellemin görev alanına girmektedir. Kur’an’da bu konuda ulema için ağır teklifler sunulmaktadır.

Buna göre (varsa) ulemanın her türlü gıdalar üzerinde çalışmalar yapmaları ve sağlığa zararlı, genetiği bozulmuş, haram veya mekruh özellikler taşıyan, faiz şüphesi içeren, çok uluslu şirketler üzerinden Müslümanları yok etmeyi amaçlayan firmaların mamulleriyle ilgili hükümler beyan etmeleri şarttır.

Gıdalar konusunda ulemanın rehberliği olmalı ve bu rehberlik alanı her an güncellenmelidir. Zararlı ve haram olanlardan bu sayede kurtulacak olan ümmet, yiyecek ve içecekler hususunda tüketim mekanizması olmaktan da azat olacaktır. Ayrıca israf da önlenecektir. Bu söylenenler asgari miktarda yapılacak olsa bile Müslüman memleketlerinde kapitalizmin beli kırılacaktır.

Dr. Mehmet Sürmeli/ İrfanDunyamiz.com

DİPNOTLAR

1 Cürcani, Tarifat, s.126-7; Isfehani, Müfredat 450-1
2 Bak: Nisa 4/59, 65, 105; Ahzab 33/36.
3 Bak: Yunus 10/15.
4 Nisa 4/59.
5 Müslim, 43, Fedail, 38, Had No: 2361, II, 1835.
6 İbn Mace, Mukaddime, 1, Had No: 3, I, 4.
7 İbn Mace, Mukaddime, 2, Had No: 12, I, 6; Tirmizi, 10, İlim, Had No: 2663, V, 37.

İstikamet Yazıları ↗

İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Nurlu mücahid Bayram amca…

“Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım.  Elemim bir yüreğin kârı değil paylaşalım.”                              Mehmet Akif Ersoy …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.