Mahalle camisinin şadırvanında abdest alırken bir grup gencin konuşmalarına şahit oldum. Konuştukları şeyler çok tuhafıma gitmişti. Af edersiniz yaptıkları sohbet, köpek sohbeti idi. Köpek çeşitlerini sayıyorlar, bu çeşitlerin meziyetlerini birbirlerine anlatıyorlardı.
Abdest aldıktan sonra yanlarına giderek onlarla tanışmak istediğimi söyledim. Memnun oldular. Kimisi üniversite öğrencisiymiş, kimisi de fabrikada işçi olarak çalışıyormuş. Onlarla biraz sohbet ettim ve her meslekte iyi çalışan insana ihtiyacımız olduğunu, hayattaki asıl amacımızın ise “iyi bir Müslüman olmak” olduğunu anlatmaya çalıştım. İçlerinden bir tanesi:
“Size bazı sorular sorabilir miyim?” dedi. “Buyurun, neden olmasın” dedim. Ardından genç, bazı sorular sormaya başladı ve ben de gücüm yettiğince anlatmaya çalıştım.
1. Soru: Bazı insanlar, ‘Siz fakir olduğunuza üzülmeyin, öldükten sonra tekrar dünyaya geleceksiniz; o zaman da siz zengin olacaksınız?’ diyorlar, siz buna ne diyorsunuz?
Siz üniversiteli bir genç olarak bu işin bir tuzak olduğunu anlamış olmalısınız bence. Bunun toplumsal patlamaları önlemek ve fakir insanları zenginlerin kolayca sömürmesi için kurulmuş bir tezgâhtan başka bir şey olmadığı açıkça belli. Buna ancak cahil insanlar ve aklını kullanmayı bilmeyenler inanır.
Hindistan’da insanlar ineğe tapıyor, inek yolda yatsa onun kalkmasını bekliyorlar. Önce doğuştan insanların inançlarını sistematik bir şekilde bozuyor, sonra da onlarla dalga geçercesine ‘Şimdi hakkın yense de sesini çıkarma, bir daha dünyaya geldiğinde zengin olacaksın’ diyorlar. Ne garip, ne tuhaf şeyler bunlar!”
2. Soru: Evrim teorisine inanıyor musunuz?
Neymiş evrim teorisi? İnsanlar maymundan gelmiş… Bu ne garip bir inanış! Bunu anlamak için kitap okumaya gerek yoktur ki… Gidin bir hayvanat bahçesine, oradaki yetkililere sorun bakalım bugüne kadar hayvanat bahçesindeki kaç maymun insan olmuş? Veya şu evrim, mevrim diye insanları aldatanlara sorun; anne-babalarını göstersinler bakalım, hangisinin babası-annesi maymunmuş. Onlardan bir tanesine ‘maymun oğlu maymun’ deseniz, bunu hakaret olarak kabul eder ve size darılır, kızarlar. Evinin yolunu bulacak kadar aklı olan insan buna inanır mı?
3. Soru: Kur’an 1400 yıldan beri hiç bozulmamış diyorlar. Ölecek, sonra tekrar dirilecekmişiz, bu dünyada yaşarken Allah’tan korkmak gerekirmiş. Bizi kandırıyorlar mı, gerçekten Allah var mı? Kur’an doğru bir kitap mı? Ben de Müslümanım, ama aklıma böyle sorular geliyor. Acaba benim psikolojim mi bozuk, yoksa bir Müslümanın aklına bunların gelmesi normal midir?
Benim üniversite okuyan gencimin kafası sorular yumağı olmuş. Genç arada bir kafasını iki elinin arasına alıyor, yere doğru eğiliyordu. Kafasının karma karışık düşüncelerle dolu olduğu her halinden belli oluyordu. Şöyle dedim:
Nereden başlasam, nasıl anlatsam? Bu sorular bir anda çözülecek sorular değil ki… İsterseniz en son sorunuzdan başlayalım. Bir adamın aklına ‘Ahiret var mı, dirilme var mı?’ gibi soruların gelmesi gayet doğaldır. Hazreti İbrahim aleyhis selam da dirilmenin nasıl olacağı hakkında sorular sormuştur. Bakın Bakara Sûresi, âyet 260 ne diyor:
“İbrahim Rabbine: ‘Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster’ demişti. Rabbi ona: ‘Yoksa inanmadın mı?’ dedi. İbrahim: ‘Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim)’ dedi. Bunun üzerine Allah: ‘Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir’ buyurdu.”
Allah’ın varlığını İbrahim aleyhis selam aklı ile bulmuştur. İsterseniz evinize gidince Enam Sûresi, âyet 74’ten 81’e kadar okuyun. Orada İbrahim aleyhis selam’ın aklını nasıl çalıştırdığını ve hakikati nasıl bulduğunu göreceksiniz.
İnsanın şüpheye düşmesi gayet doğaldır; çünkü zaten İslam körü körüne inanmayı istemediğini, aklını çalıştırmayanlara “Kalplerinde kilit mi var?” diyerek belirtiyor. (Muhammed Sûresi, âyet 24)
Kur’an-ı Kerim’in bozulma meselesine gelince… Bunun mümkün olmayacağına dair Kur’an meydan okuyor, hem de daha ilk sayfalarında; Bakara Sûresi, 23. âyete bakarsanız bunu orada görürsünüz. Buna benzer birkaç yerde daha geçiyor bu.
Aklınıza gelen vesveselerden kurtulmaya çalışın, yoksa şeytan sizi bu tür şeylerle oyalar ve önce namazdan niyazdan eder, sonra da Allah’ın yasak ettiklerini işlemekten zevk aldırmaya çalışır. Bir de içkiye, kumara, Allah korusun kadın tuzağına düşerseniz; kendinize gelinceye kadar gençlik de gider, ömür de biter. Yaşlılıkta kendinize gelseniz de treni kaçırmış olursunuz artık. Tövbe kapısı her zaman açıktır, fakat birçok ibadet güç ile yapılır; gençlik gittikten sonra bir daha geri gelmez ki o ibadetleri yapabilesiniz.
Son olarak da şununla bitireyim; 200 yıl önce İslam düşmanları Kur’an’ı bozmak için uğraşmış, bazı yerlerine eklemeler ve bazı yerlerinden eksiltmeler yapmaya çalışmış, Kur’an’daki harekelerin yerlerini değiştirmişler. Fakat o gafiller, Kur’an’ın bir özelliğinin de ezberlenebilir olması olduğunu bilmiyorlardı. Hafızlar hemen hata yapılmaya çalışılan sayfalara işaret koyarak, yapılmaya çalışılan yanlışları düzeltmişler ve neticede bu İslam düşmanları başarılı olamamışlar.
Siz önce iman meselesini hallederek taklidi imandan kurtulmaya çalışın. Kendinizi, kâinatı ve Allah’ın kitabını okumayı öğrenip Allah neyi yasak etmişse ondan kaçınınca, güzellikler otomatikman ortaya çıkacaktır.”
Zamanımızda gazetelerle, medya ve internetle gençlerin kafası sorular yığını haline getiriliyor ve ondan sonra da bitmek bilmeyen bunalımlar başlıyor. Allah yar ve yardımcımız olsun!
Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.