Ömrünü hak dava uğrunda hapislerde ve sürgünlerde geçiren, son devrin din mazlumlarından büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri hakkında ülkemizin önemli ilim ve irfan adamaları, kıymetli hocalarımız, alimlerimiz bakın ne demiş: İrfanDunyamiz.com olarak sizler için derledik.
Ebubekir Sifil
O kritik dönemeçte; Osmanlı’dan cumhuriyete geçişin oluşturduğu o travma döneminde özellikle İslam’ı temsildeki duruşu ile, ısrarı ile, hizmetleri ile, ilmiyle son derece büyük bir görev ifa etmiştir. Yaptığı işin Cenab-ı Hakk’ın rızasına uygun bir iş olduğunu, Cenab-ı Hakk’ın bu işe verdiği bereketten anlıyoruz.
Bir kere mahza Allah rızası için hareket etme davası… Bediüzzaman merhumun hayatına böyle kuş bakışı baktığımızda, o hayatın her karesinde, her dönemecinde gördüğümüz hususiyet budur. Hiç kimseyle bir davası yok. Kendisine en ağır zulümleri işkenceleri yapanları bile bağışlayabilen, affeden, kişinin şahsına değil, davranışına, tarzına, günahına düşman olan, bu ikisini birbirinden hassasiyetle ayıran bir tutumu var. Kaynak
İhsan Şenocak
Her şeyden önce ulum-u İslamiyeyi bütün şubeleriyle tahsil eden bir alim-i Rabbani.. Metin kitapları ezberliyorlar, medreselerdeki derslerde okutulan kitapların dışındaki kitapları da ezberliyorlar, bu anlamda yarınlardaki büyük tufanda, İslam’a saldırıda mukavemet gösterebilmek ve iman cephesini müdafaa edebilmek için, çocukluk yıllarında, gençlik yıllarında hazırlık yapan bir Said Nursi var karşımızda.
Fevkalade bir zeka ile karşı karşıyayız. Allah’ın bir lütfüdür. Hem o zeka ona bir lütuftur, hem de Bediüzzaman bu ümmete bir lütuftur, ihsan-ı ilahidir.
“Müslümanlar daralmışlardır, bu sorulara cevap veremezler” dedikleri zamanlarda hakimane meydan yerine çıkan, onların bütün fikri barikatlarını parçalayan bir alim olarak karşımıza çıkar. Kaynak
Abdurrahman Büyükkörükçü
Efendim, babacığım, Bediüzzaman Hazretlerini çok sever, onun hayat hikâyesini yakından bilir, onun gerçek bir mücahid olduğuna inanır, o sebeple de çok severdi. Bediüzzaman hazretlerinin çektiği çile malum. Babacığımın da hayatı çilelerle geçti. Yani ortak kaderleri vardı. O yönüyle de ayrıca takdir ederdi. İmam-ı Azam’ın İmam Ebu Yusuf’a söylediği gibi, altının, gümüşün, incinin yakutun kadru kıymetini o ile meşgul olan bilir. Merhum babacığım, Bediüzzaman Hazretlerini çok sever, ona yerine göre “ilmi dünyayı dolduran insan” yerine göre “yarım dünya” derdi. Ve her fırsatta kendisine hayranlığını ifade ederdi. Ve de onun hayat mücadelesini hemen her kürsüde, her vaazında Akif’den, Mevlana’dan olduğu gibi, Bediüzzaman’dan da bir şeyler naklederdi. Özellikle özel sohbetlerinde bunu görüyoruz. Kaynak
Muhammed Salih Ekinci
Cenab-ı Hak bu büyük insanı öyle bir zamanda gönderdi ki, o dönem İslam dinine ve akidesine yönelik çok büyük planlar, birçok hücumlar ve tenkitler hazırlandığı çok tehlikeli bir dönemdi.
Cenab-ı Hak bu tehlikelere karşı durabilmesi için ona çok büyük kabiliyetler verdi. Üstün zekâ verdi. Üstün hafıza verdi. Üstün cesaret verdi. Üstün zühd verdi. Çünkü büyük bir işi yapacak insanın öyle olması lazım. Cenab-ı Hak büyük göreve hazırladığı kişileri bu şekilde yaratıp, yetiştiriyor. Zira böyle âlimler Peygamberlerin hakiki varisleridir. Kaynak
Halil Günenç
Eskiden, Medreselerde kendisine Mele Said-i Meşhur, diyorlardı. Melle Said-i Meşhur idi ismi. Ben Suriye’de iken ismi böyle söyleniyordu. Fakat hayatta mıydı değil miydi bilmiyordum. Ancak Kıleybin’de Kızıltepe’de köyde iken, o zaman Hz. Üstad’ın talebeleri yanıma gelip gittiler. Kitaplarını bana verdiler. Okudum o zaman tanıdım.
Ben ne zaman daha fazla Risale-i Nur okudum? 1956’dan sonra… O zaman askerden dönmüştüm. Türkçe olan kitaplarını okudum. Hatta Seyyit Kutup tefsiri ile Risale-i Nur arasında mukayese de yapıyordum. O zaman talebe iken de, İçtihad Risalesini, Uhuvvet Risalesini, 33 pencereyi, Menderes’e yazdığı mektubu Arapçaya tercüme etmiştim.
Bediüzzaman büyük bir insan, büyük bir alim, mevhibeye sahip bir insan. İslam âleminin başına bir çok musibetler geldi, şöyle oldu, böyle oldu. Bazı gençler uyandılar ve İslama büyük hizmetleri oldu. Bunların başında Bediüzzaman Said Nursi geliyor. O İlhamlı mülhem Said Nursi o mücahitlerin başında geliyor. Talebeleriyle hizmetleri çoktur. Binlerce, on binlerce, yüz binlerce talebesi var. Fisebilillah mücahede ediyorlar. Yani Büyük bir insan, büyük bir mütefekkir büyük bir alim, ama hatasız insan da yoktur. Onu da söylüyorum. Kaynak
Emin Saraç
O, hapishanedeki hayatında hiçbir zaman yese, ümitsizliğe kapılmadı. O günün zor şartları içerisinde imani esasları ihya ve beyan eden güzel eserler meydana getirmiştir. Bu herkesin yapabileceği iş değildir. Fevkalade bir hadisedir, o zor şartlar altında… O günkü o zor şartlar içerisinde, o eserleri yazmak büyük bir iman eseridir. Kaynak
Mehmed Şefket Eygi
Kalbinde İslâm, İman, Kur’ân, Ümmet, Şeriat, Sünnet, Mukaddesat sevgisi olan her Müslüman Bediüzzaman Said Nursî hazretlerini sever ve sayar, onu minnet ve teşekkürle anar. Çünkü bu muhterem zat, bütün ömrünü bu saydığım değerlere hizmet ile geçirmiştir ve Cenâb-ı Hakk’ın lütfuyla büyük fütuhata nail olmuştur.
Yakın tarihimizde Müslümanlar çok kara günler gördüler, çok ağır zulüm ve baskılara maruz kaldılar, çok eziyetler ve işkenceler çektiler. İşte o karanlık zulüm devrinde Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretleri bu halkın imanını kurtarmak için hasbeten lillah çalışıp çabalamıştır.
Ne kadar esef edilse azdır… Zamanımızda böyle mübarek bir zatın aleyhinde bulunan birtakım Müslümanlar görülmektedir. Onlar merhum Üstad hazretlerini karalamak için çeşitli iftiralara baş vuruyor, yanlış yorumlar yapıyor. Kaynak
Mehmet Görmez
Bediüzzaman Said Nursi milletimizin yetiştirdiği büyük âlim ve mütefekkirlerdendir. O hayatını bu çağın insanlarına iman hakikatlerini anlatmaya adamıştır. Kaynak
Yayın Yönetmeni Notu: Değerli okurlarımız. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri her şeyden önce anlattığı ve tebliğ ettiği dini hakikatler karşılığında, ücretini peşin peşin bu dünyadayken tahsil etmiş bir din anlatıcısı değildir. Yazdıklarını ve anlattıklarını yaşayan ve ücretini yalnızca Hak katından talep eden büyük bir ihlas ve takva kahramanıdır. En azından bu dünyada ücretini peşin peşin alanların onu yıpratıcı söz ve söylemlerden kaçınması gerektiğini düşünüyoruz. Onun yaklaşık bir asırlık çilesine ve çektiği sıkıntılara hürmet ediyor, İslam, İman ve Kur’an yolundaki hizmetlerini her ehl-i vicdan gibi biz de takdir ediyoruz. Bununla beraber Üstad hazretlerinin hatasız olduğunu da iddia etmiyoruz. Nitekim bu hakikati kendisi de muazzam eseri Risale-i Nur’da şöyle veciz bir şekilde ifade etmiştir:
“Aziz kardeşlerim, Üstâdınız lâyuhtî değil… Onu hatâsız zannetmek hatâdır. Bir bahçede çürük bir elma bulunmakla bahçeye zarar vermez. Bir hazinede silik para bulunmakla, hazineyi kıymetten düşürtmez. Hasenenin on sayılmasıyla, seyyienin bir sayılmak sırrıyla, insaf odur ki: Bir seyyie, bir hatâ görünse de, sair hasenata karşı kalbi bulandırıp itiraz etmemektir. Hakaike dair mesâilde külliyatları ve bazan da tafsilâtları sünuhat-ı ilhâmiye nev’inden olduğundan, hemen umumiyetle şüphesizdir, kat’îdir. Onların hususunda sizlere bazı müracaat ve istişarem, tarz-ı telâkkisine dairdir. Onlar hakikat ve hak olduklarına dair değildir. Çünkü, hakikat olduklarına tereddüdüm kalmıyor.” (Barla Lahikası, 131. mektup)
İrfanDunyamiz.com/ Özel Haber
BENZER YAZILAR
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.
Allah razı olsun.