Bir güzel başkan Adnan Demirtürk

1999’da Sarıyer MGV Başkanlığı yapıyordum. Şehit genel başkanımız Adnan Demirtürk İstanbul’da bazı ilçe merkezlerini ziyaret ediyordu. Ziyaret programında biz de vardık. Bize yatsı namazı gibi gelebilecekti. Ama programlar uzadı gece 24:00 sularında gelebildi.

İlçe merkezimizi yenilemiştik. O günün şartlarına göre kendi imkanlarımızla çok kaliteli malzeme ile karşılıklı iki daireyi oldukça uyumlu bir şekilde tefriş etmiştik. O gece genel başkanımızı iki dairemizde hınca hınç, pırıl pırıl gençlerle dolu bir şekilde heyecan ve sabırla bekleyerek karşıladık.

Tatlı tebessüm

Merhum başkanımız gün boyu ziyaretlerde koşuşturmasına rağmen oldukça dinç ve dinamikti. Her zaman olduğu gibi yüzündeki tatlı tebessüm ve davaya olan bağlılığı ay gibi parlıyordu.

Geldi; etrafa göz gezdirdi. Önce gençlerden geç kaldığı için af diledi. Beklediğimiz için içten teşekkür etti. İlçe merkezimizin nezih ortamı yüzündeki tebessümü artırdı ve merhum hocamızın adeta kopyası gibi bir ses tonu, üslup, jest mimiklerle: “Kardeşlerimiz ilçe binamızı fevkalade güzel hazırlamışlar, emeği geçenlerin hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum” cümleleriyle başlayıp heyecanla bekleyen gençlere coşkulu ve samimi kısa öz bir konuşma yaptı.

Niçin çalışıyoruz? Davamızın temel esasları neler? Bizi bekleyen sonuç, cenneti o kadar güzel anlattı ki bizler keşke hiç susmayıp sabaha kadar konuşsa dedik. Sonrasında bütün gençlerle ayrı ayrı musafaha etti. Her biri ile görüşürken inci gibi dişleri görünecek şekilde yüzündeki tebessüm hiç eksik olmadı. Her bir gencimize çok değerli birer mücahit olduklarını hissettirdi.

Ben de ilçe başkanı olarak gıbta ve hayranlıkla yanında eşlik ettim. Küçük ikramlardan sonra yolcu ettik. Günlerce gençlerimiz o geceyi yad edip daha bir coşku ile çalışmalara katılmışlardı.

Şehadeti

Aradan bir kaç ay geçmişti ki malum kaza sonucu şehadet haberini aldık. Okulda derste idim: hemen izin alıp o akşamki gençlerden bir grupla son görevimizi ifa için Trabzon’a geldik. Yol boyunca hepimizin gözleri doldu doldu boşaldı. Şehadetin sevinci ile yiğit bir dava adamını, gönül insanını, bir mücahiti ömrünün baharında ahirete yolcu etmenin hüznü bir arada idi.

Bizi ziyaret ettiğinde bir kaç dakika gözlerinin içine baktım. Rabbim şahit o an o gözlerde şehadeti görmüştüm.
Birden içim acımıştı. O an göz göze geldik başı ile tebessüm ederek selamlaştık. Adeta bizlere: “Bu gençlere iyi sahip çıkın; onlar bu milletin en büyük gücü, ümmetin geleceği” der gibiydi.

O gün ne güzel dündür. Hasretinden yandım bugün.

Rabbim bizleri cennetinde buluştursun.

Ruhun şad, mekanın Cennet’ül Firdevs olsun muhterem başkanım!

Cemal Yılmaz/ İrfanDunyamiz.com

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Sebastian’dan Süleyman’a bir iman hikâyesi…

            Eski ismi Sebastian yeni ismi Süleyman… O bir Fransız ve 2000’li yılların başında din …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.