Whatsapptan cami grubu kurmuştuk…

Diyanet işleri başkanlığı dış ilişkiler dairesinden bir telefon geldi. ”İki seneliğine Almanya’ya görevli olarak sizi göndermek istiyoruz dediler.

2016 yılı itibariyle, ortanca kızım üniversitede yüksek lisansa devam ediyor, oğlum lise sona geçiyor, o da üniversiteye hazırlanıyor, büyük kızım üniversiteyi Almanya’da bitirmiş (2004 -2008 yıllarında Türkiye de baş örtülü okunamadığı için) Filistinli bir gençle evlenmiş ve Frankfurt’ta ilk torunum dünyaya gelmişti. Tabii ilk dedelik heyecanı ve torunumun olduğu eyalete gitme imkanı doğduğu için bunu düşünmeliydim

Çocuklarımla ve eşimle istişare edip 2016 yılı ekim ayının 13’ünde Frankfurt-Beerfelden DİTİB. Mevlana camiine görevli olarak geldim. Böylece gurbet günlerim başlamış oldu.

Çoluk çocuk, aileni terk edip geldin,
Müslümanlara hizmet görevim dedin,
Ne kadar da önemli bir karar verdin,
İşin zor, görevin ne büyüktür hocam…

Benden önceki din görevlisi hocamız iki yıl görev yapmış, ikinci iki yıl için de ben gelmiş oldum. Daha önce 2004-2008 yıllarında yine Almanya’da görev yaptığım için tecrübeli idim.

İstişare ettik

Bismillah deyip göreve başlar başlamaz evvela o kasabadaki cemaatin evlerine giderek onlarla tanıştım. Bizden neler beklediklerini keşfetmeye çalışıp, bizim neler yapacağımızı onlara anlatmaya çalıştım.

Çocuklardan başlayarak, gençler, erişkinler ve hanımlara ders saatleri belirleyip büyük bir heyecanla cami eksenli bir hayatı nasıl teşekkül ettirebiliriz diye planlar yaptım.

Kur’an okumayı bilmeyenler yarın kıyamet günü beni şikayet etmesinler diye düşünerek başta cemiyet başkanı olmak üzere, ilk etapta 15 kişiyi kaydedip Kur’an derslerine başladık.

Çok samimi bir ortamda dersler devam ediyor, her yaş grubundan cemaatimizle hem elifba cüzünden hem de namaz surelerinden ders yapıyorduk. Hanımlara her perşembe bir cüz okuyup, yarım saat dini sohbet veriyorduk

Gençlerle olan dersimizi onların belirlediği saatte yapıyorduk.  Belirli aralıklarla civar cami gençleri ile de bir araya gelerek, diğer hoca arkadaşlarla birlikte çok verimli soru cevap tarzında sohbetlerimiz oldu.

Çocuklar önemli

Eğer planınız bir yıllıksa, pirinç ekin,
Eğer planınınız on yıllıksa, ağaç dikin,
Eğer planınız yüz yıllıksa, çocukları eğitin diyor Konfüçyüs… Adam doğru söylemiş. Çocuklar önemlidir.

Biz de çocuklarımıza her Cumartesi Pazar ve tatil günlerinde belirlenen saatlerde dini bilgiler dersleri veriyorduk. Gurbet ellerdeki çocuklarımız asimile olmasın diye bizim daha çok gayret etmemiz gerekiyordu.

Bu çalışmalardan biri de bölgede yapılan yarışmalara hazırlık çalışmaları idi. Yedi cami arasında yapılan dini bilgiler yarışması, hutbe okuma yarışması, Kur an ı Kerim’i ezberden okuma yarışması ve ezan yarışması bizim de öğrenci gönderdiğimiz yarışmalardı.

Bütün bu yarışmalara öğrencileri hazırlamak ise biraz yorucu bir işti. Beni en çok yoran bilgi yarışmasına katılan üç  çocuğumuza 600 soruyu ezberletmek olmuştu. Çünkü buradaki çocuklarda Türkçe çok zayıf olduğu için her kelime ve cümleyi tek tek anlatmam ve ezberletmem gerekiyordu.

Her gün okuldan çıktıktan sonra çocuklar camiye uğrayıp bir saat kadar ders çalışıp evine öyle gidiyorlardı. Elhamdülillah yarışmada bugüne kadar hiç olmamış şekilde başarılı olduk. Dini bilgiler yarışması ve hutbe yarışmasında çok az bir farkla birinciliği kaybettik, Kur’an okuma yarışmasında ise Vedduha’ya kadar ezber yapıp elhamdülillah güzel bir netice aldık.

Yarışmaya katılan öğrencilerimize para ve çeşitli hediyeler verilerek teşvik edilmişti. Biz de o güne kadar her yeni sureye geçen öğrencimize zaten cüzi bir miktar para vermek suretiyle onları teşvik etmiştik. Çocukları bazen camimize aldığımız langırt ve masa tenisi ile oynatarak camiye çekmeye çalışıyorduk. Türkiye’den getirdiğimiz dijital Kur’an okuma kalemlerinden her birisine hediye etmiştik.

Kandil günleri

Tabi çocukların yanında baba ve dedeleri de onlarla tatlı bir rekabete girişerek Kur’an öğrendiler elhamdülillah. Kandil gecesinde Kur’an’a geçen cemaatimize Yasin Suresi’nin birer sahifesini vererek cemaat önünde okutup onları teşvik ettik.

Kandil programımızda çocukların söylediği ilahiler bugüne kadar bu camide hiç yaşanmamış bir güzelliği yaşamımıza sebep oldu.

Diğer cemiyet hocalarımızla her hafta bir camide toplanarak Türkiye de başlatmış olduğumuz Kuran, sohbet, ilahi ve dua ile biten güzel programlar yaptık.

Her ay bir camide yine aynı şekilde sabah namazı buluşmaları yapılarak camiler arası kaynaşmalara bir zemin hazırlanmış oldu.

O güne kadar bazı kimselerin cami cemaatine küsüp camiye gelmediğini öğrenince, camiye dargınlık, kırgınlık ve çeşitli mazeretle gelmeyen cemaatimizi evinde ziyaret ederek böyle bir şeyin olamayacağını, caminin kimsenin şahsi mekanı olmadığını, kimse için cemaatin terk edilemeyeceğini tatlı bir dille izah edip onları tekrar cemaate kazandırmaya çalıştık.

Cami grubu

Hatta Whatsapp’tan cami grubu oluşturduk, cemaate ayrı, gençlere ayrı, çocuklara ayrı… Camiye gelen olmayınca bu gruplara; ”Hocanız şuan caminin direkleri, Allah’ın melekleriyle baş başa… Sizleri camiye bekliyor” gibi mesajlar atıyorduk.

Cemaatin yoğun olduğu her vakitte bir ayet, bir hadis ve bir fıkhi meseleyi 10-15 dakika içerisinde onları sıkmadan anlatmaya gayret sarf ediyordum. Bunun dışında caminin çay ocağında fırsatını buldukça milli ve manevi duygularımıza hitap edecek sohbetler yapmaya çalıştım.

Almanya’da görev yapmak Türkiye’de görev yapmak gibi değil. Burada herkesle birebir ilgileneceksin, dertlerini dinleyip çözüm hususunda yardımcı olacaksın, diğer din mensuplarına da gereken ilgiyi göstereceksin,7-24 teyakkuzda olacaksın…

Yanlış anlaşılmalara sebebiyet verecek durumlardan kaçınacak, kimseyle fazla polemiğe girmeyeceksin. Bu yazılar fazla teferruata girmeye müsait olmadığı için bu iki senenin son günlerinden de bir iki kelam yaparak yazımı bitirmek istiyorum.

Oradaki son pazar günümde, Din Hizmetleri ataşemiz, hocalarımız ve cemaatimizin katılımıyla veda-vefa ve helalleşme programı yaptık. Dernek başkanımız ve diğer konuşmacılar sağ olsunlar çalışmalarımızı takdir ettiler. Aslında yapmamız gerekenleri yapmıştım ama buradaki kardeşlerimiz ilgi, alaka ve hizmete aç oldukları için, mesai mefhumu olmadan çalışmamız lazımdı.

Hoca arkadaşlarımın hepsi görev aşkıyla buraya gelen kardeşlerimdi. Onların da tecrübelerinden istifade etmeye çalıştım. Onlar da zaman zaman sosyal medyadan faaliyetlerimizi gördüklerini ve kendilerine örnek aldıklarını söylüyorlardı.

İki seneyi elhamdülillah dolu dolu yaşadık ve elveda derken arkamızda namaz kıldıracak talebe, namaz kılacak cemaat bırakabilmişiz diye düşünüyorum. Arkamızdan inşallah “Allah razı olsun” derlerse bizim için ne mutlu.

Osman Gülşen/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.