Mahremiyet bilinci…

“Mahrem” kelimesinin yasaklamak, men etmek, mahrum etmek, mümkün olmamak, el sürmemek, kişinin namusunu koruduğu yakınları, saygı gösterilecek şey ve kendileri ile evlenmenin haram olduğu yakın akraba gibi anlamları vardır. “Mahremiyet” ise gizlilik, bir şeyin (mahrem) gizli hali, gizli yönü, insanın saygınlığı ve dokunulmazlığı demektir.

Mahrem ve mahremiyet kavramları insan vücudu ve kadın-erkek ilişkilerini ifade etmek için kullanıldığı zaman cinsel dokunulmazlık anlamlarını ifade eder. Bu yönüyle mahremiyet, insan vücudunun bakılması dokunulması ve hakkında konuşulması yasak olan bölgeleriyle ilgili dokunulmazlık halidir.

Her insan saygındır

Her insan saygındır ve dokunulmazdır, bu onun insan oluşunu gereğidir. Dolayısıyla soyu, cinsiyeti dini-sosyal statüsü gibi hususlardan bağımsız olarak bütün insanların onur ve haysiyet şeref ve itibarı özel hayatı dinin ve hukukun koruması altındadır.

Mahremiyet insan için en özel ve dokunulmaz olan alanı ifade eder. Dolayısıyla kişiye has olan bu alanı korunması aynı zamanda kişinin özgürlük alanında muhafaza anlamına gelir. Çünkü insanın bedeni, özel hayatı, ailesi ve evi ile ilgili haklar insanın temel hak ve hürriyetlerindendir. İnsanın bu çok yönlü mahremiyeti ile ilgili olarak dinimiz oldukça detaylı düzenlemeler getirmiş, evlerdeki mahrem hayatı koruyacak kurallar koymuştur.

Kalbin mahremiyeti onu haset, kin, öfke, kıskançlık ve düşmanlık gibi yanlış duygu ve düşüncelerden korumaktır. Allah Teâlâ Al-i İmran 154. ayette buyurduğu üzere kalplerde olan her şeyi bilir. Bu sebeple insan kalbine olumsuz duygular yerine sevgi, ihlâs, sabır, sabır, tevazu ve şükür gibi duyguları yerleştirmeye gayret göstermelidir. (Sorularla Mahremiyet Bilinci s.17, 18 ve 50; Diyanet Yayınları)

Mahremiyet eğitimi

Çocuklarımıza mahremiyet bilinci vermeli ve onları istismar edebilecek yaklaşımlarda bulunan kişilere karşı uyarmalıyız. Bunum için de bu konuyla ilgili eserler okumak veya eğitim seminerlerin takip edip istifade etmeliyiz.

Belli başlı bilinmesi gerekenler şunlar: Açıktan banyo yapılmaması gerekir. Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem bu konuda şöyle buyuruyor: “…Allah halimdir, hayâ sahibidir, kusurları örter. Hayâyı ve örtünmeyi sever. Biriniz gusledeceğinde kapalı yerde yıkansın.” (Nesâî, Gusül, 7)

Ev içerinde de olsa çocuklar belli bir yaşa gelince izin alarak odalara girmeleri gerekir. Buna anne babalar da dikkat etmelidir.

Allah azze ve celle şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Elinizin altındaki hizmetçilerle içinizden henüz ergenlik çağına gelmemiş olanlar yanınıza gelmek için sizden üç vakitte izin alsınlar. Sabah namazından önce, öğle sıcağından dolayı (istirahata çekilirken) elbisenizi çıkardığınızda ve yatsı namazından sonra. Bunlar, örtülmesi gereken yerlerinizin açık bulunabileceği üç vakittir. Bunlar dışında ne size ne de onlara bir sakınca vardır. Bunlar sıkça yanınıza girip çıkan, birbirinizle iç içe olduğunuz kimselerdir. Allah size ayetleri işte böyle açıklar, Allah her şeyi bilir, yerli yerinde yapar. Çocuklarınız ergenlik çağına gelince, onlardan önceki ergenler nasıl izin alıyorlarsa onlar da öyle izin alsınlar. Allah ayetlerini işte size böyle açıklıyor; O her şeyi bilir, yerli yerinde yapar.” (Nisa, 58, 59)

İzin istenmeli

Bir adam Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem’e sordu:

“- Annemin yanına girerken izin isteyeyim mi?”

“- Evet iste.”

“- Ama ben evde onunla beraber kalıyorum.”

“- Annenin yanına girerken izin iste!”

“- Ama ben ona hizmet ediyorum.”

“- Anneden izin iste! Anneni çıplak görmen hoşuna gider mi?”

“- Hayır!”

“- Öyleyse ondan izin iste!” (Muvatta, İsti’zan 1, 2, 963)

Eşler birbirlerine en yakın kişilerdir. Yüce Rabbimiz: “…Onlar sizin için elbisedir, siz de onlar için elbisesiniz…” buyurur. (Bakara, 187) Bundan dolayı hem birbirlerine saygınlıklarını korumalılar hem de başkalarına karşı sırlarını ifşa etmemeliler. Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: “Kıyamet gününde Allah katında hesabı sorulacak en büyük günahlardan biri, kişinin eşi ile birlikte olduktan sonra onun sırrını ifşa etmesidir. (Müslim, Nikâh, 124)

Sadece eşler değil Müslüman bir kimse başkalarının da sırlarını söylememesi gerekir. Çünkü Mümin güvenilir kimsedir. Başlarının mahremiyet alanına bakmak, düşünmek, araştırmak vb. davranışlardan sakınmak gerekir. Peygamberlerimiz: “Elinden ve dilinden insanların güvende olduğu kimsedir Müslüman” buyuruyor. (Buhârî, İman 3) Farkında olmadan başkasının mahremine, özel alanına vb bakmak eğer istem dışı ilk bakış ise günah yoktur ama ikinci defa dönüp bakmak günahtır. (Tirmizi, Edep, 28)

Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra, 36) “Ey iman edenler! Kendinizi tanıtıp izin almadan ve içinde oturanlara selâm vermeden kendi evlerinizden başka evlere girmeyin. Sizin için daha iyi olanı budur; umulur ki düşünüp anlarsınız. Eğer o evlerde bir kimse bulamazsanız -size izin verilmedikçe- oralara girmeyin. Size “Kabul edemiyoruz, dönün” denirse hemen dönün; bu sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah bütün yaptıklarınızı bilmektedir.” (Nur; 27, 28)

Şahitleri çoğaltma

Bir kimsenin günahlarını söylemesi ve ifşa etmesi de doğru değildir. Allah ile arasında kalması gereken özel halini insanlara şahit kılmak günahtır.

Rasûlullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: “İşlediği günahları açığa vuranlar dışında ümmetimin tamamı affedilmiştir. Bir adamın gece kötü bir iş yapıp, Allah onu örttüğü halde sabahleyin kalkıp: “Ey falan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım” demesi açık günahlardandır. Oysa o kişi, Rabbi kendisinin kötülüğünü örttüğü halde geceyi geçirmişti. Fakat o, Allah’ın örttüğünü açarak sabahlıyor.” (Buhârî, Edep, 60)

Hasta mahremiyeti

Hasta ve bakıma muhtaç bireylerin mahremiyetleri korunması ve özel hayatlarına saygı duyulması onlar için vazgeçilmez bir hak ve ihtiyaçtır. Gerek profesyonel bakım, gerek aile bireylerinin bakımı esnasında hastaların fiziksel psikolojik mahremiyetlerinin ve onlara ait özel bilgilerin korunması gerekir. Hasta ile ilgilenen kişinin hastanın fiziki ve ruhsal durumu ile ilgili olarak şahit olduğu şeyleri üçüncü şahıslara anlatması hastayı rencide eden ve ahlaki olmayan bir davranıştır. Gözlemlenen problemler hasta isterse veya profesyonel yardım gerekiyorsa konunun uzmanları ile paylaşılabilir. (Sorularla Mahremiyet Bilinci sh. 51; Diyanet Yayınları)

Ayrıca hastanın izni olmadan fotoğraf veya videosunu çekmek doğru değildir. Özellikle baygın halde, ameliyattan çıkınca vb. kendinde olmadığı zaman diliminde habersizce sosyal medya paylaşımları yapmaktan sakınmak gerekir.

Abdulkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com

  • Öğrendiklerimiz:
  • Mahremiyet bilincine her Müslüman’ın sahip olması gerekir.
  • Bu konuyla ilgili eserler okuyup çocuklarımıza da öğretmeliyiz.
  • Birey, aile, hasta ve sosyal medya vb. mahremiyet konusunda Kur’an ve Sünnet ölçülülerine dikkat etmeliyiz.
  • Ev içerisinde odalara girerken kapıyı çalmalıyız.
  • Banyo esnasında mahremiyete dikkat etmeliyiz.

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazılar okumak için tıklayın.

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Yüz yüze iletişimde on altın kural…

Yüz yüze iletişim; doğrudan, aracısız bir iletişimdir. Bu iletişim iki kişi arasında olabileceği gibi, bir …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.