Mehmet Lütfi Abi deyince…

Uyanın rüyaları gerçekleştirme vaktidir!

Akasya ve iğde ağaçlarının yanından geçerken, onların o güzel rayihalarını fark edince; Kur’an okuyan mü’minin tat ve kokusu güzel bir meyveye benzetildiği hadis-i şerifi hatırlarım. O an manevi kokusu güzel olan insanların hasreti tüter gönlümde… Çevresine huzur veren, yüzüne bakınca

Allah’ı ve ahireti hatırlatan, yanında havanın, suyun, vaktin farklı anlamlara, farklı tatlara büründüğü insanları hatırlarım.

Hiç yüz yüze tanışmadan, gıyaben kalbinizde muhabbetini taşıdığınız, uzaktan hesapsız ve karşılıksız sevdiğiniz, aynı büyük halenin bir halkasında bulunduğunuz, aynı yolun yoldaşlığına talip olduğunuz böyle kişiler vardır belki sizlerin de.

İşte… “Dert”li kitaplarından ve Genç Dergisi’nden ismini öğrendiğim muhterem Mehmet Lütfi Arslan Ağabey için çok daha fazlasını yazacak, söyleyecek kardeşlerimizin olduğundan şüphem yok. Hasbî olarak davetlerimize icabetleri için kendisine minnettarız.

Uyanıkken dahi bir şeylerin (mesela Roma’nın fethinin!) rüyasını görmenin teşviki diyebileceğimiz kısa bir kitap değerlendirme programından birkaç not paylaşmak istiyorum.

Arza varis olacak salih kullardan olmak… Salihlerden olmakla birlikte, salih ve sadık kalabilmeye de kilitlenerek sadıklarla beraber olmaya önem vermek…

Yusuf Suresi’nde geçen bir peygamber duası olarak; “Benim canımı Müslüman olarak al!” demenin ve Müslüman olarak yaşamanın ve ölmenin kaygısını taşımak…

Sadece muttakilerden değil, muttakilere önder olmayı hedefleyen muhteşem bir ufka sahip olmak…
Sıradan olmayıp; azlardan,”deli”lerden olmak.

Bu dünyanın kesmeyeceği kişilerden olmak.

Hazreti Ömer radıyellahu anh’ın her biri bin kişiye bedel dediği dört kişi gibi, herkesi aldatan dünyanın aldatamadığı kişilerden olmayı hedeflemek…

Ahir zamanda “vehn” hastalığından biiznillah korunup –dünya sevgisi ve ölümü kerih görme zaaflarından uzak kalarak– sahabe kıvamını yakalamak…

Sadece Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’mızın kurtuluşuna değil, Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in müjdesine mazhar olmak için Roma’ya da nişan almak…

Hakkın ve hakikatin beldelere, gönüllere hâkim olması için fetih şuurunu/ruhunu kuşanmak…

Ruhumuzu, gönlümüzü geride bırakmadan/ihmal etmeden, ”tadımız kaçmadan” gecelerde ve seherlerde şarz olarak “fabrika ayarları”mıza dönmek…

Kendi varoluş sırrımızın, biricikliğimizin hikmetini arayarak bunun şükrünü edaya çalışmak…
“Velisi olmak için delisi olmak” vesselam…

Duasını rüyası eyleyip uyananlara ne mutlu…

Dr. Murat Göçgün/ İrfanDunyamiz.com

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Hayata farklı açılardan bak…

Bir olayı veya bir nesneyi ya da bir olguyu analiz ederken herkes bulunduğu pencereden, kendi …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.