Tarifi olmayan sevda…

Bugün sabah namazı Bursa Zümrütevler Camii’ne gittim. Müezzinlik yaparken yanımıza genç bir kardeşimiz geldi. Namazdan sonra caminin imam hatibi Musab Hoca onu; “Hocam bu kardeşimiz Kabe sevdalısı Ahıskalı Ahmet” diye bana tanıttı.

Sağ olsun Musab Hoca çok gayretli ve dertli bir kardeşimiz. Takdirlik çalışmalar yapıyor. Sürekli gençlere yönelik faaliyetler icra ediyor. Bu genç kardeşimiz de Musab Hoca’nın sohbetlerinden etkilenmiş ve camiye, cemaate alışmış. Musab Hoca ile çok güzel bir iletişim kurmuş.

Kumbara

Bu kardeşimizin gönlüne zamanla Kabe sevdası düşmüş. Bir gün Musab Hoca’ya; “Hocam biz de Kabe’ye gidemez miyiz?” demiş. Hoca; “İnşaallah gidersin” demiş. Sonra Ahmet ara ara bu soruyu tekrarlayıp durmuş. Yine bu konuyu açtığı bir sıra Musab Hoca; “Ahmet’im sen bir kumbara yap, niyet et, Allah Teâlâ sana Kabe yollarını açar” demiş.

Ahmet kendisine bir kumbara yapmış. Kumbaraya ilk parayı Musab Hoca atmış. Ahmet bir müddet sonra Umre parasını tamamlamış. Şimdi bana heyecanla diyor ki: “Hocam 29 günüm kaldı gidiyorum, Hazreti Muhammed Mustafa’ya (sallellahu aleyhi ve sellem) gidiyorum.”

Ahmet’in gönlündeki sevdayı yüzünden okuyabiliyorsunuz. Ahmet’in halleri görülmeye değerdi gerçekten. Bu cümleler ağzından dökülürken tarif edilemeyecek sevdanın yüzdeki yansımasını görünce duygulanmamak elde değildi. Tabi bunları söze dökmek ne mümkün?

Osman’ı da yaz

“Ahmet senin bu sözlerin beni de etkiledi, ben bunları yazacağım” dedim. Musab Hoca da dedi ki: “Hocam yıllar önce benim Kars’ta bir Osman’ım vardı, Madem yazacaksınız onu da yazın.” Böylece Osman’ın hikayesini de dinlemiş olduk.

Osman İmam Hatipte okurken gidip gelip Musab Hoca’ya; “Ben bir gün umreye gideceğim” diyormuş. O zaman umreye 6000 lira ile gidiliyormuş. Musab Hoca ona da bir kumbara yapmasını söylemiş. Kumbaraya ilk parayı yine o atmış.

Osman heyecanla akrabalarına gidiyor, kumbarayı gösteriyor, herkese umreye gideceğini söylüyor. Günler sonra Osman’ın kumbarasından 170 lira para çıkıyor. Morali çok bozuluyor. Garibim nereden bulacak 6000 lirayı?

Allah büyüktür

Musab Hoca Osman’ın şevki kırılmasın diye; “Moralini bozma, devam edelim, Allah büyüktür. Hadi Osman biraz daha gayret” diyerek motive ediyor. Bir kaç ay sonra Osman 1000 lira biriktiriyor. Tabi hala beş bin liraya ihtiyacı var…

Bir gün Musab Hoca Osman’la beraber mahalledeki bir cenazeye taziyeye gidiyorlar. Kur’an okuyup dua ediyorlar. Musab Hoca vefat eden kişinin oğluna; “Anneniz umreye veya hacca gitmiş miydi?” diye soruyor.
Adam; “Sorma hocam tam da niyet etmiştik, annemle babamı gönderecektik annem vefat edince şimdi babamı nasıl göndereceğiz diye düşünüyoruz” diyor.

Osman aniden yerinden fırlıyor; “Ben amcayı götürürüm” diyor. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra tekrar görüşüyorlar. “Hakikaten bu delikanlı babama yardımcı olabilir mi?” diye soruyorlar. Osman; “Siz ne diyorsunuz, yardımcı olmak ne kelime, gerekirse amcayı sırtımda taşırım. Yeter ki beni Kabe’me kavuşturun.”

Gerekli başvurular yapılıyor, işlemler tamamlanıyor Osman yaşlı amcayla birlikte umreye gidiyor. Umreden döndüklerinde Musab Hoca “hoşgeldin”e gidiyor. Bakıyor ki yaşlı amca Osman’ın boynuna sarılıyor, Osman’ı seviyor, ona dua ediyor.

“Osman sen bu amcaya kendini nasıl bu kadar sevdirdin?” diye sorduğunda; “Babama ne yapmam gerekiyorsa bu amcaya da onu yaptım. Ben bu amcaya ne yapsam azdır çünkü o beni Kabe’ye götürdü. Peygamber Efendimiz’in ravzasıyla buluşturdu. Bir ömür boyu onu unutamam.”

Bir sevdadır

Evet, bir sevdadır Kabe yolları. Kimse bu sevdayı tarif edemez. Sevdanın kendisi de tarif edilmez zaten.
Yıllar önce bir avukat arkadaşa demiştim ki; “Sevdanın tarifini yapan oldu mu? Gözüyle görüp de eliyle tutan oldu mu? Tuzlu denizlerde tuzsuz balıklar yaşar. Bu gizli sırları çözen oldu mu?”

Hay Allah bunları yazarken şimdi de aklıma bizim Necmettin geldi. Biz Bursa’da teleferik semtinde ikamet ediyoruz. Teleferik Camii’nin müdavimi özürlü bir kardeşimiz kendisi. İmam Efendi Necmettin’e görev vermiş, mikrofonların açılıp kapatılması görevi Necmettin’e ait,

Bir görevi daha var. İmam efendi namazdan sonra kalkacağı zaman Necmettin elinden tutacak imamı kaldıracak. Onun dışında birisi kaldırırsa Necmettin ağlar sitem eder. Necmettin hep müezzinlikte namaz kılar. Necmettin duası iki kelimedir: “Allah Kabe…” Kabe kelimesini de tam söyleyemez ama hep duası böyledir. Bizim Necmettinimize beş defa Kabe’yi görmek nasip oldu.

Necmettin işinde o kadar ciddi ki… Bazen diyorum ki devlet memurları, işçiler, çalışanlar Necmettin gibi hizmetlerinde hassasiyet gösterseler bu devlet kim bilir nasıl ayağa kalkar.

Bizim Rıdvan

Son olarak şunu yazayım kardeşler yıllar önce İzmit’te bir konferansımız vardı. Dinleyiciler genelde talebelerdi, Konferansın sonunda onlara dedim ki: “Bir kumbara yapın kumbaranın üzerine; ‘Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’i ziyaret kumbarası’ diye yazın.”

Rıdvan isimli bir genç kumbarasını yapmış, babası görmüş; “Alsana 50 lira” demiş. Bir başkası 20 öteki 100 lira derken bir müddet sonra epeyce bir para biriktirmiş. Rıdvan sevinçten uçmuş. Doğru hafızlık yaptığı kursa gitmiş, Hocasına; “Hocam benim kumbaramdan şu kadar para çıktı herhalde ben bu parayla umreye giderim” demiş.

Hocası; “Rıdvan biz akşam hoca arkadaşlarla görüştük kursumuzun disiplinli çalışkan bir öğrencisine ödül verelim dedik. Bütün hocalarımız Rıdvan’ı ödüllendirelim, mart ayında onu umreye gönderelim dediler” demiş.

Nihayet mart ayı gelir ve Rıdvan umreye gider. Orada bir şirketin hocası Rıdvan’a Kur’an okutur, tilavetini çok beğenirler. Rıdvan‘ı bir yıl maaş vererek oradaki umrecilere görevli yaparlar. İşte niyet, işte kumbara, işte sevda….

Kabe’de bir yıl kalan Rıdvan şimdi ülkemizde büyük bir camide imam hatip. Kendisini çok seviyoruz, zaman zaman görüşüyoruz. Evet sevdası olmayanın dünyası neye yarar? Derdi olmayanın sevdası olur mu? Derdi araba, ev, makam olanının dünyalık dertleri neye yarar ki?

Dert Allah’a kulluk olmalı. Dert Hazreti Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem’e ümmet olmak olmalı. Dert ümmetin kurtuluşu olmalı. Dert gece yarısında seni uykudan uyandırmalı. Gönül ayağı ile Medine’ye doğru götürmeli.

Dert insanı öyle diri tutar ki… Gönlünde derdi olanın gözü yatakta olmaz demişler. Dert olmadan derman aranır mı? Derdi olmayanın izi kalır mı? Dertli olmayanın eseri olur mu? Genç kardeşlerim derdiniz Mekke, Medine olsun. Hasılı derdiniz Allah’a kulluk, Habibine ümmet olmak olsun vesselam.

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Firavun’un ilahlık iddiası…

Kibirlenmek, büyüklük taslamak, ayetlere karşı aldırışsız davranmak, hakikate kulak tıkamak da fısktır. Kibirlenmek (istikbar); büyüklük gösterisinde …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.