Eski bir makam polisinin hatıraları…

19 Ağustos 2014 günü Ankara’da eski dostlardan bazılarını ziyaret ettim. 30 yıl önce çalıştığım yerlerde gezerken makam polisliği yaptığım günlerden kalan birçok şey hatırıma geldi. Şimdi bunları kısa kısa sizlerle paylaşayım.

● Makam sahiplerinin eşlerine genelde “Hanımefendi” diye hitap edilir; bir Bakan’ın eşine ise herkes “Abla” diye hitap ederdi; çünkü o, Bakan eşi gibi davranmazdı, onu herkes candan bir yakını, bir ablası gibi görürdü. Bir seferinde Ramazan günü bir programdaydık. Müthiş bir kalabalık vardı, iftarımızı zor açmıştık, fakat yemek yeme imkânımız olmamıştı. Bu durumdan haberdar olan o değerli Abla, bize kendi elleri ile hazırlayıp iftar yemeği vermişti.

● Yine bir seferinde başka bir Bakan ile Antalya’ya yolculuk yapmıştık. Bakan’ın eşi de arabadaydı ve Ankara’dan Antalya’ya kadar ağzını açıp da bir kelam etmemişti. Sanki koltukta bir insan değil de cansız bir eşya vardı. Ne kötü hastalık bu kibir!..

● Bir Vali ile de uzunca bir yolculuk yapmıştık. Mola yerinde yemek yerken Vali Bey bizleri masasına davet etmişti, fakat eşi yanında olduğundan masasına gitmemiştik. Bunun üzerine garsonları yanına çağırarak “Bizim masamıza ne getiriyorsanız arkadaşlarımın masasına da aynı yemeklerden koyun” demişti. Aslında Vali ile siyasi görüşlerimiz çok farklı idi.

● Bakanlıkta makamı olan birisi kaza yapmıştı, Geçmiş Olsun’a gittiğimizde çalışanların hiç üzülmediklerini, bilakis ondan kurtuldukları için sevindiklerini görmüştük; çünkü duyduğumuz kadarıyla çalıştığı insanlara zulmeden birisiymiş. Ne güzel demiş Cengiz Numanoğlu:

Yaşarken, geçimsiz biriysen şayet;
Ölünce derler ki, ‘Oh be, nihayet!

● Biz oralarda çalışırken ziyaretimize gelen birisi Milletvekili olmuştu. Telefon ile Hayırlı olsun” için aradığımda duyduğum ses tonundan hoşlanmamıştım, neredeyse kelimler ağzından zorla çıkıyordu, bundan dolayı da ziyaretine gitmemiştim.

● Öğrenci olduğu zamanlardan tanıdığım birisi yüksek bir makama gelmişti. Telefon ettim, Hayırlı olsun dedim ve Beni hatırladınız mı?” diye sordum.

“Aman Abi, seni unutur muyum; lütfen, bekliyorum görüşelim” demişti.

● Beraber çalıştığımız bir Bakan’ın oğlu milletvekili olmuştu, bir münasebet ile karşılaştığımızda sanki bizi görünce dünya onun olmuştu, çok sevinmişti. Israrı üzerine birkaç saat beraber kalmış, sohbet etmiş, eski günleri yâd etmiştik.

● Bir Vali Bey makamını başka bir Vali’ye devretmişti. Evine giderken gayri ihtiyari bir şekilde iki elini birbirine vurmuş ve “Vay beee, bu da bitti!” demişti. Makamlar insanı çok aldatır, sanki ebediymiş gibi görünür, hâlbuki çok çabuk geçer.

● Yıllar öncesi Bakanlıkta memur olarak çalışırken bir yandan da okumaya devam eden bir arkadaş önemli bir makama gelmişti. Makamı yükselmiş, fakat kendisi hiç değişmemişti.

Aklıma gelen bir fıkrayı yazmak istiyorum. İki arkadaş konuşurken birisi diğerine: “Ahmet senin yıldızın parlak görünüyor, olur ya ilerde bir makama gelirsen sakın ziyaretine geldiğimiz zaman bizleri kapında saatlerce bekletme” demiş.

Arkadaşı: “O işin kolayı var; öyle bir şey olursa, makama geldiğinde oradaki görevliler ismini sorduğu zaman ‘Ben O’yum’ dersin” demiş. Yıllar sonra Ahmet seçilmiş, vekil olmuş ve sonunda Bakan olmuş. Arkadaşı bir gün ziyaretine gitmiş. Özel Kalem görevlileri ismini sorduklarında:

“Sayın Bakan Bey’e söyleyin, Ben O’yum” demiş. Bakanın makamına giden görevli: “Efendim bir beyefendi ziyaretinize geldi, fakat ismini söylemedi; ‘Ben O’yum’ dedi” deyince, Bakan Bey: “Tamam, anladım. O arkadaşa selam söyleyin, Bakan Bey ‘Ben O değilim’ dedi, deyin ve gönderin” demiş.

İşte bu fıkrada olduğu gibi makama gelince değişenler de oluyor, tam tersi geldikleri birçok makamı değiştirip şekil verenler de…

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Firavun’un ilahlık iddiası…

Kibirlenmek, büyüklük taslamak, ayetlere karşı aldırışsız davranmak, hakikate kulak tıkamak da fısktır. Kibirlenmek (istikbar); büyüklük gösterisinde …

Bir yorum

  1. Muhammed Semiz

    Geylani Hocam çok kıymetli Hatıraları olan hocamız Allah kendisinden razı olsun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.