Bir cuma günü yatsı namazından çıktıktan sonra, senelerce mahallemizde esnaflık yapan ve camimizde de zaman zaman imamlık ve müezzinlik yapan bir abimiz Konya’dan ziyarete gelmişti. Namaz sonrası caminin önünde epey bir hal hatır konuşması yaptık. Biz Konuşurken genç bir kardeşimiz uzaktan bizi izliyordu. Halinden bir derdi olduğunu anlamıştım fakat konuşmamız devam ettiği için bir şey soramadım.
Konuşmamız bitti ben eve doğru yöneldim. Bizi izleyen o kardeşimiz telefonla konuşuyordu. Kardeşimiz konuşmasını bitirip ne haceti varsa bana anlatsın diye biraz ağırdan aldım. O da telefonunu keserek bana doğru hızla geldi ve “Selamünaleyküm hocam. Vaktiniz varsa sizinle bir şeyler paylaşmak istiyorum” dedi. Ben de; “Buyur kardeşim” dedim. Başladı anlatmaya:
Dayak mağduru
“Hocam! Zeytinburnu’nda oturuyorum, Balkan göçmenlerindenim, 9 yaşlarındaydım Zeytinburnu’nda büyük bir heyecanla mahalle camimizdeki hocamızdan ders almaya gidiyordum. Çocuktum, biraz yaramazlık yapmıştım, cami hocası beni öyle bir dövdü ki bir daha ne camiye gittim, ne de namaz kıldım. 29 yaşındayım bugüne kadar hiç namaz kılmadım. Şu anda aklımda sadece Fatiha Suresi var. Hocam, imansız gitmekten korkuyorum lütfen bana yardım edin. Ben şu an dinsiz gibiyim. Tesadüfen buradan geçiyordum sizi kapıda görünce bu hocamdan bir yardım isteyeyim diye bir içimden geçirdim.”
Ben de dedim ki: “Tam yerine denk geldin. Zamanını sen belirle ne zaman istersen sana ders vereyim.” İşte çalıştığı için ancak akşam sekizden sonra müsait olabileceğini söyledi. Akşam ile yatsı arası derse başlayabileceğimizi söyledim. Öyle memnun oldu ki, gözlerindeki ifadeden bunu anlıyordum.
Bilirsiniz ben muhabbeti severim, bir mesele açıklığa kavuşsun, insan psikolojisini biraz tanıyalım diye ona şöyle bir soru sordum: “Bu akşam ben sana deseydim ki kardeşim benim işim var kusura bakma şu an müsait değilim, ne yapardın?” Kardeşimizin cevabı çok ibretlik oldu: “Hocam yeminle söylüyorum eğer böyle bir şey demiş olsaydınız, bir daha hiçbir hocaya gidip de bana yardım edin demezdim.”
Eyvallah can kardeşim eyvallah. Allah senden razı olsun. Öyle bir cevap verdim ki bu hayat dersi bizler gibi hocalara bir ikaz olsun. Kardeşimizle sohbetimiz bu kadar. Onun bu anlamlı sözlerini sizlerle de paylaşarak üzerimden vebali atmak istedim. Hani derler ya; “Sopa cennetten çıkmıştır” diye… Ben de diyorum ki iyi bir şey olsa idi cennetten çıkmazdı.
Bu şekilde davranan kim varsa bunun vebalini nasıl ödeyecekler? Bizler çocuklara camileri ve hocaları sevdirmemiz lazım. Bir anlık öfkeyle bir insanın hem bu dünyasını hem de ahiretini mahvetmiş oluyoruz. Bu sadece bir örnek, sayıları binlerle ifade edilecek insanlarımız bu şekilde camiden ve dinden soğuma yoluna gitti. Bir musibet bin nasihatten yeğdir demiş atalarımız, bu tür örnekleri çoğaltmamak için lütfen eğitici konumda olanlar gençlere ve çocuklara çok güzel davransınlar. Aksi halde hem bu dünyada hem de ahirette bunun vebalinden kurtulamazlar.
İmam demek
”İmam” kelimesi, Arapçada önde duran, önde giden, öncü olan kimse demektir. Dolayısıyla imam, bulunduğu muhitteki “öncü şahsiyet”tir. Namazda önde durduğu gibi din adına, iman adına, Kur’an adına yapılan her türlü hayırlı işlerde de öncülük eden kimsedir. İmamlığı sadece namaz kıldırmak olarak algılamak, bu ulvi vazifeyi hafife almak olur. Sokağımızdaki gençle imam efendi ilgilenmeyecekse kim ilgilenecek. Bir imam olarak insanları boş çevirmeye hakkımız var mı?
Biz imamlar Peygamber Efendimiz aleyhis selatü ve selam’ı kendimize örnek almalı ve o ne gibi hayırlı işlere öncülük ettiyse biz de onlara öncülük etmeye çalışmalıyız. Cenab-ı Hak cümlemize böyle bir şuur ihsan eylesin. Eğer biz bu şuuru kazanırsak, bulunduğumuz muhite, köye, kasabaya, mahalleye adeta bir can suyu taşımış oluruz.
Cenab-ı Allah bir ayet-i kerimede mealen şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler, size hayat bahşedecek şeylere sizi çağırdığı zaman Allah’a ve Resûlü’ne icabet edin…” (Enfal, 24) Bu ayet-i kerimede de işaret buyurulduğu üzere biz imamların da en büyük görevlerinden birisi, insanları “hayat verecek o şeye” yani Kur’an’a ve Sünnet’e çağırmaktır. Kur’an ve Sünnet ölçülerini kendi hayatımıza taşıdığımız gibi, bu ölçülerin evimizde, mahallemizde, şehrimizde de yaşanabilmesi için gayret sarf etmektir.
Hayat ölçüleri
Biz Müslüman olduğumuza göre her işimiz Kur’an’a ve Efendimiz’in sünnetine uymak zorundadır. İşte biz bu duygularla Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in şu veciz sözünü bir vakit camimizin dış cephesine asmıştık: “Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim/ Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim.”
Bu hayat ölçülerini cemaate aktarırken de onlarla güzel bir iletişim kurma zarureti bulunmaktadır. Cenab-ı Allah celle celaluh kitabında Resulüne; “Sen onlara karşı sert ve kaba olsaydın,(yumuşak ve mülayim olmasaydın), onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi…” (Ali İmran 159) buyurmuştur.
Biz imamlar açısından Peygamber Efendimiz sallellahü aleyhi ve sellem’in bu ikazına uymak çok önemlidir. Peygamberimize Kur’an’da; “Sen usve–i hasenesin” buyuruluyor. Yani sen en güzel örneksin diyor. Şimdiki tabirle rol modelsin deniliyor. O halka, cemaate nasıl yaklaştıysa biz de onun gibi yaklaşmak zorundayız. Belki bunu tam olarak başaramayız ama yine öyle yapmaya çalışmalıyız.
Arada sırada latife iyidir
Ben mesleki hayatım boyunca hep şunu tecrübe ettim. Yumuşak bir şekilde cemaate yaklaştığımızda, her işimiz daha kolaylaştığı gibi cemaatimiz de bereketleniyor. Yumuşaklık metodunu uygulamayanlar, hiçbir gönle giremedikleri gibi, din ve diyanet yolunda bir mesafe de kat edemiyorlar.
Cemaate yumuşak davranırken de her zaman ölçüyü korumak, mesafeyi iyi ayarlamak gerekir. Ara sıra ölçüyü kaçırmadan, aradaki sevgi saygıyı da bozmadan onlarla latifeler yapılabilir.
Nebevi ölçülere uymak koşulu ile sözlerimizin biraz nükteli, latifeli oluşu bize bu konuda bir avantaj sağlayacaktır diye düşünüyorum. Aynı şey yaz Kur’an kursuna gelen evlatlarımız için de uygulamamız lazım. Onları da kazanmak veya kaybetmek elimizde.
Osman Gülşen/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.