Cennette kavuştur bizi…

Fani bir alemde yaşıyorsak elbette günü gelince beka alemine yolculuk mukadder. Rabbim gurbette sıla hazırlığı yaparak göçmek nasip eylesin. 27 Temmuz 2017’de ebedi aleme yolcu ettiğimiz 39 yıllık refikam güzel bir hazırlık sonrası yola çıkmış oldu. Bir yıl önce Haccımızı büyük bir heyecanla eda etmiştik.

O kadar çok istiyordu ki Haccı, sanki acelesi varmış gibiydi. Rabbim ilahi bir armağan olarak ömrümüzün asr-ı saadeti olan hac ibadetimizi huzur içinde eda etmeyi nasip etti. Sonrasında Sami evladımızın düğünü mutluluğumuzu taçlandırdı. Allah hepimizin evladına saadet ve selamet versin!

Sabır günleri

Derken imtihanın sürur günleri sabır günlerine tebdil oldu. Sami oğlumuzun İmam Hatip Lisesinden hakimliğe uzanan zorlu, çile dolu uzun yolculuğunun sonunda görevinden alınması onun anne yüreğini çok yordu. Bir türlü bu haksızlığı kabul etmedi. Ömrünün son günleri bu yüzden ıstırapla geçmiş oldu. Hep bir imtihandayız. “Bu günler de geçecek” uyarılarıma rağmen bir türlü teselli edemedim.

“Kara gün kararıp kalmaz inan Allah de Allah de,/ Hangi gece sabah olmaz dayan Allah de Allah de..” mısraları 28 Şubatta olduğu gibi o günlerde de vird-i zebanım olmuştu. Bütün bunlarda bir hayır olduğunu, oğlumuzun avukat olarak Fatsa‘ya döneceğini söyleyip teselli olurken ana yüreği dayanamadı.

Elinde bir çekiç olan her şeyi çivi olarak görür fehvasınca kıyım ekibi kendinden başkasına fetöcü damgasını vurup hak namına haksızlığa devam ediyor. Yaş kuru ayırmadan önüne geleni ateşe atan bu molla kasımlar bilmiyor ki haksızlık mutlaka bir gün yapanın boynuna dolanan yılan gibidir. Adil-i mutlak olan Allah’ın adaleti mutlak haklıyı haksızdan ayıracaktır. Lanetlik bir örgütün kirini masumlara bulaştırma gayretinde olanlar elbet ettiğini bulacaklar.

Ana yüreği

Ama ana yüreği streslere, üzüntülere fazla dayanamadı. 26 Temmuzda ambulansla acile götürdük. Fatsa Devlet Hastanesi hekimleri; “Bir şeyi yok” diyerek ilaç bile yazma gereği duymadan taburcu ettiler. Gece durumu ağırlaşır gibi olunca; “Bana oku” deyip Yasin okumamı istedi. Yasini okuyunca “Allah senden razı olsun” duasını duydum. Özel hastaneye gidelim teklifimi sabah gideriz diye kabul etmedi.

Sabah gittiğimiz özel hastanenin tetkikleri hayli uzun sürdü. Ultrasona girmeden önce aort damarı yırtılmış ve bütün kanı bir dakikada vücudun içine boşalmış. Acilen ameliyata alınmasına rağmen kalbinin durduğunu işittik. Ameliyat ve müdahaleler sonuç vermeyince hayata ve bütün ıstıraplara veda edip Hakka yürüdü. Şair Seyri ne güzel demiş ölüm hakkında:

İster demir ister çelikten olsun,
Kalkan kar eylemez ecel okuna
Az evvel var iken az sonra yoksun,
Lokman kar eylemez ecel okuna…

28 Temmuz Cuma günü yani bir gün sonrası 40. evlilik yıl dönümümüzdü. 55 yaşında ebedi aleme yolcu etmiş olduk. O gün küçük kıyametim kopmuştu. Kararan dünyama sabır ışığı yetişmeseydi geri kalan ömrüm zindan mahkumlarının hayatından farksız olurdu. Her ne kadar göz yaşlarım kalbime abdest aldırsa da imanın verdiği metanetle Resul’ün izinde bir hayat yolculuğumuz son nefese kadar devam edecek inşallah.

Ömür treni

Sevgili Peygamberimiz de 50 yaşında en büyük destekçisi Haticesine veda etmişti. Merhume refikam 39 yıllık evlilik hayatımızda Allah için koşturmalarımda hep destek olmuştu. Zor ve meşakkatli yolculuğu beraber yaşamıştık. Onun için kabrinin başında “Allah’ım ben ondan razıyım, Sen de razı ol” duasını gönülden yaptım. Ümidim ve dileğim odur ki Rabbimin şu müjdesine muhatap olsun:

“Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip de sonra dosdoğru olanların üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler.” (Fussilet, 30)

Hepimiz bir ömür treninin yolcularıyız. Ne zaman nerede ineceğimiz belli değil. Önemli olan ömür sermayesini O’nun rızası doğrultusunda ebedi saadet sermayesine dönüştürmek… Bazen bir gece bir asırlık berekette olabiliyor. Bazen de kıymeti bilinmeyen yüz yıllık hayat bir gün bile etmiyor. En önemlisi şu fani alemde kulluk makamını dostluk makamına yükseltebilmektir.

Rütbe var; yazılır, mezar taşına;
Zaman sellerinde, aşınır gider.
Rütbe var; yazılır cennet arşına;
Sonsuzdan sonsuza, taşınır gider.. 

Cengiz Numanoğlu

Sevgili refikamın son günlerinden biriydi. Sabah kahvaltısı yaparken ona, yanlışını gördüğüm birisine kızacağımı söylemiştim. ”Biz nereye yüz sürdük? Kalp kırmayalım” diyerek beni uyarmıştı. Sanki Mevlana’nın, şu meşhur  sözünü hatırlatır gibiydi: “Kâbe, Azer’in oğlu Hazreti İbrahim’in yaptığı bir binadır. Kalp ise Yüce Allah’ın nazargâhıdır. Bu sebeple, bir gönül yıkmak, bin Kâbe yıkmaktan daha kötüdür.”

Birer Fatiha’ya vesile olur ümidiyle onu bu kadar anlatabildim. Rabbim ona ve tüm geçmişlerimize rahmetiyle muamele eylesin. Mekanlarını cennet, makamlarını ali kılsın. Hepimizi cennetinde buluşturup, cemaliyle müşerref eylesin!… 

Recep Uzun/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Böyle bir derdiniz var mı?

Bir otobüs yolculuğundayım, yolcuların birçoğu uyuyor. Önlerindeki ekranlardan akan pislikleri izleyerek günah bataklığına batanlar da …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.