Vaktinden önce çiçek açmayasın…

İman insanın içinde ateşten bir kor gibidir. O koru beslemezseniz o ateş söner Allah korusun. Bazen ecdattan kalma bir caminin önünde turist gibi gezen genç kardeşlerimizi görüyoruz. “Bu halimle, bu kıyafetlerimle camiye girebilir miyim acaba?” deyişlerine şahid oluyoruz. Kızlar ve erkekler olarak o üzerindeki kıyafetlerin uygun olmadığını kendileri de biliyorlar.

Bu kardeşlerimiz Müslümanca giyim ve görünümün nasıl olması gerektiğini de çok iyi biliyorlar tabii ki. Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem, saçların tıraş şeklinde bile müşriklere benzemekten sakındırmıştır. Giyim kuşam şekliyle de Müslümanlara örnek olmuştur. Mü’min hanımlara da ne şekilde örtünmeleri gerektiğini kendisi bizzat tarif etmiştir.

Genç kardeşim!

Gençlerimizin caminin kapısındaki bu konuşmaları bile imanın işaretidir aslında. Ama küllenmiş bir imanın. Ne olur o külleri atıverin. Giriverin o muhteşem saraylara! Bir de secdeye kapanıverin! Bakın o zaman içinizdeki sıkıntılar kaybolacak, karanlıklar nura gark olacak. Bilin ki, bu aynı zamanda, ebedi kurtuluştur. Böyle seslenesim geliyor genç kardeşlerimize…

Ve eğer müsaadeleri olursa bazı hususları hatırlatmak istiyorum onlara… Değerli genç kardeşim, belki sen öğüt dinlemek, nasihat dinlemekten de hoşlanmayabilirsin ama yine de öğütlere gönlünü açmalısın. Çünkü Yüce Rabbimiz buyuruyor ki: “Öğüt vermeye devam et, zira öğüt mü’minlere fayda verir” (Zariyat, 55) Evet benim genç kardeşim, öğüt mü’minlere mutlaka fayda verir. Hem sonra hangi tohumun nerede biteceği, yeşillenip çiçek açacağı belli olmaz.

Öncelikle sen bir Müslümansın. Müslüman kimliğini her yerde çekinmeden taşımalısın! Adına bak! Dede, nine, anne, baba adlarına da bak! Hep Müslüman onlar. Bu coğrafyada ecdadımız Müslüman kalabilmek için hep tetikte olmuş ve cihat meydanlarını boş bırakmamışlar. Ah kardeşim, bu dinine bağlı toplumu değiştirmek için neler yapmadılar. Sen hiç celladına aşık olan bir insan gördün mü? O halde kimliğini koru, kafirlere benzeme.

Genç kardeşim!

Bil ki insan olmanın sırrı Allah’a kulluktadır. Çünkü insanı yaratan ve alemleri onun emrine veren Allah’tır. O’nun emrine riayet edilirse, insanca yaşamak mümkün olur. O’nun emrine aykırı yaşanırsa, asla huzur mümkün olmaz. Kalbin ki, Allah’ın bahşettiği saraydır. O sarayın sultanı Allah celle celâluh olmalıdır. Asla başkaları ya da başka şeyler olmamalıdır.

Senin hayat programın Yüce Allah tarafından konulmuştur. Nasıl ki bir makinenin mucidi, onun çalışma kılavuzunu yazıp yanına koyuyorsa ve başkaları onun usullerini bilmiyorsa, senin kılavuzun da Allah’ın Kur’an’ıdır. Onu canlı bir şekilde açıklayan ve yaşayan da, Hazreti Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz’dir. Bunun gayrısında arayışların, asla sana fayda vermediği gibi, senin hem bu dünyanı hem de ebedi hayatını mahvedecektir.

Ne yazık ki günümüzde şehvete, servete, eğlenceye kendisini verip Allah’ı unutan gençlerin ve insanların hali bundan ibarettir. Gün geçmiyor ki acılar, cinayetler, kavgalar ve zulümler duymamış olalım. Bu berbat yol, küçücük yavruları ve gencecik taze evlatları perişan ediyor. Ölümlere götürüyor. Sen de şahitsin buna. Gayrimeşru kız erkek ilişkilerinin nerelere vardığını, insanı nasıl cehenneme sürüklediğini biliyorsun.

Genç kardeşim!

Size kızmıyoruz ama acıyoruz, yazık oluyor sizlere. Her şey bedenden ibaret değildir. İnsanın ruh yönü de vardır; onu ihmal etmemelisiniz. Yoksa huzur bulamazsınız. Allah’ın emrettiği şekilde giyinin ki, cennet elbiselerini giyinmiş olasınız. Başta namaz olmak üzere ibadetlerinizi yapınız ki, ebedi saadetlere nail olasınız. Günahlardan kaçınınız ki, takva sahibi olasınız.

Hem bilesiniz ki, bütün bunlar sizi cehennem ateşinden koruyacaktır. Evet, beş dakika elinizde kor ateşi tutabilir misiniz? “Asla” dersiniz! Ya dehşetli ateşlere nasıl dayanabilirsiniz? Yanan bir sobaya bile dokunamazken, ateşe nasıl girebilirsiniz? Ne olur kendinizi kandırmayın! “Yanar çıkarız” demeyin. Dünya ateşinden bir kibrit yakmasına bile tahammül edemezken, o ateşlere nasıl dayanabilir insan?

Bilin ki, insanı bu konuda da kandırır şeytan. Tıpkı; “Daha gençsin, vaktin çok, sonra tövbe edersin, bir daha mı geleceksin dünyaya?” diyerek kandırdığı gibi. O halde sorarım size: “Ahirete bir daha mı gideceksiniz?” Öyle ya sizi iki adım öteye abdest almaya götüremeyen, namaz kılmaya götüremeyen imanınız cennete nasıl götürecek?

Hem niceleri genç iken gitti ve gidiyor. Asla unutma! Nefsine ve şeytana uyma! Kötü arkadaşa bakma! Edepli ol! Karşı cinse karşı dikkatli ol! Müslüman kız ve erkeğin yeri sokaklar, parklar, gizli buluşmalar değildir. Müslüman Allah’ın emri Peygamberin kavliyle evlenir, hayırlı bir eş olur. Öyleyse vakti gelmeden çiçek açmaya kalkma. Vakti gelmeden açan çiçekler meyve vermeden telef oluyorlar. Evlenmek için çok da gecikme, Allah’ın emrine uygun bir şekilde erken yuva kur.

Aile temeldir, asla unutma! Hayırlı nesiller vermesi için dua et, İslâm’a göre yaşa! Haydi abdest al ve namaza başla! Kollarını açmış Peygamber Efendimiz seni bekliyor, ona layık bir ümmet ol. O kolları boş çevirme. Ümmeti olmanın şerefi hepimize yeter. Üç kuruşluk dünya için, nefsin, şehvetin ve bitmeyen isteklerin için bu şereften vazgeçme. Allah yardımcın olsun benim değerli genç kardeşim…

Muzaffer Dereli/ İrfanDunyamiz.com

Altın Öğütler ↗

Hayatınızı değiştirecek birbirinden faydalı altın öğütler okumak için tıklayın.

Dua Defteri ↗

Gönüllerin pasını silen birbirinden güzel dualar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Ali Ulvi Kurucu’nun hicreti….

1930’lu yıllarda Ali Ulvi Kurucu Bey’in babası İbrahim Efendi mahalle camiinde imamlık yapmaktadır. Din eğitiminin …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.