Çocuklarınızı duygusal yetiştirmeyin!

İslâmiyet dini akla büyük önem vermiştir. Bu sebeple Kur’an-ı Kerim, pek çok ayetinde, insanı göklerin ve yerin yaratılışını düşünmeye davet ederek şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbirini takip edişinde akıl sahipleri için birçok deliller vardır.” (Âl-i İmrân, 190)

“Kendinizde de nice deliller var; bunları hâlâ görmeyecek misiniz?” (Zâriyât, 21)

Kur’an-ı Kerim bu ve benzeri birçok ayetlerle akıl sahiplerini düşünmeye sevk etmiştir.

İnsan aklı sayesinde Yaratan’ın hitabına muhatap olmuş ve dinin yükümlülükleri ile mükellef olmuştur. Malumdur ki aklı olmayanın dini mükellefiyeti de yoktur. ”Zira akıl ve özgürlük, dini tekliflerin kabıdır. Akıl olmadan ne Allah’ı bilmek, ne de dini teklifleri yerine getirmek mümkündür. ‘Aklı olmayanın dini yoktur’ şeklinde kültürümüze yerleşen kelam-ı kibar aklın dindeki yerini çok güzel anlatmıştır.” (Dr. Mehmet Sürmeli, Kur’an ve Sünnete Göre Çocuk Eğitimi, Asalet Yayınları, İstanbul, 2021, s. 12,13)

Olgun insan, hisleri ya da duyguları ile değil aklı ile hareket eden kimsedir. Zira duygular şeytanın tesirine son derece açıktır. Şeytan duygusallık silahını kullanarak birçok insanın ayağını kaydırmıştır.

Akıl, duyguları dengeleme görevini yerine getiremediğinde, duygular insanı esaret altına alacak ve onu yanlış mecralara sürükleyecektir. İnsanlık tarihi, duygularına kapılarak hata ve günah çukurlarına yuvarlanmış insanların fecaatleri ile doludur.  

Elbette ki insan çeşitli olaylar karşısında zaman zaman duygulanır. Bir yakını vefat ettiğinde üzülmesi, bazı durumlarda müteessir olması son derece normaldir. Her insanın duyguları vardır.

Duygusallık denildiği vakit, bundan duyguların gereğinden fazla yoğunlaşması ve insanın dış etkilerden çok fazla müteessir olması anlaşılmaktadır. Dolayısıyla duygusallık insanın düşünce süreçlerini akamete uğratan bir faktör olduğu için insanı hayat yolculuğunda zayıf düşürür.

Burada şu iki şeyi de birbiri ile karıştırmamak gerekir. İnce ruhlu, merhametli, nazik ve nahif olmak başkadır, duygusal bir kırılganlık hali içerisinde zayıf bir karakter sergilemek başkadır.

Hele ki zorlaşan hayat şartlarında çocuklarımızın duygusal yetiştirilmesi hiç doğru değildir. Mümkün olduğu kadar çocuklarımızı hayatın büyük sorunlarına hazırlamalı, sorunlar karşısında duygusal ve kırılgan bir pozisyon almamaları için önlemler almalıyız.

Duygusal çocukların ne kadar zayıf ve korunaksız olduğunu gözlemleyen bir eğitimci ve bir baba olarak kendi çocuklarıma da öğrencilerime de “Hocam ben çok duygusalım” dediklerinde bunun iyi bir şey olmadığını, duygusallıktan kurtulmaları gerektiğini söylüyorum. Çelik karakterli kişilerin duyguların, hislerin peşine takılan kimseler değil, akılla hareket eden kimseler olduğunu söylüyorum.

Yapılması gereken bellidir, Allah Teâla’nın bize verdiği akıl mekanizmasını kullanmak. Bu mekanizma iyi işletilmediği takdirde, insan hayatı zorlaşacak ve sorunlar üretmeye başlayacaktır.

Başımıza gelenlerin en önemli nedenlerinden birisi de kuşkusuz ki aklımızı yeteri kadar kullanmamamızdır. Nitekim Cenab-ı Allah ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: “O, akılını kullanmayanların üzerine iğrenç bir pislik kılar.” (Yunus, 100)

Bu konuda Abdulkadir Geylani Hazretleri’nin şu güzel öğüdü de oldukça manidardır:

Ey Cemaat! Kötü heveslere kapılmayın. Aklınızı, mantığınızı çalıştırın. Hisle, hevesle hareket etmeyin. Bunlarla olan yolda kalır. Size bir hal olmuş; hep duygularınızla hareket etmektesiniz. Mantığınız ve aklınız çalışmaz olmuş.” (Fethu’r Rabbani, s. 36)

Aydın Başar/ İrfanDunyamiz.com

ÇOCUK EĞİTİMİNE DAİR BAZI YAZILAR

Çocuk Eğitimi ↗

Çocuk eğitimini batılı pedagojiyi esas almadan işleyen yazılar okumak için tıklayın.

Aile Okulu ↗

Mutlu evlilik ve huzurlu aile konusunu ele alan seçme yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Ebu Talha gibi er gerek…

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem, Medîne mescidinde arkadaşları ile sohbet ederken, Ebû Hureyre isimli …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.