İmamlar ve vaizler için bayram vaazı…

أعوذ بالله من الشيطان الرجيم

بسم الله الرحمن الرحيم

قَدْ اَفْلَحَ مَنْ تَزَكّٰىۙ ﴿١٤﴾وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّه۪ فَصَلّٰىۜ 

قَالَ قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

مَثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِى تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الْجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى

Can bula cananını
Bayram o Bayram ola,
Kul bula sultanını bayram
Bayram o Bayram ola

Hüzn ü keder def ola
Dilde hicap ref ola
Cümle günah affola
Bayram o bayram ola

Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi sizlerin üzerine olsun. Çok kıymetli cemaat-i müslimin, Yüce Rabbim bu mübarek Ramazan’ı Şerif Bayramı gününde, hepinize sağlık, afiyet, huzur ve bereket ihsan eylesin. Sohbetimiz hayırlara bereketlere vesile eylesin.

Kıymetli Müslümanlar!

Bugün size  bayram vaazı olarak, bayramla ilgili müminlerin bilmesi gereken konularda bilgiler vermek istiyorum.

Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri hepinizden hepimizden razı olsun,

Muhterem Mü’minler!

Müminlerin iki bayramı olan, Ramazan-ı Şerif ve Kurban Bayramları, diğer bir adıyla Fıtır bayramı ile Kurban Bayramı…

Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in Mekke-i Mükerreme’den Medine-yi Münevvere’ye hicret ettiğinden sonra müminlere hediye edilmiştir.

Fahr-i Kahinat Efendimiz, Medine-i Münevvere’ye gittiğinde, orada insanların bir takım bayramlar yaptıklarını gördü, cahiliye devrinden kalma Nevruz gibi, Mihrican gibi, bir takım bayramları kutladıklarını ve bu bayramlarda zaman zaman da İslam’a uygun olmayan bazı gayrimeşru hadiselerin gerçekleştiğini gördü.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem; “Allah Teala size kutladığınız bu iki bayramın, yani Mihrican ve Nevruzun yerine daha hayırlısını Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramını hediye etti” buyurdu.

O günden bu yana 14 asırdır mü’minler başka bayramlar yerine, gayri meşru olan bayramlar yerine, meşru olan İslam’ın getirdiği, Allah Teala’nın mü’minlere hediye ettiği Fıtır Bayramı, yani Ramazan bayramı ve Kurban bayramını kutlar hale geldiler.

Mü’minler Ramazan-ı Şerif’in peşinden gelen bu Ramazan Bayramı, aslında oruç tutanlara, namaz kılanlara, teravihlerini eda edenlere, zekatlarını verip, fitrelerini verenlere Cenabı Mevla’nın mükafatıdır.

Müjdeler olsun size!

O halde müjdeler olsun, bir ay boyunca yemeye, içmeye, bir takım yasaklara sabredip, bugün bayram sabahına erişenlere.

Müjdeler olsun bir ay boyunca imsak vakti ile iftar vakti arasında, Rabbinin sözüne, emrine itaat edip, onun yasaklarına riayet eden mü’minlere.

Müjdeler olsun teravih namazlarını kılan, beş vakit namazını bir ay boyunca aksatmayan mü’minlere,

Müjdeler olsun her gün kitabımız Kur’an-ı Kerim’le birlikte haşır neşir olup, Allah Teala’nın kitabı ile vaktini geçirenlere ve mukabele okuyanlara.

 Bu iki bayramın ismini, Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem belirtmiş, bir tanesine Fıtır Bayramı demiştir, bir diğerine ise Kurban bayramı denmiştir.

Biz fitrelerimizi veriyoruz, “fitre” kelimesi ile aynı kökten geliyor. Yani, bir insanı Allah Teala bugüne ulaştırdığı için bayram sabahına ulaştırdığı için mü’min ne yapıyor? Fitre veriyor.

Boynumuzun borcu, sağlığımızın sıhhatimin borcu olarak bir fitre  veriyor, fakirleri yoksulları bu vesileyle sevindirmiş oluyor.

Dolayısıyla bu bayram, Fıtır bayramıdır. Ramazan’ı Şerif bayramıdır, oruç tutanların sonunda hak ettikleri bayramdır.

 Zira Mevlamız ne buyurmuştur?

“Muhakkak ki zorlukla beraber kolaylık vardır” (İnşirah, 5) buyurmuştur.

Bir ay boyunca zorluklara katlanan mü’minlere sonunda kolaylık geliyor. Mevla Teala ve Tekaddes Hazretleri bu coşkuyu bayram sabahı ailesiyle kahvaltı yapma ikramını kullarına lütfediyor.

Aman dikkat edelim!

Bazen bu bayram hakkında Şeker Bayramı falan dendiğini duyuyoruz, bu doğru değildir Kıymetli kardeşlerim. şeker yemek için bayram yapılmaz bu bayram Ramazan’ı Şerif bayramıdır.

On bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif’te sabredip Allah’ın kurallarına Allah’ın emirlerine ve yasaklarına hassasiyetle titizlikle riayet eden müminlerin sonunda huzurla mutlulukla yaşayacağı bir bayram demektir.

Aynı şekilde Kurban Bayramı’na da bazen et bayramı deniyor, buda doğru değildir. Çünkü insan et yemek için, bu kadar basit bir hadise için bayram yapmaz.

Kurban demek; Allah’a yaklaşmak demektir, kulun Rabbine yaklaşması demektir.

Anca böyle yüce bir gaye için, dünyadaki bütün mü’minler bayram yapabilirler Onun için bu kelimeleri muhafaza etmemiz önemlidir kıymetli kardeşlerim

Muhterem Mü’minler!

Bayram birlik ve beraberlik günüdür. Mü’minlerin yekvücut olduğu, aralarındaki problemleri çözdüğü ve birbirlerine sevgi, merhamet, muhabbet gösterdikleri zaman birimleridir.

Zira Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem okuduğumuz hadis-i şerifte buyurdular ki;

قَالَ قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَمَثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِى تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ مَثَلُ الْجَسَدِ

Mü’minler birbirlerine merhamet etmekte, birbirlerine sımsıkı sarılmakta, birbirlerini sevmekte, bir vücut gibidirler, bir vücudun uzuvları gibidirler.

Nasıl ki vücudun herhangi bir uzvunda bir ağrı olsa, bir sızı olsa, bir sıkıntı olsa, diğerleri de uykusuz kalarak, ateşlenerek o uzvun hastalığını paylaşıyorlarsa…

İşte mü’minlerinde örneği bu şekildedir, dünyadaki bütün müminler bir beden gibidir, biri else, biri ayak gibidir, biri başsa biri kalp gibidir.

Bedenin herhangi bir yerinde bir ağrı olduğu zaman, onun ateşi nasıl ki bütün vücudu etkiliyorsa, dişimiz ağrıdığında, sabaha kadar uykusuz kaldığımız da sadece dişimiz değil, aslında bu ıstırabı bütün bedenimiz çekiyorsa…

Aynı şekilde Suriye’de yaşayan bir din kardeşimizin çektiği acı bizimde acımızdır, Miammar’daki, Doğu Türkistan’daki Filistin’deki din kardeşimizin derdi, bizimde derdimizdir. Mü’min olmak, İslam bunu gerektirir.

Bayram birlik ve beraberlik günüdür

Zira Cenabı Mevla kur’an-ı Kerim’de Hücurat suresinde müminleri haber verirken ne buyurmuştu;

اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ

“Mü’minler, sadece ve sadece kardeştirler” (Hucurat, 10) buyurmuştur. Bugün kardeşlik günüdür.

Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem Buhari’de geçen bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur;

الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ،

“Müslüman müslümanın kardeşidir,din kardeşidir.”

Aynı anadan babadan doğmamış olabilir, aynı kanı taşımıyor olabilir, ama aynı Allah’a inanıyor, aynı peygambere iman ediyor, aynı kıbleye secde ediyor aynı kitabı açıp kokuyor.

O halde Müslüman Müslümanın kardeşidir.

لاَ يَظْلِمُهُ

Ona zulmetmez.

وَلاَ يُسْلِمُهُ

Onun düşmana, tehlikeye teslim etmez, tehlikeli durumlarla baş başa bırakmaz.

وَمَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ

Kim bir din kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir.

وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرُبَاتِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ

Bir insan bir din kardeşinin bir derdini, bir problemini hallederse, çözerse Allah da onun kıyamet günü birçok sıkıntısını, birçok derdini giderir.

وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

Din kardeşinin ayıbını, bir kusurunu örtenin, Allah kıyamet günü birçok kusurunu örtecektir buyurdu.

Kıymetli Mü’minler!

Bugün müslümanlar olarak, bir binanın kerpiçleri gibi, bir binanın tuğlaları gibi, yan yana, sırt sırta vermeleri gereken gündür.

Ve müminlerin;

اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ

“Mü’minler ancak kardeştirler” ilahi fermanı gereğince bugün birbirlerine destek olma günüdür,

Bugün ayıpları ortaya çıkarma günü değildir.

Bugün kavga etme günü değildir.

Bugün ayıpları örtmek günüdür.

Bugün birbirine sırt dönme günü değildir.

Zira Peygamberimiz sallellahu aleyhi ve sellem yine Buhari’de geçen bir hadis-i şerifte şöyle buyurdular;

ولا تَقَاطعُو

Birbirinizle ilişkinizi kesmeyiniz.

وَلاَ تَدَابَرُوا

Birbirinize sırt dövmeyiniz.

وَلاَ تَبَاغَضُوا

Birbirinize kin beslemeyiniz.

وَلاَ تَحَاسَدُوا

Birbirinize haset etmeyiniz

وَكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إِخْوَانًا

Allah’ın kulları kardeş olunuz.

وَلاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِ ٍ

Bir Müslümanın bir mü’minin, din kardeşi ile 3 günden fazla küs durması helal değildir, haramdır” buyurdu Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem.

Akraba ilişkilerine dikkat edelim.

O halde birincisi; akraba ilişkilerini, mü’minlerle olan ilişkilerimizi kopartmayacağız, Fahr-i Kahinat Efendimiz bize bunu emrediyor.

Şu mübarek günde yapabileceğiniz en güzel ibadetlerden bir tanesi; akrabalarımızı aramak, hal hatırlarını sormak, komşularımızı, sevdiklerimizi, üzerimizde hakkı bulunan ehli hukuku aramak, onlarla bayramlaşmak ve mü’minlerle aramızdaki irtibatı sağlam tutmaktır kıymetli kardeşlerim.

Bugünde akraba ile ilişkiyi kesmek, mü’minlerle ilişkiyi kesmek  günahtır. Allah’ın hoşlanmadığı bir şeydir.

 İkincisi; birbirimize sırt dönmeyin diyor. Birbirinize kin ve nefret beslemeyin, birbirinize haset etmeyin,

Sevgi varken ne gerek var ki nefrete…

Ne demişti ;Yunus Emre.

Gelin tanış olalım.
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Bu dünya kimseye kalmaz

Üç günlük dünyadayız, kavgayla da bitecek, huzurla da bitecek, ağlayarak da bitecek, gülerek de bitecek.

Ne gerek var gülerek bitirmek yerine, ağlayarak bitirmeye, ne gerek var huzurla mutlulukla bu dünyayı devam ettirmek yerine, huzursuzlukla, çekişmelerle, hasetle, fesatla, kinle, nefretle bitirmeye…

Kıymetli mü’minler!

Geliniz şu mübarek günde şeytanı sevindirmeyelim. Rabbimizi sevindirelim, Peygamberimizi sevindirelim.

Mü’minlerle aramızdaki problemleri halledelim. Sevgi merkezli bir bayram geçirelim inşâallah.

Bakınız hadis-i şerifte Fahr-i Kahinat Efendimiz ne buyuuruyorlar:

Üç günden fazla dargın durmak haramdır buyurdular. Üç güne kadar müsaade var. Olur ya bir diğer bir mü’min ile tartışmış olabilir, aralarında bir husumet, bir problem olmuş olabilir.

Birbirlerine hakaret etmedikten sonra, birbirlerini vurup kırmadıktan sonra, fikir ayrılığı her zaman olabilir, Fakat burada üç güne kadar beden ayrılığına müsaade var. Üç güne kadar selam vermemeye müsade var.

Ama üç günden sonra hala bir mü’min bir mü’mine selam vermiyorsa, yolda gördüğünde yolu değiştiriyorsa, telefon rehberinde ismini gördüğü zaman atlıyor, “bırak bunu canım, ben bununla konuşmuyorum” diyorsa haram işliyor demektir.

Hele hele bu küs olduğu kişi, dargın olduğu kişi, akrabasıysa, Allah muhafaza anne, baba, evlat, kardeş, amca, teyze, dayı, yeğen, dede, torun…

Eğer böyle bir yakın akraba ise fark etmez yakın veya uzak akraba olsun, komşu ise, bu kadar yakınlığı olan bu kadar hakkı hukuku olan bir kişi ise, bayramın tadına eremez kıymetli mü’minler.

Küsler barışsın bu bayram

Dargın olanlar, küs olanlar, bayramın lezzetini alamazlar. Çünkü sırtlarında ağır bir yük var, kalplerinde bir kin bir nefret, nefrete götürecek bir şey var, Onunla Bayram yapamazlar.

Mutlu olsalar, Bayram yapmak isteseler, akıllarına hemen o küs oldukları kişi gelir ve Bayram yapmakta zorlanırlar. Onun için bugün de yapacağımız en güzel vazifelerinden bir tanesini mü’minler olarak küslükleri bitirmektir, dargınlıkları bitirmektir.

Kim önce adım atarsa sevabın büyüğünü o alır. Ben büyüğüm o küçük önce o gelsin sonra ben gideyim… Bunları düşünmemek lazım, Bir an evvel aramızdaki problemi çözmek lazım kıymetli din kardeşlerim.

Allah Resûlü sallellahu aleyhi ve sellem’in iki torunu Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin efendilerimiz gençlik dönemlerinde böyle birbirlerine karşı bir küslükleri oldu, sahabe-i kiramdan bir tanesi yanına gitti dedi ki: Ya Ey Hasan sen büyüksün neden barışmıyorsun Hüseyinle?

Ssonra Hazreti Hüseyin’e gitti: “Ey Hüseyin niye barışmıyorsun ağabeyinle, size yakışmaz böyle olmak, küs durmayın” dedi.

“Bilakis” dedi: “Ben aslında, küs durmak istemiyorum fakat sevabı abim alsın istiyorum, ilk adım atan en büyük sevabı alacak, abim sevabı alsın diye ben bekliyorum.”

Diğerine gittiklerinde diğeri de “Kardeşim sevabı alsın, diye bekliyorum” aradım o adımı atsın da en büyük mükafatı o alsın diye bekliyorum” diyor.

İşte biz de bu büyük mükafatlara erebilmek için kıymetli kardeşlerim! Önce adım atmamız lazım. Nefsi ve şeytanı üzmemiz lazım. Rabbimizi ve Peygamberimizi memnun etmemiz, mutlu etmemiz lazım

Ramazan-ı Şerif’te Rabbimizden af diledik değil mi? Ne dedik Allah’ım sen affedicisin, affetmeyi seversin, bizleri de affeyle dedik.

 O halde Mü’minler olarak bize de ne düşer? Affetmek düşer.

Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz bize af örneklerini anlattı kendisinin cennetteki yasak meyveyi yiyen Hazreti Adem ve Hazreti Havva’yı nasıl affettiğini anlattı.

Rabbimiz bize Kur’an-ı Kerim’de balığın karnındaki Yunus Peygamberi nasıl affettiğin anlattı, aynı şekilde bir insan olarak Hazreti Yusuf’un kendisini kuyuya atan 11 tane kardeşini; yarın büyüdüğünde Mısır’a Sultan olduğunda karşılarına muhtaç vaziyette gelen o 11 kardeşini anlattı.

قَالَ لاَ تَثْرَيبَ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَ

Bugün size kınama yoktur. Ben sizi kınamayacağım. Size kötü bir söz söylemeyeceğim. Sze işkence etmeyeceğim. Bana yaptığınız gibi zulüm etmeyeceğim.

يَغْفِرُ اللّهُ لَكُمْ

Bilakis Allah’ın sizi affetmesi için dua ediyorum, Rabbime temenni ediyorum, o cahillik döneminizde bana yaptıklarınızdan dolayı sizi affetsin, sizi bağışlasın diyor.

Kıymetli kardeşlerim!

Rabbimiz bize bu örneklerin için anlatıyor, hayatımızda bu örnekleri tatbik edelim diye. Bizler de Rabbimizin

اَلـْعــَفـُوُّ

“Çok affedici” ismini hayatımızda yaşayalım, yaşatalım diye. O nasıl affediyorsa, affetmeyi de seviyor, bizlere de düşen affetmektir.

Aynı Hazreti Yusuf’un yaptığı gibi bizler de hakkı bulunan kişileri belki bizi inciten belki üzerinde hakkımızın olduğu insanları affetmek, bu bayram günlerinde bizlere yaraşan özellik olacaktır ,mümin olarak bizlere yakışan tavır olacaktır.

Alvarlı Efe ne demişti;

Can bula cananını
Bayram o Bayram ola,
Kul bula sultanını bayram
Bayram o Bayram ola

Hüzn ü keder def ola
Dilde hicap ref ola
Cümle günah affola
Bayram o bayram ola

Bayram affetme günleri ve Rabbimizin de affını isteme günleridir. Biz affedersek Rabbimize de gideriz deriz ki: “Allah’ım bak bana karşı böyle kötülükler yapılmıştı, ben bu kullarını affettim. Sen de beni affeyle Yarabbi”

Rabbimize nazlanırız ondan istemeye de yüzümüz olur bu vesileyle kıymetli mü’minler.

Bayram sıla-i rahim günüdür, akrabaları dolaşma, akrabalık ilişkilerini kuvvetlendirme günüdür.

 Zira Cenabı Hak Kur’an-ı Kerim’de;

وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا

Allah’a kulluk yapınız ona hiçbir şeyi ortak koşmayınız

وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا

Annenize babanıza iyilikle muamele ediniz

وَبِذِي الْقُرْبَى

Yakın akrabaya

Akrabalarınıza ne  yapınız? İyilikle muamele ediniz buyuruluyor.

Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’deki emridir.

Akrabalarımıza iyilikle muamele etmek ne demektir?

İhtiyaçları olduğunda onların ihtiyaçlarına koşmak, bayram olduğunda gidemiyorsak bile telefon açıp hallerini hatırlarını sormak

Gidemediğimiz durumlarda onların bir ihtiyaçları var mı, bir dertleri sıkıntıları var mı, diye telefonla açıp sormak.

Eğer paraya ihtiyaçları varsa, imkanımız varsa maddi yardımda bulunmak, Eğer manevi bir yardıma ihtiyaçları varsa, o yönde yardımda bulunmak, ne varsa yapabileceğimiz bunu yapmak.

Sıla-yı rahim mevsimi

Sıla-yı rahim, akraba ilişkileri çok önemlidir. Allah Teala diyor ki; “Ben akrabalık ilişkilerini, sılayı yarattım ve ona kendi ismimden Rahim ismini verdim.”

Sıla’yı Rahim akraba ilişkileri demek, ona kendi ismini verdim diyor Cenabı Allah. Her kim akrabaları ile ilişkisini sağlam tutarsa benimle olan ilişkisini sağlam tutmuş olur.

 Akrabalarına sahip çıkana Ben de sahip çıkarım. Her kim akrabaları ile ilişkisini kopartırsa, akrabalarına sahip çıkmazsa Ben de ona sahip çıkmam. Ben de onunla olan irtibatımı ilişkimi keserim diyor.

Rabbi ile münasebetini iyi yapmak isteyen, Rabbinin sevdiği bir kul olmak isteyen, ona nazlanabilen, duaları müstecab olan, ibadetleri kabul olan bir kul olmak isteyen, akrabalık ilişkilerini çok sağlam tutmalıdır.

İki cihan güneşi Hazreti Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem Allah’a ve ahiret gününe inandığını iddia eden mü’minlere üç tane emir veriyor.

1- Her kim Allah’a ve ahiret gününe inandığını iddia ediyorsa misafirine ikramda bulunsun.

2– Her kim Allah’a ve ahiret gününe inandığını iddia ediyorsa akrabaları ile ilişkilerini sağlam tutsun.

3– Her kim Allah’a ve ahiret gününe inandığını iddia ediyorsa ya hayır söylesin ya da susun.

Allah’a ve ahiret gününe inanıyorum diyen, öldükten sonra dirilmeye, cennete cehenneme kıyamete hesaba mizana inanıyorum diyen mü’minlerin, akrabalık ilişkilerini sağlam tutmaları gerektiğini Hazreti Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem bizlere haber veriyor kıymetli kardeşlerim.

İşte bu bayram günlerinde eğer bizler de akrabalarımızla olan bu münasebetlerimizi sağlamlaştırırsak, aralardaki ufak tefek problemleri sıkıntıları dertleri giderirsek, şeytanın bacağını kırıp telefonumuzu elimize alıp;

“Selamünaleyküm kardeşim, nasılsın iyi misin, aramızda böyle bir problem oldu ama bugün bayram günüdür, bugün husumet güdecek gün değildir, bugün kin nefret olacak bir gün değildir.

Böyle böyle hadis-i şeriflerde duydum, ayeti kerimelerde duydum, bunları duyduktan sonrada mü’mine yakışan bunları amele dönüştürmektir. Ben de seni aradım bu problemi bitirelim bayramın mübarek olsun kardeşim…

İşte böyle derseniz Allah katında çok büyük bir iş yapmış olursunuz.

Şunu diyebiliyorsan; Şu bayram gününde benim dünyadaki bütün Müslümanlara hakkım helal olsun. Bütün din kardeşlerimi hakkım helal olsun.

Evet birtakım insanların üzerinde hakkım olabilir, zamanında bana zulüm etmiş olabilirler ama bu haklarımı Allah’a havale ettim. Ben üzerime düşen vazifeyi yapıyorum mü’minlere hakkımı helal ediyorum diyebilirse eğer, o zaman o mümin gerçekten de yarın cennette büyük mükafatlara erecektir ayeti kerimeler ve hadis-i şeriflerden anladığımız üzere…

Bayramda ne yapmalıyız?

Bunu da konuşarak bu bayram sohbetimizi sona erdirmiş olalım.

Birincisi; bayram günleri neşe huzur sevinç günleridir kendimiz sevinçli olmalıyız. Allah Teala’nın hediye ettiği bir Bayramı yaşıyoruz, herhangi bir insanın oluşturduğu bayram değil, şu gün bayram olsun dediği bayram değil.

Allah’ın müminlere hediye ettiği bayramdır. Sevinçli olmalı, neşeli olmalı, güler yüzlü olmalı, etrafımızdaki insanlara sevgiyle, muhabbetle, neşeyle yaklaşmalıdır kıymetli kardeşlerim.

İkincisi ailemizle çocuklarımızla güzel vakit geçirmeli, Ramazan’ı Şerif ayı boyunca belki yoğun tempolarımız oldu, mukabelelere vakit ayırdık, sohbetlere vakit ayırdık ,çalışan kişiler işlerine vakit ayırdılar, hanımlar evde yoğun belki yemek yapma, ev işleriyle meşgul olma, telaşları vardı.

Şimdi bayram sabahındayız telaşlar bitti, babalar evde, anneler evde, dedeler, nineler evde .

Şimdi bayramın tadını çıkartmak zamanıdır.

Ailece herkes evinde huzur ve mutluluk içerisinde, ağız tadıyla bu bayramı yaşamalılar ve ailemize güzelce vakit ayrılmalıyız.

Hanımlar kocaları ile ilgilenmeli. Erkekler de sevgi ile şefkatle merhametle birlikte ailelerine kucak açmalı. Anne babalar evlatları ile ilgilenmeli, evlerde bir bayram havası mutlaka olmalıdır kıymetli mü’minler.

Üçüncüsü az önce de önemini ifade ettik, mutlaka bugün gidemiyorsak sevdiklerimizi telefonla dahi aramalıyız. Dedemizin ninemizi göremesek de apartmanımızdaki büyük dedelerimiz ile  ninelerimizle bayramlaşabiliriz, komşularımızla bayramlaşabiliriz,

Onun dışındada sevdiklerimizi özellikle akrabalarımızı anne babaları kardeşleri evlatları, evlatlar büyüklerini dedeleri nineleri bütün birbirlerini aramalı.

Sıla-yı Rahim bugün için budur. Diğer günlerde Sıla-yı Rahim bizzat gidip ziyaret ederek görmektir. Ama gitme imkanımız yoksa sıla-yı rahim nedir? Telefon ile aramaktır, hal hatır sormaktır kıymetli mü’minler.

Eğer içimizdeki o kinleri büyütürsek, içimizdeki o nefretleri büyütürsek, o küslükleri, o dargınlıkları ,büyük büyük meseleler haline getirirsek, meselenin önünü alamayız kıymeti mü’minler.

Bazen kardeşler birbirlerine öyle küsüyorlar ki, kardeşler birbirlerinden o kadar çok nefret ediyorlar ki, bir kardeş bir kardeşe şunu diyebiliyor: “Eğer o cennete girecekse ben aynı cennete girmem.”

Bu kadar içerisinde kin ve nefret duyguları büyüyebiliyor. Aman nefse şeytana fırsat vermeyelim, Allah yolunda bayram günlerini huzurla mutlulukla geçirelim kıymetli mü’minler.

Zekat ve fitreler önemli

Eğer olur ya bir aksilik oldu, fitresini unutanlar oldu, biliyorsunuz bayram sabahında girdiğinde şu anda Bayram sabahına girdik, fitre vermesi gerekiyor mü’minler. Çünkü bizim Bayramı ulaştırdığı için Rabbimize bir teşekkür olarak bunu ödemesi gerekiyor.

Zekatlarını vermeyenler varsa, üzerine zekat farz olup, Ramazan-ı Şerif ayında zekatlarını verenlerden zekatını vermeyenlerin mutlaka zekatlarını vermeleri gerekir. Zekat fakirin, yetimin, yoksulun hakkıdır.

Enes bin Malik Hazretlerinin anlattığı mü’minin gerçek beş bayramını izah ederek bugünkü Bayram vazımızı tamamlamak istiyorum.

Enes bin Malik Hazretleri der ki: Mü’min için beş Bayram vardır. Gerçek bayramlar, hakiki bayramlar, bu dünyadakiler sureten bayram, bir görüntü gibi adeta… Ama bunun asıl gerçekleri şu 5 bayramdır.

للمؤمن خمسة أعياد : كل يوم يمر على المؤمن ولا يكتب عليه ذنب فهو يوم عيد

Bir mü’minin günahsız olarak geçirdiği gün bayram günüdür. Sol taraftaki meleğin boş kaldığı akşama kadar kalemi eline almadı, sayfa tertemiz olduğu gün mü’min için birinci bayram günüdür.

اليوم الذي يخرج فيه من الدنيا بالإيمان فهو يوم عيد

Bu dünyadan ahirete imanla gittiği, kelime-i şehadet ki buyurun,

اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ

 diyerek Rabb’imin huzuruna kavuştuğu gün, Mü’min için bayram günüdür.

واليوم الذي يجاوز فيه الصراط ويأمن أهوال يوم القيامة فهو يوم عيد

Mü’minin sırat köprüsünden şimşek gibi geçtiği, cehenneme düşmeden, ateşe, azaba, düçar olmadan o kıyamet hallerinden emin olarak cennete ulaştığı gün Sırat köprüsünü geçtiği gün mü’min için 3. Bayram günüdür.

واليوم الذي يدخل فيه الجنة فهو يوم عيد

Mü’minin cennete girdiği gün, asıl bayram günüdür.

Firdevs Cennetine, Adn cennetine, Naim cennetlerine girdiği gün, sadece oruç tutanlara özel olan, cennetin Reyyan kapısından girdiği gün mü’minin 4. bayramı olacaktır.

واليوم الذي ينظر فيه إلى ربه فهو يوم عيد

Ve mü’inin en güzel bayramı, en hakiki bayramı, sonunda hiç bir üzüntün olmayacağı ebedi mutluluğu yaşayacağı bayram, cennette mevlanın cemaliyle Müşerref olduğu, Rabbimizin cemalini doyasıya seyredeceği gün  mümin için en hakiki en gerçek bayram günü olacaktır.

Gelin dua edelim

O halde şu mübarek saatlerde, Bu mübarek Ramazan’ı Şerif bayramında geliniz hep birlikte dua edelim;

Allah’ım bizlere günahsız günler geçirmeyi nasip eyle.

Allah’ım bizlere şeytanın ve hilesinden emin olarak şehadet ile beraber kelime-i şehadetle ve hüsnü hatimelerle beraber şu dünyadan ebedi hayata göç ederken imanı kamil ile göç edebilmeyi nasip eyle.

Allah’ım bizlere kıyametin korku ve dehşetinden emin olarak sırat köprüsünden şimşek gibi geçmeyi ve Bayramı tatmayı nasip eyle,

Allah’ım bizlere cennetin en güzelleri olan Firdevs cennetlerine girmeyi, Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem ile komşu olmayı ve gerçek bayramlar yaşamayı nasip eyle.

Allah’ım bu dünyada Senin rızanı istiyoruz Senin cemalini istiyoruz, ya rabbel alemin.

Bizlere cennetinde cemalini seyreyleyip mü’minlerle beraber  ebedi bayramı hak etmeyi nasip ve müyesser eyle

Allah’ım hasta olan kullarına acil şifalar ikramı  eyle.

Dertli olan kullarına devalar nasip eyle.

Borçlu olan kullarına helalinden edalar ikram eyle.

Evlenmek isteyenlere hayırlı evlilik kapıları hayırlı aileler yuvalar kurmayı nasip eyle.

İş arayanlar hayırlı bereketli rızık kapıları lütfeyle.

Evlat isteyenlere hayırlı evlatlar ikram eyle.

Evladı olanlların da evlatlarını anasına babasına, vatanına milletine faydalı vefalı hayırlı evlat eyle ya rabbel alemin.

Bayrama ağız tadında sağlık huzur ve bereket içerisinde geçirmeyi nasip eyle.

Yeryüzündeki bütün din kardeşlerimize Bayram sevincini yaşamayı nasip eyle.

Mazlum Müslüman kardeşlerimize Sen nusretinle yardım eyle ya ilahel alemin.

Amin diyen kardeşlerimizin kalplerinden geçirmiş oldukları bütün hayırlı isteklerini kendilerine nasip eyle.

Ya rabbel alemin şu duada edilseydi diye, gönüllerinden geçirdikleri bir cümle muradatı hayriyyelerini kendilerine lütfeyle,

Ya rabbel alemin, şu bayram günlerinde hastane köşelerinde sıkıntı çekenler var, evlerinde dert ısdırap içerisinde olanlar var, bütün din kardeşlerimizin hastalıklarına acil, kamil, şifalar ihsan eyle.

Dertlerine devalar ikram eyle, borçlarına edalar lütfeyle.

Ya rabbel alemin yaşamış olduğumuz şu salgın hastalık, deprem ve felaket imtihanlarını başarıyla atlatmayı bizlere nasip eyle.

Ya rabbi sevdiklerimizle kucaklaşacağımız, dargınlıkların son bulduğu yeryüzüne din i mübin i İslam’ın hakim olduğu, huzur ve barışın, esenliğin hakim olduğu yeryüzündeki bütün din kardeşlerimizle birlikte rahatça özgürce Bayram yaptığımız günlere ulaşmayı bizlere nasip eyle.

Ya Rabbi yaptığımız duaları Kabe-i Muazzama’da, Medine-i Münevvere’de yapılan  ve müstecab olan dualar cümlesine dahil eyle.

Essalatü vesselamu aleyke ya rasulallah.

Esselatu vesselamu aleyke ya habibellah.

Esselatu vesselamü aleyke Ya seyyidel evveline vel ahirin.

Velhamdülillehirabbil alemin el- Fatiha.

Mustafa Çınar/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.