Seherlerde öyle bir vakit var ki…

Seher vakti dualara icabet edildiği ve günahların affedildiği vakitlerdir. Gecelerini kıyamda geçirenler için Allah Teâlâ’nın cennette güzel makamlar hazırladığını1 beyan eden Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem seher vaktini değerlendirmekle ilgili ümmetine şu önemli öğüdü vermiştir: “Gecenin yarısı geçtikten sonra Yüce Allah (ın rahmeti dünya semasına) iner ve Allah celle celalluh kullarına sabaha kadar şöyle nida eder: ‘Yok mu isteyen verilsin, yok mu dua eden icabet edilsin, yok mu bağışlanma isteyen günahları bağışlansın.’”2

Sevgili Peygamberimizin hadisinde beyan ettiği dua, istiğfar ve geceyi kıyamla geçrimekle ilgili tavsiye edilen diğer salih ameller de zikrin türleridir. “Geceleyin/ seherde öyle bir vakit var ki kişi bu vakte dileklerini denk getirebilirse dünya ve ahireti için istediği her hayırlı işi kendisine verilir. Bu her gece böyledir.”3 müjdesini veren Peygamber Efendimiz, gecelerini namaz başta olmak üzere zikirle ihya etmeyi hastalandığı zamanlarda bile ihmal etmemiştir.4

Geceleyin kalk!

Resulullah’a risalet görevinin verilmesinin hemen ardından yani vahyin başlangıç yıllarında Müslümanlar geceyi/ seheri ihya etmekle emir olunmuşlardır. Bu konudaki ayetler gayet açıktır: “Bir kısmı hariç, geceleyin kalk! (Herkesin derin uykuda olduğu gece vakitlerinde yatağını terk ederek kalk ve namaz kılarak, Kur’an okuyarak, ayetler üzerinde tefekkür ederek Rabb’ini an!) Yani, gecenin yarısı kadar bir süre, ya da duruma göre bundan biraz daha kısa veya biraz daha uzun bir süre kalk ve Kur’an’ı (yüreğinde duyumsayarak, anlamı üzerinde düşünerek, sâkin ve ölçülü bir şekilde ve büyük bir dikkat ve) özenle oku!5

Aynı surenin 20. ayetinde ise mealen şöyle buyurulmaktadır: “(Ey şanlı Elçi!) Hiç kuşkusuz Rabb’in, senin ve beraberindeki bir grup (fedâkâr) Müslümanın, gecenin yaklaşık üçte ikisi, bazen yarısı ve kimi zaman da üçte biri kadar bir süre kalkıp (şükür nişanesi olarak) namaz kıldıklarını bilmektedir. Gecenin ve gündüzün ölçüsünü belirleyen Allah’tır. 

(Dolaylısıyla O, her gece kalkıp saatlerce namaz kılmanın sizin için ne kadar zor ve meşakkatli olduğunu bilmektedir. Fakat omuzlayacağınız ağır göreve hazırlanmanız için, belli bir süre bu aşamadan geçmeniz gerekiyordu. Bu da gerçekleştiğine göre, şimdi ikinci aşamaya geçmenin zamanı gelmiştir: Allah,) sizin bunu hesaplamakta (ve eksiksiz olarak yerine getirmede) zorlanacağınızı, (dolayısıyla bu kadar uzun süre gece namazı kılmaya daha fazla güç yetiremeyeceğinizi zaten) biliyordu.

Bu yüzden (ufak tefek aksaklıklardan dolayı) sizi affetmiş (ve yükünüzü hafifletmiş)tir: Öyleyse (bundan böyle gece namazına kalktığınız zaman) Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyabilirsiniz. (Çünkü Allah, ileriki zamanlarda) içinizde hastalanan, Allah’ın lütfunu aramak için yolculuğa çıkan ve Allah yolunda savaşan kimseler olacağını bilmektedir. Bu yüzden, ondan kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun…”6

Yukarda da değindiğimiz üzere geceyi ibadet ve ilimle ihya etmek vahyin başlangıç süreciyle beraber emredilmiş ve Müslümanlara ruhi yönden takviye yapılıp sabır eğitimleri ikmal edilmiştir. Bu bağlamda şu ayet seherin ihyası ile ilgili derin anlamlar içermektedir: “Ayetlerimize hakkıyla iman eden mü’minler, gece vakti herkes derin uykusundayken, sıcacık (yataklarını terk ederek korku ve ümit içinde Rab’lerine el açıp yalvarırlar ve kendilerine verdiğimiz nîmetlerden (bir kısmını Allah için yoksullara) harcarlar.”7 Hasan el Basrî (ö. h: 110) ayetteki gece namazından kast edilenin teheccüd namazı olduğuna kail olmuştur.8

Seherleri ihya

Seherleri ihya etmekle insanlar, risalet davasının muhtevasını yaşamaya layık bir ümmet oluşturabilirler. Bütün bu hikmetlerinden dolayı Mekke Dönemi’nde nazil olan şu ayet, Müslümanları seherleri değerlendirmeye teşvik ederek ruhaniyetlerini takviye etmeyi amaçlamıştır: “(Günahlardan) korunanlar, cennetlerde, çeşme başlarındadırlar; Rablerinin, kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranırlardı: Geceleri pek az uyurlar ve seherlerde onlar istiğfar ederlerdi.”9

Övülen bu insanlar, geceleyin namaz kılmak için kalkıp10 geceyi ihya ederken istiğfar etmeyi de sehere ertelerler. Çünkü o vakitte Allah Teâlâ’nın rahmeti kullarının üzerine daha çok iner. Seher vakitlerini değerlendiren kullarından övgüyle bahseden Yüce Allah, şu ayet-i kerimede de bizler için kendinden bağış dilenilecek vakti bildirmiştir: “Sabredenleri, doğru olanları, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranları, hayır için mal harcayanları ve seherlerde istiğfar edenleri (Allah’tan bağışlanmalarını dileyenleri Allah) görmektedir.”11 Müslümanlar Rablerinin rızasını umarak ve gazabından korkarak gecelerini ibadet ve dua ile ihya etmişlerdir.12

Bütün bu ayetlerin birincil muhatabı olan Peygamber Efendimiz de gecelerini hakkıyla ihya etmiş; ibadet, zikir, tefekkür ve Müslümanların sorunlarına çözüm aramakla vaktini değerlendirmiştir. Buna bağlı olarak geceleri ihya etmenin salihlerin ameli olduğuna atıfta bulunarak şöyle buyurmuştur: “Sizlere gecelerinizi namazla ihya etmenizi tavsiye ederim. Çünkü bu durum sizden önceki salih kişilerin ahlakıdır. Geceleri kıyamla ihya etmek sizi Rabbinize yakınlaştırır, günahlarınıza kefaret olur ve günahlara düşmenizi engeller.”13

Güzel bir izah

Birçok ayette ve hadiste ihya edilmesine işarette bulunulan seher vaktinin tayini ve kıymeti hususunda Ömer Nasuhi Bilmen şöyle der: “Seher; fecrin tuluundan (fecr-i sadık dediğimiz sabah namazı vaktinin girişinden) biraz evvelki vakittir ki güneş tekrar doğmaya, beşeriyet âlemine yeni bir faaliyet-i hayatiye gelmeye yüz tutmuş olur. Bu, bir feyizli andır, nezih ruhların neş’eyâb olacakları bir zamandır. Kalplere bir ilahî zevk ve inşirahın tesir edeceği ruhani bir demdir.

Binaenaleyh, böyle bir zamanda gaflet uykusundan uyanarak namaz kılmak, zikir ve tesbihte bulunmak, Cenab-ı Hakk’a arz-ı ubudiyette bulunarak tazarru ve niyaza devam etmek ne güzide bir harekettir. Nasıl güzide olmasın ki bu anda yapılan ibadetlere, istiğfarlara, lisan-ı Kur’an-ı Kerim ile büyük bir kıymet veriliyor. Artık bu pek kıymetli bir zamanın füyüzatından nasibdar olmaya çalışmalı değil miyiz?”14

Seherin kıymetini bilen Yakub aleyhis selam da oğullarının: “Ey babamız! Bizim günahlarımızın bağışlanmasını dile. Gerçekten biz günah işledik”15 dediklerinde, babaları Yakub aleyhis selam hemen dua edeyim şeklinde bir cevap vermek yerine, yakın gelecek zamânâ delalet eden bir cümle kurarak mukabale etmiştir. Şu ayet bu durumu haber vermektedir: “(Yakub, oğullarının istiğfar taleplerine) Sizin için, Rabbimden bağışlanma dileyeceğim.’ dedi. Şüphesiz o, bağışlayandır, esirgeyendir.16 Müfessirlerin çoğu, Hazreti Yakup’un çocukları için dua ve bağışlanma talebini seher vaktine ertelediği görüşündedirler. Çünkü seher vakti, vakitlerin en şereflisidir.17 Dolayısıyla bu vakitlerin güzelce değerlendirilmesi ve hakkının verilmesi gerekir. Hazreti Yakup da bunu yapmıştır.

Dr. Mehmet Sürmeli/ İrfanDunyamiz.com

DİPNOTLAR

1 Heysemi, Zevaid, c. II, s. 254.
2 Müslim, 6, Salat’ü-l Müsafir, 24, Had.no: 757, c. I, s. 522.
3 Ahmed, Müsned, c.III, s.313;Müslim, 6, Salat’ü-l Müsafir,23, Had no:757, c. I, s. 521.
4 Ahmed, Müsned, c.VI, s. 126.
5 Müzzemmil 73/2-4.
6 Müzzemmil 73/20.
7 Secde 32/16
8 Hasan el-Basrî, Tefsir, c. II, s. 161.
9 Zariyat 51/15-18.
10 el-Ferra, Ebu Zekeriyya Yahya b. Ziyad, Meâni’l-Kur’an, c. III, s. 84.
11 Âl-i İmran 3/17.
12 Zemahşerî, Keşşaf, c. III, s. 496.
13 Tirmizi, 102, Deavat, Had. no: 2549, c. V, s. 552.
14 Bilmen, Ömer Nasuhi, Kur’an-ı Kerim’in Yüce Meâl-i Alisi ve Tefsiri, İstanbul 1964,  c. I, s. 334.
15 Yusuf 12/97.
16 Yusuf 12/98.
17 Hasan el-Basrî, Tefsir, c. I, s. 430; Mukâtil b. Süleyman, Tefsir, c. II, 163; İbni Vehb, el-Vâdıh, c. I, s. 394; Hâzin, Ali b. Muhammed, Lübabü’t-Te’vîl (Mecma’u’t-Tefasir içinde), c. III, s. 404

İstikamet Yazıları ↗

İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Böyle bir derdiniz var mı?

Bir otobüs yolculuğundayım, yolcuların birçoğu uyuyor. Önlerindeki ekranlardan akan pislikleri izleyerek günah bataklığına batanlar da …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.