Bir İmam Hatip sevdalısı İpek hoca

Dini için hayatını vakfeden insanların ismini bizim gönlümüze nakşettiği için Alemlerin Rabbi olan yüce Allah celle celaluh’a hamd eder, onlardan bahsetmekle, Alemlerin nuru Hazreti Muhammed Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in şefaatini umarım.

İmam Hatip okullarının açılışında, zerre kadar emeği geçip vefat edenlerin ruhu şad, mekanları cennet olsun. Hayatta olanlara ise sıhhat ve afiyet dilerim.

Medreselerin kapatılmasından sonra, dini öğretecek yetişmiş insanların azalması, gönüllerin İslam’ın nurundan mahrum kalmalarına gönlü razı olmayan, irfan ehli insanlar Yahyalı’mızda da İmam Hatip Okulu yapmaya karar verdiklerinde tarihler 1967 idi.

Bu günleri İpek Hoca’nın büyük oğlu Veli Türkmenoğlu’ndan dinliyoruz: Henüz Yahyalı İmam Hatip Lisesi’nde meslek dersleri öğretmeni olarak göreve başlamıştık. İlçe Kaymakamımız Suat İlhan Bey, Yahyalı için ilçeyi tanıtacak bir eser için görüşmeler yapmış, en son da bizleri çağırdı. Yahyalı’nın tarihi yazılacaktı. İşte bu çalışma babında muhterem babam İpek Hoca’ya; ‘İmam Hatip Lisesi yapmak nereden icabetti?’ diye sorduğumda şöyle anlattı:

“Ben yeni vaiz olmuştum. 1960 İhtilali oldu. Devlet bize tüm köyleri gezmemizi oralarda ihtilali anlatmamız görevini verdi. Bu vesile ile köylerde irşad görevine çıkmıştık. Bazen katırlarla, bazen yaya olarak geziyorduk. Büyükçakır, Kapuzbaşı, Ulupınar, Faraşa ve diğer köylerinin durumunu görünce bir hayli üzüldüm. Buralara imam atansa bile kalmadıklarını bir çaresini bulup gittiklerini öğrendim. Karar vermiştim, buralarda olacak imam buralı olmalı idi. 

İlçede öğrencileri okutabilecek, yatıracak bir yer de yoktu. Acilen bu köylerden okutabileceğim öğrenciler tespit ettim ve evimize çağırdım. Bu öğrenciler bizim evde yiyip içiyor okuyorlar ve yatıp kalkıyorlardı. Eşim Fatma Hanım öğrencilerin tüm ihtiyaçlarını görüyordu. Bu öğrencilere Kuran-ı Kerim, kabiliyeti olanlara hafızlık, Fıkıh, Siyer, Ahlak vb. dersleri düzenli bir şekilde okutuyordum. Okumak isteyen çok ama evde yer yoktu.

İlerleyen zamanlarda ilçede Kur’an Kursu yaptırdık. O da beklediğim sonucu vermedi. Ben en iyisi bir İmam Hatip Okulu yaptırma işine bakayım dedim ve bu şekilde İmam Hatip serüvenimiz başladı. Kayseri İmam Hatip Okulu’nun dernek başkanı Hacı Hüseyin Aksakal Hoca, İbrahim EKEN Hoca, Develiden Hacı Ahmet Hoca, Asker Hoca gibi şahsiyetlerle görüştük. Onlar da Yüksek İslam Enstitüsü için uğraşıyorlardı. Yahyalı bu işe sahip çıktı.

Tüm zorluklara rağmen 1967 yılında başladığımız okula 1974 yılında kavuştuk. Okulu yaptırdık, Dernek başkanı olarak İmam Hatip Lisesinde kullanılmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı’na şartlı devrettik. Çok mutluydum. İlçede okul yapılmış, devlet de sahip çıkmıştı. Artık burada yetişen öğrenciler İmam Hatip davasına sahip çıkacaklardı.

Daha sonra o köylerden getirilen öğrencilerden fizik, matematik vb. dersleri zayıf olduğu için mezun olamayacağını anladığı öğrenciler için öğretmenler kuruluna gidip katıldığını ve niçin bunların mezun olup orada imamlık yapmaları gerektiğini anlattım. Zekatınız olsun gençler dedim. Onlar da sağ olsunlar gereğini yaptılar. O köylerin imamları vardı artık. Kendi köylerindendi. Ben de mutluluktan uçmaktaydım.”

İpek Hoca, İmam Hatip Lisesinin ihtiyaç olduğu dönemlerde Üstadı Hacı Hasan Efendi’nin himmeti ile İmam Hatip Lisesi’nin temelini atar. Uzun yıllar İmam Hatip Lisesi dernek başkanlığı yapar. Bu dönemde maddi sıkıntılar içinde inşaat işleri devam etmektedir.

Kurban bayramlarında kendisi de gençler ile birlikte İmam Hatip Okulu için deri toplamaya çıkar, bu hizmetten geri durmazdı. Bu hususta yardımlar için niyetlerin nasıl safiyane olması gerektiğine yaşanmış bir olay şahitlik etmektedir.

”İmam hatip İnşaatı için deri toplamaya çıkılmıştı yine. Yaşlı bir teyze gençlerin yanına gelip; ‘Evladım ben kurban kesemedim, size evde bulunan bir tas buğdayı getirdim. Bunu da benden kabul edin’ der. Gençler de bu talebi kurban bayramında anlamsız bularak reddederler. O sırada İpek Hocamız oraya gelir ve teyzenin isteğini dinler, hemen cebinden bir mendil çıkararak buğdayı mendile sarar ve teyzeye teşekkür eder. Gençler hayretler içerinde olan biteni takip etmektedirler. İpek Hoca gençlere dönerek; ‘Gençler, biz bu buğdayı Allah celle celalüh için kabul ettik, İnşaatın temeline dökeceğiz. Bu buğdaydan istifade eden kuşlar hürmetine Rabbim celle celalüh bu inşaatı çabucak tamamlatır’ der. Hakikaten de öyle olur. Kısa bir süre sonra Dedeman Mandencilik sahibi Kemal Dedeman okula, inşaatın yarısını karşılayacak maddi destekte bulunmuştur. “

İmam Hatip Lisesi inşaatı tamamlanır ve 1974 yılında dualarla okul açılır, Öğrencilerin okuması için onlara hem kendisi hem de çevresinden yardımlar talep ederdi. İmam Hatip davası öyle önemliydi ki her şeyinin önünde idi. Onun için evde bulunan küçük çocukları “İmam Hatip yenir mi” diye kendisine sorarlar ve merak ederlerdi.

Hayatı boyunca ilme ve ilim talebelerine önem atfetmiştir. Yahyalı’nın uzak, mahrum köylerinde yaşayan öğrencileri, kendi giderek tespit eder, onları İmam Hatip Okulunda okutmak için gayret sarf ederdi. Kendi evini İmam Hatipte Okuyan ancak kalacak yerleri olmayan gariban öğrenciler için vakfetmişti. Eşi Fatma Hanım ders okumaya gelen talebelerin yemeklerini yapar, kirlenen kıyafetlerini yıkar, hazır ederdi.

İpek Hoca topluma dini sunarken kolaylaştırıcı olmuş, zorlaştırıcı olmamıştır. Kendisine getirilen bir konuda şayet mensubu bulunduğu Hanefi mezhebinde çözüm yoksa dört büyük mezhebin herhangi birinde o çözümü bulmaya çalışmıştır. Kimi zaman onların görüşlerini olduğu gibi, kimi zaman ise kıyas yaparak, kimi zaman taklid yaparak ve onların ilkelerine dayanarak çözümler üretmiştir.

Günlük olarak dersler yapardı. Günün belirli saatlerinde farklı kesimlerle düzenli olarak ders okuturdu. Evi medrese idi. Kendi çocuklarını da iyi yetiştirmiş, onlarında iyi bir ilim talebesi olmasını sağlamıştı. Eğitimde Resulullah Efendimiz’in -sallellahü aleyhi ve sellem- metodu olan “cezasız” eğitimi savunur ve uygulardı. Yetiştirdiği bir çok talebesi, şu anda Ülkemizin bir çok yerinde akademisyen, müftü, vaiz, öğretmen, siyasetçi ve imam olarak görev yapmaktadır.

Ömrünü İslam’a ve insanlığın hayrına adayan bu gibi nice Allah Dostu veliler ve Peygamber varisi alimler Anadolu’da vardır. Ve bundan sonra da kıyamete kadar var olmaya devam edecektir. Bunların yaşantıları insanlığa en güzel numune olmaktadır.

Kendisinin ağladığına pek şahit olmayan dostları onun 28 Şubat sürecindeki İmam Hatip Okullarına yapılan haksızlıklar neticesinde sık sık ağladığına şahit olmuşlardı. Öğretmenlerin ve öğrencilerin başörtülerinin açtırılması ona çok ağır gelmiş, bu yapılanları asla kabul edemezdi. Bu olaylar üzerine sağlığını kaybetmiş, yapılan haksızlıkları insanlara her fırsatta anlatmış, onlara bu kurumlara destek olmalarının önemini unutturmamaya gayret etmiştir.

İpek Hocamız hakkında yazılacak çok husus olmakla birlikte bu yazımızda İmam Hatip Okullarına verdiği önemden kısaca bahsettik.

Halit Aydoğan/ İrfanDunyamiz.com

BENZER İÇERİKLER

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Mehmet Feyzi Efendi farklı bir zattı…

İmam hatipte okurken yaz tatillerinde İstanbul gibi manevi üstadların bol olduğu bir şehirde birçok güzel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.