Kendi dilinden Şeyh Abdulkerim Çevik

Altı yaşında iken medreseye ve okula başladım. O zamanın çocukları bu zamanki çocuklardan çok farklıydı. Şimdi çocukların kafaları bir orda bir şurada yerinde değil… O zamanki çocuklar yaşının farkındaydı.

Bizim zamanımızda, -bin dokuz yüz yetmiş altı senesinde- televizyon yoktu. Norşin’e elektrik Bin dokuz yüz seksen yılında geldi. Elektrik geldikten bir iki sene sonra televizyon getirildi. Yani herkesin televizyonu yoktu. Bin dokuz yüz seksen beş/seksen altı yıllarında evlerin birçoğuna televizyon girmeye başladı. O zamanki çocukların kafaları boştu, ne girse alırdı teyp gibi.

Medreseye başladım

Altı yaşında ilkokula yedi yaşında medreseye başladım. O zaman bizim medresemiz vardı. Medresede tabi biz elifba ile başladığımız için talebelerden ders alıyordum. Ama hangi öğrenciden ders aldığımı hatırlamıyorum. Halit hoca diye biri vardı arada bir ondan ders alıyordum. Tabii çocuktuk o zamanlar yaz aylarında okulu bıraktığımız gibi medreseyi de bırakıp yaylaya gidiyorduk.

O tarihlerde Norşin’in yukarı taraflarında önceki ismiyle Haknuk şimdiki adıyla Ceviz Yatağı diye bir yaylamız var. Üstat Bediüzzaman geldiği zaman bizim Seyda ailesi o zaman yayladaymışlar. Yaz ve kış aylarında hareketlerimiz değişiyordu. Yaz aylarında üç-dört ay genellikle yaylaya gidiyorduk, kış aylarında ise okul-medreseye devam ediyorduk.

Medresemiz bir ara kapanınca babam beni (Ben tam hatırlamıyorum yaklaşık olarak ben üçüncü sınıfta iken) Şeyh Fedli’nin oraya götürüyor. Babam, amcasının oğlu Şeyh Fedli’ye bunu sen okut deyince o da şöyle diyor: “Hayır ben Seyda ailesinin çocuklarını okutmam. Çünkü siz çocuklarınıza Kur’an-ı Kerim’i bitirtiyor sonra okula gönderiyorsunuz. Ya daimî okutun ya da ben okutmam.” Bunun üzerine babam ona: “Bu sana emanet bunu daimî olarak okut” der. (Ben bu olayı fazla hatırlamıyorum.)

Arapçayı tercih ettim

Ben dördüncü sınıfta iken babam yaz aylarında vefat etti. Vefatından dört-beş ay sonra Şeyh Fedli’nin medresesine gittim. Şeyh Fedli; “Baban seni Arapça okuman şartıyla bana emanet etti” dedi. Öyle deyince okulun birincisi olmama rağmen Arapça okumaya karar verdim. İki mahallenin çocukları arasındaki bilgi yarışmasında birinci olunca öğretmenimin Arapçadan çok okula ağırlık vermem konusundaki tüm ısrarlarına rağmen Arapça okuma kararımda ısrar ettim.

Kur’an-ı Kerim’i dördüncü sınıfta bir öğün okula gitmek bir öğün de medresede okumak suretiyle çok disiplinli olan Mele Abdulaziz’in yanında bitirdim. Bir gün okula giderken amcam Şeyh Hafid arkamdan ismimle beni yanına çağırdı ve Kur’an’ı okumamı söylemesi üzerine Kur’an’ı açıp okudum. Güzel okuduğumu görünce bana mevlidi vererek Şeyh Abdulbaki’nin oğlu Seyda Hikmetullah’a gidip onda iptida etmemi söyledi. İlk kitaplara iptidam böylece başladı. Kur’an’ı Kerimden sonra mevlid, nubihar, nehcul enam, Şafii fıkhı şeklinde devam ederdi.

O gün okula değil Hocam Şeyh Hikmetullah’a gittim o kitapla başladım. Onun yanında Mevlidi bitirdim nubahara geçtim. Onun yanında okuduğum bütün dersleri mutlaka amcam Şeyh Hafid’den tekrar ders alırdım. Şeyh Taha’nın medresesinde Molla Hakim’in yanında nubiharın bir kısmını ve Şafii fıkhı olan Gayetul ihtisar’ın bazı bölümlerini okudum. Gayetul İhtisar’ın kalanını da Şeyh Muhammed Baki’nin oğlu Şeyh Mazhar ve amcam Şeyh Hafid’in yanında okudum.

Ara verdim

O zaman medreselerde yazın ara verilir kış da tedrisata devam edilirdi. Bina kitabını Şeyh Fedli’nin yanında bitirdim. Medreseye talebeler gelince İzi kitabını Şeyh Fedli’nin talebesi ve çok iyi bir alim olan Erzurum Horasanlı Mele Ebubekir yanında bitirdim. Yazın biraz Şeyh Gıyaseddin’in yanında okuduktan sonra tekrar Şeyh Fedli ile devam ettim.

Terkibi sadullah sağir şerhul muğni kitaplarına Şeyh Fedlli ile devam ettim. Şerhul Muğni’nin bir bölümünü Şeyh Fedli’de, büyük bir bölümünü amcam Şeyh Hafid’in yanında, bir bölümünü de Mele Lütfü de okudum. Az bir şeyde Mele Necatta okudum. Sonra Sadini’nin yarısından Suyuti‘nin yarısına kadar Seyda Mele Sabri’nin yanında okumaya devam ettim.

Bir ara okumaya karşı bir soğukluk bende hasıl oldu. Bunun üzerine bir buçuk yıl okumaya ara verdim. Bin dokuz yüz seksen sekizde tekrar okumaya başladım ve Tillo’ya gittim. Seyda Burhaneddin’in yanında bin dokuz yüz doksan yılının haziran ayında medrese eğitimini bitirdim icazetimi aldım.

Resmi görev aldım

Amcam Şeyh Hafid medresede biraz daha kalmamı istiyordu. Hatta icazeti daha sonra alma pahasına bile olsa biraz daha medresede kalmamı tembihledi. Onun tavsiyesi üzerine icazetimi alıp bin dokuz yüz doksan ikiye kadar Tillo Medresesi‘nde kaldıktan sonra hocamdan müsaade aldım ve eve gittim.

Amcam ortamın iyi olmamasından dolayı başıma bir şey gelir diye endişeleniyordu. Bunun için biraz batıda kalmamı istiyordu. Konya’da Seyda Burhaneddin’in bir talebesinin tavsiye ettiği bir yerde dört ay boyunca ders vermek üzere kaldım. Ancak adamın medreseye bakış açısından dolayı çok memnun kalmadığım bir yerdi. Adam ölmüşse Allah rahmet etsin.

Buradan sonra Gebze’de Mahmud Efendi’ye bağlı bir vakıfta bir yıl ders verdim. Daha sonra yine Gebze’de müstakil bir yerde 1998 yılına kadar ders vermeye devam ettim. 1996 yılında resmi görev aldım ancak bu medreseden dolayı istifa ettim.

Yirmi sekiz Şubat’ta bu medresemiz kapanınca eve döndüm ve 1999 yılında askere gittim. 2001 yılının başında askerden döndüm. Hala bizim buradaki ortam müsait değildi. Beni Türkiye’nin birçok yerinden -Gebze, Gölcük gibi- istiyorlardı. 2001 yılında amcam vefat edince tekrar Gölcük’te uzun süredir beni bekleyen bir medreseye ders vermek üzere gitmeye niyetlendim. Ancak ailemin isteğiyle ve şeyhimin bana vasiyetini hatırlatmaları üzerine burada kalmaya karar verdim.

2001 yılında Şeyh Asım’ın yanında virtlere başladım ve 2008 yılında Şeyh Asım’dan manevi icazet aldım. İki bin bir yılından bu yana hem talebemiz var hem de divan mevcuttur. Allah Teâlâ bizi hak yoldan ayırmasın.

Abdulkerim Çevik/ İrfanDunyamiz.com

NOT: Şeyh Abdulkerim Çevik (Kuddise sırruhu) 19.01.2020 tarihinde Norşin Medresesinde talebelere ders verirken uğradığı silahlı saldırı sonucu şehit edilmiştir.

KENDİ DİLİNDEN İSLAM ALİMLERİ

İslam Alimleri ↗

Kıymetli İslam alimlerini tanıtan birbirinden güzel yazılar okumak için tıklayın.

Abide Şahsiyetler ↗

İslam’ın çilesini çekmiş öncü şahsiyetlere dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Halil Atalay hoca yüreklere dokunmuştu…

1959 yılı Ramazan ayının Kadir gecesinde Eskişehir’in Mihalıççık ilçesi Çalkaya köyünde doğdu. İlkokulu Çalkaya Köyü …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.