Kaybedecek vaktimiz yok…

30 yıl felçli yaşamış, 35 ameliyat geçirmiş merhum yazarımız Rüstem Kılıç Hoca’nın vefat etmeden kısa bir müddet önce bize teslim ettiği yazılarını yayınlamaya devam ediyoruz. İşte merhum Hocamızın ibretlerle dolu hayatı…

Hamdolsun, eşim de ben de inançlarımızı yaşamaya gayret eden insanlarız. Dinimizin gereğini karınca kararınca yaşayıp, uygulamaya çalıştık. Peş peşe geçirdiğim ameliyatlar süresince çok zor zamanlar geçirdik. Fakat mümkün olduğu kadar namazlarımızı aksatmamaya çalıştık.  

Eşim namazlarını bazen hastanenin bahçesindeki camide kılıyor, bazen de odada kılıyordu. Ben ise kalkamadığımdan, teyemmüm ederek yattığım yerden kılıyordum. Doktor bey, bazen beni muayene için geldiğinde ya da aniden odaya girdiğinde bu duruma şahit oluyordu.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı rustem-kilic-kimdir-kac-yasindadir-nerrlidir-biyografisi.jpg

Bırakalım bunları

Bir gün Doktor Bey asistan öğrencileri ile muayene işini tamamlayıp, odamdan çıkarken biraz alaycı bir gülüşle; “Hoca haberin olsun, başının üstündeki duvara Atatürk portresi astıracağım” dedi ve odadan çıktı. Güya kendilerini ulusalcı, laik ve Atatürkçü olarak adlandıran bu gibi tiplere göre, biz inananlar gerici, yobaz, toplumda yeri olmaması gereken bir güruhtuk.  

Şimdi olduğu gibi o yıllarda da bazı kimseler dine karşı ters bakarlardı. Birileri; “Biz cumhuriyeti kurduk, ya bizim kurallarımıza uyarsanız ya da burada yaşayamazsınız” diyerek üsten bakan bir dil tercih ediyorlar. Oysa didişip, kavga etmek yerine beraberce el ele vererek ülkemizi daha güzel yerlere getirmek için çaba sarf etsek daha iyi olmaz mı? Boş tartışmalarla kaybedecek vaktimiz yok.

Kardeşlerim, bırakalım insanlar inandığı gibi yaşasın. Yunus Emre’nin dediği gibi; “Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz.” Birbirimizi severek, birlikte ülkemizi daha yukarılara taşımanın yollarını aramalıyız. Herkes, kendi fikir ve düşüncelerini özgürce ortaya koyup, tartışabilsin. Ben bardağın dolu tarafından bakıyorum, boş tarafına da bakınca, tabii yapılacak birçok eksik ve noksanlarımız olabilir, bunu da inkâr etmiyorum.

Güzel hizmetler

Bugünkü Erdoğan hükümeti, 20 yıldır çok güzel hizmetleri ülkemize kazandırmıştır. Çevremizdeki ülkeler ateş çemberi içinde, iç savaşlara sürüklenip, birbirleriyle kavga etmeleri bir tarafa, biz de 40 yıldır başımıza birileri tarafından bela edilen, terör ve teröristlerle mücadele ediyoruz. Bütün bunlara rağmen, ülkemiz altyapı, sağlık, eğitim, ulaştırma, savunma, sanayi ve diğer alanlarda dünyanın hayranlık ve gıpta ile baktığı bir ülke haline gelmiştir.

Yıllardır ihmal edilip, yapılmayan binlerce kilometre uzunluğunda otoyollar ve bölünmüş yollar yapılarak, uzaklar yakın edilmiş ve ulaşım kolaylaşmıştır. Ülkemizde kurulu 70 civarında üniversite varken, bugün bütün şehirlere üniversiteler kurulmuştur. Sayıları 200’ü geçmiştir. Ayrıca binlerce okul ve on binlerce derslik yapılarak, eğitim sistemi baştan aşağı yenilenmiştir.

Sizlere hastanede nelerle karşılaştığımı, ameliyat olmak için bütün birikimlerimi harcamak zorunda kaldığımı daha önce anlatmıştım. Eskiden sağlık sektörünün nasıl olduğunu yaşı müsait olanlar bilirler. Bugün sağlık alanında, büyük şehirlerimizde devasa şehir hastaneleri yanında, birçok hastaneler ve aile hekimliği sistemi kurularak, sağlığa ulaşım ucuzlamış ve kolaylaşmıştır.

Bunları görün

Ankara-İzmir, Ankara-İstanbul, İstanbul-İzmir arasına oto yollar ve hızlı trenler yapılarak, ulaşım süresi çok kısalmıştır. İstanbul Boğazı’nın altına Marmaray ve Avrasya tünelleri yapılarak, ulaşım kolaylaşmıştır. Yaklaşık 60 adet havalimanı inşa edilerek, insanlarımız daha uygun fiyatlı ve daha çabuk bir yerden bir yere ulaşma imkânı bulmuştur. İstanbul Boğazı’nda inşa edilen Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden, hem trenler hem de araçlar geçebilmektedir.

Son dönemde yapılan Kuzey Marmara Otoyolu ve 18 Mart Çanakkale Köprüsü marifetiyle Avrupa’dan gelen araçlar, İstanbul trafiğine girmeden, kolaylıkla gidecekleri yere ulaşabileceklerdir. Ülkemizde doğu-batı ayrımı ortadan kalkmış, bütün şehirlerimize bölünmüş yollar, otoyollar yapılmış ve bir kısmı da yapılmaktadır.

Kendi mühendislerimiz tarafından tasarlanıp, geliştirilen ve Bursa Gemlik’te fabrikası kurularak üretilmeye başlanan ilk elektrikli otomobilimiz heyecan vermektedir. Yine Hakkâri Yüksekova, Iğdır, Kars ve diğer doğu bölgelerine de havaalanları inşa edilmiştir. Aşılamayan dağlar, alttan delinerek onlarca tünel inşa edilmiş ve dünya çapında uzunluğa sahip tünellerimiz mevcuttur.

Yüksek hızlı tren, ülkenin her tarafına yaygınlaştırılmak için hızla çalışmalar devam etmekte ve 5G teknolojisine geçilerek internet hızı dünya çapında artmıştır. Dünyanın birçok ülkesinden önce, biz bu teknolojiye sahip bulunmaktayız. Sanayileşmeye gelince, il ve ilçelerimize onlarca sanayi sitesi yapılıp, binlerce fabrika inşa edilerek, dünyanın her ülkesine ihracatımız günden güne, yıldan yıla artarak devam etmektedir.

2018’den beri her yıl, başka bir şehrimizde düzenlenen ve dünyanın en büyük teknoloji festivali kabul edilen Teknofest, ilkokuldan üniversite öğrencilerimize kadar birçok branşta, yarışmalar açarak öğrencilerimizin yeni ürünler imal etmelerine ve kendine güven değerlerinin artmasına vesile olmuştur. Yarışmalarda öğrencilerin buluş ve icatları, özel sektör, üniversite ve sanayi işbirliğiyle yeni ürünlere çevrilerek, dünyaya satılmaktadır.

Savunma sanayimiz

Yine savunma sanayi ve uzay sanayi teknolojilerinde, dünya çapında ilerlemeler kaydedilmiştir.  Geliştirdiğimiz insansız uzay aracı, önümüzdeki yıllarda aya sert iniş yapacak ve bu sahada yeni bir adım atılacaktır. Devlet ve özel sektör tarafından kurulan onlarca savunma sanayi firması, yüzlerce ürün üzerinde gece gündüz demeden harıl harıl çalışmaktadır.

Ülkemizde geliştirilen insansız hava, kara ve deniz araçları dünyanın bu alanda ilk birkaç ülkesinden birisi olmamızı sağlamıştır. Dünyanın birkaç ülkesinin yapabildiği son teknolojik değerlere sahip insansız savaş uçağımız ve helikopterimiz seri üretime geçmeyi beklemektedir. Ülkemizi düşmanlardan korumak için geliştirilen alçak, orta ve yüksek mesafelerden uçabilecek olan savaş füzelerinin, bir kısmı yapılmış bir kısmı da yapılıp geliştirilmeye devam etmektedir.

Devlet ve özel sektör tarafından geliştirilen insansız hava araçları, kullandıkları füzelerle Suriye, Libya, Azerbaycan, Ermenistan savaşlarında gösterdikleri üstün başarılarla, dünyanın dikkatlerini üzerine çekmeyi başarmışlardır. Yakın zaman, geçtiğimiz günlerde ünlü alman ekonomi dergilerinden birisinde “Türkiye’nin ürettiği insansız hava araçları, dünya savaş konseptini temelden değiştirmeyi başarmıştır” diye bir makale yayınlamıştır.

Üretilen bu insansız hava araçları, Çin’den Amerika’ya, İngiltere’den Fransa’ya hatta Yunanistan’a kadar yayınlanan gazete ve dergilere manşet olmuştur. Tersanelerimizde üretilen savaş ve ticaret gemileri, kendi ihtiyaçlarımızı görmesi yanında, talep eden başka ülkelere de ihraç edilerek, ülkemize döviz kazandırmaktadır. Savunma sanayi alanında üretilen şeylerin ayrıntısına girersek, ayrıca bir kitap daha yazılması gerektiği düşünülebilir.

Yine üretimi tamamlanmış olan ve üzerinden insansız savaş uçaklarını, helikopterleri, İha ve Sihaların kalkıp, iniş yapabilecekleri ilk uçak gemimizden bahsetmeye fırsat bile kalmadı. Yüz binlerce haneye elektrik temin edebilecek ve gövde yüksekliği bakımından dünyanın ilklerinden olacak, Artvin Yusufeli Barajı ve diğer barajlarımızdan bahsedemedim bile. 

Yıllar önce kentsel dönüşüm için kurulmuş ve ünü dünya tarafından duyulmuş olan TOKİ, en dar gelirli vatandaşımızdan, gelir seviyesi en yüksek insanımıza kadar halkımıza çeşitli, sosyal konutlar üretmeye devam etmektedir. TOKİ’nin sosyal donatılı, çevreye uygun, son teknolojik gelişmeler de takip edilerek ürettiği konut sayısı bir milyonu aşmıştır. Ayrıca yapımlar, çeşitli bölgelerimizde süratle devam etmektedir.

Ülkemizde üretimi ve ihracatı yapılan rüzgâr ve güneş panellerini de unutmamak lazım. Denizlere ve çevreye zararlı olan atıkların, okullardan başlayarak, çöplerden ve evlerden toplanıp işlenerek, tekrar ekonomiye kazandırılması işlemi birçok ülkeden daha önce başlamıştır. Bu konuyla ilgili parantezi burada kapatarak hastanede yaşadıklarımı anlatmaya devam edeceğim.

Rüstem Kılıç/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Dişçi Mehmet Efendi’nin zikri…

Allah dostlarını sevmek ne büyük kazanç, öyle değil mi kardeşlerim. Bu, insana Allah’ın bir lütfu, …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.