Nişanlısına öyle bir soru sormuş ki…

Bursa’da bizim oturduğumuz mahalledeki camimizin en yaşlı cemaati olan Amcaya merak edip yaşını sorduğumda aldığım cevap “92” olmuştu. Beş vakit namazını camide cemaatle kılan bu Amca, eşinin olmadığını ve kendisine 47 yıldır bir gelininin hizmet ettiğini söylüyordu.

İnanın her gün pırıl pırıl elbiseler giyerek camiye geliyordu. Özellikle cuma günleri bembeyaz bir takım elbise giyiyordu. Elbiseleri 20 yaşındaki delikanlıların giydikleri elbiseler gibi ütülüydü. Hanımı vefat edeli 25 yıl olmuş. “Bana şimdi nasıl hizmet ediyorsa hanımıma da aynı şekilde hizmet ediyordu. Benim gelinim yok, o benim kızımdan daha üstündür” diyerek gelininden övgüyle bahsediyor ve onun için sürekli dua ediyordu. Dünyada ne değerli insanlar yaşıyor!

İbretlik bir olay

Şehrin ismini yazmayacağım ziyarete gittiğim şehirlerden birinde bir arkadaşım ibretlik bir olay anlatmıştı: Annesi oğluna bir kız bulmuş ve kızı istemeye gitmişler. Kız ile delikanlı anlaşmış, aileler de buna sevinerek en kısa zamanda düğün yapmaya karar vermişler.

Kısa bir zaman içinde tüm eşyalar alınarak bir düğün günü belirlenmiş. Yuvanın kurulmasına birkaç gün kala evlilik olayı bozulmuş. Olay nedir, ne değildir derken kimse delikanlıyı kararından vazgeçirerek onu evlenmeye ikna edememiş.

Sonuç olarak evlenmekten vazgeçen genç bütün masrafları da kendisi üstlenerek karşı tarafı mağdur etmeden nişanlılık olayını sona erdirmiş. Yakınları böyle ani bir karar alarak bu evlilik olayından vazgeçmesine bir anlam veremeyerek bunun nedenini anlatmasını istemişler: “Yahu oğlum şu konunun aslını niye bir türlü anlatmıyorsun?”

İşin aslı

Israrlara dayanamayan genç işin aslını anlatmak zorunda kalmış: “Her şey iyi gidiyordu. Nişanlım ile alışverişe gitmiştik. Yapılacak işleri yaptıktan sonra en son beraber bir yerde çay içerken bana şöyle bir soru sordu: ‘Süpürgeyi nereye koyacağız?’ Ben şaşırmıştım: ‘Ne süpürgesi? Koskoca evde süpürgeyi koyacak yer mi yok da bana soruyorsun?’

‘Hayır, onun yerini belli etmeliyiz; öyle her tarafta dolaşmamalı!’ Ben açıkçası bir şey anlamamıştım: ‘Doğrusu bir şey anlamadım, sen nereye koyarsan orada kalsın’ dedim.

O yine üzerine basa basa: ‘Bu konuda da anlaşmalıyız’ deyince, kızdım: ‘Nedir bir süpürge tutturdun gidiyorsun? Nereye koyarsan koy!’ dedim. O zaman süpürge ile neyi kastettiği ortaya çıktı: ‘Sen süpürgeyi anlamadın, anneni kast ediyorum.’

Bu sözler üzerine dondum kaldım: ‘Yani benim annem mi bu evde nerede kalacak diyorsun? Annemin sevgisi her zaman benim gönlümde olacağından o her zaman benim başımın tacı olacak ve seninle olacak olan evlilik yolculuğumuz da bu dakikadan sonra son bulacak.’

Delikanlının bu cümleleriyle evlilikleri başlamadan son bulmuş.

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Mehmet Feyzi Efendi farklı bir zattı…

İmam hatipte okurken yaz tatillerinde İstanbul gibi manevi üstadların bol olduğu bir şehirde birçok güzel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.