Salih olmak yakışır gence…

Sıcak bir yaz günü adamın biri buz satıyor ve şöyle bağırıyordu: “Sermayesi tükenen adama yardım edin. Sermayesi buz olan adama yardım edin!” Adam bu sözünde haklıydı. Zira ‘buz’ durmadan eriyip yok oluyordu… Oradan geçmekte olan bir âlim bu sözleri duydu ve bir an durakladı, düşünmeye başladı. Etrafına insanlar toplandılar ve ne olduğunu sordular. “Tükenmekte olan adamın bahsettiği ‘buz’ değil, benim ‘ömrüm’ dür” dedi.

Bilge kişi bu olaydan bir ders çıkarmıştı kendine. Karlar güneş çıkınca nasıl eriyor? Buzlar sıcak havada nasıl tükeniyor? Aynen böyle ömür sermayemiz de her dakika eriyip gidiyor! Her geçen gün hayat takvimimizden yapraklar tek tek bitiyor!

Gençlik geçicidir

Gençlik, insan ömrünün en güçlü, heyecanlı ve aktif olunan bir dönemdir. Bu dönemin geçici olduğu genelde gençlik zamanında fazla fark edilmez. Genç zanneder ki bu günler, haftalar ve yıllar hiç geçmeyecek, ebedi olarak saçları dalgalanacak, her zaman dinç uyanacak…

Yıllar geçip kendindeki değişimleri gördüğünde bu büyük nimetin geçici olduğunu idrak edecek ama bu hayat yolculuğunun geri dönüşü olmayacak. İşte burada insana düşen vazife ileride pişmanlık duymayacağı bir gençlik geçirmek.

Hayat hızla akıyor… Daha dün ortaokula başlamıştın, bugün lise bir meslek öğrenmekle meşgulsün, belki de üniversiteye geldin… Zaman geçtikçe geriye dönüp baktığında ibadetle ve iyiliklerle geçirdiğin vakitlerin iç huzurunu yaşayacaksın. Yanlışların ise vicdanını rahatsız edecek.

Tövbe eden yeniden başlangıç yapanları Yüce Rabbimiz sonsuz rahmetiyle affediyor ve o kuluna yeniden bir hak veriyor. Hatta affetmekle kalmıyor seviyor: “… Allah şüphesiz daima tövbe edenleri sever, temizlenenleri de sever…” (Bakara, 222)

Kulluğunu öncele!

Peki bu gençlik döneminde zamanı en iyi şekilde değerlendirmek için önceliğimiz ne olmalı? Rabbimiz bu sorunun cevabını Kur’an’ı Kerim’de Asr Suresi’yle veriyor: “Asra (zamana/ ikindi vaktine/ mutlak zamana/ yüz yıla) yemin ederim ki, insan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler (dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar), birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır (kurtuluşa ermiştir).”

Şimdi düşünme zamanı! Bu hayatta nasıl bir anlam ifade ediyorum? Niçin insan olarak yaratıldım? İnsan olmanın değeri nedir? Yaratılış gayem nedir? Nereden geliyor, nereye gidiyorum? İnancım bana nasıl bir güç katıyor? İnandığım değerlere sahip çıkıyor muyum? Hiçbir varlığa vermediği irade gücünü Allah bize niye verdi? İsteyerek, düşünerek ve hür irademizle doğru yolu seçmemiz için olabilir mi?

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i okuma ve anlama çabasında olmak, namazları vaktinde kılmak, dua ile Rabbimize dert ve sıkıntıları arz etmek, sosyal aktiveler ile insanlığa faydalı salih ameller işlemek gibi ibadetleri öncelemek ve hayatın merkezinde kulluğu görmek gencin kendine yapabileceği en büyük iyiliktir. Tüm bunları başarmak için de kötü arkadaşlardan uzak durup, kendimize güzel bir çevre edinmek gerekir.

Ne dersiniz?

İnsan sevdiğine en güzel hediyeyi vermek ister. Öyleyse genç kardeşim! Bizlere sayısız nimetler veren yüce Rabbimize ömrümüzün en güzel, güçlü ve sağlıklı dönemini, gençliğimizi adayalım ne dersin?

Peygamberimiz kıyamet günü arşın gölgesi altında gölgelenecek yedi sınıftan birinin de gençliğini ibadetle geçiren kimse olduğunu haber veriyor. Bir genç namazlarını kıldığı müddetçe onun ders ve helal yolda işte çalışması, hatta sağlıklı olup iyi bir kul olma niyetiyle uyuması ve yemek yemesi bile ibadettir. Böylece kişinin yirmi dört saati kulluk kavramının içine dahil olmuş olur.

Dün geçti, yarın meçhul, şimdi içinde bulunduğun anı değerlendir. Geçen saati dünyaları versen geri getiremezsin. Bugün çok kafana taktığın ve dert olarak gördüklerini fazla değil bir yıl sonra belki gülerek hatırlayacaksın. Asıl tasalanman gereken hususları kendine dert edin. Kulluk gibi… Kendini yetiştirmek gibi… İnsanlığa faydalı işler yapmak gibi…

Dörde böl!

Peygamberimiz yirmi dört saatini dörde bölerdi. Bir kısmını ibadetle, bir kısmını ailesiyle, bir kısmını insanlara dini ulaştırmakla bir kısmını da şahsi ihtiyaçları için ayırırdı. En güzel örneğimiz Efendimiz’in bu programını biz de uygulayabiliriz.

Sen de yirmi dört saatini dörde ayır:

1) Kur’an’ı Kerim başta olmak üzere kitap okumak, namaz kılmak ve dua gibi günlük yapman gereken ibadetlere ayır.

2) Bir kısmını uyku, yemek, oyun oynamak, gezmek gibi şahsi ihtiyaçlarına ayır.

3) Annen, baban ve akrabaların gibi insanlarla ilgili yapman gereken etkinliklere ayır. (Bu bazen her gün kısa olur bezen de haftalık olabilir)

4)  Gününün büyük bir kısmını da derslerine ayır. Ayrıca sanat ve meslek öğrenmek gibi kendini en iyi şekilde yetiştirmek için gayret göster.

Anı yakala!

Yirmi dört saatini en iyi şekilde değerlendirmek isteyen bir genç, içinde bulunduğu anın hakkını vererek bunu başarabilir. Mesela, kar yağıyorsa dışarıya çıkıp karın tadını çıkarıp oyun oynamalı. Ezan okunduysa Allah çağırıyor deyip o yüce davete icabet etmeli. Derste zihnini ve kendini sadece konuya odaklayarak öğretmenini iyi dinlemeli.

Bunun tam tersi yapıldığında ise geçen zaman boşa gitmiş ve ileride bir pişmanlık sebebi olmuş olur. Mesela namaz vakti oyunu uzatıp namaz kılınmıyorsa, ders zamanı öğretmeni dinlemek yerine başka işlerle meşgul olunuyorsa veya sağlık açısından bir problem olmamasına rağmen dışarıda arkadaşlarla oyun oynamak yerine evde boş yere oturuluyorsa, zaman iyi değerlendirilemiyor demektir. İşte tüm bunlar içinde bulunulan zamanın neyi gerektirdiğini tam manasıyla idrak edemediğimizi gösterir.

Günün planlanması…

  • Namazın beş vakit farklı saatlerde farz kılınmasının bir hikmeti de günümüzü planlamayı, zamanında yapmayı ve disiplinli bir şekilde devam etmeyi öğretmesidir. Bundan dolayı beş vakit namazı zamanında kılmak ve akşamları aynı saatte uyumak gibi günlük rutinlerimiz olmalıdır.
  • Verimli bir gün geçirebilmek için gece uykusunu iyi almak. Bunun için de gece 22:00’dan sonra uyumayı geciktirmemek.
  • Sabah namazıyla güne başlamak ve namazdan sonra bir miktar Kur’an okumak ve dua yapmak.
  • En zorlanılan derslere günün ilk saatlerinde çalışmak.
  • Bir konuyla alakalı çok kitap okumak yerine o alanda yazılmış en iyi eseri tekrar tekrar okumak.
  • Çok okumaktan ziyade odaklı okumak ve dinlemek.
  • Derse başlamadan önce çalışma masanı düzenle. Dikkatini dağıtacak telefon ve başka derslerin kitaplarını kaldır. Sadece çalışacağın dersin kitabı ve defterin olsun. Böyle yapman odaklanmanı kolaylaştırır.
  • İkindiden sonra günün yorgunluğunun daha çok ortaya çıktığı zaman dilimlerini ezberden ziyade kitap okumaya, alınan notları tekrar etmeye ve sosyal aktivitelere ayırmak.
  • Yeni bir ilim öğrenileceğinde ilk başlarda az saatle başlayıp daha sonra çoğaltmak.
  • Uyumadan önce ve sabah uyandıktan sonraki saatlerde ezber yapmak.
  • Her akşam yarınki yapılacak programı gözden geçirmek.
  • Ders çalışmak veya iş yapmak için motivasyonun gelmesini bekleme çünkü istek, eylemden sonra gelir. Harekete geçtikten sonra zamanla kalpte istek oluşur.
  • Yanında devamlı bir kitap olsun ki herhangi bir yerde beklediğinde fırsatı değerlendir. Çalışmak için her zaman uygun mekân ve ortam arama.
  • Günlük bir miktar spor yapmak ve sağlığı korumak
  • Helal ve temiz yiyecek ve içecekleri tüketmek.

Hesaba çekileceğiz!

Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “İnsanoğluna şu beş şeyden hesap sorulmadıkça onun ayakları kıyamet gününde Rabbinin huzurundan ayrılmayacaktır: Ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nerede kazanıp nereye harcadığından ve öğrendiği ilimle nasıl amel ettiğinden” (Tirmizi, Sıfâtü’l-Kıyâme, 1).

Ömürden hesaba çekilmenin yanında özellikle gençlik döneminden de ayrıca bir hesaba çekilecek olunması gencin sorumluluğunun farkında olmasını sağlamalıdır.

Hazreti Ömer radıyellahu anh gençlere şöyle nasihat ediyor: “Sabahleyin kalktığınız zaman (iş yapmak için) öteye beriye farklı yerlere dağılınız. Bir evde toplanmayınız. Çünkü ben birbirinize darılıp aranızdaki bağların kopmasından yahut aranızda bir şerrin çıkmasından korkuyorum.”

Eli boş insanlar, günahlara kapı açmış olurlar. Boş durmak dedikoduya, gıybete ve lüzumsuz tartışmalara, bunun neticesinde kişinin arkadaşlarıyla aralarına düşmanlık ve kin girmesine sebep olur. Böylece birbirlerini hataya yanlışa sürükleyebilirler. Hazreti Ömer’in gençlere özel bu uyarısı üzerinde düşünmek gerekir.

Başarının yol haritası!

Şu üç hususa dikkat eden genç muhakkak başarıyı yakalayacaktır:

1) Kişinin kendi kabiliyetlerini bilmesi ve ona yoğunlaşması.

2) Büyükleriyle, hocalarıyla ve tecrübeli kişilerle istişare ederek kendine hedef belirlemesi.

3) Belirlenen hedefe ulaşmak için çalışkan olması. Tembellik gencin en önemli gizli düşmanıdır. “Bir işi bitirir bitirmez diğerine başla” (İnşirah, 7) ayeti azmimizi, gayretimizi ve çabamızı arttırmalıdır.

İşte bu üç hususa dikkat edersen hem mutlu olur hem de başarıyı yakalarsın. Günlük programın olduğu gibi aylık ve yıllık da hedeflerin olsun. Bir amacı olmayan genç rüzgârlı havada sağa sola savrulan yaprak gibi zamanını adeta boşa geçirmiş olur.

İrade eğitimi, öğrenmeyi öğrenmek, etkili öğrenme metotları ve zamanı en iyi şekilde yönetmekle ilgili kitaplar okuyarak kendini yetiştir. Tüm bunlar her sene tekrar edilmesi ve gözden geçirilmesi gereken çok önemli konulardır.

Abdülkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Adab-ı Muaşeret↗

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Çocuklarınızdan önce kendinizle uğraşın…

Bir gün Medine-i Münevvere‘de Mescid-i Nebi‘de Kur’an okuyordum. Otuzlu yaşlarda bir arkadaş iki çocuğuyla geldi …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.