Mevdudi’nin Ebu Hanife hakkındaki ithamlara cevabı

“Vallahi, bizim kıyası nassa tercih ettiğimizi kim söylemişse yalan söylemiş ve iftira atmıştır. Allah aşkına, nass’ın olduğu yerde kıyasa hacet kalır mı?” EBU HANİFE

İmam Ebu Hanife ile ilgili olarak İbn-i Haldun, Allah bilir hangi delile dayanarak, “Ebu Hanife, hadisleri kabul etmek konusunda öylesine şüpheli ve tereddütlüydü ki, ona göre kabul ettiği 17 hadisten daha fazlası doğru değildi” diye yazmıştır.

Zamanla bu cümle insanların belleklerine yerleşti ve yaygın bir inanç halini aldı. Öyle ki, İmam Ebu Hanife’nin bilgisinin yalnız 17 hadisle sınırlı olduğu ve yalnız 17 hadisten çeşitli davalara çözüm ürettiğine inanılmaya başlandı.

Oysa bu, gerçeklere tamamen aykırı büyük bir yalandır. Bugün elimizde İmam Ebu Hanife’nin en büyük öğrencisi İmam Ebu Yusuf’un derlediği ve yayımlanmış “Kitabü’l-Asar” adlı eseri vardır. Ebu Yusuf, bu eserde, Hocasının rivayet ettiği bin adet hadisi toplamıştır. Bunun dışında, İmam’ın meşhur diğer iki öğrencisi İmam Muhammed ve İmam Hasan bin Ziyadü-l Lü’lü-i ve Ebu Hanife’nin oğlu Hammad bin Ebu Hanife de İmam’ın anlattığı hadisleri toplamışlardır.

Ayrıca, sürekli olarak birkaç yüzyıl boyunca bir çok ulema ve fıkıh alimi, bu hadisleri, “Müsned- i Ebu Hanife” adlı eserlerde toplamaya devam etmişlerdir. Bunlardan 15 müsnedin güvenilir ve kapsamlı bir nüshası Kadı Muhammed bin Mahmud el-Harzemi tarafından “Câmi-u Mesanidi’l-İmami’l-Azam” adlı eserde bir araya getirilmiş ve bu eser iki cilt olarak “Dairetü’l-Maarif-i Haydarabad” tarafından yayımlanmıştır.

Bu eserler, İmam Ebu Hanife’nin sadece 17 hadisi bildiği ve fıkıh meselelerine çözümü sadece bu 17 hadisten çıkardığı yolundaki iddiaları kesinlikle çürütmektedir.

Hadis ilmi konusunda İmam Ebu Hanife’nin hocalarının sayısı dört bine ulaşmaktadır. Bu hocaların her biri güzide hadis hafızları olarak isim yapmıştır. Bunların müsnedlerini toplayanlar arasında Darekutni, İbn-i Şahin ve İbn-i Ukde gibi tanınmış hadis âlimleri vardı.

Eğer bir kişi Hanefi fikhının güvenilir abidevi eserlerinden sadece İmam Tahavi’nin, “Şerhi-i Ma’aniyi’l-Asar”, Ebu Bekir Cessas’ın “Ahkamü’l-Kur’an” ve İmam Serahsi’nin “el-Mebsût’unu şöyle bir incelese, İmam Ebu Hanife’nin hadisi bir yana bırakıp sadece kıyasa ve Kur’an’a dayanarak fıkhının temelini attığı gibi bir yanlışlığa hiç düşmeyecektir.

Ayrıca, Ebu Hanife hadislerden yararlanma ve herhangi bir dini ve hukuki meselede hüküm çıkarma konusunda izlediği yolu bizzat kendi ifadesiyle şöyle anlatmıştır:

“Allah’ın bir emrini O’nun kitabında gördüğüm zaman hemen kaparım. Görmediğim zaman Resulullah’ın sünnetinde ararım ve güvenilir kişilere güvenilir kişiler tarafından aktarılan doğru söz ve hareketlerini kabul ederim. Ancak herhangi bir şeyi ne Kitabullah, ne Sünnet-i Resulullah’da bulamadığım zaman Resulullah’ın sahabilerinin sözlerini takip ederim. Bunlar arasında ihtilaf olunca istediğim sahabinin sözünü kabul ederim, istediğim sahabinin sözünü kabul etmem. Ama bunların dışında başka bir kişinin sözünü kabul etmem. Diğer kimselere gelince, onların ictihad hakkı neyse, benim de odur.” (Hatib, Tarihi Bağdad c:13 s. 368; el-Muvafik el-Mekki, Menakibu Imam-ı Azam c.1 s:79; Menakibu Imam-Ebi Hanife ve Sahibeyn, s:20)

İmam Ebu Hanife’nin yüzüne karşı bir defasında kıyası, nassa tercih ettiği söylendi. Bu suçlamayı reddeden İmam şu cevabı verdi: “Vallahi, bizim kıyası nassa tercih ettiğimizi kim söylemişse yalan söylemiş ve iftira atmıştır. Allah aşkına, nass’ın olduğu yerde kıyasa hacet kalır mı?” (Şarani, Kitabul Mizan c:1 s:61)

Halife Mansur bir defasında, “Duyduğuma göre siz kıyası hadisten üstün tutarsınız” diye yazmış, Ebu Hanife de kendisine cevaben şunu yazdı: “Emirü’l-Mü’minin! Size ulaşan bu haber doğru değildir. Ben ilk önce Kitabullah’a göre hareket ederim. Orada bulamazsam Hazreti Peygamber’in sünnetine müracaat ederim. Sünnette bulamadığım bir hususu sırasıyla Hazreti Ebu Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali’nin (radıyellahu anhum) kararlarına bakarak çözerim. Sahabiler arasında görüş ayrılığı olan hususlarda elbette kıyasa başvururum.” (Şarani, Kitabul Mizan c:1 s:62)

Allame İbn-i Hazm ise şunu yazmıştır: “Ebu Hanife’nin bütün dostları, Ebu Hanife’nin, zayıf olsa bile bir hadisin bulunması halinde kıyas ve reyin bir yana bırakılmasına inandığına ittifak etmiştir.”

Kaynak: Ebul Ala Mevdudi, Sünnetin Anayasal Değeri, Tercüme: Dr. N. Ahmet Asrar, s.301-304

İrfanDunyamiz.com

BENZER YAZILAR

İstikamet Yazıları ↗

İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

İz bırakan mal müdürü Neşet Özerdem

Bir mal müdürü düşünün, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görev yapmış ve her gittiği yerde iz bırakmış. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.