Tatlı bir ihtida hikayesi…

Muhammed kardeşim Polonyalı bir mühtedi. Müslüman olmadan önceki adı Lukas olan kardeşimiz tanıştığı Müslüman bir berberin tam bir Müslümana yakışır hal ve hareketlerinden, konuşmalarından etkilenerek 31 yaşında yüce dinimiz İslam hakkında meraklanmaya başlar.

Yaklaşık 2 yıl gibi bir süre bu merakın peşinde İslam’ı araştırır, bir terabaytlık hard disk dolusu malzemeye sahip olacak kadar üstelik. Sonunda Müslüman olmaya karar verir. Müslüman olduğunda 33 yaşındadır. Kendi kendine ismini Muhammed olarak değiştirir.

Ailesi karşıdır

Oğullarının Müslüman olduğunu öğrenen yaşlı anne-babası onu girdiği dinden vazgeçirmeye çalışırlar, ancak bunun mümkün olmayacağını anladıklarında onu evlatlıktan reddedip evlerinden barklarından kovarlar.

O da bir gün oturup etraflıca düşünüp taşınır ve araştırmaları neticesinde sahip olduğu bilgiler çerçevesinde şu karara varır. Allah’ın Resulünü de yurdundan, Mekke’den kovmuşlardı o Medine’ye hicret etmişti. O zaman ben de onun gibi Medine’ye hicret edeyim der, ancak daha ilginç olanı Muhammed’in Polanya’dan Medine’ye yaya yürüyerek hicret etmeye karar vermesidir.

Muhammed verdiği kararın gereğini yapar ve kalkıp yaya olarak aylarca yol yürüyerek Medine’ye gitmek üzere Polonya’dan Türkiye’ye gelir. Yolculuğunun ilk günü sırt çantasıyla birlikte tam 45 km yol kateder, ancak ayakları şişer ve su toplar, bu sebeple Sırbistan’da biraz mola verir. Ayakları biraz düzelince yoluna devam eder.

Nasip olmaz

Türkiye’de bir müzede Barnaba İncili‘nin olduğunu öğrenen Muhammed, bu İncili incelemek ister gerekçesi de şudur; Barnaba İncili, incilin diğer nüshaları arasında Kur’an-ı Kerim’le en çok örtüşen incildir. Annesi ılımlı bir Hristiyandır, o incili inceleyip annesine bir şekilde onun üzerinden İslam’ın son hak din olduğunu anlatabilmek, müslüman olmasına vesile olmak, çünkü annesi hastadır, Müslüman olmadan ölmesini istemiyor Muhammed.

Muhammed Barnaba incilini incelemesine inceler lakin annesiyle bir daha görüşme imkanı bulamadan annesi vefat eder. Muhammed bir müddet Türkiye’de kaldıktan sonra pandemi döneminde yine yürüyerek Türkiye‘den Medine‘ye hicretine devam eder.

Hiç kimsenin pandemi şartlarında Medine’ye alınmadığı sıralarda Muhammed vizesiz olarak cebinde parası pulu olmaksızın bir şekilde Medine’ye kaçak girer bir hafta Medine’de tutuklu kalır, hapisteyken “Allah’ım sen bana yardım et!” diye dua eder. Duasının üzerinden 5 dakika geçmişken Muhammed’e serbestsin derler ve bırakırlar.

Onu serbest bırakan Hasan adında suud polisi Muhammed’e telefonunu verip başı sıkıştığı zaman kendisini arayabileceğini söyler. Muhammed vizesi olmaksızın aylarca hicret ettiği Medine’de kalmaya devam eder.

Onunla kucaklaştık

Umre sebebiyle bulunduğum Medine-i Münevvere’de Muhammed kardeşimle kafilemizdeki grup din görevlisi İsrafil Yeşilyurt Hocamın vesile ile tanıştık, tepeden tırnağa tevazü, samimiyet ve ihlas abidesi, peygamber sevdalısı olduğuna gözlerimle şahid oldum. İngilizcesiden Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, İbn Mece, Ahmed bin Hanbel ve İmam Malik’in hadis kitaplarını başından sonuna kadar okuyacak kadar dininin asli kaynaklarıyla ilgili gördüm kardeşimizi. Bir güzel kucaklaştık. Yaşadığım en güzel kucaklaşmaydı.

Medine’de ziyaret yerlerini gezdiğimiz tur sırasında İsrafil Hocam Muhammed kardeşimizin ihtida hikayesini anlattı. Aramızda Uhudu gezmek üzere Muhammed kardeşimiz de vardı. Bütün umrecilerimiz göz yaşına boğuldu. Özellikle ölmeden önce Müslüman olmasını istediği hasta annesinin hidayetine vesile olmak için canhıraş çırpınışı herkesi çok duygulandırdı.

Muhammed kardeşimiz Türkiye’de İsrafil Yeşilyurt Hocama bir gün misafir iken kardeşimizle tanışan Hocamın kimi dostları onu kesinlikle Medine’ye sokmazlar, gitmese daha iyi olur yönünde telkinlerde bulunurlar. İşin künhüne vakıf olan içlerinden birisi; “Bırakın kardeşimizi gitsin, onu Polanya’dan Türkiye’ye kadar getirten Allah kesinlikle onu Medine’ye de aldırtacaktır” der.

İsrafil Hoca dostlarıyla konuşarak Medine‘ye hicret yolunda ihtiyaçları için kullansın bir cep harçlığı olsun niyetiyle onlardan bir miktar para toplar ve Muhammed’e vermek ister, ancak Muhammed ihtiyaç sahibi olmasına rağmen “benim ihtiyacım yok” der ve yardımı kabul etmeye yanaşmaz.

İsrafil Hoca bu sefer topladığı meblağı zoraki Muhammed’in çantasına koyuverir. Bu ısrar karşısında parayı almaya razı olan Muhammed İsrafil Hoca’ya henüz yeni öğrendiği dinimizin infak/sadaka kültürünü mukayeseli olarak şöyle ifadeye döker: “Benim öğrendiğim İslam dini tam da böyle, senin bu yaptığın sadece İslâm dininde var, bir Yahudi veya bir Hristiyan karşılıksız kimseye yardım etmez.”

Bir emanet

Bu arada Muhammed kardeşimiz Hocama misafirliğinde Medine yolculuğunda kendisine güvenlik açısından sıkıntı oluşturur düşüncesiyle İslam hakkında araştırmalarının içerisinde yer aldığı bir terebaytlık harici diski hocama emanet bırakmak ister ve ona şöyle der: “Bu harici disk sende dursun, sen Medine’de onu bir gün bana teslim edeceksin” der.

İsrafil Yeşilyurt Hocam umreye gideceğini bilmeksizin emaneti teslim alır ve aylar sonra Medine’de kendisini bulan Muhammed’e onu geri teslim eder.

Muhammed kardeşim henüz bir parça Arapça konuşabiliyor. Arapça üzerinden biraz hasbihal yaptık. Muhammed kardeşimize İslam kardeşliğinin ete kemiğe bürünmüş haliyle samimi ve sımsıcak ilgi gösteren, onu evinde misafir ederek İslam’dan bahseden, Müslümanın nasıl bir şahsiyet olduğunu somut olarak ortaya koyan ve aynı zamanda onun maddi ihtiyaçlarıyla da alakadar olan İsrafil Yeşilyurt Hocama teşekkür ediyorum, özellikle de “Hocam bir Allah dostu, bir Hakk aşığı, bir peygamber sevdalısı, bir veli kul görmek istersen Muhammede bak!” diyerek beni kendisiyle tanıştırdığı için…

Müslümanlığın ve Medine’ye hicretin mübarek olsun Muhammed kardeşim, Rabbim samimi imanını muhafaza etmeyi nasip eylesin, ihtida hikayenden payımızı almayı, senin gibi fıtratı tertemiz nice hilkaten kardeşimiz olanların hidayetlerine vesile olmayı da benim gibi İslam’a hazır konanlara nasip eylesin! Âmin!

Derviş Makas/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Celalettin Ökten Hoca sade yaşardı…

Bu yazımda size, Türkiye’de İmam-Hatip Okullarının açılması için gece-gündüz çalışan, yani cihad eden ve neticede …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.