Tahnîk sünnetini duymuş muydunuz?

Âişe radıyellahu anha vâlidemiz anlatıyor: “Yeni doğan çocuklar Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem’e getirilir, o da çocuklara mübarek olması için duâ eder, tahnikte bulunurdu.”(1) 

Tahnîk: Kuru hurmanın ağızda iyice yumuşatılarak çocuğun ağzına verilmesi, damağına sürülmesidir. Böylece çocuk yumuşatılmış hurmayı hisseder, fıtrî duyguyla onu emerek tadını alır, midesine giden ilk gıda da bu olur.(2)

Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in yeni doğan bebeklere bunu yaptığı, bir çok kaynaklarda yer alan bilgilerdendir. Şimdi kaynaklarda tahnîk ile ilgili zikredilen birkaç hatırayı daha yâdediyoruz:

Hicretin ilk çocuğu

Abdullah İbn Zübeyr radıyellahu anh, hicretin ilk çocuğudur. Bir başka ifadeyle; Mekke’den Medine’ye hicret eden mü’minlerin Medine topraklarında ilk dünyaya gelen çocuğudur. Ebubekir’in kızı, Âişe Vâlidemizin ablası olan Esmâ radıyellahu anha, Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem ile babası Ebubekir radıyellahu anh’ın hicretlerinin peşinden âilesinin diğer fertleriyle birlikte hicret etmişti. Medîne’nin hemen güneyinde yer alan Kuba köyüne gelince sancılanarak hicretin ilk çocuğu Abdullah’ı dünyaya getirdi. Vefakâr ve fedakâr annenin dünyaya getirdiği bu güzel ve sağlıklı yavrunun doğum haberi sevinç dalgaları ve tekbirlerle karşılandı.(3)

Esmâ radıyellahu anh, doğumun hemen peşinden kendisini çabuk toplayarak ayağa kalkmış, yavrusunu alarak Kuba’da kendisini ziyarete gelen sahâbelerle konuşan Allah Rasulu sallellahu aleyhi ve sellem’in kucağına koymuştu.

İnandığı ve bağlandığı dâvâ uğruna her mü’mine hanımın imrenmesi gereken nice fedakârlıklar sergileyen Esmâ’nın yavrusunun dünyaya gelişine çok sevinen Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem, bir hurma istemiş, getirilen hurmayı ağzında yumuşatarak yavrunun ağzına sunmuş, yavru da bu hurmayı emmiş, emdiği hurma gözlerini yeni açtığı bu dünyada onun ilk gıdası olmuştu.

Sonra da hicretin bu ilk yavrusunu “Abdullah” olarak isimlendirmiş, onun için duâ etmiş, bereket niyâzında bulunmuştu.(4)

Bir başka misal

İbrahim İbn Ebu Musâ radıyellahu anh

Bir başka hatırayı, Ebu Musâ (Abdullah İbn Kays) radıyellahu anh’tan dinliyoruz:

“Bir çocuğum dünyaya gelmişti. Onu Rasûlullah sallellahü aleyhi ve sellem’e getirdim. Rasûlullah sallellahü aleyhi ve sellem ona “İbrahim” adını verdi. Hurmayı yumşatarak çocuğun ağzına sürdü, ona bereketle duâ etti ve çocuğu bana uzattı.”(5)

Bu çocuk Ebu Mûsâ radıyellahu anh’ın en büyük, bir başka ifadeyle ilk çocuğuydu.

Acve hurması

Abdullah İbn Ebu Talh radıyellahu anh

Ümmü Süleym radıyellahu anha yavrusunu dünyaya getirince oğlu Enes’in kucağına verdi ve onu Rasûlullah’a götürmesini istedi. Küçük kardeşini kucaklayan Enes’e sıkı sıkıya şu tembihte bulunuyordu:

“Enes! Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem’in yanına varıncaya kadar kimse onu emzirmesin!”

Enes radıyellahu anh, dünyaya gözlerini yeni açan kardeşini Rasûlullah’a götürüyor, kucağına veriyor, Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem Medîne’de yetişen hurmaların en güzellerinden olan acve hurmasından  istiyor, getirilen hurmayı ağzında iyice yumuşattıktan sonra yavrunun ağzına veriyor, çocuğun hurmayı istekle emişine, arzuyla yalanışına bakarak gülümsüyor; “Ensârın (yani Medînelinin) hurmaya olan sevgisine bakın!” buyuruyordu. Daha sonra da yavrunun yüzünü siliyor ve onu Abdullah diye isimlendiriyordu. (6)

Bu Abdullah çok hayırlı, bereketli bir oğul oluyor, filizlenip büyüyor, Ebu Talha ve Ümmü Süleym’in ondan 10 kadar torunları dünyaya geliyordu. On torunun her biri ayrı güzellikteydi, ilim ehliydi, kurrâ ve hak yolun samîmi yolcularıydı. Tabiînin en meşhur âlimlerinden olan İshak rahmetullahi aleyh, bu oğullardan biriydi. O, İshâk İbn Abdullah İbn Ebi Talha(7) şeklinde dedesinin de ismi yâdedilerek anılıyordu.(8)

Yeni dünyaya gelen yavrular için Allah Rasûlü’nün gösterdiği bu ihtimam, onların hayata güzel duygularla başlayıp filizlenmesini arzulayış unutulmaz hatıralar olarak tarihe geçmiş, asırlar ötesine uzanmış, bize kadar ulaşmıştır, inşallah kıyamete kadar da devam edecektir.

Not: Asrı Saadette ve Günümüzde Çocuklar kitabından iktibas edilmiştir. (Yayın Yönetmeni Notu: Şunu da hatırlatmayı uygun görüyoruz ki yeni doğan bebeklere bir şey yedirilmesi söz konusu olmayıp sadece yumuşatılmış bir hurmadan emdirilmesi söz konusudur. )

Dr. M. Şerafeddin Kalay/ İrfanDunyamiz.com

DİPNOTLAR

1 Sahîh-i Buhârî, Edeb (18/ 140), Sahîh-i Müslim, Tahâret ( 1/ 237), Âdâb (3/ 1691)
2 Tahnik kelimesinin manâsı için bak: Lisânü’l-Arab, İbn Manzur (10/ 416), Câmiu’l-Usûl, İbn Esîr (1/ 366)
3 Medîne-i Münevvere, İslâm’dan önce “Yesrib” adını taşıyordu ve humması ile meşhurdu. Şehrin iklimine alışık olmayanlar genellikle bu ateşli hastalığa yakalanırdı. Mekke gibi sağlıklı havasıyla bilinen bir bölgeden gelenlerin Medîne’deki havaya alışması daha da zordu. Ebu Bekir radıyellahü anh ve Bilâl radıyellahü anh birçok sahabe de Medîne’ye gelince bu hastalığa yakalanmıştı.
Her fırsatı iyi değelendirmesini bilen ve hicret edip Medîne’ye gelen Müslümanlara için için kin besleyen Yahûdiler, aleyhte yayına başlamışlardı. Medîne’ye gelen Müslümanların sağlıklarını kaybedeceklerine, kısırlaşıp çocuklarının olmayacağına, çocukları olmasın, nesileri bitsin diye kendilerinin de duâ edip büyü yaptıklarına dair haberler yayıyorlar, daha hicret tamamlanmadan zihin bulandırılıyorlardı.
Abdullah’ın dünyaya gelişi, sağlıklı, gürbüz bir çocuk oluşu, onların bütün dedi-kodularını bir anda bitirmiş, gönüllerde sevinç dalgalarına vesile olmuştu.
Bu seviniş ve yükselen tekbir sesleri, onların yaydığı söylentilerin belli bir oranda Müslümanlara tesir etmiş olduğunu da gösteren bir davranıştır.
4 Sahîh-i Buhârî, Fedâil (14/ 37-38), Akîka, (17/ 198),
Sahîh-i Müslim, Âdâb ( 3/ 1690-1691, Hadis No: 2146) , Fedâilü’s-Sahâbe (4/ 1915, 1599),
El-İstîâb (2/ 301-302), El-İsâbe  (2/ 309).
Esmâ radıyellahü anha’nın hicret sırasında sergilediği fedakârlıklar için bak: Peygamber Dostları ÖRNEK NESİL (s. 139-140, 154-156)
5 Sahîh-i Buhârî, Akîka (17/ 197), Sahîh-i Müslim, Âdâb (3/ 1690 Hadis No: 2145)
6 Sahih-i Müslim, Âdâb (3/ 1689-1690 Hadis No: 2144). Ayrıca bak: Sahîh-i Buhârî, Akîka, (17/ 198)
7 İsim için bak: Takrîbü’t-Tezhîb, İbn Hacer (Sh. 101), Peygamber Dostları ÖRNEK NESİL (s. 298)
8 Ebu Talha, Ümmü Süleym ve Çocukları ile ilgili daha geniş bilgi için Örnek Nesil (s. 297-298) ve kaynaklarına müracaat ediniz.

Sünnet Yolumuz ↗

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’e dair yazılar okumak için tıklayın.

Hayat Kitabımız ↗

Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’e dair ilmi ve seviyeli yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

İlk Japon Müslüman kimdi?

Japonya’nın en eski ve en büyük İslamî kuruluşu olan Japonya İslam Merkezi Başkanı Dr. Salih …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.