Geçen gün Salacak sahilde hasırlarımızı sermiş, çimlerin üzerinde oturuyor, dostlarımızla hasbihal ediyorduk. Biz o gün orada Umre arkadaşlarımızla Medine‘den gelen misafirimiz Fahd Doğan Hocamızı ağırlıyorduk. Kız Kulesi‘nin karşısında Payitahtı temaşa ederek çaylarımızı yudumluyor, çekirdeklerimizi çitlerken birbirimizle hasret gideriyorduk.
Akşam ezanı okununca cemaatle namazımızı eda edelim istedik. Ön tarafta erkekler arkada hanımlar cemaatte namaza başlayınca, yoldan geçen bir arabadan bizim cemaat yaptığımızı görüp müziğin sesini kısmışlar. Biz de namaz esnasında bunu hissettik. Yine yoldan geçen bir kaç genç bizi hiç tanımadığı halde cemaate iştirak etmiş. Bu bizim çok hoşumuza gitti.
Helal dairesi
Aslında oradaki birkaç saatlik helal dairesi içerisindeki muhabbetimiz, eğlencemiz, ailece buluşmamız yoldan geçen yüzlerce insana tebliği vesilesi olmuştu. Hani Üstad Bediüzzaman diyor ya: “Helal dairesi geniştir, keyfe kafi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.” İşte biz o esnada belki de farkında olmadan mü’min kardeşlerimize haremlik selamlık kurallarına riayet ederek, yüce Rabbimizin helal ve temiz nimetlerinden istifade etmek suretiyle mü’minlerin nasıl keyif yapacaklarını göstermiş olduk.
Tebliğin en etkili olanlarından bir tanesi de hayatın içerisinde, sosyal alanlarda yapılan yaşayarak tebliğ etme faaliyetleridir. Yani insanlara sadece kitaplara yazmakla değil ya da sohbetlerde anlatmakla değil bizatihi ailemizle, çoluk çocuğumuzla yaşayarak İslam’ı öğretmek… Tebliğe hayatın tam ortasından başlamak…
O gün dört yıldır ara vermeden sohbetlere devam eden Gökhan Abimiz güzel bir öneride bulundu. Cuma günleri camide yaptığımız El Edebül Müfred dersini sahilde yapmayı teklif etti. Onun bu parlak fikri bizi adeta cezbetti. Bir sonraki hafta cuma günü aynı saatte aynı mekanda İmam Buhari’nin o muhteşem eserini yanımıza alarak buluştuk.
Hamd-ü senalar
Akşam vakti olunca ezan-ı Muhammedi’yi okuduk. Yine Medineli dostumuz Fahd Doğan Abimizin imametinde namazımızı eda ettik. Namazdan sonra bir baktık ki hem erkek cemaatimizde hem de hanım cemaatimizde yine artış olmuş elhamdülillah. Namaz esnasında yoldan geçen sesli müzik çalan arabalardan bazıları yine müzik seslerini kısmışlar. Bizi dinini tebliğ etme vazifesiyle görevlendiren, dinini yaşama imkanını bize bahşeden Rabbimize nihayetsiz şükürler olsun.
Cemaate sonradan katılan ellili yaşlarda bir büyüğümüz ve yanında otuzlu yaşlarda oğlu vardı. Namazdan sonra kalkıp ayrılmak istediler, biz ise onlara; “Lütfen misafirimiz olun sizinle tanışalım ve size çay ikram edelim” dedik. Davetimize icabet ettiler. El Edebül Müfred dersimizden anne baba hakkı ile ilgili bölümleri okuduk, onlar da dinlediler.
Sonrasında tanışma faslına geçtik. Tanışırken bir de ne görelim, meğerse bu misafirlerimiz de Suud’tan gelmişler. İsmi Mustafa Et Türkî olan Cidde’de ikamet eden kulak burun boğaz alanında profesör olmuş bir büyüğümüzmüş. Yanımızda da anne tarafından Türk olan ve Medine‘de ikamet eden ve Fahd Doğan Abimiz olunca büyük bir tevafuk yaşadık. İşte sohbet ve muhabbetin bereketi.
Yüzünden nur akan Allah’ın adıyla yola çıkıp namaza davet edildiğinde hemen icabet eden bu Medineli ve Türk misafirimiz bize hemen şu hadisi şerif okudu: “Bir topluluk Allah’ı zikretmek üzere bir araya gelirse melekler onların etrafını sarar; Allah’ın rahmeti onları kaplar; üzerlerine sekînet iner ve Allah Teâlâ onları yanında bulunanlara över.” (Müslim, Zikr 39, 38; Ebû Dâvûd, Vitir 14; Tirmizî, Daavât 7; İbni Mâce, Mukaddime 17) Allah’ın adıyla yola çıkmak, Allah’ın adıyla durmak ne kadar büyük bir şereftir o da Müslümana aittir.
Edebü’l Müfred okumalı
Yine o gecenin özel misafirlerinden birisi de Diyarbakır’dan bir haftalığına İstanbul’a gelen Hadis ve Siyer alanında mütehassıs çok değerli Seyda İbrahim Kaya olmuştu. Onun yanı sıra sohbete gelen üniversite gençleri, medrese talebeleri, İfam’da okuyan öğrenciler geceye renk kattılar.
Valide Atik Camii’nde birkaç ay evvel Edebü’l Müfred okumalarına başladığımızı duyunca Seyda İbrahim Kaya çok memnun oldu. “Biz Diyarbakır’da bir camide bu eseri okumaya başladık ve Rabbimize şöyle dua ettik, Allah’ım Türkiye’deki bütün camilerde bir gün Edebü’l Müfred okunsun, çünkü bu eser ulemanın üzerine titrediği ve medreselerde özellikleri tarihi camilerde Osmanlı döneminde çok teveccüh görmüş bir eser.” Fahd Doğan Hocamız da İmam Buhari’nin el emeği göz nuru olan bu eserden bahsederken şöyle dedi: “Ulema derki ilimden önce edep öğrenilmeli ve edep öğrenmeye de Edebü’l Müfred’ten başlanmalı.”
Birbirinden değerli hocalarımızın ve kıymetli misafirlerimizin katılımıyla o güzel geceyi böylece tamamlamıştık ve sahilde yıldızları temasa ederken yapmış olduğumuz bu dersimizin açık havada kılmış olduğumuz cemaatle namazımızın tadı damağımızda kalmıştı. O gün sosyal medya hesaplarımızdan; “Çaylar, çekirdekler bizden, haydi sohbete, muhabbete gelin” diyerek kardeşlerimize çağrıda bulununca, sanal alemde çok güzel bir etkileşim olmuştu. İnsanların farklı ortamlarda aşk heyecan ve aksiyon içerisinde yapılacak faaliyetlere aç olduklarını hissettim. Sıradanlık ve durgunluğu aşmamız gerektiğini bir kez daha tecrübe ettim.
Sosyal medyadan gelen mesajlarda ve hafta içi karşılaştığımız bazı ortamlarda; “Hocam davetinizi geç gördük, erken haberimiz olsaydı biz de sahile gelirdik” diyenler oldu. Kimileri de; “Bu sohbetleri ailece yaptığınızdan haberimiz yoktu, biz de ailece katılmak isteriz” dediler. Kardeşlerimizden gelen bu geri dönüşler bizi daha da heyecanlandırdı. Artık bir sonraki cumayı iple çekiyorduk.
Güneş açtı
Bu defa bir gün öncesinden davet videomuzu yayınladık. Tabii ki hava yağışlı olup bir gün sonrası için de bulutlu gösterince biraz endişelenmedik değil. Cuma namazını kıldıktan sonra elhamdülillah cumanın bereketi ile güneş açtı. Saat 19:00 olunca camiden termoslarla çaylarımızı, hasırlarımızı, çekirdeklerimizi, ikramlıklarımızı alarak sahile indik.
Yedi tane erkekler için bir iki tane de hanım kardeşlerimiz için hasır almıştık. Fazla fazla alalım da artsın da eksik olmasın diye düşünmüştük. Hasırları serip üzerine toplamda on kişi kadar oturunca bayağı bir boş hasır kaldı. Bir kardeşimiz dedi ki: “Hocam çok fazla hasır almışız, pek de gelen olmayacak gibi.” Bir başka arkadaşımız; “Hocam hazırlıkları bayağı çok yapmışız, sayımız az olacak sanki” dedi.
Bu fakir de onlara; “Arkadaşlar biz hazırlıklarımızı yaptık, herkesi davet ettik, sofrayı açtık, nasibi olan gelir. Biz sorumluluğumuzu yerine getirdik, elimizden geleni yaptık.” Hiç vakit kaybetmeden dersimize başladık. Akşam namazına kadar 15 dakika içerisinde Edebü’l Müfred’ten 11. baba (anne babanın duasını alanın Allah celle celaluh ömrünü uzatır) kadar geldik.
Akşam ezanı vakti gelince derse ara verdik. Bu esnada cemaatimiz bir bir kalabalıklaşmaya başladı. Hanımefendiler, beyefendiler, çocuklar, gençler hasırlardaki bütün boşlukları doldurdular. Az önce fazla olduğunu düşündüğümüz hasırlar şimdi yetmiyordu. Gönlümüze dinine hizmet aşkını bahşeden Rabbimiz yine bizi yalnız bırakmamıştı. Kalbi Peygamber aşkıyla yanan, gönlü ilim yolunda olan mü’min kardeşlerimiz Kurtköy’den, Eyüpsultan‘dan, Çekmeköy‘den, Üsküdar’dan, Ümraniye‘den, Çağlayandan, Sancaktepe’den ve muhtelif ilçelerden Üsküdar’daki cennet bahçesine koşmuşlardı.
Bir tevafuk
Akşam namazını cemaatle eda ettikten sonra bir de baktık ki Üsküdar’a yürüyüşe gelip yoldan geçenlerden meclisimize iştirak edenler olmuş. Bir yanda Faslı bir yanda Cezayirli bir yanda Azerbaycanlı kardeşlerimiz. Sürekli yurtdışı seyahatlerine çıkan satış ve pazarlama alanında uzman Ahmet Kaymaz kardeşimizin o günkü sohbetimizde bulunuyor olması büyük bir tevafuktu.
Moroccolu Salih ve Cezayirli İsmail kardeşimize tercüman oldu. Dünyanın bir ucundan gelip bu sahil sohbetlerimizde Rabbimiz bizi buluşturdu gönlü güzel, yüzü güzel bu mü’min kardeşlerimizle. “İslam bizi kardeş kıldı. Bizi aranıza kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz, aranızda bulunmaktan memnuniyet duyuyoruz” sözleriyle duygularını ifade ettiler. Kendilerine ikramda bulunduk ve dualarını aldık.
Muhabbete iştirak eden meslektaşımız Divitçiler Camii imam hatibi Muhammet Fatih Yılmaz kardeşimizin yatsı namazını kıldırırken okuduğu Âl-i İmrân Suresi 103. ayeti de tam da bize kardeşlik mesajı veriyordu: “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”
Faslı ve Cezayirli kardeşlerimizin Üsküdar’daki maddi ve manevi ikram sofrasında buluşmuş olması daha da bir anlam kazanmış oldu. Bunlar hep Rabbimizin ikramlarıydı, O’nun ihsanıydı. O bize iman nimetini, hidayet nimetini vermeseydi halimiz nice olurdu. Böyle güzel insanları nasıl tanırdık? Böyle özel meclisleri nereden bilirdik? Daha bu dünyada iken cennet bahçelerinde nasıl gezinirdik?
Sohbetlerimize devamlı iştirak eden kardeşlerimizle her hafta ara vermeden devam ettiğimiz dersimizi de yapmayı ihmal etmedik. Ee Ne demişler: “Li-külli şeyin mâni/ Ve lil-ilmi mevâni.” Yani; “Her şey için bir engel vardır ama ilim öğrenmek için engeller vardır.” Onun için dua ediyoruz. “Elhamdülillahi alâ dîni’l İslâm ve alâ tevfîkı’l îmân ve alâ hidâyeti’r Rahmân.” Yani; “İslâm dini üzere bulunduğumuzdan ve iman etmekte muvaffak olduğumuzdan ve Rahmânın ihsan ettiği hidâyet üzere bulunduğumuzdan dolayı Allah’ımıza hamd olsun”
O gün o saatlerde bulunduğumuz sahil civarında ve tüm sahillerde onca cürümler, fisk-u fücurlar, fesat ve fuhşiyatlar işlenirken bizleri Kur’an ve Sünnet yolunda ilim, irfan ve hikmetle buluşturup sahili selamete erdirdiği için merhametlilerin en merhametlisi olan Rabbimize nihayetsiz şükreder, ümmeti olmakla şerefyab olduğumuz Resulü’s Sekaleyn, İmamul Harameyn Hazreti Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem’e salât ve selam ederiz.
Sizleri de sohbetlerimize ve muhabbetlerimize ailece davet eder, sizleri aramızda görmekten memnuniyet duyarız. Selametle kalınız efendim.
Mustafa Çınar/ İrfanDunyamiz.com
İyi Haberler ↗
İyiliklere, erdemlere, örnek davranışlara dair beyaz haberler okumak için tıklayınız.
Hatıra Arşivi ↗
Alimler, arifler, hocalar ve önemli şahsiyetlerin hatıralarını okumak için tıklayın.