
Geçenlerde trende gelirken tesettürlü kadınların yanlarındaki kızları görünce aklım durdu. Bu annelerin kızlarına bu kıyafetleri kim alıyor? Küçük yaştan itibaren bunları bu kıyafetlere kim alıştırıyor? Bir düğün merasimine gidiyorsunuz, bakıyorsunuz dinibütün insanlar dekolteli gelinle fotoğraf çektirme yarışına giriyor. Bir de bunu paylaşıyorlar.
Biz imanımızın gereğini bilirdik, böyle değildik, nasıl bu hale geldik? Şu hale bakın. Baba secdede, belki teheccüd kılıyor ama evlatları nerede görüyorsunuz? Anneler ne halde? Kızlarımız ne halde? Arkadaşlarım, kardeşlerim kültür emperyalizmine mağlup olmuşuz, ister kabul edelim ister etmeyelim, bu gidiş iyi bir gidiş değil.
Yazık olur
Bu gidişle yazık olur bu gençliğe. Bu gidişle yazık olur vatana. Bu gidişle yazık olur bu bayrağa. Bu gidişle yazık olur bu ezana. Bu gidişle yazık olur bu millete. Biz feryat edelim, gücümüz yettiği kadar. Biz hakkı haykıralım, boş verin sevenlerimiz kadar sevmeyenlerimiz de olsun. Yeter ki Allah bizden razı olsun. Bilmiyorum yürek yangını bundan başka nasıl anlatılır?
Kötülüklerin yayılmasında birinci faktör iyilerin sessiz kalmasıdır. Kötülüklere hiç müdahale etmiyorsanız iyilikler zamanla kaybolur. O kötülükler nihayet sizin eve kadar girer bugün olduğu gibi. Bugün artık çıplaklık milli güvenlik meselesi haline gelmiş. Bir sonraki nesli tesettürlü annelerin bu tasvip etmediğimiz kıyafetli çocukları yetiştirecek.
Bir yerde yanlış yapıyoruz. Keşke şu üniversitelerimiz gereğinden fazla olmasaydı. Gençler okuma sevdasına kapılıp başka şehirlerde kurda kuşa yem olmasaydı. Keşke kadınlarımızı çalıştırma adına evlerimiz boş kalmasaydı. Keşke çocuklarımız ana okuluna, yaşlılarımız huzur evlerine gitmeseydi diyecek hale geldik.
Kimseye karışmayın
“Karışmayın kimseye” diyorlar. Annesiniz, babasınız karışmayın evlatlarınıza… Genel müdürsünüz, amirsiniz karışmayın elamanlarınıza. İş adamısınız, tüccarsınız karışmayın işçilerinize. Öğretmensiniz, hocasınız karışmayın talebelerinize. Sahi bu gidişat nereye? Allah aşkına biri açıklasın bu nasıl mantalite?
Falan genel müdür çok dindar bir adammış ama elemanlarına hiç karışmıyormuş. Şu TV kanalları Müslüman kişilere aitmiş ama kimsenin kıyafetlerine karışmıyorlarmış. Allah’ım şaşılacak bir hale geldik. Ankara’da bürokrasinin tam ortasında çalıştım. Dindar bilinen kimseler yönetici ama koridorlar podyum gibiydi.
Allah aşkına, iyiliğin ölçüsü nedir? Hiçbir şeye ses çıkarmayınca iyilerden mi oluyorsunuz? Falanca insan çok ahlaklı bir insan diyorlar, hiçbir şeye karışmaz, yanında ne yapsalar sessiz kalırmış. Sahi bu kişi ahlaklı mı? Acaba ahlak bunu mu gerektirir? Ahlaklı olmak demek kimseyi gücendirmemek için her şeye sessiz kalmak demek midir?
Ahlaklı komşu, ahlaklı iş adamı, ahlaklı genel müdür demeleri için yapmam gerekenleri yapmayınca sessiz kalınca ahlaklı mı olmuş oluyorum? Eğer bir gün bu dünyanın sonunda hesap vereceğini biliyorsa bir insan, kötülüklere müdahale etmesi gerekir. Ama usulüne uygun etmelidir. İkaz etmelidir, yapabileceğini yapmalıdır.
Yazık yazık
Bir gün bir markete gittim, orada çalışan bir bayan gördüm. Kasanın başında duran marketçiye; “Bu market sizin mi?” dedim. “Evet” dedi. “Peki bu gibi insanların çalıştığı iş yerinizde bereket olur mu? Hiç düşünüyor musunuz?” dedim. Hemen klasik tepkiyi verdi: “Abi biz de Müslümanız.”
“Onda şüphem yok, zaten öyle olmasaydın sana böyle konuşmazdım” dedim. Hemen telefonunu eline aldı şiir okuyan meşhur birisinin videosunu gösterdi. “Ben de böyle dini şeyler dinliyorum” dedi. “Bak kardeşim kimi dinlerseniz dinleyin” dedim ve şunları söyledim:
“İman dediğiniz şey güzelliklere yol veren kötülüklerin önünü kapatan bir cevherdir. İman devreden çıktıktan, herkes istediği gibi nefsine göre hareket ettikten sonra ne fark eder? Onu dinleseniz ne olur, bunu dinleseniz ne olur?
Ben bu konuştuklarımı seni suçlayarak konuşmuyorum. İmanımın gereği olarak konuşuyorum. Bir adım ötesi daha başka bir şey de yapabilirdim. Bir daha bu dükkana adım atmam mesela. O zaman ne olur biliyor musun? Sana bir şey olur mu olmaz mı bilmem ama Rabbimi imanıma şahit tutmuş olurum.”
Rızık Allah’tandır
Geçenlerde ailesini yakından tanıdığım bir genç iş adımını ziyaret ettim. Hayretler içerisinde kaldım. Anne tesettürlü, babası sakallı. Oğullarının elamanları manken gibi. Keşke öyle olsa, tarifsiz bir kıyafet içerisinde gördüm. Bir şeyler söylemek istedim ama; “Amca bu zaman bunu gerektiriyor” dedi.
Geçen bir kızımız bizi aradı, bir iş yerinde çalışmaya başlayacakmış patronuna; “Ben namaz kılıyorum” demiş. Patron; “İş saatinde namaza müsaade etmeyiz” demiş. Ben de; “O gibi yerlerde çalışmanıza gerek yok. Rızkı veren Allah celle celaluh size başka bir yerden daha iyisini verir” dedim. Teşekkür etti.
Allah celle celaluh’un hikmetinden sual olunmaz, genç kardeşimiz aynı gün farklı iki iş yerinden teklif almış. İşin daha ilginç olanı da namaza müsaade etmeyen iş yeri de tekrar davet etmiş, bu sefer; “Sizi çalıştırırız fakat önce iş sonra namaz derseniz gelin başlayın” demişler. Bunun üzerine ikinci kez aradığında kızımıza şöyle dedim:
“Git orada çalış, namaz kılan genç olarak inancının temsilcisi ol. Belki onların ibadet etmelerine de sen vesile olursun. Ancak çok dikkatli olmalısın. Sakın ola zamanını zayi etmemelisin. Yani abdeste şu kadar zaman, namaza bu kadar ve tesbihata şu kadar derken işini ihmal etmemelisin.”
Büyük değişim
Evet kardeşlerim sözü toparlayalım. Hızlı bir değişim yaşıyoruz. Yazanlarımız, okuyanlarımız, konuşanlarımız hepimiz büyük bir imtihandayız. Herkes kendine göre belli bir çerçeveden bakarsa, hızlı değişimin farkında olamayız. Ya hızlıca çöken ahlak tahribatının farkında değiliz ya da farkındayız ama alakadar olmuyoruz.
Doğrusu bir şey anlamadım, kimileri yazılarında sürekli olumlu yönleri yazıyor. Kimileri sürekli olumsuzlukları dile getiriyor ve konuyu hep siyasete yamamaya çalışıyor. Kimileri de bir suçlu bulup bütün kusuru onun üzerine yıkma derdinde. Hakikatten çok siyasetin hatırı söz konusu. Siyasi görüşüne göre ya karalamanın derdinde, ya da toz kondurmamanın. Bizim ise içimiz yanıyor.
Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.
İçimizin yangınlığı gerçekten. Emri bil maruf nehyi anil münker bitiyor. Yapanlar hem de dindar kişiler tarafından durdurulmaya çalışılıyor. Allah c.c bunun hesabını hepimize soracak. Bugün bulduğumuz bahaneleri O’nun huzurunda diyebilir miyiz acaba? Ne mümkün! Eyvah ki eyvah. 12 yıllık mecburiyeti kalkmalı. Liseye, Ünivesiteye okuma kabiliyeti olanlar gitmeli.