Odun pazarında bir gün…

1984 yılıydı Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde talebeyiz. Köyümüz orman köyü sayıldığından ormanı seyreltme (kesim) işinin bir kısmını da köydeki arkadaşlarım almışlar. O zamanki meşe kesiminde çalışanlara devletimiz bir hak tanımış; kesim yapanlara istekleri halinde, kestikleri odunları düşük fiyattan veriyor onlar da isterlerse başkalarına satabiliyorlardı.

Biz Ankara’da okuduğumuz için arkadaşlar oradaki odun fiyatlarını araştırmamı rica ettiler. O zamanlar doğalgaz yaygın değil, evlerin çoğu sobalı olduğundan odun ihtiyacı oldukça fazla bu şehirde.

Kafam karıştı

Boş vakitlerimin birinde mahrukatçıların bir kısmını dolaştım. Bir tanesine girdim kendimi tanıttım ve arkadaşların odunlarının olduğunu, toptan kaça alabileceklerini sorduğumda tonunu on bin liraya alabileceklerini söylediler. O zamanlar paramızdan sıfırlar atılmamıştı. 

Benim o anda kafam karıştı çünkü girişteki levhada odun perakende satış fiyatları yazılıydı orada odunun kg fiyatı on lira yazıyordu. Yani adam tonunu on bine alacak, kesecek kestirecek, kira verecek ve alış fiyatına satacaktı. Anlaşılan bu işte bir bit yeniği vardı. Sonra dikkat ettim satılan odunlar ıslaktı. Demek bu şahıslar kuru odunları alıp gece ıslatıyorlar ve odunların ağırlığı aldığı su miktarına göre artıyordu.

Bu olayı Ankara’daki okul arkadaşlarımla paylaştım. Bir arkadaş da şunu anlattı: “Biz de iki arkadaş öğrenci evi için odun almaya gittik. Parasını sorduk pazarlık ettik anlaştık, oralardan bir araba bulduk. Büyük basküllerinde 200 kg tartıyorlar ve tarttıklarını arabaya yüklüyorlar. Fakat baskülü duvara çok yakın bir yere koymuşlar ve baskülün ölçüm yapılan tarafını duvara iyice yaklaştırmışlar, öyle ki bir kişi zor giriyor. Hâlbuki yerleri oldukça geniş. Tartıp da 200 kg dedikleri odunlar gözümüze az göründü. ‘Tartılırken ben de görebilir miyim?’ dediğimde adamlar; ‘Bize güvenmiyor musun? Biz hırsız mıyız?’ gibi sözlerle üzerimize yürüdüler canımızı zor kurtardık.” Demek bu adamlar satarken eksik tartarak, kantar hilesi yaparak kazançların artırmayı hedeflemişlerdi. Şu ayetleri düşündük arkadaşlarla:

Mutaffiflere (ölçü ve tartıda hile yapanlara) yazıklar olsun. Onlar insanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yaparlar. Onlar düşünmezler mi ki, büyük bir günde (hesap vermek için) diriltilecekler! Öyle bir gün ki, insanlar o günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır.” (Mutaffifîn, 1-6)

Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın.” (Rahmân, 9)

Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu, hem daha iyidir hem de neticesi bakımından daha güzeldir.” (İsrâ, 35)

Ahiret var

Bu ayetler  hangi iş olursa olsun alış-verişte gerek tartı aletiyle oynayarak, gerek başka şekilde hile yapanlara uyarıdır. Böyle yapanlara çok büyük bir tehdit vardır.

Sevgili Peygamberimiz de başkasının haklarını yiyenlerin ahirette mutlaka ya sevaplarından vererek ya da onun günahlarından alarak ödeşeceğini bu sebeple birçok kişinin sevap yönünden iflas edeceğini bizlere bildirmişlerdir.


Yine sevgili Peygamberimiz bizi uyarmış ve “Aldatan bizden değildir” buyurmuşlardır Mehmet Akif de; “Adam aldatmaksa maksat aldanan yok, nafile” diyerek hile yapanların aslında kendilerinin aldandığını fakat bunu daha sonra anlayacaklarını söylüyor.

Tabii, aradan yıllar geçmiş toplum ekonomik olarak gelişmiş, teknoloji gelişmiş fakat kendini açıkgöz sananlar birçok sektörde hile yapmaya devam ediyorlar. Hangi sektörde olursa olsun insanları kandırmaya çalışanların tamamı bu ayetlerin muhatabıdır.

Ali Uslu/ İrfanDunyamiz.com

Şunlara Gözat

İz bırakan mal müdürü Neşet Özerdem

Bir mal müdürü düşünün, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görev yapmış ve her gittiği yerde iz bırakmış. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.